Merhaba forum, sevgili @Abraxas ile K. J. Parker’ın (Sixteen Ways to Defend a Walled City etkinliğinden yazarı hatırlayabilirsiniz, ayrıca İthaki’nin geçenlerde bastığı Prosper’in İblisleri’nin de yazarı.) Saloninus başlığı altında yayınladığı 3 novelladan oluşan mini serinin ilk eseri olan Blue and Gold’u okuyacağız.
“'Bir bakalım,” dedim hancı bana bir bira doldururken . “Sabah, baz metalleri altına dönüştürmenin sırrını keşfettim. Öğleden sonra da karımı öldürdüm.”
Kayda değer filozof Saloninus’un sıradan bir günü.
Ufaktan başladım, ana karakter beni benden aldı. İnsan bu kadar mı şerefsşz olur yahu. Kendisinin dürüst olmadığını itiraf edecek kadar da dürüst. Keycey abi namussuz karakterler yaratmayı seviyor anladığım kadarıyla.
Ben şerefsizi geniş bir spektrumdan ele alıyorum, içine kurnaz da giriyor yalancı da. Evet Kruppe onursuz anlamında şerefsiz değil ama manipülatif, kurnaz ve yalancı.
Saloninus bunlar ve daha fazlası, ilk izleninimim böyle.
Şerefsiz ana karakter varsa ben alırım bir dal. Acadie’nin yarısındayım, akşama bitirip buna dalarım. Benim de bi şerefsiz ana karakterim var bakalım ona benziyor mu görelim.
Orhan anasının gözü olsa da böyle kalpsiz,namussuz değildi. Adam karısını öldürmüş öğleden sonra. (kitabın ilk cümlesiymiş tanıtıma yazdığım. )
Şüphelendim ben de. (bugünün deyimi de bu olsun )
Genel anlamıyla kullandım ama komik biri olsa da ne ararsan var. İtlik bunda, cinayet bunda, yalan bunda, vicdanı yok, bencil mi bencil, dalvereci… Evlat olsa sevilmez bir tip. Benim ilk izlenimim de bu şekilde, gerisini okuyunca anlarız.
Tam da bizim Obsidyen gözlü, namuzsuz, icabında düşmanına bile yan gözle bakan, hain mi hain K’ya benziyor o zaman. Bolca şerefsiz diyeceğim belli oldu okurken .
A WISE MAN once said that any human being is capable of infinite achievement, so long as it’s not the work they’re supposed to be doing. The Dialogues were a case in point.
Mütevazı biri aynı zamanda.
Filozof, simyacı, mucit, centilmen hırsız, talihsiz dul Saloninus.
Şimdi bana başka kimi hatırlattığını buldum.
İşte bu namussuzu, genç Da Vinci’yi. Kusursuz bir seri değildi ama ben severek izlemiştim. Da Vinci her türlü haltı karıştırır ama zekası, yaratıcılığı ve icatları sebebiyle Medici ailesinden hep destek bulurdu. Bir bölümde Osmanlı donanmasını göçertiyordu.
% 40 itibariyle anlattıkları kendi içinde tutarlı. Phocas ve Eudoxia kardeşlerin ikisi de muhtemelen evil. Eudoxia “gençlik” iksirini hiçbir testten geçmeden harbiden kafaya diktiyse aynı zamanda embesil de.
Diziyi izlemedim ama fragman vs. evet benziyor. Esinlenmiştir? Mavi rengin pahalı olduğu da doğruymuş, Mısırlılar bulmuş lapis lazuliyi. Spoilerı açmadım henüz.
Sal petris, vis zephyris, sal draconis, ossa terrae gibi bir çok bileşen sayıyor, çoğu kulağa uydurma geldiği için ben mavi rengi elde etme örneğinde de bir sallamasyon vardır diye düşünmüştüm.