Bu Ara Hangi Oyunu Oynuyorsunuz? 🎮

Zaten ayni firma içinde ayrilik oluyor. CM’nin temel kadrosu segaya geciyor. Ama ben fm ile basladiğim icin cm serisine hic isinamadim. Bugun bile klasik kamera ile noktalari izliyorum. Daha iyi anliyorum taktigi.

1 Beğeni

Eğer alınmazsanız beyler bir şey diyeceğim…

Size de eskiden televizyonlarda olan teletex görünümünü anımsatmıyor mu yahu? :joy:

Araya sızıntılık ettiğime göre arkama bile bakmadan kaçıyorum…

4 Beğeni

Ben de araya sızayım.

Bana da teletex denilen şeyi anımsatıyor ama biz o yıllarda teletexleri çok severek kullanırdık. Haberleri okurduk, hava durumunu öğrenirdik, maç sonuçlarına bakardık, döviz kurlarını öğrenirdik, günün fıkrası, günün yemek tarifi ve bir sürü şey vardı. Derya denizdi. O zamanlar internet çok da yaygın değildi ve teletex onun yerini tutuyordu. Teletex özelliği bulunan bir TV olağanüstü bir teknoloji sayılırdı. Şimdilerde kullanan tek kişi herhâlde babamdır. Ben CM’nin o görünümünü biraz da teletexe benzediği için seviyorum.

2 Beğeni

İyi linç edilmedim. :joy:

Vallahi ben FM2000 miydi acaba onda bir dünya markasıydım. Sonra kuzenler benden nefret etmeye başladı bıraktım bu işleri. :sweat_smile: FM2000 miydi acaba?:thinking: 2000 tamam da gerisinden pek de emin değilim gibimsi…

Teleteks miydi acaba? X miydi ks miydi? O zamanlar ciddi anlamda çok popülerdi. Ne ara eridi gitti yahu…

2 Beğeni

Teletekst’ti :slight_smile: Hatırladığım kadarıyla Teletekst varken internet yoktu hatta. Tek anında bilgi kaynağımız o renkli, minik yazılardı. Her gün mutlaka bakardık. İnternet çıkınca gereksiz bir şeye dönüştü ve yok oldu gitti.

CM’yi ilk gördüğümde ben de Teletekste benzetmiş, pek bir soğuk yaklaşmıştım kendisine. Takımım ilk golünü atıp ilk maçımı kazanana kadar… Sonrasını hatırlamıyorum :roll_eyes:

CM’de bir Türk takımıyla aldığınız en büyük başarı neydi peki? Ben Beşiktaş’la UEFA kupasını kazanmıştım. Real Madrid’i finalde 3-2 yenmiştik. Son golü Halil Altıntop atmıştı :smiley: O zaman kimse tanımıyordu onu da Hamit’i de. Orta sahada da Robben vardı, daha adı sanı duyulmamış, 19 yaşındaki bir çocuktu. Tsigalko yoktu kadromda, hile yapmak gibi olduğu için almamıştım. Hey gidi…

2 Beğeni

Teletext (az önce baktım da yaygın kullanılan yazım buymuş ama Türkçede x harfi olmadığına göre seninki daha doğru) aslında hâlâ var. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da devam ediyor. Genelde teknolojiye uyum sağlamakta zorlanan 50 yaş üstü adamlar kullanıyorlar. Örneğin TRT’nin teletexti hâlâ yayına devam ediyor.

Benim CM’deki en büyük başarım Türkiye millî takımı ile Avrupa şampiyonu olmaktı.

1 Beğeni

Cm 2003-2004’ten sonra yapımcı ile yayıncı kavgali bir şekilde ayrıldı. İsim hakkı yayıncı da kaldı. Eidos’tu sanırım bir 2009’a kadar oyun çıkardı ancak Football Manager gibi olmadı tabi.

Crespo golsüz maçı yoktu adamın. Almeida’da vardı. Arjantinli olan. Onun da özellikleri iyiydi.
Roma’da Batistuta, İnter’de Vieri… (Recoba oyuna 11 ay cezalı başlıyordu uyuşturucu içmekten) hey gidi günler hey.

Kesinlikle, eskiden maçkolik yerine Trt’nin teleteksi vardı. Hala var mıdır acaba?

Memleket takımı Gaziantep’ten sürekli kovuluyordum. Fatih Tekke’nin golleri kurtaramıyordu beni. Bir gün gözüm kapalı bir takım seçtim Elazığspor. Onu da Süper Kige çıkarabildim ancak. Sanırım en büyük başarım o zaman Elazığaporun kadrosunu ezbere sayabilmekti. Şimdi sadece Mehmet Karaorman isimli futbolcusu aklımda kalmış :sweat_smile:

3 Beğeni

Var. Babam her gün giriyor.

Bu arada CM 01-02’de 2480 yılına gelen varmış. Yani öyle okudum. Şakadır değil mi?

Galiba doğru… :smiley: İzninizle en kibar hâlimle “Ohannes!” demek istiyorum.

1 Beğeni

Hala FM cemiyeti açmamaya kararlı mıyız? :smile:

Sunderland 'Til I Die belgeseli izledikten sonra FM19’da Sunderland kariyeri açtım, oyun oynamak dışında bir şey yapamıyorum şu an, işe laptopla gidip geliyorum. Kitap okumak hayal oldu bu ay.

1 Beğeni

Sunderland benim Fifa 2001’deki favori takımımdı. Hey gidi günler.

Ahaha aynen benim de öyleydi :smiley:

O da atlamadığım bir yetenekti.

Bu da aynı :smiley:

Vay arkadaş ağlamak istiyorum… Steve Mcmanaman da teklifimi kabul etmedi zaten. :frowning:

2 Beğeni

Dragon Age Inquisition’a sonunda önceki oyunları import ederek yeniden başladım ve oyunun tadı kesinlikle Origins ile 2’yi oynayıp import edince çıkıyor. Öteki türlü içi boş bir şey oynuyormuş gibi hissetmistim ben.
War table olayı güzel olmuş sonuçta artık bir organizasyonun başındaki adamız ve en ufak detayına kadar düşünmemiz gerekiyor. Danışman olarak epey sevdiğim bir karakter olan Josephine, Dragon Age oyunlarının kadrolu elemanı Cullen ve Leliana verilmiş. Leliana ilk oyuna göre aşırı değişmiş çok daha sert ve katı bir karakter olmuş. Ben spymaster olarak Leliana yerine Zevran’ı görmek isterdim açıkçası ama ilk oyundaki öldürme seçeneği yüzünden bu kadar önemli bir yere koyamamışlar karakteri sanırım. Danışmanlar hariç companionlar Origins kadar olmasa da güzel özellikle Cassandra’ya 2h warrior özellikleri verip iyi bir kılıç bulunca önümde kimse duramıyor. Cassandra dışında Sera ve Cole’u epey sevdim. Tahminime göre Blackwall warden falan değil adama blight esnasında neredeydin diyince Denerimdeydim diyor finalde 3 warden vardı Denerimde?
Sinematikler harika henüz Wicked Eyes görevini yaptım sarayın atmosferi, müzikler şahaneydi. Ostwick’li bir mage olduğumdan başlangıç approval’ım düşüktü. Görevde epey zorlandım approval’ı düşürmeden materyal toplayıp bitirmek için. Inquisition’un fade görevi gibi olmuş karmaşık ve zorluydu. Ferelden > Orlais mantığında olmama rağmen imparatoriçe’yi sevdim görev sonunda verilen zırh oldukça iyiydi bu arada saraydan ve boss’un üzerinden oldukça iyi silahlar çıkıyor.
Mage olduğuma ilk defa pişman oldum. Origins ve 2’de mage olmak ne kadar zevkliyse bu oyunda o kadar kötü. 4 dal var ilerlenebilecek ve heal, stone fist, force magic gibi esaslı büyüler yok. İyi staff bulmak zor ve bir warrior ya da rogue’un verdiği hasarı veremiyorum karakterimle. Hunharca eziklenmem de cabası.
Hero of Ferelden’in daha çok lafı geçsin isterdim ortadan kaybolması ve nerede olduğunun bilinmemesi üzdü. Şimdiye kadar kısa bir codex çıktı bir de Loghain kısaca bahsetti o da sıradan birinden bahseder gibi Warden Commander’dı ortadan kayboldu belki calling’i gelmiştir diyip kestirip attı yazıklar olsun be. Morrigan’dan ümitliyim artık. Bu arada Here Lies Into Abyss görevinden spoiler yedim ve zorlu bir seçim yapmak zorunda kalacağımı öğrendim. Warden ve Ferelden sevgimden dolayı Hawke’ı feda edeceğim sanırım.

Kısaca tek başına oynanmaması gereken bir oyun en azından Origins ve olayların başlangıç noktasını öğrenmek için 2’yi oynamak gerekiyor.

2 Beğeni

Burada geniş bir CM kitlesi varmış, sevindirdi. Hoş CM zamanında henüz evde bilgisyarı olan o şanslı kitleden değildim. Çok da oynamadım ama internet cafedekilerin tavisyeleriyle Sergey Nikiforenko ve Maxim Tsigalko’yu kadroma katmıştım. Sonrasını ise bilenler bilir :smile: Bir başkası kendine yer açmak adına benim oyun kaydımı silmeseydi belki aram çok daha iyi olabilirdi.

1 Beğeni

images%20(3)

NBA 2K19 MOBİL OYUNU===Bu oyunu dün indirdim gerçekten harika bir mobil basketbol oyunu.Kontroller kolay,grafik ve ses kalitesi iyi fiyatı biraz tuzlu gelebilir 59tl gibi.

1 Beğeni

42 saatlik bir sürenin sonunda yer yer ihanetlere uğrayarak, bosslarda ölerek Dragon Age Inquisition ve Trespasser ek paketini bitirdim. Oyun beni epey tatmin etse de oynarken hep Origins’i bu grafikler ve sinematikle oynamak istedim. Karakterler arasındaki ilişkiler çok güzeldi özellikle Varric’le yeterince konuşunca giren cut scene. Bazı karakterlerin görevlerini es geçip sonradan pişman oldum. İhaneti Vivienne’den beklerken hiç beklenmedik bir yerden geldi.
Tüm ana görevler şahane ama Here Lies the Abyss görevi çok çok güzeldi. Grey Warden’ların hali içler acısıydı Hero of Ferelden kendini gösterir diye bekledim ama çıkmadı. Adamant kuşatması ve Fade’deki sinematikler çok güzeldi. İnsanların Grey Warden’ların ilk hatasında onlara sırt çevirmeleri ve Oh Grey Warden diye kötüleme amaçlı bir şarkı bile yazmaları güldürdü. Bu arada Orlais’deki Grey Warden’ların durumunu bilsek bile Ferelden’dekilere ne olduğu hala gizem konusu. Awakening’de kimi zorla Warden yaptıysam oyunun sonunda bırakıp gitmişti şimdi Hero of Ferelden’de ortadan kaybolduğuna göre koca ülkede bir tane warden yok mu?
Fade demişken Görevin sonunda verilen karar çok zorlasa da 20 saat boyunca oynadığım Hawke’ı seçtim Loghain’i geride bırakıp. Üç oyundur verdiğim en zorlu karardı Alistair’e kazık atarken bile bu kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum.
Red Templar plotu epey iyiydi uğraştırsa bile. Oyunu bitirirken Origins’te olduğu kadar duygulandım. Sonlara doğru Inquisitor ayılıp bayılınca kesin gidici bu dedim. Trespasser’ın sonu açık bitti umarım sonraki oyunda Inquisitor ile oynarız. her ne kadar kolu gitse de Hero of Ferelden’in dönmeyeceği onaylandı, Hawke zaten pek umrumda değil ama Inquisitor ile devam etmek isterim. Dragon Age’de her oyunda başka karaktere geçme işi hoşuma gitmiyor.
En son sahneye bakılırsa öteki oyunda Tevinter’e gidiyoruz, oyun ilk oyundaki halk kahramanı temasından nerelere evrildi şaşırtıcı. İlk oyunda krallığı kurtarmaya çalışırken şimdi evrene direk etki edecek karakterleri oynuyoruz Ferelden’den çıkan oyun koca bir evrene yayıldı.
Human Noble- Rogue Hawke ve Mage Inquisitor olarak tüm oyunları bitirdikten sonra uzun bir ara vereceğim sanırım. Dragon Age gibi içine çekebilecek ve bu kadar etkileyebilecek oyun bulabileceğimi pek sanmıyorum. Kingdoms of Amalur ve Skyrim’e başlama düşüncesindeyim boş vakit bulunca olmadı Origins’de ikinci turumu atarım artık.

4 Beğeni

Devil May Cry 5

İlk fragmandan beri canımı sıkan şeyler olduğu hâlde süpriz yapması ihtimaliyle bekledim oyunu. 2 gün önce de bitirdim. İlk önce iyi yanlarından bahsedeyim, sonra gömeceğim.

Devil May Cry denilince kuşkusuz akla gelen ilk şeylerden biri oynanış. Bu oyun da bu konuda tatmin edici bir seviyede, en azından yarısından sonra. Çünkü oyunun ilk yarısındaki Dante ve Nero’nun(mekanik kolları saymazsak) yetenekleri 4.oyunla aynı, üstelik daha az sayıda. Fakat bir noktadan sonra özellikle Dante’de yetenek sayısı ciddi şekilde artıyor ve oyunun geri kalanında gerçekten tatmin ediyor. Bunun dışında yine Devil May Cry denilince akla gelen şeylerden biri bosslardır. 5.oyunda da bosslar iyi bir yanı olmayı koruyor. Tasarımları iyi ve savaşmak eğlenceli. Saldırış şekillerinde çok güzel animasyonlar kullanılmış. O yüzden bir sonraki ne olacak diye merak ettiriyor. Fakat bu bossların kötü yanına gelirsek kolaylar. Zorda oynadığım halde kolaylar. Oyunda çok fazla gold orb(dirilmeye yarıyor) var. Bu orblar önceki oyunlardaki gibi sağa sola saklanılmış şekilde değiller, direkt üstümüze atıyor neredeyse. Onla da yetinmiyor oyuna her girdiğiniz gün 1 tane daha veriyor. Bu yüzden de bosslarda ölme kaygısı yaşamıyorsunuz, nasıl olsa gold orb birikmiş oluyor.

Geçmişte Ninja Theory’den DmC çıktığı zaman Itsuno bu oyunu beğendiğini söylemişti. Bu beğenisinin etkilerini de Devil May Cry 5’e taşımış. Bunlardan biri karakter kişilikleri. Nero çok değişmiş öncelikle. Çok fazla küfür kullanan, 4’den yıllar geçmesine rağmen tavırlarında geriye gitme yaşanmış. Anlamsız sinematikler de kullanılmış karakteri üzerinde. Örneğin bir yerde durup dururken pornografik bir dergi buluyor ve okurken uyuya kalıyor. Böyle bir sahne 4.oyunda asla olmazdı. 5.oyunda Kyrie ile olan Nero’da ise kesinlikle olmamalı. Ben bunu Japonya’dan çok Amerikan esintileri olarak görüyorum. Bunun dışında bölüm ve canavar tasarımı olarak da esinlenmeler var, bunu bir eksi olarak söylemiyorum. Ama eksilere dönersek hikâye kesinlikle bir eksi bu oyunda. Oyunun bazı bölümleri ciddi şekilde doldurma hissettiriyor. Doldurma hissettirmesi bir yana kurguda da sıkıntılar var. Hikâyede önemli bir noktaya gelince, başka bir bölümde hop bir saat öncesine atıyor. Bu olay 2-3 kere yaşanıyor. O yüzden de akıcılığı zedelediğini düşünüyorum. Birkaç sahne hariç sinematiklerin hiçbiri özgün değil. Hepsi önceki oyunlarda gördüklerimize benzer ya da gönderme olsun amacıyla yapılan sinematikler. Gönderme demişken, oyunda bolca gönderme mevcut. Gerek replik, gerek boss, gerek de mekân olarak 1. , 3. ve 4.oyuna göndermeler var. 2.oyunu ciddi şekilde hikâye dışı etmişler, bence mantıklı bir karar da. Spoilersız bahsetmek istediğim son kısım ise müzikler. Yazık gerçekten. Bu kadar kötü müzikler olamaz. Pop, elektro pop, dubstep müzikleri doldurmuşlar. Oyunun en önemli sahnesi sayılabilecek yere de remix müzik koyan Itsuno’yu tebrik ediyorum. Düştün gözümden.

Oyunun sonu hakkında spoiler. Oynamayanların bakmamasını tavsiye ederim.

Vergil’ı yapamamışsın Itsuno. Tip olarak olmamış, karakter olarak da olmamış. Urizen iken motivasyonu ne olduğu hiç belli değil. Oyuna girdiği kısım çok sonları. Koskoca oyunda 10 dakika civarı var ve güya oyunun antagonisti ama alakası yok. Diğer yandan oyunda modellenmeye bile uğraşılmamış Kyrie’nin son anda Nero’ya motivasyon vermesi nedir? Seslendirmeninin değişmesini bir kenara bırakıyorum. Peki Nero’nun Vergil’a “F*ck you!” derken orta parmak çekerek devil trigger kullanması nedir? Üstelik önceki sahnedeki çalan müziğin ardından onla hiç uyuşmayan dramatik bir keman müziğini kullanıyorsun ve hemen ardından remix şarkı ile gelmek. Çok kötü, gerçekten kötü. 4.oyundan bile daha shounen bir hikâyeye sahip. Mantık yok, güç dengesi yok. Bazıları sadece oynanış önemsiyor. Oyunu zorda oynamama rağmen neredeyse ölmeden bitirdim. Hatta Vergil ile Nero savaşında Vergil’ı sadece tabanca ile öldürebiliyorsunuz. Öncesindeki Dante vs. Vergil savaşında ise Vergil’a tek atılabildiğini youtube videolarında gördük. Tam bir hayal kırıklığı.

Kısacası sadece eğlenceli bir oyun. Optimizasyonu hatrına 6/10 veriyorum. PS4’de bile 60FPS oynanıyor.

5 Beğeni

Nero’nun yeni hâlinin böyle olmasına üzüldüm. Kyrie’ye aşkından dağları deviren Nero, porno dergi okuyacak bir ergen olmamalı kesinlikle :frowning: DmC’yi yok saysalar daha mutlu olurdum. Üzdü cidden…

1 Beğeni

İçeriğini göremesekde Underworld’da (cehennem gibi bir mekan) ilerlerken buluyor ve kapağında manken gibi biri görünüyor. Çıktığı nokta yine aynı. Benim orada beklediğim Nero’nun “Bunu kesin Dante burada bırakmıştır.” deyip bir yere fırlatmasıydı.