Bugün Ben Şunu Öğrendim

Bir insanın tüm değerlerini kaybettiği an, nasıl bir zavallıya dönüşebileceğine bir kez daha şahit oldum.

1 Beğeni

Lunaparklardaki hız trenlerine binmenin, küçük çaptaki böbrek taşını düşürmeye fayda sağladığını; insan salyasının iyi bir temizleyici olduğunu; şempanzeler ile insanların birbirlerini eşit derecede taklit ettiklerini; şarap tadıcılarının bir sineğin dişisi ile erkeğini koku yoluyla ayırt edebildiğini; kendi kendine kolonoskopi yapılabilineceğini; insanların, aldıkları aleti zaten kullanabildiklerini düşündükleri için kullanım klavuzlarını okumadıklarını; insan etinin besleyicilik yönünden fakir olduğunu; patronlarına öfkeli çalışanların, onların maketlerini hırplayarak rahatlayabildiklerini öğrendim.

Bana inanmıyor musunuz? Bunların ardında bilim var, bilim:

5 Beğeni

Haftada bir soğuk suda yüzmenin depresyona tedavi olabileceğini öğrendim.
Hatta Van Tulleken, “Bir teori, eğer soğuk suya uyum sağlarsanız stres tepkiniz, öfkeniz, sınavlar veya işten kovulma gibi diğer günlük streslere karşı duygularınız körelir” diyor.

5 Beğeni

Bunun gerçekten doğru olabileceğini düşünüyorum. Hatta soğuktan ve dolayısıyla soğuk sudan nefret eden, yaz kış sıcak suyla duş alan birisi olarak bunu deneyeceğim be! Denemekten ne çıkar? Her gün duş alıyorum haftada 1 tanesi de soğuk suyla olsun evet. Bayıldım yeni karar almaya.

Benim bugün öğrendiğimse, insanın ne yaparsa yapsın ben demeyi bırakamayacağı.

4 Beğeni

Zatürre olmazsınız inşaallah.

2 Beğeni

İyi ile kötünün aynı şey olduğunu öğrendim.

Leonardo da Vinci, “Son Akşam Yemeği” isimli resmini yapmayı düşündüğünde, Hz. İsa’yı ve o yemekte, kendisine ihanet etmeye karar veren Yahuda’yı tasvir edecek modeller aramaya başladı. Uzun süre geçti; nihayet, bir gün, bir koro sırasında, birinin, İsa’ya benzediğini fark etti. İsa, resimdeki “İyi”yi temsil ediyordu. Adamı atölyesine davet ederek, peş peşe çizdiği eskizlerden sonra onun görüntüsünü resimdeki gerekli yere oturttu. Ama, Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı. Öte yandan, Leonardo’nun çalıştığı Kilise’nin kardinali, eserini bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırıyordu. Günler günleri kovaladı ve sonunda, Leonardo, vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam gördü. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.*

Leonardo, yardımcılarına, adamı Kilise’ye taşımalarını söyledi. “İşte, bu da Kötü’yü temsil edecek” diye düşündü. Taslak çizecek zamanı kalmamıştı. Kilise’ye varınca, yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri anlayamamıştı bile. Leonardo muhatabının yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu. İşini bitirdiğinde, sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş, gözlerini açtı ve uzun uzun duvardaki resme baktı. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle mırıldandı: ‘Ben bu tabloyu daha önce görmüştüm.’

‘Ne zaman?’ diye sordu Leonardo da Vinci; o da şaşırmıştı. ‘Üç yıl önce’ dedi adam… ‘Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce… O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum. Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni İsa’nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti!

İyinin ve kötünün yüzü aynıdır.
Her şey, insanın yoluna ne zaman çıkacaklarına bağlıdır.’’

Bugün bu alıntıya rast geldim Paulo Coelho aktarımı diyordu o mu değil mi bilmem ama serin hikaye : )

13 Beğeni

“Bir seminerle, bir kitapla hayat değişmiyor.

Hayat doğru insanların hayatınıza girmesiyle değişiyor.”

Sinan Yaman

YGA Yönetim Kurulu Başkanı

4 Beğeni

Her şey değişse de insanın hisleri değişmiyormuş. 6 yıl önceki o küçük kız gibi hissettiğim bir geceye daha hoşgeldim.

4 Beğeni

"Çalıkuşu"nun etiket fiyatının 55 TL olduğunu öğrendim:

"Çalıkuşu"nun aşağılamak gibi olmasın ama "Tüfek, Mikrop ve Çelik"e 70 TL feda olsun.

Buna kesinlikle katılıyorum soğuk su bütün stresimi alıyor benim de.

Bugün bu ülkenin e-devletine bile güven olmayacağını öğrendim.

Bedelli askerlikten dolayı 3 Kasım’a kadar tecilli olduğum halde e devletin verdiği evrakta 30 eylül yazdığından dolayı iş başvurusundan hemencecik elendim.

Gerçekten çok kötü olmuş, geçmiş olsun. Ancak çalıştığım alanla doğrudan ilgili olduğu için bir açıklık getireyim bu duruma. Öncelikle e-Devlet Kapısı’dan aldığınız hiçbir belgeden aslında Kapı sorumlu değil, zira o belgelerdeki veriler belgeyi veren kurumdan geliyor. Yani siz askerlik durum belgesi aldığınızda o belge üzerindeki tarihler vs. web servis ile Milli Savunma Bakanlığı’nın veritabanından geliyor, Kapı bu verileri görmüyor bile. Haliyle oradaki tarihin doğruluğu da MSB’nin sorumluluğunda.

Gelgelelim bedelli mevzusuna. Ben de bedelli başvurumu tamamladım ve celp bekliyorum şu an, ancak askerlik durum belgemde 31 Ekim 2018’e kadar bir sakınca olmadığı yazıyor. Anladığım kadarıyla MSB bu verileri aldığı veritabanını bedelli başvurularına göre güncellememiş. Dolayısıyla oradaki veri tam olarak sizin askerlik durumunuzu göstermiyor. Keşke iş başvurusu yaparken, askerlik şubesinde bedelli başvurunuzu tamamladığınıza dair size verilen belgenin bir fotokopisini de verseydiniz. Belki o zaman onu dikkate alırlardı.

Tekrar geçmiş olsun.

Bedelliye başvurduğuma dair belgede herhangi bir tarih yazmadığı için koyma gereği duymamıştım.

Yani veritabanı güncel değildir vs açıkçası bunlar vatandaşın umrunda olmaz. Bana güncel olmayan evrak verdilerse benim suçum ne?

Bu konuyu fazla üstelemedim çünkü mülakatlı bir alımdı ve girecek kişiler önceden belliydi büyük ihtimalle. Yine de başvuruda bulunmak istemiştim belki birisi vicdan yapar diye.

Sağlık olsun en azından ne durumda olduğumu öğrendim. Önümüzdeki ilanlar için bilgi ve tecrübe sahibi oldum. Geçmiş olsun dilekleriniz için teşekkür ederim.

Düzenleme: E-devlette düne kadar 30 Eylül yazıyordu. Gece yarısından sonra herkesi 31 Ekim olarak güncellediler. Gece baktım özellikle buna.

Bugün bir şeye geç kaldım yine. Fakat bir başvuru ya da kayıt gibi bir şey değil bu. İnsan hayatına değer katan şeylerden. Bugüne kadar insana en iyi gelenin yine bir insan olduğunu gösterdi yaşam bana. Ve bir insana geç kaldım yine. Yeri neresi olursa olsun bir insana geç kalmak derinden sarsıyor insanı. Birilerine geç kaldığım için yas tutarken başkalarına geç kaldığımı fark ettim aynı zamanda, bir döngü gibi. İnsan harekete geçmedikçe ciddi manada, geç kalmaya da devam ediyor. Belki bir adım gerisinde belki kilometrelerce uzakta. Ne yakıcı bir acısının olduğunu tekrar hissettirdi geç kalmak bana. Belki de bütün geç kalmışlıkların birikimiydi bu acıya sebep olan. Zaten her geç kalış tek başına bir parça değil de bir bütünün eklentisi gibi. Eklendikçe ağırlaşan, eklendikçe uyuşturan. Ama harekete geçmenin önemi de yaşanan acılarla birlikte ortaya çıktı. Bu hayatta durmamak gerek gerçekten. Durdukça izlemeye alışıyor insan; önünden geçenleri, geçmeyenleri. O yüzden hareket etmek gerek; belki bir avare gibi, belki de işinin başında bir kurye gibi. Geç kalmayı bitirir diyemiyorum ama en azından bir şeyler yaptım diyebilme gücünü verir insana, en azından uğraştım diyebiliriz böylece, en azından beklemedim ben de hareket ettim ama varamadım. Üzerinde yürüdüğüm yol boştu, oturup kaldığım yer değil diyebiliriz en azından.

18 Beğeni

İnsan ilişkilerindeki yaşanabilecek en kötü hissin, ona bir şey katamayacağın gerçeğiyle yüzleşmek olduğunu öğrendim. Çok seviyorsun, hep iletişimde kalmak istiyorsun ama aynı zamanda onun seni etkilediği kadar sen onu etkilemiyorsun. Belki o da senden böyle bir şey beklemiyor, ya da senin gibi düşünmüyor. Ama bunu bilemeyeceğiz. Sana hep ‘ben bugün yok olsam, varlığım aniden silinse bile onun hayatında hiçbir değişikliğe sebep olmam’ düşüncesi. Biliyorum, bu bir çeşit kendini aşağılama duygusuyla birleşik insan kaybetme korkusu. Her ne kadar, bu hissin nasıl olduğunu bugün öğrensem de nasıl başa çıkacağımı öğrenemedim.

8 Beğeni

Bir insana verdiğimiz değer bize kattıkları ile eş orantılı değil bana kalırsa. Annem, babam, kardeşlerim, bazı dostlarım… Bu insanların hiçbiri bana belirgin bir katkıda bulunmuyorlar ama onları seviyorum. Nedeni ise geçmiş. Onlarla biriktirdiğim anılar. Eğer onlar bir anda hayatımdan silinse anılar kalır ve o insanlar hep değerli olur. Yani böyle şeyler düşünmeyin, sizin o insanla yaşadığınız anıları başka hiç kimse sağlayamaz, sizi özel kılan şeylerden biri bu.

Dahası, iyi bir dinleyici olmak anlatan, öğreten, destek olan taraf için yaratıcı bir ortam sağlar.

9 Beğeni

Sanırım geç kalmayı alışkanlık haline getirenlerden biri de ben(d)im. (Burda !!!). Ve evet, bir yere bir işe değil de daha çok birilerine yada bir takım duygulara ve düşüncelere.
Bu durumdan rahatsız olmuş olmalıyım ki; hareket etmeli efendim, durmamalı, “zaman hâlâ akıp gidiyor (ve bugün gülümseyen bu çiçek yarın ölüyor olabilir)” ki, bir yerlerden yakalamalı hayatı diyerekten toplayıp sırt çantamı (içine: yemek olarak bir kaç ‘lembas’, yaralanmalara karşı bir kaç demet ‘athelas’, ruhum için çokçana kitap ve biraz ‘deli umudu’, kulağımda ‘lark ascending’ melodisi) düştüm yollara.
Lakin bu sefer de duracağım yerleri bir türlü tutturamadım ya da belki tutturmak istemedim.(bingo !!!)(bknz: Tutunamayanlar)
Çünkü bunca yıl, bunca insan, bunca hâtıradan sonra anladım ki benim derdim kalmak ya da gitmek değil.
Benim istediğim bahsettiğiniz o boşluk. (Kıymetlimisss)

Evet, bana o boşluğu verin ve ben de istediğim gibi doldurayım. Benim hayallerim, benim kurallarım, benim krallığım.
Destur !!!
Burada düstûr benim !!!
Ah, yok yok bu değildi.

Ve şimdi burada herşeyin sonunda oturuyorum. Artık biliyorum ki ne yaparsam yapayım bazı şeyleri değiştiremicem.
O zaman ne diye zamanı gelmişler için üzüleyim ya da zamanı henüz gelmemişler için bugünümden vazgeçeyim.
Yani asıl mesele ‘doğru zaman’.
Ama korkarım ki onun da ne zaman olduğunu hiç bilemicem !!!

3 Beğeni

Yalnız kalabilmeyi ve insan seçmeyi sonunda öğrendim.

8 Beğeni

Birebir deneyimlenmeyen bir şeyin zorluğunun tam olarak anlaşılması imkansız ve bu konuda çok anlayışsızız.

3 Beğeni

Şunu öğrendim ki nefret etmek daha kötü yapıyor. Bir şekilde yok saymak ve hiçbir şey hissetmemek daha iyi.

1 Beğeni