Tabi, gereksiz bir genellemede bulunup yanlış anlaşılmaya mahal vermişsem özür dilerim. Anekdotal bir gözlemimi belirtmiştim. Ama şunu da eklemeliyim ki benim tecrübemin istisnai olduğunu pek sanmıyorum maalesef. Umarım yanılan benimdir, sandığım kadar yaygın değildir.
Doğrudur. Bize ortaokulda öğreten hocamız “tabi yanlış bir teori ama anlatalım. Maymundan türediğimizi söylüyorlar kısaca” demiş ve konuyu kapatmıştı. Ama konuyu kaldırmak çok çok büyük bir olay. Üzülerek ülkenin durumunu izlemekteyim malesef.
Sembolik anlamda, gösterdiği yönelimden vs. ötürü katılıyorum size. Ama resmiyette bugün kalkar yarın geri gelir hocam, geri geldiğindeyse öğrencilerin hatrı sayılır bir kısmına öğretilmeceyeği gerçeği bana daha üzücü geliyor. Yine de internet çağındayız, yeni nesilin bir şekilde kendi doğrularını bulacağına inancım tam.
Doğru diyorsunuz. Daha bilinçli bir nesil yetişmeli ki öğretebilsinler. Bakalım sonraki nesil ne kadar bilinçli olacak da neler aktarabilecekler.
Elbette içlerinden aklı başında insanlar çıkacaktır ama ben sizin kadar ümitli değilim. Yanlış anlaşılma olmasın, sadece gelecek nesiller konusunda değil tüm nesiller konusunda bu fikirdeyim.
Benim zamanımda çok normal bir şeymiş gibi anlatılmıştı, hem ortaokulda hem lisede. Ben de hiç garipsememiştim. Anlatım tarzına göre değişiyor işte, öğretmenlerin önemi burada yatıyor.
Dediğiniz gibi bunun saçma olduğunu belirterek anlatsa bende de o şekilde kalırdı, en azından o zaman öyle bilirdim.
Daha sonradan bu olaylara aklım iyice ermeye başlayınca ve evrim karşıtı düşüncenin baskınlığını görünce bize zamanında öğretilmesine çok şaşırmıştım. Sonra da kaldırıldığını öğrendim zaten. Garip geliyor o yüzden. 
Benim zamanım dediğim de çok eski değil öyle, 99 doğumluyum. 
Sarmal Yayınlarının PKD’nin Solar Lottery (Uzay Piyangosu) kitabını, Suikastçi adı ile kapağına Arthur C. Clarke yazarak bastığını öğrendim.


Resimlerdeki şu ışık yansımalarının gerçek birer varlık olduğuna inanan insanlar olduğunu öğrendim. Hatta çok acı bir şekilde… Annemden.
iki saat dil döktüm. En sonunda gerekli açılardan fotoğraflar çekerek anneme onların ışık kırılması olduğunu anlatabildim. “Nasıl yaptın?” diye şaşırdı bir de. Bu kadın internette nerelere girip çıkıyor bilmiyorum ama gittiği yol, yol değil. Hiç beklemezdim diyemeyeceğim çünkü sever bu ruhsal metafizik şeyleri, çok ilgilenir ama bu kadar da vahim olacağını düşünmemiştim.
Bir de diyor ki Orb canlılarını sadece sevgi besleyenler görebilirmiş. Allahım, yıllardır saygı duyduğum annem neler yapıyor böyle? “Şirinler gibi mi bunlar anne?” dedim. Uff, iyi dalga geçtim hiç acımadım. Şu an aramız iyi değil.
Aklı başına geldikten sonra “Sadece fotoğraflarda gözüküyor olması da mı garibine gitmedi?” diye sordum. Yine cevap alamadım. 
Ben görüyorum bunları. Bazen kirpikte su damlası kalınca bu görüntü oluşuyor ama böyle çoklu değil bir tane. Demek Orb milletindenmiş bunlar ama biraz saygı bekliyorum kendilerinden o kadar gelişmişler, zekiler ama banyodayken de gelmesinler bunu da öğrensinler ![]()
Şu videoyu çeken gençlerin gözaltına alındığını öğrendim.
Mizah olarak çekilmiş bir videoydu. Üzücü geldi. Çok fazla yorum yapmak istemiyorum çünkü şunun için bile tutuklanabiliyorsak burada bir şey yazarsam direkt müebbet sanırım benim ceza.
Taa 1 yıl önceki gönderiye cevap olacak ama yine de belirtmek istedim 
Kitap Finlandiya’yı anlatıyor ama yazarın bu kitabı yazma amacı Bulgar halkına bu ülkeyi rol model alması için yazılmış ve İkinci Dünya Savaşı öncesinde Balkan ülkelerinde çok okunmuş. Finlandiya’da pek okunmamasının nedenine gelince benim düşünceme göre Finlandiya’nın elinde kendi tarihleri hakkında çok daha kapsamlı bilgiler vardır ve haliyle bu kitap bu bakımlardan çok daha yüzeysel kalıyor.
Bugün rıhtım ismimin yanında pasta olduğunu farkettim. Sebebini bilmiyorum.
Edit: Rıhtıma katılış doğum günüm olduğu içinmiş. Hoşuma gitti. 

Star Wars III filminde Darth Vader dublajını Tamer Karadağlı’nın yaptığını öğrendim.
Tamer Karadağlı’nın Darth Vader hikâyesi
https://m.facebook.com/SeslendirmeKadrolari/videos/1024654374282660/
Özgüvensizliğin ve suskunluğun yaşanabilecek güzel şeylere engel olabileceğini öğrendim. Karşımızdaki insandan bir şeyler beklemeyi bırakıp ne hissediyorsak öyle davranmamız gerekiyor. Yoksa sizin sıkıldığınızı, o kişinin yanında olmaktan mutlu olmadığınızı düşünüyorlar ve her şey bitiyor…
Kimse sizin derdinize, sorununuza bakmıyor maalesef. Fakat bu aslında insanlarda daha büyük bir özgüven sorunu yaratıyor bence. Çünkü karşı taraf sıkıldığınızı düşünmesin diye her hareketiniz üzerinde düşünmeye başlıyorsunuz.
-Bugün, internette sık sık gördüğüm ve ‘‘Trend yol’’ şeklinde telaffuz ettiğim sitenin okunuşunun aslında ‘‘trendy ol’’ olduğunu öğrendim(belki bu da yanlıştır).
-Allah başka dert vermesin birader.

Nasıl ya?
(20 karakter)
Finallerime çalışırken okuduğum bir yazıda karşıma çıktı. Sarmal Yayınları olsa gerek.






