Diziyi hiç izlemedim. O sebeple bahsettiğiniz yapıyı bilmiyorum.
Bilinenin aksine dilimizde İhtiyar Heyeti, İhtiyar meclisi kullanımının kökeni yaşlılıktan değil seçilmişlikten geliyor. Muhtar da yine seçilmiş, seçkin kişi manasındadır. Aynı köklerden türemişlerdir.
Diziyi hiç izlemedim. Konu hakkında çok bir fikrim yoktu açıkçası, belki bir bilen vardır diye buraya yazayım dedim.
Ayrıca bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim.
Karıncaların ‘Ölüm Çemberi’ adı verilen bir hata sonucu toplu olarak ölüme doğru gittiklerini öğrendim. İnanılmaz bir durum açıkçası. Küçücük canlıların içine düştüğü bu durum günümüzdeki birçok şeye ışık tutuyor.
Bir bilgi de ben vereyim
اِخْتَارَ (ihtara) seçti fiili bu kelimelerin köküdür. Arapça dafiilleerin en yalın hali üçüncü tekil eril şahıstır.
اِخْتَرْ (ihtar) aynı fiilin emir kipidir. yani seç demektir.
اِخْتِيَار(ihtiyar) aynı fiilin mastar halidir. Seçmek, seçim anlamına gelir.
مُخْتَار(muhtar) da fiilin ismi mefulüdür. Yani fiilden etkilenen kişidir. Tabi ki anlamı da seçilendir.
Stoa kelimesi yapıların yanındaki sütunlu galeri demekmiş. Stoacılıkta filozoflar buradalarda toplandığı için bu adı almış.
Stoa kelimesinin Arapçadaki karşılığı رواق (ruag) mış. Stoacılıkta buna göre رواقية(ruagiyye). رواق (ruag) de Türkçe ye tahminimce aslında uzatma harfi olan vav ın yanlış okunmasından dolayı revak olarak geçmiş. Biraz önce stoacılıkla ilgili araştırma yaprken arapça wiki de farkettim
Şöyle bir düzeltme yapayım. 93’deki seri 92’deki Zyuranger serisinin üzerine sahne konmuş haliydi. Morphing sonrası çoğu dövüş sahnesi Japon versiyonuna dublaj yapılmasıyla gerçekleşiyordu, ki Japon versiyonunda Morphing sonrası tüm sahneler dublörle hazırlanıyor. (örneğin ünlü dövüş sanatları uzmanı Sho Kosugi’nin oğlu Kane Kosugi bile oynadığı seride suit’li dövüş sahnelerinde dublör kullanıyordu. Zaten orijinal serinin Japon versiyonunda (Zyuranger) sarı Ranger erkek olduğu için MMR 1. sezondaki yığınla Power Rangers footage’inde sarı ranger’in kasığı erkeksi gözükür)
Powerrangerswiki’de Japon versiyon olsun Amerikan versiyon olsun, kimin suit’li sahnelerinde dublorlüğünü kimin yaptığı yazmakta.
Bu arada ben de Tech On Avengers’in bu ayki sayısında Hikounin Sentai Akibaranger’in de Marvel çokluevrenine geçtiğini öğrendim. 2012’deki ikinci sezon finalinde ölüp ölmedikleri muallak şekilde cliffhanger bitmişti.
Biraz yanlış anlatmışım olayı pardon. Doğrusu kostümsüz sahnelerde oyuncular kullanılıyordu dövüşürken, zaten ilk sezondaki herkesin ya bir dövüş dalında uzmanlığı var ya da Amy Jo Johnson gibi çocukluğunda jimnastik geçmişi olanlar var en azından. Bu ablanın öyle bir şeyi olup olmadığını bilmiyorum ama bu da kostümsüz bir dövüş sahnesinde bacağını kırıyor işte. Zaten o sezonda fark ederseniz bir süre sonra iyice lazerli silahlarla falan uzak dövüş kere geçiliyor.
Animeye mangaya uyarlanmış, dünya çapında yoğun ilgi görmüş pek çok light novel aslında Wattpad benzeri bir platformda ortaya çıkmışlar. Liste çok kalabalık.
Shōsetsuka ni Narō (Let’s Become a Novelist)
Özellikle son yıllarda bu platformdan sayısız ürün çıkıyor.
- Ascendance of a Bookworm
- KonoSuba
- Re:ZERO
- I Want to Eat Your Pancreas
- Log Horizon
- Mushoku Tensei
- Overlord
- So I’m a Spider, So What?
- That Time I Got Reincarnated as a Slime
- The Rising of the Shield Hero
En bilindiklerinden örnekler böyle. Belli ki isekai furyası kasıp kavurmuş buraları. Ama beni rahatsız etmiyor. Hepsi yeterince farklı zaten.
Bizim Wattpad yazarları da böyle cevherler saklıyor mudur? Yoksa bizim okur sulu aşk hikayesi sevdiği için mi sürekli zengin kız kötü oğlan hikayeleri ürüyor? Ama ne yalan söyleyeyim, küçük bir umutlanma yaşadım. Wattpad’in müthiş bir imkan olduğu inkar edilemez. İyi kullanmak gerek. Bizde de güzel eserler doğmasına vesile olması dileğiyle…
Light novel okurken şunu da farkettim. Bizim ülkede okunacak her kitap için yüksek edebiyat beklentisi var. Yazının yalın olmasına tahamül yok. Düz bir şekilde olanları anlatması kabul edilemez. Light novel lar için anlatımdan çok anlatılan önemli, hikayenin zenginliği önemli. Acaba diyorum bizdeki bu yüksek edebiyat beklentisi insanların yazmaktan çekinmesine mi sebep oluyor. “Zaten edebi dilim ne kadar kuvvetli ki, anlatacaklarım ne kadar iyi değerlendirilse de anlatacak dilim olmadığı için ilgi görmeyecek. En iyisi hiç boş yere kendimi yormayayım.” diyor mudur insanlar? Ben bazen diyorum. Bu kaygıyı geride bırakmak gerek. Özellikle de ülkede yazın gelişsin istiyorsak.
Ben hiçbir numarası olmayan, sosyal medya açıklamasından daha edebi olmayan eserleri sevmemekle beraber ülkemizde aşırı edebiyat beklentisine de katılıyorum. Öyle ki bizde edebiyat denince ağdalı, aforizmalı cümleler olmazsa olmazmış gibi geliyor. Öykü yarışmalarında ya da kitap dosyası alınırken bunun önemli bir kriter sayıldığını düşünüyorum çünkü seçilen ya da şans verilen eserlerde hep benzer ağdalı, “yüksek” edebiyatlı anlatımlar var. Türk edebiyatının hâlâ bu tarzda olması bekleniyor: Hatta mümkünse hep aynı toplumsal konular işlensin, sanki yeterince anlatılmamış gibi bireyin yalnızlığı ve çaresizliğinden başka hiçbir şey yazılmasın gibi bir beklenti var. En azından benim kendi başvuru deneyimlerimle gözlemlediğim bu.
Godwin Kanunu’nu öğrendim.
Wikipedia’dan olduğu gibi yapıştırıyorum. Çok garip geldi. Forumdaki tartışmalarda bu konuya daha çok dikkat edeceğim. Henüz bizde diyen çıkmadı.
“Çevrimiçi tartışma büyüdükçe, Hitler veya Nazilerle ilgili bir karşılaştırma yapılma olasılığı 1’e yaklaşır.” diyen mizahi sözdür. Buna göre herhangi bir konudaki çevrimiçi tartışma eğer yeterince uzarsa, eninde sonunda biri ya da birileri Hitler veya Nazilerden bahsedecektir.
Güzelmiş. Benim beğendiğim diğer kanun Murphy Kanunu’dur ve çoğunlukla hep dediği çıkmıştır
Murphy Kanunu’na bakınca genelde hayatımın yansımasını görüyorum. Bazen işler lehime de dönmüyor değil. Ama hiç Godwin Kanunu’na denk gelmedim.
Bildiğim kadarıyla Wattpad’deki kitaplar tamamen ücretsiz. Novellerin yayınlandığı sitelerde ise bölüm başına para alıyorlar, ya her bölüm için ödeme yapılması gerekiyor ya da her gün verilen jetonlarla bir bölümlük ücretsiz okuma yapıyorlar. Yalnız bu novellerin tamamı internette yayınlanmıyor, bir kısmı direkt basılı olarak çıkıyor. Basılanlara light novel, internette yayınlananlara ise web novel deniyor. Japon novelleri ağırlıklı olarak light novel şeklindedir, Çin novelleri ise ağırlıklı olarak web novel şeklindedir. Bazı novellerin ise hem light noveli hem de web noveli bulunabiliyor.
Özellikle Çin web novellerinde çok büyük paralar dönüyor. Başarılı novel yazarları milyonlarca dolar para kazanıyor. Bu yüzden büyük yazarlar bile mahlas kullanarak novel yayınlıyor.
hayvansever bitişikmiş.
Pikaresk roman türü adı verilen anlatının ilk örneğinin Tormesli Lazarillo olduğunu öğrendim.
(Pikaresk roman: 16. yüzyılda, şövalye romanlarıyla pastoral romanlara tepki olarak ortaya çıkmış. Burada ana karakter toplumun alt kesiminden, dalavereci, düzenbaz ve kurnaz kimse. Şövalyelerin yaptığı gibi erdemli davranışlar sergilemiyor.)
2004’te ki Örümcek adam filmindeki J.J.Jameson’nın oğlunun Elijah Michaelson’dan başka kimsenin olmadığını fark ettim. O zamanlar 28 yaşındaymış ve takım elbise giymiyormuş
Görünmez olabildiğimi öğrendim
Linç kelimesinin kökeninin Charles Lynch’den geldiğini ögrendim.
Charles Lynch: Amerikan bağımsızlık savaşında İngiliz yanlılarını düzmece mahkemelerle mahkum etmiş bir kişiymiş.
Power Rangers kitlesi tarafından 2000 deki kırmızı ranger abinin inanılmaz Leon Kennedy 'ye benzetildiğini öğrendim ki camiada arada bir küfürle beraber takma ad konulmuş kalıplaşmış. Yani tamam saç belki en büyük benzerliği yaratıyor olabilir ama yüz hatları da benziyor sinir bozucu şekilde. Bir insan oyun karakteri ile ikiz doğar mı abiciğim?