Greg Bear’ın vefat ettiğini öğrendim. Dilimize bir tek Mongoliad çevirilmiş ki yazarın kendi kitabı bile sayılmaz.
Milletin yalama olmuş popüler ideolojilerini pohpohlayıp üstünden para kazanmak için didik didik lezbiyen uzay gemisi kaptanlarının, eziklenmiş ama güçlü kalmış siyahi kadın astronotların olduğu hikayeler arayan ve bu tür ne idüğü belirsiz saçma sapan kitapları basan büyük-küçük yayınevlerinin utancı olsun bu da.
Kısa süre önce öğrenmiştim ama şimdi aklıma geldi: Seiko 5 saat markasındaki 5 Seiko’ nun her modelinde saatlerine koymayı taahhüt ettiği 5 özelliği temsil ediyormuş.
Türkiye’de Atatürk’ün kurduğu siyasi rejimin “çok büyük ölçüde” değiştiği, ancak hâlâ bazı kişilerin, çok iyimser bir yaklaşımla, bu durumun tam farkında olmadığı ile ilgili bir makale okudum bugün.
Yarım saat kadar sonra, twitter’da aşağıdaki fotoğrafı gördüm. Fotoğraf, bugün yapılan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu toplantısında çekilmiş. Fiilen bir “tek adam” sistemiyle yönetilmekte olan Devletin tek idare merkezi konumundaki Saray’ın (Külliye’nin) en önemli odalarından birisinde verilmiş olan bu pozda, ilginç bazı sembolik anlamlar var bence.
Şimdi, itiraf edeyim ki, bu resmî makam duvarlarında artık padişah tablolarına yer verildiğini ben yeni öğrenmiş bulunmaktayım!!
Bu sözkonusu odanın daha geniş açıdan başka fotoğrafları var mıdır diye biraz araştırınca şu fotoğrafları buldum:
5 padişahın tablosu göze çarpıyor! Tayyip’in adeta taptığı rol modeli II. Abdülhamit tabii ki unutulmamış. Ayrıca Fatih, Yavuz, Kanuni ve bir de IV. Murat var galiba…
5 padişah, 1 de Osmanlı Paşası görünüyor.
“Atatürk o işte, kör müsün sen?” diyeceksiniz… Fakat dikkat ederseniz, Cumhuriyet’in kurucusu olan “modern görünümlü” Atatürk’ün değil de, kalpaklı bir genç Mustafa Kemal tablosu konulmuş. Özellikle kalpaklı olması tercih edilmiş ki, İslamcılar’ın gözünde Atatürk, altı üstü bir Osmanlı paşası ve vatandaşı (tebası) dır. Daha fazla kıymet biçmeme eğilimindedirler. Şimdi burada kasıtlı bir tercih var bence… O’nun devrimci yanını yok saymak niyetleri.
Bir şey daha dikkatinizi çekiyor mu? Atatürk resmi, sanki bilerek bulanıklaştırılmış, gölgeleştirilmiş gibi… Böyle sanki beyaz bir spreyle boyanmaya, karalanmaya başlanmış ta, son anda vazgeçilmiş gibi… Net, açık bir görüntü yok ortada. Tamamı spreyle karalanacakmış ta, son anda vazgeçilmiş gibi… Padişah tabloları ise gayet net, berrak. Bir mesaj mı verilmeye çalışılıyor acaba?
Bu kurulun geçen sene yapmış olduğu toplantılara bakınca farklı bir manzara görüyoruz.
22 Nisan 2021 tarihli bir haberdeki fotoğraftan öğreniyoruz ki, bu Kurul, o zaman başka bir odada toplanıyormuş ve odada yalnızca “Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ü” çağrıştırmakta olan bir Atatürk tablosu bulunuyor. Ve bir tane bile padişah tablosu ortalıkta görünmüyor.
Gerçi, Atatürk’ün çok çok kötü çizilmiş bir tablosunu koymayı tercih etmişler. Dudakları son derece ama son derece kötü çizilmiş, kaşları aşırı çatık gösterilerek özellikle çirkinleştirilmeye çalışılmış bir tablo bu. (zoom yaparsanız daha iyi göreceksiniz)
Devlet idaresinde, dışarıya karşı verilen ve bu tarz sembolik anlam taşıyan ayrıntılar önemlidir. Yoksa değil midir??
Eskişehir’de Küçük Prens Müzesi olduğunu öğrendim.
Epey göklere çıkarılan Türknet abimizin de fiyatlarına muazzam zam yaptığını öğrendim. Ne güzel. 
Bugün ben şunu öğrendim:
Cennet elmasının tadı olgunlaşmadan ve olgunlaştıktan sonra tadı bambaşkadır. Olgunlaşmadan ince ince kesip kuruttuğunda tüm lezzetini dışa veriyor ve çok güzel yeniyor. Olgunlaştığında ise eriyor, reçel kıvamına geliyor ve ayrı bir tat veriyor. İnsanların çoğu diğer meyveler gibi olgunlaşmadan acı çiğ tatsız oluyorlar. Ruhen ve zihnen deneyim kazanmaları, bir süreçten geçip farkındalık yaşamaları gerekiyor. Ne zaman ki yeterli güneşi ve suyu yani “farkındalık gıdası” nı aldı hah o zaman tatlanıyor. Çok nadir olsa da aramızda cennet elmaları var. Doğada var olduğu andan itibaren güneş içine işliyor, küçük bir su damlasıyla bile hayata tutunuyor. Toprağına bakıp, yetiştiği ağacın gücüne inanıp yüzünü daima tatlanmaya dönüyor. Çünkü “dünyadaki cenneti” hissediyor. Belki de diyorum bu yüzden cennet elmasıdır o. Her zaman cennetin yakınlarda bir yerde belki de burnumun ucunda olduğuna inandım. Yani ben cennetin bahçesindeyken, henüz olgunlaşmamış dahi olsam lezzetimi koruyorum.
Henüz olgunlaşmamış dahi olsanız, ruhunuzdaki lezzeti dışarı yansıtabilirsiniz. Hepimizin cennet elması olması dileğimle. 
107 kişilik sınıftan 1 kişinin D ile geçmesi normalmiş.
Sonra baktım hakikaten de Audi’nin anlamı “dinle” demekmiş Latince. Arabanın ismi de oradan geliyormuş:
Audi - Vikipedi.
Not: Evet, küçük şeylerden mutlu oluyorum. 
Aynı zamanda kurucusunun da soy adıymış; doğru mu anladım?
Doğru, soyadı “Horch”, Almanca “dinlemek” demekmiş. Latincesi de Audi.
Suriyeli dönercilerin Türk dönercilerden daha iyi tavuk döner yaptığını öğrendim. Bugün tarafımdan test edildi, onaylandı.
İşin sırrı sosta. Bende 2014te Antep’te çalışırken sürekli Suriyeli donerciden sipariş veriyordum. Onuda sipariş verirken karşı tarafın Türkçe bilmediği zaman öğrenmiştim. Aynı şey Berlin içinde geçerli derler. Dönerin hası Berlin’de yenir diye. Test eden varsa bildirsin fikrimiz olur.
Bence işin sırrı sadece sos değil. Ben sossuz da yiyorum. Bence et miktarı da önemli. Benim denediğim Suriyeli dönerciler dürümün içini etle dolduruyor. Bizim dönerciler ise hayat pahalılığıyla birlikte neredeyse etsiz dürüm yapar oldular. Sosu ve patates kızartmasını doldurup et miktarını kısabildikleri kadar kısıyorlar, ne yediğimizi anlamıyoruz. Ve tüm bunlara rağmen ilginçtir, Suriyeli dönercilerin fiyatı da daha uygun.
Baya iyi yapıyorlar hocam. En hası mıdır bilemem ama çok iyi yapan yerler var.
Çocukluğumdan beri Guile’ ın ‘‘alekspuuu!’’ dediğini sanıyorudum ama ''sonic boom! ‘’ diyormuş. Hadooken i de aduket diye biliyorduk zaten.
SF nin animesi mi vardı?
İsmi şavurma (shawarma). Biz de son günlerde suriyeli esnaflara çok takılıyoruz. Baharatsız çok hoş bir dönerleri var. Sarımsaklı bir sosları var her şeyin yanında veriyorlar. Batı fastfoodlarını kendi usüllerince yapıyorlar çıtır tavuk kaplamasını zerdeçalla yapmak gibi. Pilavlarında kahve çekirdeği var. Sipariş vermek zor oluyor 
Okuldan filistinli suriyeli arkadaşları getirip onlara verdiriyoruz siparişi.
