Aynı durum kışın beni de vuruyor valla
Özellikle Night Watch kısmındaki povları okuma açlığı hissediyorum.
Bu kadar geç cevap verdiğim için kusura bakmayın.
İyi de bu twist dediğimiz olay çok olunca veya iyi olunca iyi bir kurgu olmuyor ki.Yani durmadan gizem oluşturup okuyucuyu merak içinde tutmak bir başarıdır elbet fakat bence twistden daha önemlisi anlamlı,iyi ve özgün bir hikayeyi iyi bir şekilde anlatmaktır.Mesela şu kimin öleceğini bilmeme meselesi.Evet hikayeyi gerçek dünyaya yakınlaştıran ve okuyucuyu heyecanlandıran bir durum fakat eğer bir hikaye anlatacaksanız durmadan karakter öldürmek pek anlamlı bir hareket değil bence.Çünkü hikayenizi karakter üzerinden anlatabilirsiniz ancak.Gerçek dünyada geçen ve sonunda her şey anlamsız diyebileceği bir hikaye anlatmıyor Martin.Yani işin sonunda hikayenin bir anlam ifade etmesi gerek.Bu yüzden bazı karakterler yaşamak zorunda.Yani her karakter ölemez kesinlikle.Fantastik klişilerde oldukça var bence seride.Klişe olmayan tek şey durmadan öldürmek için yazdığı karakterleri öldürmesi belki.Hiç bir şeyi net bir şekilde açıklamaması konusunda da aynı şekilde düşünmüyoruz.Bir seride bazı noktalarda gizem olabilir ama fantastik bir kurguda büyünün nedeni,tanrıların varlığı gibi sorular cevaplanmalı.Yoksa evren çok belirsiz ve dayanaksız oluyor.Gerçek hayatta bilmememizde önemsiz bence bu konuda.Çünkü Martin fantastik kurguda yazıyor ve evreninde cirit atan zombilerin,ejderhaların vb. varlıkların nasıl oluştuğunu anlatmak zorunda bence.Birde şu gerçekçilik konusuna değinmek istiyorum.Kişisel olarak grimdarkı sevmememin sebeplerinden biri bu gerçekçilik olayıdır.Fantastik kurgunun en önemli olayı gerçek hayatta imkansız olan olayların gerçekleşmesidir.Grimdark olan eserlerde ise bu bir kenara itilip tamamen gerçek dünyadaki olaylara göre kurgu yazılıyor.Mesela gerçek dünyada gerçekten iyi bir insan olmadığını düşündükleri için böyle bir karakter yazmazlar veya yazsalar bile bu karakterin sonu pek iyi olmaz.Ned gibi mesela.Bana göre bu düşünce zaten yanlış bir düşünce.Hayatımda sırf başkalarına yardım etmek için dayak yiyen,hapislere düşen insanlar tanıdım.İyi insanlardı onlar.Fakat bu düşünce doğru olsa bile neden gerçek dünyanın olmadığı bir yerde ben gerçek dünyada olan kötü olayları ve kötü karakterleri okuyayım ki?Yani 2-3 tane olsa tamam ama Martin’in bütün karakterleri şerefsizin teki ve tek yaptıkları şerefsizlik.Yada hikayenin sonunda dünya iyiye gidecek gibi mesaj verse yazar yine tamam Martin öyle yapmayacak belliki.Ben çok iyi dediğim bir hikayede bana ilham ve umut veren karakterler ve bir hikaye bekliyorum.Kısacası Buz Ve Ateş kaliteli bir eser bence ama ben anlattığı hikayeyi sevmiyorum.Martin’de iyi bir yazar ama kendi hikayesini tatmin edici bir şekilde bitirmediği sürece fantastik kurgunun en iyi yazarları arasına giremez benim için.Malazan içinde şunu söyleyeyim.Malazan Buz ve Ateş’den daha karanlık ve sert bir hikayeye sahip.Karakter öldürme konusunda da benzer.Fakat Malazan iroik bir şekilde umut,merhamet ve dostluk gibi temalara sahip.Dilide daha zor ve kesinlikle en epik fantastik serilerden biri.
Tabi ki bu zevk meselesi belli ki grimdark sevmiyorsunuz bunda sorun yok. Bence güzel olan şeyler size keyif vermeyebilir. Ben tarihte dostluğun gücüyle dünyanın kurtarıldığını hiç görmedim mesela. Bu tarz klişeler bana propaganda çocuk masali okuyormuş hissi veriyor ama bunu seven de çok insan var. Martin çok iyi karakterler yaratmasına rağmen bir karakterin maceralarını değil o dünyada geçen bir zaman dilimindeki olayları anlatıyor. Tarihteki bir dönem gibi düşünün. Kimin öldüğü kaldığı değil olayın nasıl gelişeceği ve sonunda ne olacağı önemli. Bir karakteri de öldürmek için öldürmüyor kusura bakmayın burada size hiç katılmıyorum. Yaşanan tüm olaylar başka bir karakterin gelişimine veya hikayenin gelişimine katkı veriyor ve sonuçları oluyor. Tanrıları net anlatacağını sanmıyorum ama akgezenlerin kökenini anlatacağı kesin. Hatta dizide de ufaktan biseyler göstermişlerdi kökenleri ile ilgili. Gerçek hayatta ise hayati boyunca hiç kötülük yapmamış bir insan görmedim. İnsanlar doğru sandıkları şeyleri yaparken bile kötülük yapabiliyorlar. Martin in dünyası da tam olarak böyle. Martin tarihteki olaylardan ilham alarak yazıyor ve bunu epik fantastik bir dünyada yaşatıyor ve merak uyandıran bir hikaye örgüsü ile yapıyor. Bu iyi kurgudur bence. Tek başına Twist kurguyu iyi yapmaz. Bir Twist beklenmedik ama karakterin doğasına uygunsa ve geriye dönüp baktığında o olayın tohumlarınin serpistirildigini gorebiliyorsan bu iyi yazılmış bir kurgu oluşturur. Martin de bunlardan onlarca var. Bu nedenle zaten American Tolkien diyorlar eleştirmenler adama. Grimdark çok niş bir tür ve ana akım türü sevmeyen insanlara bile kitaplarının hepsini okutup iyi bir yazar olduğunu soyletebiliyorsa bu zaten büyüklüğünü gösterir. Kişisel olarak tarihin en iyisi olarak görup görmemek bireysel zevk meselesi. Çok fantastik seri okudum ama asoif ile mukayese edebildiğim yok aralarinda. Benim en keyif aldığım seri bu.
Seriyi dizi ilk çıktığında alıp okumuştum aradan çok uzun yıllar geçti ve canım Asoiaf evreni çektiğinden (House of the Dragons etkisi) tekrar okumaya başladım.
Taht Oyunları bitmek üzere ve Ned Stark gerçekten şu onur onur onur muhabbetiyle yine sinirimi hoplattı. Ne vardı yani keşke Renly yada Serçeparmak’ın teklifinden birini kabul etseydin???
Sizce bu seri alınırken resimli özel baskı mı tercih edilmeli yoksa 2’ye bölünmüş ciltler mi,? Birde resimli baskıda geriye kalan kitapların ne zaman geleceği belli mi?
Koleksiyon amaçlı alıyorsanız, okurken acelem yok diyorsanız Ciltli almanızı öneririm. Bu hızla giderlerse kalan kitapları 2-3 yıl da anca basarlar.
Merhaba, alıp okumaya başlayacağım diyorsanız ciltli almayın. Kitaplığa koleksiyonluk alacağım diyorsanız alabilirsiniz. Çünkü Epsilon’un bastığı bu ciltli edisyonlar Penguin’in 20. yıla özel hazırladığı bir seri;
Yani kitapların basımlarının 20. yılı geldikçe bu seriye de yeni cilt eklenecek 5. kitap 2011 de geldi mesela, şu an basılanların ciltlisinin gelmesi için bile minimum 2031 gibi saçma bir tarih çıkıyor ki daha Martin’in yazmayı bitiremediği kitabı var. O çıkacak da üstünden 20 yıl geçecek de falan
Ben ciltlileri de alanlardanım ama bu 20. yıl edisyonu olayını 2. kitabı çıktıktan sonra öğrendim, forumda bir yerlerde muhabbetini geçirmiştik. Biraz pişmanlık var bende de ama aldık artık bir kere Yine de epsilonun devamlılıktaki sıkıntılarını da düşününce sıfırdan ciltli alarak seriye girmek bana pek mantıklı gelmiyor.
Diğer kitapların 20.yılını bekleyeceklerini sanmıyorum. Yani her kitabın yayının üstünden 20 yıl geçtikten sonra basalım olmaz.
İlk kitabın üstünden hazırlandıkça diğer kitaplar basımları gelir herhalde…
Penguin’in link i attım hocam, bakamadınız mı? Her kitabın çıkışının üzerinden 20 yıl geçince basıldı işte aynen konuştuğumuz gibi Biz okurlara çok mantıklı gelmiyor ama planları bu yani . Ben size künye iç sayfasını da atayım bu Kılıçların Fırtınası ( 2000 de basıldı );
Kralların Çarpışması ( 1999 da USA basım ) ;
Taht Oyunları ( 1996 basım );
Bu baskıların 4. kitabı henüz gelmedi, çünkü 2005 basım 2025 te satışa sunacaklardır. Bu arada Epsilon da Kılıçların Fırtınası bu edisyonu hala getirmedi. Belki bir anda basmaktan vaz da geçebilirler, Epsilonun sağı solu belli olmaz .
@GOKSELT @Vordue güzel yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum. Sanırım normal baskıları almak en iyisi olacak. 20 yıl birde 4. cildin çıkmasını bekleyemem.
Dediğiniz gibiyse vay halimize. Hiç bir yayınevinin o kadar uzun süre telif hakkını elinde tutacağını düşünmüyorum. Telifi Alan yayınevi de aynı şekilde seriyi devam ettirir mi???
Sanmam,çok zor…
- Kitabin ciltlisi ne zaman cikacak bir haber var mi? Yurt dışında 2020 de basildi bize gelmesi icin yeterli sure gecmedi mi hala
barrowtown weddingi kimin?
Edit: One detail from the drafts I didn’t bother including last time is that in the original version of Ramsay’s first letter, announcing his wedding, he says that there will be three weddings at Barrowton, rather than just his own. Jonelle Cerwyn was to marry Mors Crowfoot and Rogers Ryswell was to marry Walda Frey (Fair Walda, I assume). I still can’t see any significance to that, but it is interesting that George seemed to have originally intended the Barrowton wedding to be a major scene.
Ramsay ve Sahte Arya düğünü Winterfell yerine direkt kuzeyin girişinde ki bölgelerin birinde yapılacaktı ama Roose bu durumdan vazgeçmişti diye hatırlıyorum. Olabilecek önemli bir durum gerçekleşebileğini sanmıyorum çünkü konumu çok kuzeyde ve düğünü bozabilecek tek kişi Leydi Taşyürek. O da o tarafa Moat Cailini geçmeden gelemez. Leydi Taşyürek in düğün baskısını Lannister ve Freylerin arasında Kış Rüzgarlarında gerçekleşecek düğüne kaldı. Yazar barrowtown wedding planının bir kısmını koruyarak gelecek kitaplarda gerçekleştirek gibi duruyor. Boltonsuz şekilde.
Bu durum George un yazım stiline de uygun. Bahçivan stiline.
Bu haber üzerine bende kitapları okumaya kara verdim. Ancak zaman içinde dizi yüzünden çok fazla spoiler yediğim için tam olarak başlasam mı karar veremiyorum.
Ned Stark’ın ölümünü Ve John Snow’un gerçek kimliğini biliyorum.
Bu bilgileri bildikten sizce sonra kitapları okumak keyif verir mi?
Kesinlikle keyif verir dizi ancak kitapların gölgesi olabilir.
Minik bir dip not: kitaplar ile dizi arasında da dünyalar kadar fark var. Öyle böyle değil yani, merak etmeyin. İlk iki sezon büyük ölçüde paralel gitse de, sonradan bambaşka yerlere gidiyor işler. Hatta bazı çok önemli karakterler dizide yok bile.
Üç dört kritik noktada önemli spoiler’lar yeseniz de, büyük ölçüde kitaptaki keyfi etkilemez diye düşünüyorum.