joe hillin itfaiyeci ve şeytan kitaplarının abartıldığını düşünüyorum bence şeytan gayet sıradan bir kitaptı ve itfaiyecide de okadar tahmin edilebilir bir twist yapmıştıki üzüldüm.
Kafka’ya balon diyeni de gördük çok şükür. Hiç kimse de kendi kapasitesinin yetersiz olabileceğini düşünmüyor, hep karşı taraf kusurlu. Belki de sen henüz Kafka’yı anlayabilecek edebi olgunluğa erişmemişsindir, olamaz mı?
Ben de tam olarak aynısını düşünmüştüm. E, onu beğenmiyor, bunu beğenmiyor, ne okuyor? deyip mesajlarını inceledim. Abimiz gayet kaliteli kitaplar okuyor, bir şey diyemedim. İçimde kaldı benim de. Sustum.
Livaneli - Serenad. Bana hitap etmemesinden ziyade, bu kitap içerisinde okuru oyalamaya yönelik çok fazla cümle barındırıyor. Kadın karakterin şuan ismini hatırlamıyorum, Ayşe olsun.
"Örneğin Ayşe sabah yatağında kıvrıla kıvrıla uyandı… Gözlerini içeriye güneş ışığı sızdıran perdeye çevirdi… Usul usul yatağından kalktı, merdivenler indi ve mutfağa gitti… Kafasından falanca düşünceler geçerken çaydanlığı aldı, damacanadan yeterli bir miktarda su doldurdu, ocağı yaktı ve demleyeceği çayın suyunu ısıtmaya başladı… Bir yandan kulağı çınlıyor bir yandan dün akşam içtiği alkolün etkisiyle başı ağrıyordu… Bir an bu sabah çay içmemeyi düşündü… Ağrı kesici içmeyi düşündü… Aklından geçenler korkunçtu… Bu düşünceleri aklından uzaklaştırmaya çabalıyorken kulağı çay demlemek için çaydanlıkla ocağa koyduğu suyun fokur fukur kaynama sesine takıldı. Bu bir uyarı olmalıydı… "
Benim için kabul edilebilir sınırların çok dışında. Sanırım Livaneli’nin tüm kitaplarını okudum ve çok net şekilde en kötü kitabı benim için Serenad’tır.
Okuması çok zevkli konuymuş, bende yazarım yakında kitapları
Hiç okumadım, okumayı da düşünmediğim bir isim Livaneli, örnekte amatörce.
Bizde isimler bir şekilde öyle abartılıyor ki…
Zevkler, renkler… “Son Ada” şu gündemde ve ortamda okunması gereken önemli bir eser bence.
Küçük Prens ve Simyacı. Belki 15-20li yaşlarda okusaydım şimdi farklı şeyler düşünüyor olurdum. Çocuk kitaplarını da okumayı severim ama Küçük Prens bana biraz zorlama geldi.
İşin içine nasihat veren kitaplar girince biraz bayağılıktan uzak bir şeyler bekliyorum. Öyle her yaştan insana hitap edebilecek kitaplar olduğunu da düşünmüyorum.
Örnekte amatörce - derken ne demek istiyorsunuz anlamadım, beni mi eleştiriyorsunuz? Okumamış olanlar için, çok küçük mübalağa katkısıyla kitapta olan durumu anlattım.
Livaneli’nin Leyla’nın evi adlı kitabı okuduğum en iyi romanlar arasındadır fakat yazarın popüler kitapları gibi ilgi görmüyor, çünkü bilinmiyor…
Örnek metnin can sıkıcılığından bahsettim, size hak verdiğimden…
En iyi, en kötü kişiye göredir, herkesin iyisi kendisine iyi.
En iyi, en kötü kişiye göre değiştiğinden şuan bu başlık altında birşeyler yazıyoruz. İçeriği sevmeyebiliriz, bu başlık altında yapılan eleştiriler ve daha pek çoğu x bir kitabı sevmeme nedenimiz olabilir. Fakat aynı örneklerden devam edersem Serenad’ın iyi bir edebiyat işi olmadığını söylemek için otorite olmaya gerek yok, aynı şekilde Leyla’nın evi’nin iyi bir edebiyat işi olduğunu söylemek için de otorite olmaya gerek yok. Bazı kitaplar kendini kanıtlamıştır, ha x bir okur sevmez fakat teknik olarak eleştiri yapabileceği pek bir nokta yoktur, yahut hiç yoktur. Böyle durumlarda “bana hitap etmedi deriz” Ben Serenad için bana hitap etmedi demiyorum, iyi bir iş değil diyorum. Çoğu okurun kitapta işlenen dramatik temanın etkisiyle övdüğünü düşünüyorum. Söz konusu konu kitabı okumadan önce bilinirse dramatik temaya değil bütün içeriğe odaklanıyoruz.
Yazdıklarımın, birkaç gün önceki örneğimi biraz daha desteklemek adına yazıldı. Ek olsun.
Sizin iyiniz, kötünüz, beğeniniz … beni ilgilendirmiyor, iyi olduğunu belirttiğiniz kitaplar da öyle.
Benim bu konudaki görüşüm Türk yazarlar çeşitli nedenlerle abartıldığı yönünde.
Ek olarak verilen metni sıkıcı bulduğumu belirttim, hepsi bu.
Ve rica ediyorum başkaca meselelere benim üzerimden cevap yazmayın.sevmiyorum böyle kısacık yazılara verilen uzun … yazıları.
Haklısınız yazdıklarımda size verdiğim cevap da olduğundan alıntı yaparak yazdım. Her neyse kaba ve itici tavrınız ile benim için yeterince antipatik görünüyorsunuz. Sizin sevdiğiniz veya sevmediğiniz kitaplar da beni ilgilendirmiyor. Sorun şu ki tam da bu sebeple açılmış bir başlığa yazdım, sizde gelip “yazdıklarım üzerinden gereksiz ve anlaşılmaz bir alıntı yaparak diyalog başlattınız” şimdiyse garip ve komik tavırlar sergiliyorsunuz. Ben sizi görmeyeceğim artık.
Ben diyaloğunuza sadece hak verdim ve bir cümlelik düşüncemi belirttim. Siz ise anlamadan “ne diyorsun sen, beni mi eleştiriyorsun” şeklinde saldırıya geçtiğiniz, meseleyi açıkladığımda ise ders verme, bilmişlik yapma vb şekilde itici ve yanlış davranmaya başladınız.
Bence önce ne yaptığınızı bilin, yine de kırdıysam özür dilerim.
Edgar Allan Poe toplu eserleriyle hızla bu yolda ilerlemektedir.
Gerçek mi bu? İnanamıyorum. Sanat gibi öznel bir konuya bile fanatiklik sokmayı, onu başka yerlere çekmeyi başarıyoruz. Bu nedir ya?
Değil
Konunun içeriğine dair haber. O gün ben de içeride standda görevliydim. Haberimiz olmamıştı olayların nasıl geliştiğe dair. Biz de ertesi gün gazetelerden okuduk.
Sanal dünyada hemen hemen her konuda nasıl tartışmayı ve kişiselleştirmeyi başarıyoruz anlayabilmiş değilim. Bunun bi tık ilerisi gırtlak sıkıp kavga etmek, hoş değil bence.
Hoşlanmadığımız yorumlara cevap yazmak yerine görmezden gelmek bu kadar mı zor?