Çok Övüldüğü Halde Size Hitap Etmeyen Kitaplar

Küçük Kara Balık. Çocuk masalı tarzı olup içinde büyükler için derin cümleler barındıran kitapları çok severim (örn: Küçük Prens). Bu kitap da o kadar övülmüştü ki büyük bir merakla almıştım. Lakin fazlasıyla basitti bence. Herhangi birine kitabın konusunu söyleyip hadi bu tarz bir masal yaz dendiğinde ortaya çıkabilecek bir hikaye gibiydi. Kitap boyu heyecanla altı çizilecek cümleleri bekledim ama kalemi elime bile alamadım.

1 Beğeni

Hadi ya. Lovecraft veya Poe Toplu Eserleri almayı düşünüyordum o zaman Lovecraft’a öncelik vereyim.
Nesini beğenmediniz?

Poe’yu ilk okuduğumda öyküleri çok garip ve eksik hissettirmişti. Aradan iki sene geçti. Şimdi bakıyorum da çok özgün eserleri varmış. Bir sürü kötü kitap okuduktan sonra iyilerin tadı daha kolay anlaşılıyor.
Lovecraft için Karanlıkta Fısıldayan ile başlayın. Beğenirseniz toplu eserlerini alın.

1 Beğeni

Lovecrafti okuduktan sonra yillarca Poe’yu beklettim, yakşalık 5 yil kadar. Yeniden aynı tarzda bir yazar okuyacagimi dusunmustum hep ama olmadı. Aksine tam bir hayal kırıklığı yaşadım, yaşıyorum… Poe yil olarak daha eski, oyku kalitesinde bunu da goze alarak soyluyorum ama bence türevlerinin de gerisinde kalıyor. Poe diyince yaklaşık 1800 - 1850 arası düşünecek olursak direk aklıma kıyas olarak frankestein geliyor. En gerilimli öyküsü yanına dahi yaklşamaz. Bence Poe’nun bilim kurgu yönü çok daha ağır ve güçlü!

Toplu hikayelerin içinde güzel ve bazen çok çok iyi diyebileceğim hikayeler var ama şu ana kadar okuduğum toplam 20 hikaye içinde bunların sayısı 3, korku gerilim katagorisine giren hikaye de bu 3 hikaye içinde 1 adet.

İTHAKİ baskısını okuyorum ben. Okumak yerine süründüğümü söyleyebilirim. Ben eleştirmen yada çevirmen değilim. Olaya mesleki de bakmam. Makale, tez değil hikaye okuyorsam elime aldım mı o şeyi okumak isterim. Hocam 468 adet not var kitapta. Bazı sayfalarda 5-6 kez arkaya bakmak zorundasınız. Fransızca, almanca bir yığın kelime orjinal haliyle bırakılmış arkada karşılığı dahi yok. Bundan sonrası gereksiz ayrıntı olacak ama kitaptaki çeviri bu şekilde olduğu için sırf içimdekini kusup rahatliyim diye yazıyorum: (Ayrıca en alta da bir sayfa örnek atıyorum ki ne gibi birşey okuyacağınızı görün)

Şayet bir çevirmen de okuyorsa…

1- Kardeşim adam ismi bile önemli olmayan bir cafe de kek söyleyecek. O kek hikayenin ana konusu filanda değil. Koymuşsun olduğu gibi Cup- de orange la bonita söyledi. Açıyorsun en arka sayfayı çevirisi ne? Portakallı kup… Bunu öne yazsan incilerinmi dökülür. He diyeceksin ki yok genel kültür yok yazarın favori yemeğidir bilmem ne. Abi o zaman türkçesini yaz yıldızı koy üstüne alta ya da sayfa sonuna koy gene. He o yemek özeldir, hikayede yeri vardır anlarım. Bir daha ne bahsi geçiyor ne bir şey… Neyin kafası?

2- 500 sayfalık ve 1000 sayfalık kitapta kelime tercümesi ve tek satırlık notlar en son sayfaya konmaz!
Koyulmamalı! Koyulmaz! Koymayın! Sayfanın altına koyun ki okuma anında bütünlüğü bozmayın. Yazmışsın oraya cebinden bir "Smith & Wesson" çıkardı. Ne olduğunu bilsem de, acaba bir bilgi varmı diye bakıyorum en arkaya…Bir çeşit silah… O kadar! Onu yazıyorsun o zaman “Crossbow” demişsin onunda çevirisini ver. O niye yok? Barutlu olmayan, bir çeşit oku herkes bilir diyemi? Aynı sayfada iki fransızca kelime, orjinal bırakılmış biri çevirili diğeri değil neden?

3- Bu hissi en son Hemingway de yaşamıştım. Bana göre abartılı bir yazardır. Çok kişisel bir durumda olabilir ama Poe’yu Poe yapan bana göre yazdıklarından çok milletin çizdiği kuzgun resmiyle, gotik tasvirlerdir.

Lovecraft ise çizgilere sığmaz…Okursun, adamın zihninin bir köşesinde olanca korkunçluğu, soğukluğu, farklı evrenlerin pis kokulu sıçanlarından, rüyalar alemindeki cadısına ,iblisine kadar ne varsa toplayıp yan gelip yatar…

9 Beğeni

Baya dolmuşsunuz anlaşılan :smiley: Ben zaten İthaki baskısındaki eleştirilerden haberim olduğu için İletişim yayınlarından alacaktım umarım onda böyle sorunlar yoktur.

1 Beğeni

Açıkçası Kırmızı Pazartesi başlayayım dedim arkadaşım da önermişti. Márquez şiir yazmalıymış diyorum. Güney Amerika edebiyatına kanım kaynamıyordu ya da. Bence birinci seçenek daha mantıklı :slight_smile:

Hocam Poe için İletişim çevirisinin tercih edilmesi gerektiğinden forumda çokça bahsedilmişti. İthaki baskıyı eritmek için (tahminimce) bayağıdır indirimli satıyor ama bu baskının alınmaması gerektiği de söylenmişti forumda. Alan da çok, orası ayrı.

Ben de iletişim baskısını alıp yaklaşık 200 sayfa okuyup satmıştım kitapları. Bana pek hitap etmedi Poe. 3-4 yıl sonra Can’ın Kuyu ve Sarkaç kitabını okudum. Hoştu diyebilirim. Okuyacak kitap bulamazsam Poe’ya tekrar dönerim. Alfa da basabilir, Lovecraft gibi tüm eserlerini.

Ben Poe severler derneğindenim galiba :smiley: Ben de ithaki baskısını aldım ama çoğu hikayesini zaten kendi dilinde okumuştum bu yüzden sadece kütüphanemde dursun diye aldığım bir şey olarak düşündüm. O yüzden çevirisiyle falan pek ilgilenmedim. Poe’ nun yazısı, Poe’nun kalemini ve eleştirdiği şeyleri genel olarak seviyorum. En sevdiğim öyküleri de Cask of Amantillado ve Masque of the Red Death.

Poe’nun seveni çok :smile:
Anlatım çok akıcı ama üslubu pek sevemedim. Öykülerini ileride tekrar okurum belki ama Everest’in bastığı Kuzgun şiirini muhakkak okuyacağım.

Kızıl ölümün maskesini hem iletişim kitabında hem de can baskısında okumuştum. Ben de beğendim. Kuyu ve Sarkaç öyküsü de güzeldi.

1 Beğeni

Bir şeyi beğenmemekle beğenilmeyen şeye balon demek ve insanların beğenilerini kişisel beğeniler üzerinden mahkum etmek arasında çok büyük bir fark var. İkisinin birbirine karıştırılması ve bu sebeple çıkan tartışmalar bu başlık altında sıkça rastladığım durumlar.

3 Beğeni

Tanrı Olmak Zor İş kitabı goodreads’te çok yüksek puanlı, yorumlar da çok iyi olunca alıp okudum. Fikir çok iyi ama sanki taslak aşamasında kalmış gibi. Okuması da zordu. Tempo problemi vardı. İlk 100 sayfa işkence gibi geldi. Sonra biraz hareketlendi ama, ilk 100 sayfada çektiğim eziyete değmedi.

Tam bitirmiş sayılmamakla beraber Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ını örnek göstereceğim ben. Yani fazla yüzeysel geldi. İlk 50-60 sayfa boyunca ne okuduğumu bile kafamda toparlayamadım. Karakterin neyin peşinde olduğunu pek kestiremedim, yordu biraz beni. Belki de finaliyle birlikte fikrim değişir ama kim bilir… :slight_smile:

Edit: Kitap aslında iyiymiş. Bayıldım, eşsiz bir eser yinede diyemem fakat içeriği hoşuma gitti. Sanırım bu başlık için yeni bir kitap bulmalıyım. :slight_smile:

Olur mu, bu forumda edebiyat zevki bizlerden gezegenlerce büyük okurlar var. Onlar ne derse doğrudur.

3 Beğeni

Stephen King’in medyum kitabı benim için başlarda gelir bu listede. Kitaba büyük bir beklenti ile başladığımdandır belki de bilemiyorum. Ama okurken her sayfasında gerilmeyi ve kafa karıştırıcı, tahmin edilemez olay örgüsü beklediğim bir kitaptı. Ancak hiç beklediğim gibi çıkmadı. Korkmak, gerilmek bir yana kitap oldukça tahmin edilebilirdi benim gözümde. Belki bu kadar methini duymadan alıp okusaydım beğenirdim ama beklentim daha yüksekti açıkçası.

2 Beğeni

Hayvan mezarlığı da eklenebilir mi bu listeye?
İyi, güzel ama korku anlamında beklentilerimi karşılamamıştı.

1 Beğeni

Fahrenheit 451. Distopyaları severim ama konunun işlenişi çok sığ gelmişti.

2 Beğeni

Centilmen pic serisi:locke lamoranın yalanları

Bahsedildiği kadar komik gelmedi bana, kitabı yarıya kadar çok zorlanarak okudum. Bırakmak zorunda kaldım bir süre ara verip tekrar okuma niyetindeyim.

Sissoyluya başladım 200 sayfa kadarını okudum ama çok akıcı ve hiç sıkılmadan okuyorum.

6 Beğeni

İlk kitabın başları evet, dayanmanız gereken kısımlar. Kitap kendini ilk 100 150 sayfadan sonra buluyor ve cidden bayılarak okuyacağınız bir seri haline geliyor. brandon sandersona da diyecek laf yok kimseyle yarıştırmayalım adamı :grin:

1 Beğeni

Cehennemlik yürek
Yıldız gemisi askerleri(ortaya kadar gayet iyi olsa da sonlara doğru felaket sıkıcı)
Carrie

1 Beğeni

Halil Cibran - Ermiş.
Aradığımı bulamamıştım bu kitapta.