Ortada mükemmel bir konu varken ve mükemmel sayılabilecek büyü sistemi ham maddesi varken büyücülük eğitimi ya da yetenekli insanların nasıl keşfedilip geliştirildiği tamamen atlanıyor.
Ayrıca çok fazla böyle iyi, şöyle iyi, şimdiki zamanların en hızlı büyücüsü, eğitilse herkesi geçer olarak tanıtılan karakterin, tabiri caizse tam olarak nasıl “piştiğini” anlamıyoruz. Kitap resmen pizza menülerindeki gibi ana maddeleri ve ürünü sunuyor. Ancak o ürünün nasıl yapıldığını anlatmıyor.
Taht oyunları. Neden sevmiyorum bilmiyorum. İlk önce dizisini izlediğimden dolayı mı, yoksa yazarın tembelliğinden dolayı esere karşı bir antipatim mi oluştu bilmiyorum. Hevesle özel cildini aldım ama 100 sayfa zor okuyabildim.
Sarı odanın esrarı. Sherlock Holmes okuduktan sonra büyük hevesle aldım ancak aradığımı maalesef bulamadım. Lost izler gibi hissettim. Okuması güzel, heyecan güzel, gizem güzel ama sonunda bütün bunları açıklayacak final, lost finali gibiydi. Hiç bitmese daha iyiydi.
Benim için wardstone günlükleri. Üç kitabı okudum şu an dördüncü kitaptayım, hızlı okunuyor ama sanki sürekli tekrara düşüyor gibi. Bir olay oluyor Hayalet ve çırak bunu çözüyor ve kitap bitiyor. Asla şaşırtmıyor. Diğer kitaplarda bir şeyler değişiyor mu yoksa aynı mı ilerliyor. Bu karakterimiz hiç mi büyümüyor çocuk mu kalıyor lütfen biraz spoiler verir misiniz?
Şeytan, karakterin annesi ve Grimalkin (cadı klanlarından birinin katil cadısı) devreye girdikçe seri değişiyor. Benim için tekrara düşme hissi seride ilerledikçe azalmıştı.
Karamazov Kardeşler.
Normalde klasik okumayı seviyorum ya da sevdiğimi sanıyorum ama bu kitabı 120 sayfa okuduktan sonra devam ettiresim gelmedi. Dini mevzulara çok giriyor olması benim okumaya devam etmemi engelledi ne yazık ki. Kim bilir, belki ileride tekrar bir şans veririm… Belki…
Bana göre gayet güzel 8/10’lik bir seri olan ama çoğu kişi tarafından yerlere göklere sığdırılamayıp taşan 100/10 muamelesi yapılan vakıf serisi.
Evet, oldukça yaratıcı bir ilke üzerine inşa edilen dinamik, çekişmeli, entrikalı bir evren var, evet kitapların kurgusu bol şaşırtmalı gayet iyi ama karakter derinliği sıfır olan, edebi nitelik bakımından vasat altı olan, kitaplar arası bağlantıların kopuk olduğu bir seriye gelmiş geçmiş en iyi kitap serisi kesinlikle demem.
Dostoyevski - Budala
İlk defa kitap okurken yoruldum. 236. sayfada okumayı bıraktım. Devamında ne olacağını merak etmiyorum. Kitaptan koptuğum için önceki sayfalarda olanları da tam olarak hatırlamıyorum.
Kitap 3 yıldır elimde. Her sene 1 kere okumaya başlıyorum. Ama bitiremiyorum. İçim şişti. Ne bir anlam bütünlüğü var ne bir mantık çerçevesi var. Bir şeyler oluyor ama nasıl oldukları belli değil. Çeviriden mi editörlükten mi nedir ama çok kötü bir kitap bana göre.
Not: Bu sene 100. sayfaya kadar geldim ve bu sene olsa da bitireceğim. Ama sırf bitirmek için bitireceğim. Görüşlerim değişmeyecektir.
Goblin Kral
Yazar saray hayatını anlatan kitap yazacakmış. Fantastikle bilimkurgunun popüler olduğunu görmüş. Şimdi bilimkurgu zor olur diye karakterleri elf goblin yapmış. Ana karakteri piç yapacağına yarı goblin yapmış fantastik seri diye kakalamış millete. Kitabı okurken hissettiğim duygu bu oldu resmen. Sadece goblin elf koymakla fantastik olmuyor bir kitap bence.
Ölü Canlar: Rus edebiyatına bayılıyorum ve büyük beklentiyle okudum ama yok yani istediğimi bulamadım.
Yol: Kıyamet sonrası senaryoları hep hoşuma gitmiştir ama bilmiyorum abartıldığını düşünüyorum kitabın. 6/10’luk bir kitaptan fazlası değildi.
Ama en en hayal kırıklığı olan dersek Çavdar Tarlasında Çocuklar derim. Belki de ben anlamadım bilemiyorum. Çok forumda kitaba dair yorumları okudum ama yok. Kesinlikle zaman kaybı bir eserdi şahsım adına.
Ben kitapların kişilerin yaşadığı hayata ve hayatı anlama veya değerlendirme şekillerine göre hitap edip etmeyeceğini düşünüyorum. Bu konuda kitabı beğenmeyenlerin yorumlarının çoğunca acımasız olduğunu düşünüyorum. Bir şeyi anlamak ile yaşamak arasında kalınca bir çizgi olduğunu düşünüyorum.
Gözlemlerime göre gerçekçi bir bakış açısına sahip kişiler genelde fantastik dünyalara karşı önyargılı oluyorlar fakat bunun yanında daha azınlık bir gurup var ki gerçeklerden sıkılmış ve hayali dünyalara sığınıyorlar. Genç yaşta ailesinden bir birey kaybetmiş ve bununla savaşarak ağır travmalar yaşamış bireylerin bu tarz dram kitaplarında acılarını kitaptaki karakterle içsel olarak paylaşıp bir bağ kurduğunu ve bu sebeple kitabı yere göğe sığdıramazken hayatı neredeyse tıkırında gitmiş, kendince zor günler ve sorunlar yaşasa bile sevdiği birisinin gerçek kaybını yaşamamış kimselerin bu kitapları acınası bulduklarını okudum veya kişi ailesinden birisini kaybetse bile kendisine bu acıyı yaşama şansı vermediği için ve böyle bir şeyi zayıflık olarak gördüğü için kendisini salan, acıyı köküne dek yaşayan bir karakteri aşağılamaktan geri durmayan yorumlar da okudum.
Aşırı tutucu bir ortamda büyümüş, gayet modern bir ailede yetişmiş, inançları farklı, annesini veya babasını bir sebepten genç yaşta kaybetmiş, ailesiyle huysuz inatlaşmalar yaşayıp genelde mutlu olmuş, çocuk olmaya dahi vakti olmamış veya koskoca insanken bile çocuksu olabilen, başını sokacak bir evi olmayanla bunu hiç deneyimlememiş, 1900lerin ortalarında veya başlarında yaşayan kişilerle sonlarında yaşayanların, milenyum sonrası insanlarla şimdiki zaman insanlarının, dünya hızla yoğrulup değişirken herkesin kendisine zor gelen hayatıyla hayatı değerlendirme ve algılama şekli farklıdır. Olgulara bakış açılarımız, kavramlara karşı olan düşüncelerimiz bu kadar değişiklik gösterirken bir kitabın iyi veya kötü olması ya da hitap edip etmemesi tamamen bu sebeplere bağlı bence.
Her kitap herkese hitap edemez. Aynı duyguları paylaşan kişiler bir kitaba bağlanabilirken farklı duygulara sahip insanlar o kitabın vakit kaybı olduğunu düşünmesi bence normaldir. Bu bağlamda iki tarafın birbirine saldırması biraz kaçınılmaz oluyor. Bir tarafta aşırı duygudaşlıkla kitabı benimseyen ve sonunda yalnız olmadığını hisseden ve kafasındaki karmaşada biraz olsun nefes almış birileri varken öteki yanda bunu aşağılayan ve alaya alan bir kesim var. Birbirimizi tam anlamadığımız konularda kesin yargılar hepimizin kalbini kırar ve asabını bozar.