Kadınların çoğu aldatmaya meyilli değildir fakat ihanet eden erkeği hissederse genellikle intikam için aldatabilir ve erkeğin ruhu bile duymaz. İlgi görmezse tabii ki gördüğü erkeği tercih edecektir. Kadınlar çok eşliliğe meraklı değildir aslında yani sizden gerekli ilgi, saygı ve sevgiyi görüyorsa beş kuruş paranız olmasa bile ömür boyu yanınızdan ayrılmayabilir. Kadını yoran genel olarak erkeğin kaba ve ilgisiz tavırlarıdır. Sorumsuz erkekler özellikle kadına güven vermezler.
Erkek ise sevse de aldatabilir çünkü onu ihanet kabul etmez hatta bu biraz biyolojik bir sorundur aslında. Aşık erkek ise kolay kolay aldatamaz yani istese de yapamaz. Erkeğin aldatması çoğu zaman fiziksel çekimle alakalı olsa da tek sebep bu değildir. Kadın huzursuzluk verecek kadar dırdırcı bir yapıda ise erkek genelde o kadından kaçmaya çalışır.
Genellemek mümkün değil çünkü koşullar-genler-hormonlar derken iş çok karmaşıklaşıyor.
Tek eşlilik, çok eşlilik, sadakat aldatma vb konularda bilimin, evrimsel biyolojinin penceresinden bakmak isteyen arkadaşlara Jared Diamond Üçüncü Şempanze kitabını öneririm.
Louann Brizendine’den iki kitap, Kadın Beyni, Erkek Beyni. İkisi de Say Yayınları’ndan çıkmıştır.
Bir de bulabilirseniz, Helen E. Fisher’dan Cinsel Aşkın Anatomisi kitabını da öneririm. Farklı toplumlar üzerinden kadın-erkek ilişkileri üzerine antropolojik değerlendirmeler içeriyor.
Ne güzel oturabilmiş ve Notos’un baskısı olan Saki’nin öykülerini okuyordum. Sonra içimdeki diğer sesler konuşmaya başladı.
(Ya Kırmızıkedi yayınları Lady Anne Susuyor kitabı da aynıysa?
Bence kalkıp bak.
Bence hiç kalkmasın yeni oturdu.
Of, kim kalkacak şimdi?)
Ben yan gözle kitaplığa baktım. Bir süre bakıştıktan sonra o kadar üşendim ki bir öykü daha okudum. İçimdeki sesler gittikçe çileden çıkartınca beni dedim “Lanet olsun, tamam be gidip bakacağım!”
Bu vesile ile kalktım Babil Kitaplığı olanı aldım. Baktım ki çevirmen aynı. Eh, dedim iyi bari. Fakat kitabın yarısı aynı olmakla beraber yarısı değişikti. Bi ondan bi şundan derken Saki’nin alaycılığı aklıma Diskdünya’yı getirdi. Vay sen misin efendin bunu düşünen! İçimdekiler delirdi. Ama nasıl üşeniyorum… Kalkacak gücüm de yok. Bitmişim ve yığılmışım bir kez. Dedim “Bir Diskdünya filmini izleyeyim de geçsin bu istek.” Geçer mi? Geçmedi…
E, şimdi kargodan da Kitap Kulübü’nün bu ay seçilen kitabı gelecek. Ona da başlamam lazım. Bir de iki tane daha Saki var. Onları da kontrol etmesem olmaz. Bir yandan da bir tanesi ısrarla “Malloryan” diyip duruyor.
Dört gün önce Ballard’ın Çarpışması’na başladım - çok deli, manyak bir kitap- ama iki üç gün sonra okulda konuşacağız diye Woolf’ün Kendine Ait Bir Oda’yı da okuyalım dedim incecik kitap ama Çarpışma’yı bitiremeden Woolf şey etkisi yaptı ıspanak üstüne kola okuyamıyorum yani. Bir de kütüphaneden aldığım Kaçan Ayna’nın teslim süresi dolmak üzere beş gün falan var bir sayfa okumadım. Bir de okuyup özetini çıkarmam gereken -2 gün sonraya- makale var 30 sayfa ama akademik makale okurken içim bayılıyor.
Bizim makaleler Osmanlıca (hemde matbu değil rika idi) olurdu, önce onu cevireceksin de sonra okuyup anlayacaksın peh. Ben ne yapacağım ya? sorgusuna hiç düşmedik çünkü makale geldi mi hayatımız tek yönlü olurdu. Bi’ de hatt-ı siyakat olurdu sen harf çevirdiğini sanarken aslında uğraştığın şey harf değil rakam olurdu
“Çeviri yap, çeviri yap. Müzik dinleme kafan karışır, film izleme gözlerin yorulur, uyanık kal kahve iç, ne halı sahası maç ders notunu yükseltmeyecek (en yüksek Dc olurdu, çan eğrisi hep aşağı bakardı )”
Yaz okuluyla falan atlattım
Ben olsam 3-4 saat uyurum, kitapları bir kenara bırakırım mecburen. Ben de edebiyat okuduğum için bazı çok sıkıcı hikaye ve romanlar okumam gerekiyor. Öyle ki bazen yeter diye bağırıyorum. İnsanın içini çürütüyor.
Bu makaledense benimki daha kolay göründü, haklısın Tek sorun beş sayfa ilerledikten sonra ne okuduğumu unutmam ve konu sıkıcılığı nedeniyle yeni okumayı öğrenen çocuk hızında okumam Türkçe olduğu için şanslıyım sadece, iyi atlatmışsın.
Ben kitap okurken değil akademik makale okurken sıkılıyorum, bölümüm siyaset. Kitap okuyunca rahatlıyorum ama dün hangi biriyle uğraşayım derken en sonunda hiçbir şey yapmamış oldum.