Dök İçini Rahatla

Ben bugünün ne olduğunu bile bilmiyorum mesela. :smiley: Öğrenmek de istemiyorum. İyiyim böyle.

2 Beğeni

Bugün berberde çok garip şeylere tanık oldum. En başta her şey çok güzel gidiyordu. Bu berbere iki kere daha gitmiştim. Eli sert olsa da, sonuçta gerçekten tam hayallerimdeki saç kesimine kavuşuyordum.

İçeri sonradan da ilişkilerini anlayamadığım bir kız bir de oğlan girdi. Bunlar başladı birilerinden bahsetmeye. Yok o buna bıçak çekmiş yok, bu şuna tektaş almış, yok şu bu lafı duyunca mekan basmış. “Allahım!” dedim “N’oluyoruz?” Sonra bu kız başladı anlatmaya.

Bu bacımız (kendisi benden büyük duruyor ve ben 21 yaşımdayım) 17 yaşında ve bir evlilik atlatmış. Evlendiği oğlan başta çok tatlıymış ama birinci ayında bu kıza etmediğini bırakmamış. Darpdan cinsel istismarına kadar ne varsa (ablamız buraları hiç hoş olmayan kelimelerle anlattı). Meğer oğlanın ailesi evlerinde marihuana yetiştirip ana oğul içiyorlarmış.

Bizim kız dayanamamış evden kaçmış, anasına varmış. “Annem” demiş işler böyle böyle, “ben daha fazla o evde duramam affet beni.” Annesi hiç merhamet göstermemiş. “Nereye kaçtıysan oraya git.” demiş. Ablamız bu durumu şöyle anlattı: “Ben o an anladım artık annem olmadığını.”

Şimdi anlatacağım kısmı doğru anlamamış olabilirim ama olay şu ki bu kız tüm şehire küsüp bir başına ne yapacağını bile düşünmeden İstanbul’a gelmiş. Burada bir süre iş aramış. Yolu doğru yerlere düşmemiş anlaşılan. Tanıştığı kızlar “Biz sana iş buluruz, gel bizimle.” demişler. Akşamında bir sürü oğlan gelmiş o gece kaldıkları eve. Ortam pisleşmiş. Ayakkabısını aldığı gibi kaçmış.

Neyse, sadede geleyim. Bu kız şu anda nasıl para kazanıyor biliyor musunuz? Dolandırarak. Evet sandınız ki bu ablamız masum birisi. Yok, değil. Hiç değil. Demiştim ya içeri bir kız bir oğlan girdi diye. Bu oğlanın görevi şuymuş. Akşamları klübe gidiyorlar. Bu oğlan birileriyle ahbap oluyor. “Sana kız lazım abi. Bak benim bir arkadaşım var. Tanışın.” diyor. Sonrasında dümen kızın elinde. Facebook’tan bir süre sohbet ediyor, arada buluşmalara çıkıyor. Tabii bu süre içerisinde küçük küçük telefon faturası, apart aidatı diye sömürüyor. Gün geliyor tektaşıyla oğlan geliyor, evlenme teklifi ve ardından… Evet, kız kayıp.

Oğlan mesajlaşmaları kontrol ediyor. Okuyor teker teker. Ben de hasılatı öğreniyorum. Adamın birisi 3000₺ atmış. Peki burada berber ne alaka. Saçlarımı büyük ustalıkla kesen bu adam geceleri klüpler camiasının ehli oluyormuş da ondan. Mesaj kontrol eden oğlan tek tek yazışmalardaki adamları öğreniyor. Kim kimdir?

Bir detay daha anlatacağım. Bu oğlan konuşmadan ayrılıp annesini aradı. Babası annesini aldatıyormuş ve bunu normal karşılıyorlar. Ama babası bir suç işliyormuş bu nedenle anneleri babalarını öldürmesini isterse bu oğlandan gidip 5 kardeş babalarını öldürebilirlermiş. Sonra da geri kalan 12 amcaya da hesaplarını bir bir ödetirlermiş.

Ya bunları anlattım ama benim bu dünyalardan haberim yok. Üzerine ne yorum yapılır onu bile bilmiyorum. Sadece içimde tutamadım. Anlatnak zorundaydım yani. Anlatırken bir ayıbım olduysa affedin.

10 Beğeni

Cidden insanın tek kaşı yukarıda okuduğu oldukça abuk ve korkunç bir olay olmasının yanında

kız, bu kısmı The Hustle filminden mi öğrenmiş merak ettim :smile:

2 Beğeni

İnsana kötü bir film senaryosu gibi gelse de, ne yazık ki bu veya buna benzer türde olaylar, yaşamlar, insanlar çok var ülkemizde…

4 Beğeni

Bu ne yaaa… Ne günlere kaldık. Ondan sonra artık kimse kimseye güvenmiyor, nerede o eski komşuluklar ve arkadaşlıklar falan filan. Nasıl güvenelim ki? :frowning: Korkunç… Neyse ki az da olsa hâlâ iyi insanlar var.

9 Beğeni

Gerçekten güven kalmadı kimseye. Bu da komşuluğu bile öldürüyor. Yıllar öncesinde çocuklar tüm gün dışarda oynar, bir şey olmazdı. Şimdi 2 dk gözden kaybedince çocuğu neler geliyor başına. :frowning: Yabancı, tanıdık fark etmiyor zarar vermesi için.

3 Beğeni

14 ay önce bisikletim ile giderken bi’ transit çarptı, tam çarpma değildi ama. Değdirdi demek daha doğru olur. Ben yere bileğimin üstüne düştüm ve doku zedelenmesi oldu. Neyse doktor filan derken bileklik verildi ve bu lanet şey yüzünden sporu filan bırakmam gerekti. 2-3 aydir hiç yoktu, normalde ayda 1-2 gün gelir gider. Artık spora başlayayım önümüzde ki ay diyordum ki bugün yeniden geldi. :smiley: Bu nasıl bir ilettir ne zaman geçecek? 14 ay oldu ve resmen hayatımdan çalıyor ya. Geçtiği zamanlarda bile yatakta dikilirken üzerine kuvvet veremiyorum tekrar gelir diye.

4 Beğeni

Bu ülkeye adam akıllı teknoloji firması lazım. Satın aldığım çoğu ürünü yerli malı kullanmaya özen gösteriyorum ama teknoloji ve inavasyon konusunda çaresiz kalıyorum. Hatta alamıyorum ki zaten fiyatları da beni aşıyor. Ee gardeşim mühendis ol da sen üret diyebilirsiniz, tabii ben de öyle düşünüyorum ama hayallerimin çok berisindeyim.

Düzenleme: Bu mesajı yazarken TMO’dan pirinç alıp dönmüştüm. Mesajı yazdıktan sonra içindekileri okuyayım dedim pirinçin menşei ülkesi İtalya. Ebesinin cebi artık. Ben zaten ithal almamak için gitmiştim oraya. Pirinçi de mi ithal eder hale geldik gibi bayağı bir söylem yapmayacağım. Durum bu.

4 Beğeni

Maalesef haklısınız fakat kapitalizm zaten bu yüzden ABD’ye yaramıyor mu? Kendilerine cennet gibi bir vatan yaratıp nüfusun artmasına bağlı olarak doğan zeki, çalışkan insanları (dünyanın her yerinden) kendi ülkelerine çekip, krallar gibi yaşatarak kendi milletlerini unutmalarını ve kendi emelleri için çalışmalarını sağlamıyor mu?

Bu da benim komplo teorim. Bazı insanlar teorilerle yaşar aptallar ise komplo teorileriyle ehehe (:

4 Beğeni

Dediğiniz her şeye katılıyorum. Birçoğumuzda bunları biliyoruz artık. Çok iyi biliyoruz ve aklımıza kazınmıştır. Ben bu işin çıkar noktasının savunma sanayisinde çok çok başarılı olmak gerektiğine inanıyorum. Savunmada başarılı olamayan bir devlet olarak içeride de bu tür şeylerle karşılaşmamız çok olası. Şükür ki şu an iyi gidiyoruz. Benim kanaatime göre. Terörü tam anlamıyla bitirdiğimizde ve dış tehditlerin azalmasıyla ülke olarak mutlaka yükselişe geçeceğizdir.

2 Beğeni

Girişimcilik ile değil ama bizzat deneyimlediğim bir durumu sizinle paylaşabilirim. Kullandığımız ürünlerde biliyorsunuz iki yıl garanti var ancak bu garanti biter bitmez ürünler arızalanmaya başlıyor. Bizdeki kanunlar tüketiciyi çok korumadığı için çoğu zaman aynı iki ürün yurtdışında ve bizde farklı oluyor. Nasıl derseniz? Bende bilgisayar ve telefon olmak üzere ikisi de yurtdışında yurtdışı için üretilmiş ürün var. Her ikisini de 5 yıldan uzun süredir hala aldığım ilk günkü gibi kullanıyorum Bilgisayar pili uzun süre kullanmazsanız ömrü biter diye bir durumu bizde olanda iki kere tecrübe ettim. Gerçekten her ikisi de bitti ama bendeki hala ilk günkü gibi. Yeni çıkan oyunları hala oynamayabilmekten bahsetmiyorum bile. Telefonu o kadar yıpratmama rağmen hala kullanıyorum En sonunda firmalar dedi herhalde, sen bize para vermiyorsun desteği çekiyoruz. Telefonun bir çok özelliği kapalı durumda şu anda. Bize satılan ürünler aynı marka olsalar bile daha kalitesiz oluyorlar yurtdışına göre. Avrupa’da bir çok ülkeye sokulmamasına ve ülkemizde ayçiçek, zeytinyağı üretimi olmasına rağmen her türlü hazır gıda ürününde ithal palm yağı kullanmamız gibi.

3 Beğeni

Bunlar bana Korkunun Bütün Sesleri kitabındaki J. G. Ballard’ın öyküsünü anımsattı. Herkese tavsiye ederim.

2 Beğeni

Aslında bizdeki kanunlar tükeciyi fazlasıyla koruyor. Tüketici hakları konusunda Avrupadan veya Amerikadan aşağı kalır bir tarafımız olmadığı gibi işlem kolaylığı açısından çoğu avrupa ülkesinin önünde bile sayılabiliriz. Oturduğunuz yerden e-devlet üzerinden tüketici hakem heyetine başvurabilmek mümkün. Eğer haklıysanız incelemenin sonucunda (yoğunluktan dolayı süreç 3-4 ay sürebiliyor) sizin lehinize bir karar çıkmama olasılığı yok.

Fakat o kadar duyarsız o kadar ilgisiz bir toplumuz ki bırakın etrafımızda olan biteni kendi haklarımızı bile bilmiyoruz. Buna ek olarak müşteri memnuniyetsizliğinin kanunlar önünde firmaya hiçbir cezai yaptırımı da malesef yok. Bunun farkında olan firmalar örneğin (daha birkaç hafta önce konusu geçmişti) kitap365.com gibi siteler, tüketici olarak kanunen sahip olduğumuz haklarımızı, kanun maddelerini alenen yalan yanlış bir şekilde manipüle edecek cesareti kendilerinde bulabiliyor.

Elektronik konusunda bazı firmalar 3. Dünya ülkelerine ithal edecekleri ürünleri daha kalitesiz bileşenlerle üretebiliyorlar. Ben bu olaya ilk defa HP notebooklarda denk gelmiştim. Türkiye, hindistan, katar ve bilimum afrika ülkelerinde satılan notebooklarda alenen kalitesiz, renk doğruluğu kötü olan panel kullandıklarını yıllar önce kendi gözümle görmüştüm.

Öte yandan en son Samsung Note 7 modelleri patlama olayı çıktığında avrupa ülkelerinde telefon iadesi için kuyruklar oluşurken, bizde durduk yere patladığı için kendinizi, ailenizi veya sevdiklerinizi yaralayabilecek, alenen canınıza ve malınıza zarar verebilecek telefon yarı fiyatına kapış kapış satılıyordu.

Her zaman söylerim, eşek olana semer vuran çok olurmuş.

2 Beğeni

@Leingrad Haklısınız süreç hızlı işliyor ama Türk usulü. Bir söz vardır yaptığınız işe Türk gibi başlayın Alman gibi bitirin diye. Hakem heyetine başvuruyorsunuz haklı çıkıyorsunuz. Karşı taraf itiraz ediyor karara. Çözüm mahkeme peki haklı olduğunuz bir konuda bile mahkeme kaç ay sürüyor sizce ülkemizde. Benim durumumda 18 ay. Kanun var, adalet var ama benim de şöyle bir sorum var; geç gelen adalet, gerçekten adalet midir? Ben mahkeme kararıyla ürünümün ücretini aynı miktarda geri alabildim ama benim 18 ay önce verdiğim para ile 18 ay sonra aldığım para aynı değerde değildi. Diyebilirsiniz tazminat diye ama süreç o kadar uzun ve sıkıntılı oldu ki ben paramı alabildiğime seviniyordum. Çünkü alamama ve kusurlu ürünün bana kalma ihitmali vardı. Kesin haklı olduğunuz bir konuda bile her şeyden emin olamıyorsunuz.

1 Beğeni

Malesef öyle. Ülkede hukuk kağnı hızıyla işliyor, adam öldürseniz mahkemesi 3 sene sonra görülüyor ama bu kanunun tüketiciyi korumaması ile ilgili bir durum değil, hukuk sisteminin kokuşmuşluğu.

Yinede adaletin geç gelmesi hiç gelmemesinden her zaman iyidir. Ben Ankara kızılay emek iş hanının bilmem kaçıncı katında afedersiniz kıç kadar odalarda elimde dilekçe ile saatlerce kuyruk beklediğimi, aylar aylar sonra hiç bir haber çıkmadığı için tekrar gittiğimde, verdiğim dilekçenin kaybolduğu, dolayısı ile yeni başvuru yapsam bile sürecin zaman aşımına uğramış olduğu cevabını aldığımı biliyorum, Keşke o zaman bende 18 ay sonra paramı alabilseydim. Şimdi internetten başvuru yapınca 3-4 ay sonra gerekçeli karar ev adresinize posta ile geliyor.

Keza sistem tüketiciyi koruduğu kadar satıcıyı da korumak zorunda. Yoksa ben logosunun rengini beğenmediğim ABC Bilgisayarın stoklarındaki tüm notebookları alıp, kargodan geldiği gün açıp tek tek kırdıktan sonra, “bunların hepsi kırık geldi cayma hakkımı kullanıcam” diye iade edip firmayı batırabilecek olmam gibi bir saçmalığın önünü açılır. Kötü firmalar bunu kötüye kullanıyorlar, her firma iş etiğine sahip değil.

1 Beğeni

Özgürlüğün tek bir yükü var insana, tek zinciri belki. İnsan, “Kendi kararlarımla şekillendirebileceğim bir hayata sahibim” dediğinde aklına yapışan şu soruyu da cevaplaması gerekiyor: peki bu hayatla ne yapacağım?
Bu sorunun ağırlığı gün geçtikçe artıyor. Bir gün her şey için geç olacak korkusuyla yarım yamalak kısa süreli tutkulara bağlanıp kalmak büyük çöküşlerle son buluyor. Hayatın adanabileceği en büyük, en doğru yolu ararken de zaman geçip gidiyor ve geride, kaybolmuş bir insanın anıları kalıyor. Hiçbir şey olmamakla bir şey olmak arasındaki çizgi çok ince.

7 Beğeni

Aslında hem iç dökmek hem soru sormak gibi olacak. Forumda iade-garanti vb. konularda deneyimli arkadaşlarımız olduğu için belki bilgileri vardır diye yazmak istedim. Eylül başları gibi çok beğenerek bir gold gözlük aldım ve üzerinden pek süre geçmeden kulak arkasında ki sap kısmından yeşil yeşil boyamsı şeyler çıkmaya başladı. Silince gittigi için pek dert etmedim, spor yaparken terledigim için oluyordur diye düşünüp spor yaparken eski gözlüğümü taktım. Lakin hafif ya da fazla olarak yine görünüp duruyordu ve artık gold rengi de gitmeye başladı. Artık sap kısmından aşağılara da kaymaya ve derime temas eden burun üstü yerlerde de hafif hafif çıkıyor bugün fark ettim. Bu lanet şey garantiye girer mi? Direkt model ile alakalı ise zaten garantiye girse bile bir işe yaramayacak. Beğenilerek aldığım hiçbir şey hasarsız kalmıyor artık canıma tak etti. Az bir para da vermedim kaliteli bir şey sandım gerçekten yazık ya.

1 Beğeni

Belgeleri duruyorsa eğer garantiye girer. Nereden aldıysan oraya götürmeni tavsiye ederim. Satıcıyla da alakalı bir durum. Suya filan sokmuşsunuz diyebilir. Bana kalırsa durumdan bir haber davranıp oksitlendiğini söyle. Bence yardım ederler. Ben bu tip sebeplerden dolayı yirmi yıldır aynı optikçiyi tercih ediyorum. Hiç sorun yaşamıyorum.

2 Beğeni

Kayseri adamı hiç yanaşmıyor bu tür şeylere ama şansımı deneyeceğim. Gidip sinirlenmekte istemiyorum ama işte… Gözlüklerin boyası akabilir mi onu bile bilmiyorum gerçi.

2 Beğeni

Buraya geçenlerde yazdığım bir cümle kaç gündür tarifsiz mutluluklara sebep oldu. Yaşa sen.

1 Beğeni