Memlekette herkes mikrofona konuşur gibi kendi kendine konuşuyor artık; market kasalarında ödeme yaparken, raflara yansıyan fiyatları incelerken, bankamatik kuyruğunda, her yerde…
‘‘Çivisi çıktı ülkenin yaşanmaz buralarda’’ diyor bugün amcanın biri elindeki poşete bakarken.Yanında kimse yok, varcasına konuşuyor.
Her şey çok zor ve inanılmaz zorluyor evet fakat içimizdekileri tam anlamıyla dile getirememek ya da söylemlerimizin muhatabını bulmaması mevzusu da müthiş ağır.
saç tıraşı olmuş elli lira.
Estağfurullah, kendim için duaya karar veremiyorum başkasının canı için aman diyeyim😅 Anlık bir refleksi. Zaten adam da o kadar yaşlı değil, 40 civarı muhtemelen. Ama deli olduğuna yemin edebilirim.
Diğer konu da, hangimiz tükenmedik ki?
Geçenlerde 40 lira gelen elektrik faturam 90 civarı geldi yazmıştım. Son fatura 187 lira geldi.
Rezil hayat hikayemi yazmıştım ama kendimden utanıp geri sildim 20 dakika yazdığım şeyi.
Bu senede sınavdan yana yüzüm gülmedi ve sınava girmek yerine askere gidip ağustosta gelip seneye okulu kazanmaya karar verdim. Bilgisayar mühendisliği istiyorum ve yapabilecegim sıralama en fazla 100.000 civarıdır. Sıralamaları her sene 30.000 arttığını göze alınca seneye 100.000 ile gireceğim üniversiteler Hacı Bektaş Veli gibi bir işe yaramayan yerler olacak. Seneye kazanıp mezun olsam bile 28.5 yaşında mezun olacağım. Ve ne kadar tecrübe kazanmaya çalışsam bile sırf yaşımdan ötürü stajlardan bile red yiyeceğim. Lisede yaptığım stajlardan beri de başka meslekte veya işte çalışmadım 6 senedir ve ben sanırım hayatımı bitirdim. 2 gündür 3 saatlik uyku ile duruyorum bunları düşünmekten yaşlandım. Nasıl farkına varmadan bu hale geldim ve ne yapacağım aklım almıyor. Delirmeme ramak kaldı. Bu başlığa da bu kadar kasvetli bir şey yazacağımı kırk yıl düşünsem hayal edemezdim. Tekrar söylemek istiyorum. Nasıl oldu bu?
Bu değerlendirmeniz doğru değil bence. Aksine, askerliğini yapmış olan aday her zaman öne geçiyor başvurularda ve yaşınıza pek baktıklarını sanmıyorum. Ben hiç duymadım ‘‘yaşımdan dolayı kaybettim’’ konulu hüsranları. O yüzden bu konulardan içiniz rahat olsun. Üniversite ile zaman kaybetmek istemezseniz, ki Türkiye’de üniversite benim için zaman kaybıdır, Udemy, EdX, Coursera gibi platformlardan çok rahat ilgi alanınıza bağlı olarak yazılım öğrenebilirsiniz. Örneğin, inşaat mühendisliğine 4000 sıralama ile girmiş arkadaşım okuldaki 6-7. senesinde ve son 1-1.5 senedir online eğitimlerle kendine yazılımcı profili oluşturdu, freelence iş yapıyor. Başka okulda bilgisayar mühendisi arkadaşım pandemi başından itibaren online eğitim sırasında Udemy ve Dataquest kurslarıyla data scientist oldu. Almanya’da yüksek lisansa kabul aldı. Kendisinin söylediği şey okuldan hiçbir şey öğrenmediği, aldığı kurslar ile kendini geliştirdiği şeklinde. Başka örnekler de var. Gerçekten var. Anlatsam çok uzun olacağı için yazmıyorum ama yazılım alanında uçsuz bucaksız imkanlara sahipsiniz bu devirde ve üniversiteden bağımsız olarak bağlantılı alanlarda meslek edinebilirsiniz. Yaş konusunda da dediğim gibi iş verenin dezavantajlı olarak değerlendirdiğini sanmıyorum, duymadım da.
Ek: Ben de mesela elektrik ve elektronik mühendisliği bölümünü 3. sınıfta bıraktım, başka bölüm okuyorum. Hayatın, erken zamanlarında yaşa bağlı olarak mesleki açıdan bir dezavantajlar bütünüyle sizi ezmek istediğini düşünmüyorum. Eski okulumda 60 yaşında 3 senedir okumaya çalışan bir arkadaşımız vardı. Şuanda da iki bölüm bırakmış olan arkadaşım var bölümümde. Hem akademisyen hem öğrenci olan da var. Çok farklı hayat hikayeleriyle karşılaştıkça hayatın 20’li yaşların erken safhalarında 3’ün 5’in hesabını yapıp gelecek öngörüsü ile kendimizi sıkacak kadar basit olmadığına inanıyorum.
2012 yılında 17 yaşında üniversiteye başladım. Yaşım tutmadığı için annem gelmişti kayıtta. Sıralamam on bin civarıydı. Hayata yönelik büyük hayalleri, hedefleri olmayan biriyim o yüzden tercihlerimi hayatımda yer alan “büyükler” belirledi. Kariyer planlaması yapmışlardı. Tabii işler öyle yürümedi. İlk yıl hazırlık sınıfını geçemedim çünkü okula gitmiyordum, elime kalem bile almıyordum. Aileme durumdan bahsetmedim uzun bir süre. Yaşadığım şeyin depresyon olduğunu bile bilmeden bir yıl geçirdim. Ailem durumu öğrenince biraz rahatladım çünkü asla kötü karşılamadılar. Her zaman sen yaparsın diye bakılan biri olduğum için bir sonraki sene tekrar denemek için yeniden başladım. Bu sefer okula devam ettim ama derslerde uyuyordum, kitap okuyordum. Depresyonum hâlâ devam ediyordu ama yine farkında değildim. Buna rağmen geçecek kadar çalışmıştım, o yıl geçme notunu 70 yaptı bölüm başkanı. Herkes şok, sayıyı hatırlamıyorum ama sınava girenlerin yarısı kalmış. Çoğu insan yaz okullarına gitti bir şekilde geçti ama benim depresyon tavan olduğu için ikinci kez kalmanın şokunu atlatamadigim için sabahtan akşama kadar hareketsiz yüzüstü yattığım günleri hatırlıyorum.
Neyse bu durumların devamı uzun ve karmaşık bir silsile. Şuan sınıf öğretmeniyim. Kpss sınavına hazırlık adına ders çalışmadığım için atanamıyorum. Sınırda puanlar alıp üç yıldır hayallerimin suya düşüşünü izliyorum.
Bunların başıma gelmesini kimse anlamıyor çünkü lise sona kadar hep sınıf birincisi olan biriydim. Sınıf öğretmenliğinden 3.38 ortalamayla, yüksek lisanstan 3.68 ortalamayla mezun oldum. Başarısız mıyım? Bilmiyorum.
Demem o ki, içinde olduğun sorgulama bir başlangıç muhtemelen. Yaşının genç olduğunu varsayarak söylüyorum, lütfen aşamayacagini düşündüğün şeyler konusunda kendini çaresiz hissetme. Bunları bu kadar uzun ve detaylı yazdım, yalnız ve çaresiz hissetmeni istemem. Sanal dünyadan aradığın desteği bulamazsan gerçek dünyada aramaktan çekinme lütfen. Sevgiler…
Yaşım 23 ve hayatımda hep pozitiftim ve toydum. Bundan ötürü şu an depresyona girmiş olmam bile beni çok şaşırtıyor.
Hayatımın son 10 senesi sadece başarısızlık üzerine olduğu için insanlar artık bana inanmıyor. Ki insanların inanmaması asla sorun değildi çünkü ben inanıyordum ama şu noktada bende kendime inanamıyorum artık.
Çaresiz hissetmemeye çalıştıkça düşünceler hep tam tersini getiriyor kafama. Mesela yukarda belirttiğim ve @GKS’nin aksini iddia ettiği yaş konusu. İlanların bile hepsinde 5-6 senelik tecrübeli ve on bin şart içeren istekler var. İnsanlar daha bunları yaparken ben kıytırık bir yerden mezun olup, okurken sektörde çalışabilirsem bile büyük ihtimalle kıytırık yerlerde çalışacağım için ne 5-6 senelik tecrübe kısmını ne de yazan diğer şartları karşılayamıyorum o yaşta. Karşılamak için her şeyi yaparım ama bu kadar büyük bir bilinmezlik içinde olmak o kadar zor geliyor ki. Neyin içine düştüm ben diye sorguluyorum aralıksız. Bu niye şimdi patladı dersenizde kısa süre öncesine kadar gerçekten bu sene konuları yetiştirebilirim sanmıştım çünkü
@GKS En büyük isteğim yurt dışına çıkabilmekti ama onda bile yaş konusunu düşünüyordum sürekli. Özellikle yurt dışında yaşa karşı nasıl bir tutum var bilmiyorum çünkü. En azından yaş ve deneyim orantısı bekleniyordur diye düşünüyorum ama arkadaşınızın kurslar hakkında ki düşüncesine biraz katıldığımdan ve bende yapmayı düşündüğümden ötürü sonuncunda Almanya’da yüksek lisans hakkı kazanması beni çok mutlu etti.
Bunuda çok iyi anlıyorum ve yine benzer örneklerini gördüm de ama bakıyorum kişi 24 25 yaşında başladığından veya başlayacağından bahsediyor ama gittiği yer boğaziçi iken ben Hacı Bektaş Veli’ye gidebilirim gibi görünürken büyük umutsuzluğa kapılıyorum. Çevremde olan dışında 3 gündür internette gördüklerimde normalde çok inanmasamda, bu konuda ya kötü ya da ütopik yorumlar ile dolu olduğu için kötü tarafları içime daha çabuk işleniyor.
Annem olmasa şu an çok daha kötü bir durumda olurdum herhalde. Babama da açılabilmeyi çok istiyorum ama ona açılamadığım için birazda buraya yazmış bulunuyorum. Annem ve kardeşim dertlerimi dinlerken direkt babama söyleyemediğim şeylerin dışa vurumu gibi oldu. Bir gün onada söyleyebilmeyi umuyorum.
Bu yalnız anımda verdiğiniz içimi rahatlatan, destekleyici cevaplar içinde çok teşekkür ederim.
Bu konularda aile desteği gerçekten çok önemli. Benim de bu süreçte ailevi problemlerim oldu, hala var. Böyle bir durumdan çıkmak veya durumu anlamlandırmak gerçekten çok zor hislerinizi çok iyi anlıyorum. Size umut vermek adına da olumlu taraflarını söylüyormuşum gibi bir hisse kapılmanızı istemem ama. Hiçbir şey geçmeyebilir ama onunla yaşamayı da öğrenebileceğinize inanıyorum sadece. Ben inandım, o inancıma göre yaşıyorum ama benim imkanlarım her zaman önümdeydi, avantajlıydım. Onu inkar edemem. Yine de kendisini dezavantajlı görüp ve benden çok daha başarılı olduğuna, olabileceğine inandığım çok fazla insan var çevremde, bunu söyleyebilirim.
Sadece işin biraz daha yüksek kontrastlı renklerden değil de gri tonlarından oluştuğunu anlatmaya çalışıyorum. En azından benim gördüğüm bu ama geleceğimde neler yaşayacağımı ben de bilemiyorum tabii ki. İş tecrübesi konusunda ise son zamanlarda karşılaştığım bir şey var. Çok fazla startup oluşmaya başladı. Birçok şirket kendi altına eğitecek çalışan aramaya başladı yazılım sektörlerinde. Dolayısıyla evet, durum öyle güllük gülistanlık değil ama hiç sandığınız kadar umutsuz da değil. Üniversite bir marka oluyor ama kendinizi bahsettiğim kurslarda iyi şekilde araştırıp bir rota belirleyip geliştirmeyi başarabilirseniz kimleri kimleri elersiniz başvurularda anlatamam. Arkadaşım Dokuz Eylül Üniversitesi markasıyla Boğaziçi öğrencilerini eledi. Allianz’ın codebooth gibi bir programı vardı. 2500 başvuru içerisinden 5 kişi alındı ve bu Almanya yüksek lisansına kabul alan arkadaşım onlardan bir tanesi. Bu arkadaşımı yakından tanıdığım ve yaşadıklarını, neyi nasıl öğrendiğini görme şansım olduğu için anlatıyorum. Üstelik kendisi 2 sene boyunca bölümü bırakmayı düşündü, hiç de öyle piramitin üstünde yer alan ilk 5000 sıralamalı öğrencilerden değil. Başka bir arkadaşım var, Bahçeşehir Üniversitesi - Dijital Oyun Tasarımı bölümü okudu. İzmir Fen Lisesi çıkışlı, çocukluğumu beraber geçirdiğim ve hala tanıdığım en yüksek kapasiteli insanlardan olduğuna inandığım bir arkadaşım. Kazandığı bölümün sıralamasına bakabilirsiniz. Kendisi çok baskı gördü, çok başarısız görüldü ama ‘‘Ben burayı okuyup şu işi yapacağım.’’ diyip herkesin horgördüğü ve ne idüğü belirsiz görülen bölümden mezun olmadan tam kadrolu işe girdi. Özel efekt sanatçısı, güzel kazancı var. Maddi imkanları çok düşük, yatılı okumuş bir arkadaşım bu da mesela. Üstte bahsettiğim o zamanlar 60, şimdi +60 yaşındaki arkadaşım da bizim yaşlarımızda sağ-sol kavgasından dolayı içeride olduğu için üniversite okuyamamıştı, mesela. Biraz daha detaylandırmak istedim.
‘‘Bakın; yapan var, siz de yaparsınız ne var yahu?’’ dediğim anlaşılmasın. Hiç öyle değil ama tersi de olmak zorunda değil demek istiyorum.
Benim umutsuzluğa kapılma sebebimin başlarında bu geliyor aslında. Gördüğüm yorumlar 2017 2018 civarına ait yorumlardı ve oralarda bile herkes deneyime yönelmenin artısını fark etmiş artık ve o zamanlardan şimdiye kadar olan süreç ile günümüzden benim mezun olabileceğim zamana kadar ortalık ne hale gelmiş olur diye kestiremedim açıkçası. Her yerden yazılımcı çıkıyor çünkü. Bakkal adam oturduğu yerden müşteri yokken yazılım öğrenmeye başlıyor ve ben mezun olana kadar çok daha fazlası olacak. Beni ayıracağını düşündüğüm şeylerde herkes için sıradan olmaya başlayacak. Şimdi nasıl 5 yıllık tecrübeyi standart istiyorlarsa ilerde de şimdi bahsettiğimiz şeyler standart olmaya başlayacak. Ben kendj elimden gelenden iyi bir şey çıkartabilirim umarım yoksa halim yaman görünüyor.
9 eylülde benim gözümde çok yüksek bir yer bu arada o yüzden yarışa girdiği kişiler diğer yerlerden olsada kendine kattıkları ile öne geçmesini garipsemedim. Yinede hala yaşın önümde çok büyük sorun olacağını düşünüyorum. Benim veya başkasının ne kadar sürede neyi başaracağını en sona kadar kestiremem ama en azından genel ülke gidişatından ve mevcut durumundan görünen bu şimdilik. Özellikle yukarıda belirttiğim sebeplerden ötürü.
İnsan kendisini de tanımalı tabii, o kadar sene oturup adam akıllı bir ders çalışmayıp bu hallere düştükten sonra bu saatten sonra düzelsem bile ne kadar yüksek performans sergileyebilirim merak ediyorum. Umarım potansiyelim en azından eskiden inandığım kadar yüksektir. Yoksa vay halime.
Bir şekilde kendimi hayatın akışına kaptırdım gidiyorum ama ölene kadar var olan süremi hangi amaç için harcayacağımı hala bulamadım.
Zaman ellerimin arasından kayıp gidiyor ve ben bunu önleyecek hiçbir şey yapamıyorum. Yapmak istediğim (veya istediğimi sandığım) her şey çok daha fazla zaman gerektiriyor. Kendi mevcut zamanımla yapabileceğim şeyleri de “vakit harcamaya değmez” olarak görüyorum.
Yok oluş fikri karşısında hayata dair bir şeylet yapma isteğim yok oluyor. “Şu an var olmam asla yok olmayacağım anlamına gelmiyor.” diye düşünüyorum ardından “Kendi varlığını bile sürekli kılamayacak bir var oluş için bunca çabalamak değer mi?” fikri aklma geliyor.
Çıkmazdayım ve işin kötü tarafı kendimi rahatsız hissetmiyorum, duyduğum şey kendi acizliğime olan acımam.
Şu sıralar işten arta kalan zamanlarda yazmış olduğum fantastik serinin üçüncü kitabını yazmaya çalışıyorum. Aynı zamanda kitap okumalarına da hız kesmeden devam ediyorum. Kitabın planlaması her ne kadar hazır olsa da bölümler yazıldıkça planda eklemeler ve çıkarmalar yapmak durumunda kalıyorum. Keşke yazmaya daha çok vakit ayırabilsem ancak işten güçten kısıtlı bir zaman kalıyor buna. Asıl işi yazarlık olan ve geçimini bundan sağlayan yerli/yabancı yazarların yazmaya ayırdıkları vakti düşündükçe ne kadar meşakkatli bir yolda ilerlediğimi görüyorum ama en azından bu kadarını başarabilmek de insana mutluluk veriyor. Kısmet olursa Felanties’in de finalini görürüz elbet…
Bazen kendimi olduğumdan daha da mutsuz bir ruh haline sokuyorum. Yarım saat önce mutluysam, yarım saat sonra içime bir kasvet çöküyor. Aslında yapmak istediğim… Daha doğrusu başarmayı istediğim birçok şey var. Ciddi anlamda odaklanabilsem kendi hayatıma dair çok güzel dokunuşlar yapabilirim; hem maddi, hem manevi. Lakin ruh halimin değişkenliği beni cidden yoruyor. Bir an oluyor işimde daha da iyi olacağım, sahip olduğum dükkana dört elle sarılacağım (Bir bijuteri dükkanım var) diyorum… Veya ilgilendiğim sanatsal alanda (Hikaye yazmak, şiir yazıp seslendirmek vs) kayda değer şeyler üreteceğim diyorum lakin günün sonunda yapabilecekken yapmadığım şeyler için “Bugünde boşa gitti” pişmanlığı yaşıyorum. Bu sebeple son haftadır kendime bir harp halindeyim, kendime çekin düzen vereceğim… Modum oldukça yüksek, yakın bir zamanda bunu hem işime hem ilgilendiğim alana yansıtacağım. Bir günün sonunda “Artık her günün böyle verimli geçecek” zaferini yaşayacağım. Bunu yapabileceğimi biliyorum
Ben de hikaye yazarım, üstelik basılsın falan diye değil, sadece kendim eğlendirmek için. Bir yerden sonra yazmak ihtiyaca dönüşüyor. Ruh halinizdeki değişiklik erteleme sorununu tetikliyor olabilir. Ya küçükten küçükten değişikliğe başlayıp alışkanlığa dönüştüreceksiniz bunları (21 gün boyunca yapmalısınız) ya da çok takmayın, keyif aldığınız şeyleri yapın.
Bir nevi erteleme hastalığım var diyebiliriz aslında. Hayatımda bazı şeyleri rayına koymak için kendimi motive ediyorum, sanırım başarılı da olacağım. Yanıtınız için teşekkür ederim
İzzet Baysal’da okuyorum ben. İngilizce mütercim tercümanlık. Sizin hangi okul?
Ben de Hacettepe’deyim, aynı bölüm.
Geçmişi unuttuğumu fark ediyorum. Sizce normal mi bu?
İçimi dökmeye ihtiyacım var fakat işler anlatamayacak kadar da çığırından çıkmış.
Hei hei.
Uzun süredir yazmıyordum, “eNtel feriDuN” geri geldi.
Doğum günümü yine bu forumdan birkaç kişi kutlayacak. Yine yüzyüze kutlayan, hediye ya da arkadaş- insan yok yanımda. Gerçi bir tane olacaktı sanırım, ama kaçırdım
Her neyse, ben yine yalnızım, ama takmamaya çalışıyorum, ilaçlarımı aksatmıyorum, deniyorum, arada sırada “arkadaş büyüsüüüüü” diye bağırıyorum, belki işe yarar.
Her neyse, iyi akşamlar, mutluluklar.
Benim de sadece sanaldan tanıştığım insanlar kutlar.Onlar dışında konuştuğum kimsem yok.