Kitap basılalı 20 sene oluyor gibi durmuş Emre tebrik ederim. Nadir kitaba Düşmüş Melekler 1999 1. baskı yaz 100 Tl fiyat biç alan olmazsa hiçbir şey bilmiyorum.
Bunu söksem kitap yırtılır mı ki acaba diye korkuyorum neyse yarın sabah yaparım gece gece sinirlendim.
Yeni çıkacak kitapları sosyal medyada abartarak öven “booktuberların” itici paylaşımlarını yayınevlerinin kendi sayfalarında görmekten sıkılmaya başladım.
Asetat dandik kütüphanedekiyle benim arasında dağlar kadar kalite farkı var.
Üst üste açılan cemiyetler sebebiyle kalkıp tarih çalışasım geldi. Zararlı Cemiyetler neydi? Zararsız olanlar hangisiydi? Bu cemiyetler ne iş yapardı? Hangisini kim kurmuştu falan filan
İnstagramı sileli çok oldu ama üzerimden atamadığım bir şey kaldı.
Like atmadan geçemiyorum.
This topic is clearly important to you – you’ve posted more than 21% of the replies here.
Are you sure you’re providing adequate time for other people to share their points of view, too?
Sistemden böyle bir uyarı aldım. Kırıldım. Terk ediyorum forumu!
https://galeri13.uludagsozluk.com/744/kimse-beni-sevmiyor_1214751.gif
@narpal Güzeldi…
Vay arkadaş… Forum işi gücü bırakmış sizin mesajları saymış, üstüne bir de öğüt vermiş
Acaba her yüzde yirmi birin altına düşüp siz tekrar mesaj attıp sınırı tekrar aşartığınızda bu mesaj gelcek mi?
Aklımdan geçen anlamsız…
İnsanlar çok şey bilen insanlardan nefret eder, hayatın her alanında bu böyledir. Bazen bir cahil, bir cahile “nerden biliyorsun lan, uzman mısın?” diye sorar bazen bir yazar hakkında konuşulunca “külliyatını bitirdin mi lan” diye sorar, bu böyledir. Bir şeyi yapmak istiyorsanız artık süresi neyse o kadar uzmanlaşmalısınız. Bu demek değildir bence her alanda da bilgisi olmadan fikir üreten.
Arı gibi olmak iyidir ama her çiçekten bir çiçeközü almak.
Bu ülkede işsiz olmanın en kötü yanı bence geçim sıkıntısı yaşamak değil. Asıl mesele umutlarınızla alay edilmesi. İş ilanı yayınlayan web sitelerinde her gün yüzlerce ilan yayınlanıyor ama bunların büyük çoğunluğu gerçek ilan değil. İnsan kaynakları personelleri çalışıyormuş gibi görünmek için her gün adaylarla anlamsız görüşmeler yapıyorlar.
Şu birkaç yıl içinde bu konuda o kadar çok şey gördüm ki artık midem kaldırmıyor. Yeni bir personele ihtiyaç duymayabilirsiniz ama buna rağmen iş ilanları yayınlayıp göstermelik görüşmeler yaparak insanların hayalleriyle alay ediyorsunuz. İşsiz olmak yeterince kötü. Geçim derdi yeterince kötü. Bu da yetmezmiş gibi bir de her gün sizinle dalga geçiyorlar.
İş aramak kadar stresli bir durum olamaz. Bir sürü yere başvurursun ve belirsiz bir bekleyiş başlar. Arayacaklar mı, çağrılırsam ne soracaklar, şöyle mi, böyle mi derken beynin bir kısmı iflas ediyor. Kalan kısmını da bu lakayıt insan kaynakları tüketiyor. Geriye kalan bir şey olduysa bunu da seve seve yakın çevre tüketiyor zaten. Ondan sonra gelsin depresyon, sinir bozuklukları…
Bende artık öyle olmuyor. Daha önce de işsiz kalmıştım. Bu yüzden bu konularda tecrübeliyim. Bir iş ilanına göz gezdirip şirketi incelediğimde o ilanın yalan olduğunu kolaylıkla anlayabiliyorum. Nadiren bir yer beni görüşmeye çağırırsa da daha kapıdan girerken ya da sohbete başlarken bunun gerçek bir iş görüşmesi olmadığını, insan kaynakları personelinin çalışıyormuş gibi görünmek için bunu yaptığını anlayabiliyorum.
Dedim ya daha önce de işsiz kaldım diye. Fakat daha önce hiçbir zaman bu kadar karamsar bir tablo görmemiştim. O yalan dolu ilanların bile sayısı ciddi oranda azalmış. Eskiden formalite icabı yapılıp “biz sizi ararız” yalanıyla bitirilen görüşmeler artık çok nadir yaşanıyor. Eskiden yardımcı olmaya çalışan, “bir çevreme sorayım” diyen tanıdıklar bile artık yapabilecekleri bir şey olmadığını itiraf ediyorlar. Bu yaşıma kadar bu kadar kötüsünü görmemiştim.
Tam kafama bir hayat dersi notu düşüyordum; bir daha zenginlerle çalışma çünkü aşırı kaprislerine katlanabilecek sabıra sahip değilsin, diye o sırada televizyonda kadın düğününde giymek üzere iki gelinlik aldı hem de 50.000 dolara.
Not: Gelinliklerin yüzde 82’si yok…
Ne mesela? Neye dayanarak söylediniz bunu?
Bu akşam eve gelip uzandım. Üstelik bir sürü işim varken arkadaşımla buluşup dışarı çıktım. Ödevimi de yapmadım.
Şanssızlığımı kırabilecek miyim, bunu çok merak ediyorum.
Bir Tolkien’imiz yok belki ama Ahmet Hamdi’miz var. Forumda okumuştum Ahmet Hamdi yerli Tolkien’imizdir. Tolkien fantastik edebiyatın çehresini değiştirdi Ahmet Hamdi Türk edebiyatının.
İhsan Oktay Anar klasiklerin sadeleştirildiği bir dönemde ağdalı ve hikayenin geçtiği dönemin diline uygun yazan ender bir yazarımız mesela. Yer yer uydurma kelimelerle kendine has bir dili var.
Soner Canözer Albatros süvarisini yazdı mesela masal tadında. Bir de albümü var kitabın ki gerçekten lezzetli.
Bire bir kıyaslamak doğru olmaz yine de. Avrupalılar 400 yıldır roman yazarken biz anca 130 yıldır yazıyoruz. Arada fark olması çok doğal. Onlara öykünmeyen var bir çok yazarımız var sadece biz bilmiyoruz. Biraz kıyıda köşede kalmışlar, belki de biz çok fazla çeviri edebiyata yöneldik ve yerli edebiyatı daha aşağıda gördük.
Ayrıca bizim coğrafyamız fantastik ve bilim kurgu edebiyatına alışkın değil.Doğal olarak daha çok Rus, Arap ve Fars edebiyatı etkisi var.