Dök İçini Rahatla

Tavsiye verenlere laf söylemiyorum zaten. Orada lafım durumu küçümseyenlere ve basit şeylerle düzeleceğini lakayt bir tavırla söyleyenlereydi. Kendi doktorun kendin ol nasıl bir tavsiyedir yoksa. tavsiye verenlere ana bacı düz gitmiyorum yani.

Teşekkürler tavsiyeniz için elimden geldiğince öyle yapmaya çalışıyorum sanırım.

3 Beğeni

Bahşişle taksi çağırma olayı da iyiymiş. Taksi(ci) sorunu çözülemiyor(çözemiyorlar) madem en iyisi parayı veren düdüğü çalsın. Dolmuşlar hakkında ise söyleyeceklerim yok! Zamanın birinde kadim bir büyücünün ayağına bastık da bize ‘‘beter ol’’ büyüsü mü yaptı acaba? :crazy_face:

1 Beğeni

Hocam Bitaksi bence müşteri-kullanıcı ayrımının en önemli olduğu ürünlerden biridir muhtemelen. Bitaksi’nin müşterisi taksici, kullanıcı değil. Parayı taksiciden alıyor ve aldığı komisyonun hakkını vermesi lazım. Hala kullanıldığına göre veriyor demek ki, hahah.

Benim asıl garipsediğim, taksi/dolmuş sisteminin bizzat kendisi. Ne bileyim ben devletim, bir gün kafama esiyor ve diyorum ki “bundan sonra yolcu taşımacılığını sadece bu kolyeyi takanlar yapabilir, başka hiçkimse yapamaz”, elimdeki kaynakları kullanıp bu tekeli zorla uygulayacağımın garantisini veriyorum. Sonra kolyeleri 3 kuruşa falan satıyorum (İstanbul’da son satılan -tarih 1980’ler bu arada- plakalara dair 8k dolar gibi bir fiyat gördüm), ve kolyeleri -bir sebepten- ilelebet geçerli ve satılabilir yapıyorum. Vergisiz mergisiz garip bir ekonomi dönmeye başlıyor kolyeler ve kolyeliler arasında. Kolyeliler nerdeyse ordudan daha güçlü bir odak haline geliyor. Kimse de demiyor ki “aga bu nedir, sen ne yapıyorsun?”. Onun da ötesinde, zaten bu tekeli uygulayacağım diye harcadığım kaynak zaten kolye satışından kazandığım paranın ötesine muhtemelen ilk bir kaç yılda geçti, 50+ yıldır safi zarar yazıyorum. Serbest piyasa olsa alacağım vergiden kaybımın zaten haddi hesabı yok. E peki ben bu haltı niye yedim? İnsan gerçekten hayret ediyor.

4 Beğeni

Geçen gün arkadaşla bir kitapçıya girdik sınava gireceği için deneme alması gerekiyordu.Bende fırsattan istifade ederek kitapçıyı geziyordum büyük bir yer.Kız grubu var kitaplara fiyat soruyorlar kitapçıda söylüyor bir kitap 40 diğer kitap 140 lira diye.Bu kitap fiyatları ne böyle 140 lira kitaba vermem dedi 110 olsa alırım tarzı bir cümle kurdu.Diğer arkadaşları da kitap alıyordu.Eve döndüm üşenmeden baktım amazonda bir tanesi 32 diğeri 120 lira…Üç arkadaş hepsi amazondan alsa minumum 60-70 lira tasaruf edecekler.Evet,her şey pahalandı fakat fırsatları araştırmayan elindeki kaynakları düzgün değerlendirmeyen insanlara tahammül edemiyorum.Yaşam zor ama sende hiç kendi zorlamıyorsun.Kendi arkadaşımı niye eleştirmiyorum arkadaşımın sınavı yakın tarihte üç gün benim için çok önemli yirmi lira hiç bir şey dedi.Buna bir itirazım yok acil işin vardır o an gereklidir alırsın .Fırsatları değerlendirmek onları araştırmak günümüz şartlarında çok gerekli bir vasıf .Pekçok ağlak insanın ortak noktası fırsatları araştırmamak yada kullanmamaktır.

1 Beğeni

Pandemi cezaları da affedilecekmiş galiba. Ne güzel o günlerde kurallara uyup sıkıntısına rağmen maskemizi takmamız, sokağa çıkma yasaklarına uymamız ve benzerleri yanımıza kar kaldı. :pen: :pen: :pen:

2 Beğeni

Bu tür af vb.uygulamaları görevlerini ve işlerini hakkıyla yerine getirenlere verilen büyük bir cezadır.

5 Beğeni

Gelecekte yine maske takma zorunluluğu getirmeleri gereken bir durum olursa (ki şimdi bile bu gerekiyor bence) insanlara maske taktıramayacaklar. Ceza kesilmesi bile işe yaramayacak. İnsanlar o cezaya rağmen maske takmamaya devam edecekler. Ceza kesilenler de o cezayı ödemeyecekler. “Nasıl olsa siliniyor” diyecekler.

Bu sadece maske konusu değil. Her türlü ceza gerektiren konuda, cezasını ödemeyenler affedilir ve cezasını ödeyenler enayi gibi hissettirilirse insanların kurallara uymasını sağlayamazsınız. Mesela trafikte kırmızı ışıkta geçenlerin cezalarını siler, cezasını ödeyenlerin de parası boşa gitmiş olursa trafik kurallarına hiç kimse uymamaya başlar. Ceza kesilenler de cezalarını ödemezler. Kadın cinayetlerinde katillere çok düşük cezalar verir ya da hiç ceza vermez veya verilen cezayı affederseniz kadın cinayetleri artar. Bunun gibi bir sürü örnek verebiliriz.

Bu af basit bir konu değil. Sadece maske takmakla ilgili bir konu da değil. İnsanları kurallara uymamaya teşvik ediyor. Bu affı yürürlüğe koyarlarsa bunu yapan yetkililer “herkes kanunlara uymak zorunda” gibi konuşmalar yapmasınlar. Çünkü insanları kanunlara uymamaya kendileri teşvik etmiş olacaklar.

4 Beğeni

En sevdiğim yalanlardan biridir; yasalar önünde herkes eşittir.

4 Beğeni

Af nedir ya? Mahkumların, cezaların, vergilerin affedilmesi nedir? Vergi vermeyin, ceza ödemeyin, suç işlemekten çekinmeyin demek değil mi bu?

Ayrıca devlet nasıl olur da vatandaşa karşı işlenen suçları kapsayan af çıkarabilir? Adam benim malima, canıma kastetmiş, devlet ben onu saliyorum dışarıya diyor. Kader mahkumu diyorlar. Yolda kendi halinde yürürken polis yanlışlıkla yakalayıp içeri tıktı sanki. Bu insanlar masumsa en başta hapse girmemeliler. Mahkeme onları suçlu bulduysa da cezalarını cekmeliler. Devletin kendi otoritesini bu şekilde baltalamasi akıl alır değil.

9 Beğeni

Akşam saatlerinde çayımı yudumlarken fark ettim ki son zamanlarda ben çökmüşüm ciddi ciddi. Hiçbir zaman sakallı olmayan ben hep sinekkaydı tıraş olan ve düzenli olarak saçlarım uzamasa bile gidip düzelttiren ben artık ne berbere gidiyor ne tıraş oluyor. Bir gün kitap okumayınca vicdan azabı yaşarken şimdi neredeyse 1 senedir kitap okumuyorum okumak istiyorum ama okuyamıyorum elime aldığım çoğu kitap yarıda kalıyor. Bir zamanlar sağlıklı fit kaslı vücudum varken şimdi 20 kilo aldığım için eski halimden eser yok. Gerçekten çökmüşüm. Aynı Rus klasiğinde ki Oblomov olmuşum. İlk şey sanırım koronayla başladı üniversite sınavına hazırlıkla ilerledi ve hatalı tercih yapıp yanlış bölümü seçtiğimi anlayıp üniversiteyi bırakıp evime gelince tavan yaptı. Yatay geçiş yapacağım yazın ama o kadar çalışıp hatalı tercih yaptığım için 1 senem yandı eş dost üniversite terkmişim gibi tepkiler gösterdiler okumakta gözüm yokmuş gibi davranmaya başladılar halbuki ben bu üç günlük dünyada sadece sevdiğim ilgilendiğim alan için çalışmak istiyorum. Gerçekten insanlar anladım ki en ufak hatada sizi çiğnemeye hazırlar…

9 Beğeni

Bu hata değil, hayat bu, insanın başına her şey gelebilir. Destek olmak zor değil, ama köstek olmak kolay.
“Eş, dost, akraba” diyorsunuz, hâlâ iyi niyetlisiniz. Zaten böyle olduğumuz için rahat rahat şaka yollu laf sokmayı hak görüyorlar kendilerine. Hakları batsın :slight_smile: İnsanlardan uzaklaştım son yıllarda, nedeni bu. Komşumuzun cenazesine gitmedim, orada ölen kişi değil dertleri.

Canııııımmm kınasız düğün mü olur? Niye sadece nikâh yapıyorsun kuzum? Niyeeee hastasın ki, ay demek ezdirmişsin demek kendini çalışırken? Ama hasta hasta evlenilmez ki, erkekler yemek bilmez temizlik bilmez canım, her şey sana kalır?
Canım şakaa yapıyorum ben, ama sen alıngansın galiba?
Cenazeye ailem gitti, saçma sapan şeyler sormuşlar yine :slight_smile: Siz ister kendinizi salın ya da ister koşun, belki hiçbir şey yapmadan inzivaya çekilin, (ihtiyaç bence bu) illa eyleminize bir neden bulunur. Dedikodu yapılır, keşke yapılsa daha iyi, yüzünüze gelip şaka adı altında pis pis davranışlarda bulunur. Terslesen suçlu olursun, içinde kalsa gece yastığı ısırıp ağlarsın.
Böyle insanlar kapatılsın :face_with_spiral_eyes:

14 Beğeni

Serbest konulu öykü ve benzeri çalışmaların hangi kategori altında fark edilir olduğunu anlamaya çalıştım ama sanırım başarılı olamadım. Dün akşam “Düşler Limanı” diye bir kategori altında bir küçük paylaşım yaptım, en küçük bir reaksiyon almadım. Beğeni demiyorum, olmamışsa olmamıştır. Çıt yok, onu anlamadım. Yanlış yer mi orası?

Yanlış yerden ziyade, forumda öykülere genelde pek tepki olmuyor. Belki bir iki beğeni, bir iki okuma, bir iki de yorum. Daha fazlası pek olmuyor.

Öykü yarışmaları var. Oraları deneyebilirsiniz. Buradaki üyelerin çoğunluğu (ben de dahil) ne aldın, ne okuyorsun, ne okudun, kamara vb. konular ekseninde dolaşıyor.

6 Beğeni

Aldığı istisnasız her ürünün yorumuna “Fiyat/Performans Ürünü” yazmak iyice sosyopatlığa evrilmiş. Köpek şampuanının yorumuna fiyat performans ürünü yazan var.

4 Beğeni

F/P’yi ben “ürün dandik ama bu paraya da zaten daha iyisini alamazsın” olarak yorumluyorum. :slight_smile:

4 Beğeni

Yedi günahtan birisi olsaydım çok yüksek ihtimalle kıskançlık olurdum. Benim olmasını isteyip de sahip olamadığıma ve ona sahip olana beslediğim nefret seviyesi bazen beni bile şok ediyor.

Dipsiz bir duygusal boşluğa sürüklensem de kimseye sahip olamam muhtemelen iyi bir şey. Böylece kimseye hak etmediği bir acıyı çektiremiyorum ve aynı acıya kendimi de kaptırmıyorum.

Ama şu kıskançlığın boğazımdan kaynar su gibi yükselmesine bir çözüm bulabilsem iyi olacak.

4 Beğeni

Bu benim de kanayan bir yaram. Eskiden kıskançlığı saçma bulurdum ve kıskanç insanlara başka bir göz ile bakardım. Fakat şu an çok kıskanç bir insanım. Benim yapamadığım şeyleri yapan insanlardan soğuyorum. Evet hiç sağlıklı bir davranış değil farkındayım ama engel de olamıyorum. Bu durumu düzeltmek için sosyal medya kullanmayı bıraktım. Aslında bu benim için iyi de oldu. Kendime daha çok zaman ayırabildim ve kafam biraz rahatladı. Fakat bu duygu geçmiyor. Bilemiyorum ne yapmam gerektiğini. Foruma bile kaç gündür giremiyorum. Kendimi iyice dağıttım.

2 Beğeni

Bugün bir kez daha anladım ki bazı şirketler gerçekten ihtiyaç olduğundan değil de kafa bulmak için iş ilanı yayınlayıp başvuran insanları görüşmeye davet ediyorlar.

Adana’da yaşıyorum ve burada iş bulamadığım için Mersin’deki bir iş ilanına da başvurdum. Dün beni aradılar ve görüşmeye davet ettiler. Görüşmeye davet ederken de Mersin’e gelip gelemeyeceğimi sordular. Gelebileceğimi söyledim. Yani Adana’da bulunduğumu kesin olarak biliyorlardı.

Bu sabah kalktım dünya kadar yol masrafı yaptıktan ve zaman harcadıktan sonra görüşmeye geldim. Çünkü işyeri Mersin’in en en en uzak noktasında. Bu işi yapabilmemin tek yolu yolu Mersin’de bir ev kiralamak. Bunun için de doğru düzgün bir maaş almam gerekiyor. Şirketin de bunun bilincinde olduğunu ve buna göre bir teklifte bulunacağını düşünüyordum. Aksi takdirde neden Adana’da yaşayan birini görüşmeye davet etsinlerki diyordum.

Ve bana görüşmede söylenen tam olarak şu oldu: “Biz sana sadece asgari ücret (5500 TL) verebiliriz. Mersin’deki kiralar ortada. Geçinmek için başka masrafların da olacak. Kısacası sana vereceğimiz maaşla Mersin’e yerleşmen mümkün değil. Her gün Adana’dan gelip gitmen de mümkün değil. Çünkü hem çok masraflı hem de çok uzun sürer. Bu nedenle seni işe alamayacağız.”

Şimdi Adana’dan geldiğimi o anda öğrenmiş olsalar ve bunu deseler tamam der geçerdim ama Adana’da yaşadığımı biliyorlardı. Mersin’e yerleşmek için gerekli bazı maddi koşulların sağlanması gerektiğini biliyorlardı. Bu koşulları sağlamaya niyetleri de yoktu. Kısacası bu işin olmayacağını en başından beri biliyorlardı. Bu hem onlar hem de benim için zaman kaybı, aynı zamanda benim için masraf demekti. Buna rağmen beni görüşmeye davet ettiler.

Bugün yaşadığım şeyi ilk kez yaşamıyorum ama bu derece abartılı bir örneğini hiç yaşamamıştım. Bugün yaşananların tek bir mantıklı nedeni olabilir, o da eğlenmek için beni davet etmiş olmalarıdır diye düşünüyorum.

İşsiz kalmış insanlar bazı patronların ve İK personellerinin eğlencesidir. Kendilerine şu ya da bu nedenden ötürü uygun olmadığı CV’sinden belli olan insanları çağırırlar ve o işsiz insanlar da bir umutla kalkıp ayaklarına gelirler. O insanların umutlarıyla ve hevesleriyle alay edilir, eğlenilir ve evlerine gönderilir. Bunu defalarca gördüm, yaşadım.

25 Beğeni

Hocam bu durum benim de başıma pek çok kez geldi. Ek olarak, teknik görüşmelerine girdiğim bir kaç adayda bu senaryoda masanın diğer tarafında bulunma talihsizliğini de yaşadım. Benim tecrübeme göre bu olay genelde, görüşmeyi ayarlayanla (İK) yöneticiler arasındaki iletişimsizlikten ya da İK’nın koordinasyonsuzluğundan (bazen de umursamazlığından ya da işbilmezliğinden) dolayı oluyor. Benim de başıma geldi, cv itibariyle aradığımız pozisyonla alakasız profildeki adaylarla görüşmeye girdim vesaire. Hayır cv’yi de görüşme ayarlandıktan sonra atıyorlardı bana. Bazen onu da atmıyorlardı ya neyse.

Genelde görüşmeyi ayarlayanla görüşmeyi yapacak/yöneticilik yapacak kişinin farklı fikirlerde olmasıyla (ya da bazen hiç fikrinin olmamasıyla​:roll_eyes::roll_eyes::roll_eyes:) alakalı bir durum hocam ya. Bizim memleketteki her şey gibi bu işler de harala gürele ilerliyor maalesef. Ha dalga geçmek için aday çağıran da vardır ona da eminim :roll_eyes:

6 Beğeni

Bende şöyle bir ekleme yapayım; çook eskilerden İK cı bir ex sevgilimden aldığım bilgiye göre bir de müdürleri bunlara kota koyuyor :smiley: .

Yani İK müdürü İK personeline diyor ki x pozisyonu için atıyorum 50 tane görüşme yapılsın, 10 taneyi 2. görüşmelere departman müdürüne gönderin. 1 hafta da vaktiniz var vs. Böyle bir durumda aranan mevki de spesifik özellikte ve çok fazla başvuru almayan bir pozisyon ise denk gelen herkesi çağırıyorlar tahminimce.

İşte o denk gelinen olmak sıkıntı oluyor, bende aynı duruma düştüm birkaç görüşmede. Kabul etmeyeceğimi bile bile çağırıyorlar gibi hissettim ve insan harcadığı zamana üzülüyor.

4 Beğeni