Dök İçini Rahatla

Genel bir bunalım içerisine girdiğimi düşünüyorum. Ülkedeki ekonomik sorunlar falan da bir yana bugün her şey anlamını yitiriyor gibi (Bu arada bugün evet 10 Kasım ama Atatürk’ le bir ilgisi yok). Hani yaptığım bir şeyi kendimce sorguluyorum “Neden bunu yaptım ki?” diye sonra çok güzel bir şekilde “Ah evet, bu çok mantıklı olduğu için bu şekilde yaptım. Yapmasaydım sonucunda bunlar bunlar olurdu ve büyük ihtimalle çok daha mutsuz olurdum.” diyerek kendime gayet güzel bir şekilde açıklamasını da yapabiliyorum. Sonrasında ise yaptığım şeyi çok anlamlı bulmuyorum çünkü o şeyi elde edebilmek için bulunduğum rahat ortamdan istifade ettim. Bunu kendi problemimle bağdaştırmayacağım herhangi bir şey için düşünebilirsiniz mesela çalışmanızın karşılığında para alırsınız, sonra o para karşılığı da istediğiniz bir şeyi satın alabilirsiniz yani sonucunda emek karşılığı istediğiniz bir şeyi satın aldınız. Ancak satın aldığınız o şey sizi gerçekten mutlu etti mi? Bu kısacık yaşamda bunu elde edebilmek için az ya da çok harcadığınız emeklere değdi mi? Düşünüyorum da yaptığım ve yapmak istediğim şeyler beni gerçekten mutlu ediyor mu ya da edecek mi? İşte kendime sorduğum bu sorular yüzünden nedense son bir saattir depresif hissediyorum.

4 Beğeni

Dün gece küçük çaplı bir paniğe sebebiyet verdim. Aniden bastıran fenalaşmayı ve çarpıntıyı göz ardı edip uyuyacaktım ama kollarım ve sırtım da ağrımaya başlayınca “oha galiba ölüyorum” dedim. Sonra da odamda öleceğime aşağı ineyim de lobide öleyim dedim ve bulduğum ilk kişinin üstüne yıkıldım. Yarım saatlik bir bağırarak ağlama ve kasılma krizinden sonra ambulans zahmet edip geldi. (Kız yurdu olduğu için zerre kadar s*klemediklerini düşünüyorum.) Bu süreçte beni en çok zorlayan defalarca kez sorulan sevgilinle kavga mı ettin sorusuydu. Ciddiye alınmama seviyesi inanılmaz yani.

Her neyse, şimdi titremelerin arada gelmesi ve bütün vücudumun ağrıması dışında bir sorun yok. Anksiyete krizi olduğunu düşünüyorum ama saçma da geliyor. Çünkü gerçekten en azından iki haftadır gayet iyiydim. Stresli veya üzgün değildim. Hatta o gün bayağı eğlenmiştim de. Boşu boşuna yaşadığım bir şey oldu yani. Hayatımda hiç kriz geçirdiği için yurda ambulans getirtecek o insan olabileceğimi düşünmemiştim. Bari gerçekten bir sevgilim olsaydı ve kavga etseydim de, ambulanslı story atsaydım. :d

7 Beğeni

“Sevgilinle kavga mı ettin?” diye defalarca sorduklarında, “sevgilim yok ki” deseydin, bu sefer de o ciddiyetsizler “olmadığı için bu haldesin” diyeceklerdi ve sinirlerin daha da tepene çıkacaktı!

Neyse, geçmiş olsun efendim… İnsanın gerçekten zor bir durum yaşarken, etraftaki kişilerin durumu fazla ciddiye almamaları, çok sinir bozucu bir olaydır. Kendimden bilirim. (Çok küçükken gerçek bir boğulma tehlikesi atlatmıştım fakat etrafımdaki hiç kimseyi olayın ciddiyetine inandıramamıştım. Şimdi burada ayrıntılarına girip konuyu uzatmayayım)

Sağlığınıza herkesten fazla dikkat etmeniz gerektiği anlaşılıyor. Ben doktor, sağlıkçı değilim ama bildiğim bir şey var: Kişinin kullandığı bazı ilaçlar da, bazen bu şekilde çarpıntı-titreme-kasılma gibi yan etkiler yaparlar. Sizin yaşadığınız da böyle bir durum mudur, onu bilemiyorum tabii.

Çok teşekkür ederim. Görmezden geldiğim bir anksiyete bozukluğum var, muhtemelen o patlak verdi. Dediğim gibi ruhen iyi olduğum için şaşırdım. Yakın bir zamana doktor randevusu bulmaya çalışacağım artık.

Ben artık bu ülkenin insanının bencilliğinden, başkasını düşünmeme huyundan bıktım usandım. İnsanlar çalışıyor haftanın iki günü veya bir günü bir dinlenme hakkı var ama bazı bencil insanlar tarafınca yerleşim yeri olan yerde sokağın ortasında bas bas düğün yapıyorlar. Yani kusura bakmayın onların en mutlu günü olabilir vs ama hiç kimse hiç kimseyi rahatsız edemez. Maddi açıdan imkansızlıklar içerisindeysen sadece nikah yapmak çok mu zor? Düğünsüz, zurnasız olmaz bizim adetimiz bu diyorlarsa da gitsinler köylerinde veya yerleşim yeri dışında bir yerde yapsınlar. Bu ülkenin sosyolojisi gerçekten bozuk. Sırf bu sözlerim yüzünden bu ülkede beni adet bilmez batı hayranı, zoruna gidiyorsa yaşam biçimimiz git Avrupaya diye itham edecek güruh çokça da var. Sadece bunu sokak düğünü için demiyorum kız almada haldır haldır davul sesi, bas bas düğün konvoyu, asker uğurlaması, bina sakinlerine ait olan otoparka gidip arabayı park etme vs gider. Bir ülkenin gelişmiş olması için araba üretmesi, iha üretmesiyle olmaz. Halkı da medeni olacak tabii medeni olmak kişiden kişiye değişen bir olgudur ama herkes hemfikirdir ki bir grupu rahatsız etmek ilk başta ahlaksız bir davranıştır ve kul hakkı yemektir. Sözde bu güruh beş vakit namazını kılar, orucunu tutar, Arapça olarak anlamasa da Kuranını okur. Anlamadığı için inandığı kutsal kitabını böyle davranışlar ortaya çıkıyor. Gerçi anlayıp okuyan kesimininde nasıl bir sosyoloji olduğunu biliyoruz Arap ülkelerinde. Daha ilerlememiz gereken çok yol var.

9 Beğeni

Son yıllarda hem anlamadığımı belli etmiyim hem de ortamlarda entel gözükeyim diye anlam veremediği alakalı alakasız her şeye “postmodern” diyen insan popülasyonda sinir bozan bir artış gözlemliyorum.

5 Beğeni

Açılın ben geldim sınavlardan dayak yiyip geldim ! Mental sağlığımın röntgeni olsa otobüsteki Joker sahnesi olurdu.Sınavlar 5 temel dersimden 4 ü fos …Asıl koyan ise düzgün çalıştığımı düşündüğüm derslerinde kötü gelmesi finaller çok kritik .Uzayacak okulumun üstel bir sayı olmasını istemiyorum.Eşşeklik baki gerçekten.

3 Beğeni

:rofl: :rofl: Vakti zamanında ünv bölüm gereği postmodern kavramı hakkında ne yazıp çizmiştik ama. Küçük Prens’ı bile postmodern dünya düzeninde varoluşçuluk açısından bir kimlik problemi yaşayan küçük burjuvayla özdeşleştirerek ele alabilirdik. :rofl: :rofl: Birkaç kavram da ben ekleyeyip arketip, karnavelks, kafkavarı(buna bayılırdım) izleks yapı… Şaka bir yana az biraz anlayan insanlarla edebiyat- sanat konuşmak keyiflidir öyle demeyin.

1 Beğeni

Benim bildiğim kadarıyla, bu postmodern lafı, Türkiye’de ilk olarak 1997 yılında, 28 Şubat hadisesi olduktan sonra, o liberal denilen tayfa (liboş da deniyor bunlara) tarafından başımıza musallat edildi. Bunlar, İslamcıların kayığına binmişlerdi o yıllarda, medyayı da bunlar adeta istila etmişlerdi ve sabah akşam “postmodern darbe” diye diye kafa ütülüyorlardı. “Postmodern darbe” demeden cümle kuramayacak durumdaydılar sanki. Acayip seviyorlardı bu tabiri… Oysa ki halkın ezici çoğunluğunun, postmodern sözcüğünün anlamını bugün bile bildiğini zannetmiyorum.

Konya’nın, Gümüşhane’nin şehir meydanında gezen adama, modern nedir diye sorsan onu bile anlatmaktan acizken, postmoderni mi idrak edecek? Onlara göre, modernlik “işte karılar kızlar böyle kolları açık cıbıldak geziyor, ahlağımızı bozuyor ya, ona modern diyorlar, öyle bir şey yiğenim işte” der.

5 Beğeni

Temiz havada oturup bir şeyler yemek istiyorsun ama sigara içenler restoranların dışını işgal ettiği için sen kapalı kısımda oturmak zorundasın. Özgürlüklerin kısıtlanması taraftarı değilim ama hiç kimseye zararım olmamasına rağmen benimki kısıtlanıyor.

13 Beğeni

Buna kesinlikle katılıyorum. Geçen kitap okumak için bir kafeye gittiğimde içerideki yerlerin dolu olması nedeniyle dışarı çıkıp oturmak zorunda kaldım. Ancak dışarıda da sigara içenler ve bağıra bağıra konuşup gülenler yüzünden bir yarım saat boyunca kitabıma odaklanamadım. En sonunda tekrar içeri geçince arkalarda sessiz sakin boş bir yer buldum. Ancak o yarım saatlik vakit kaybı bir yana ben insanların bağırıp çağırmasını ya da sigara kokusunu çekmek zorunda değilim. Eminim bunu yazdığım için bana “E kalkıp gitseydin sen de” diyecek de vardır o arkadaşlara şunu söylemek istiyorum: Ben kalkıp gidebilirdim evet, ama asıl mesele kalkıp gitmek değil insanların birbirine saygı göstermesi ve toplum içerisinde başkalarını rahatsız etmemesi gerektiğini öğrenmesi lazım.

6 Beğeni

Meskun mahalde gürültü yapmak ile ilgili hiçbir düzenleme yok mu bizim yasalarımızda? Mahallenin ortasında dakikalarca gürültü yapmak, yasalara göre serbest mi?

Ben TCK’yı baştan sona okumadım, bu konu bir suç olarak değerlendirilmiyor da olabilir ama Kabahatler Kanunu’nda bu konu ele alınmıştır diye tahmin ediyorum.

Dostum bu ülkede yasa dikkate alınmıyor ki eminim öyle bir yasa ya da bu konuyla alakalı bir yasa vardır ama görmezden geliniyordur. Anayasanın ilk dört maddesini adamlar dikkate almıyor hatta göz göre göre Mahir Ünal adında bir adam Cumhuriyet düşmanlığı yaptığı halde sadece mevkisinden oldu halbuki hainlikten yargılanması gerekiyordu. Aylar öncesinden düzensiz göçmenler konusunda muhalefet, basın bas bas bağırdılar bakın içlerinde terörist vardır ne olduğu belli olmayan insanları ülkeye sokmayın diye kaç kez ikaz ettiler noldu bunları dikkate almadılar ve sonuç taksimde patlama. Bu patlamaların devamı gelmeyeceği ne malum? Başladığımız yere geri döndük. Yani kısaca bu ülke daha en önemli yasalarını dikkate almıyor kendi vatandaşının konforu için mi uğraşacak? Bu ülkede hiçbir şey ne yazık ki Atatürkün ölümüyle birlikte yolunda gitmedi.

2 Beğeni

Kasım ayının 15 i oldu evde sivrisinek avliyorum bu nedir yaw?

4 Beğeni

Kitaplıklarımız konusuna baktıkça bir fena oluyorum. Neden benim de yok, ne zaman olacak, niye az okuyorum diye diye kendimi üzüyorum. Hepsi çok güzel gerçekten. Keşke benim olsa.

Umarım kimseye nazar değdirmem. :nazar_amulet:

12 Beğeni

Birazcık araştırdım da, bu konuştuğumuz durum, “gürültüye neden olma” adı altında, hem TCK’da bir suç olarak, hem de Kabahatler Kanunu’nda bir kabahat olarak ayrı ayrı düzenlenmiş. Detayları var tabii konunun. Ancak sizin de dediğiniz gibi, yasalar fiilen uygulanmıyor ya da uygulanamıyor. Hele ki caydırıcı bir şekilde kesinlikle uygulanamıyor. Yıllardır Anadolu’nun her şehrinde sokak ortasında düğün de yapılır, birtakım bahanelerle bazen saatlerce sürecek şekilde gürültü de yapılır. Herkes de durumu kanıksamıştır.

Okumak isterseniz bazı linkler:

https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/gurultuye-neden-olma-veya-gurultu-kirliligi-sucu.html

https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/kisilerin-huzur-ve-sukununu-bozma-sucu-cezasi.html

https://www.yaziciogluhukuk.com.tr/gurultuye-neden-olma-sucuna-2yila-kadar-hapis-cezasi

1 Beğeni

Ancak okuduğu ile kalır. Hiç bir sonuç alamaz. En fazla üst kat yda driftçiler gelen kolluğa pardon der sonra hergün artan dozda devam. Burası Türkiye.

En etkili yöntem çekip vurmak ama onunda Türkiye de sana bana çözümü yok.
1- Senin benim gibi biri yaparsa haftasına yakalanır ömür boyu hapis
kan parası.
2- Tartışma sırasında gürültüyü yapan seni çekip vurursa, 7-8 aydan önce dava açılmaz. Takipsizlik ve çok çok tahrikten 3 yıl yatar çıkar :smiley:

Geçenlerde İtalya’da herifin biri, evinin önünde gürültü yapan 2 adama ok atmıştı! Bilmem gördünüz mü bu haberi?

Bildiğin yay ve okla, adamı karnından vurup öldürmüş. Olaydan hemen sonra çekilmiş videosu da var. Demek ki İtalya vatandaşları da bu gürültü sorununun yasalarla çözülemeyeceğinin farkındalar!

Yakalandıktan sonra ne dese beğenirsiniz: “Sadece uyumak istiyordum, uyutmadılar.”

Bir yabancı dil (Esperanto) sınavının konuşma kısmı vardı bugün ve berbat geçti. Sürekli durakladım, tekledim. Muhtemelen sınavdan kaldım. Gerçi dinleme-konuşma ve yazma-okuma kısımları ayrı ayrı değerlendiriliyor sanırım. Yani ikinci kısmı geçme şansım hâlâ var.

Üzülmemeye çalışıyorum. Biraz daha iyi hazırlanır, birkaç ay sonra tekrar girerim… 50 Euro gitti ama olsun… Bir de bayağı özgüvenliydim konuşabiliyorum sanıyordum, konuşamıyormuşum.

Yok ya öyle demeyeyim. Heyecandan oldu. Bir de demek ki yeterince hazırlanmamışım. Olgunca kabullenmek gerek. Di mi? Ühühühü…

4 Beğeni

Hayatımın azımsanmayacak bir kısmı İngilizce konuşarak geçti ama biri “Gel seni bir sınava çekeyim,” dese belki heyecandan tekleyebilirim. Bunlar farklı sonuçlar doğurabilecek farklı durumlar. Moralinizi bozmayın. :blush:

2 Beğeni