Dök İçini Rahatla

Aaa, ben! Çözümü ben de bulamadım ama yalnız olmadığınızı bilmek iyi gelebilir. Çözüm bulursanız bana da iletin lütfen. :slight_smile:

2 Beğeni

Varlığınızı meşrulaştırmanız mı gerekiyor?

1 Beğeni

Yalnız olmadığımı bilmek güzel. :slight_smile:

“Kaizen” kavramı bu halimi birazcık aşmama yardımcı olmuştu. Kaizen, Japonca bir sözcük ve sürekli iyileştirme demek. Mesela bir iş var, gözüne çok büyük geliyor, üşeniyorsun. O işi 100 birime böl. Sadece bir birim yap.

Mesela 50 sayfa okuyacağım, üşeniyorum. “1 sayfa okuyacağım. Sadece bir sayfa.” Kendimi bu şekilde yüreklendirip o bir sayfayı okuyorum. Sonra gaza getiriyorum kendimi “Bir sayfacık daha. Fazla değil, bir sayfacık.” Sonra bakıyorum o sayfalar bitmiş.

Önümde dev bir ödev yığını var. Ya da iş için atmam gereken 100 mail. Ya da araştırmam gereken bir akademik konu. Bir tanecik. Bir, bir, bir. Art arda dizilirse bini bulur.

7 Beğeni

Dünden beri Rıhtım’a bakıyorum da özlemişim yahu! :slight_smile: Tarayıcımda hep açıktır gerçi ama bakamadım son zamanlarda, gerçi portaldaki haberleri her gün takip ediyorum ama az önce forumdaki eski mesajlarımı karıştırdım; çok nostaljik hissettim. Daha sık buralarda olmaya çalışacağım artık, gerçi muhabbet konuları pek aktif değil ama elimden geleni yapacağım. :star_struck:

10 Beğeni

ne zaman izlesem huzur buluyorum

5 Beğeni

Akbank senden nefret ediyorum. Durup dururken sorun çıkarıyorsun.

Bir daha asla :slight_smile: Dersimi aldım.

Türkiye’deki yazılımcıların içinde tam bir kast sistemi var ve bu öyle her ülkede olan bir şey değil. Yazılım alanında çalışanlar junior(acemi) ve senior(usta) olarak ikiye ayrılıyor. Bazıları bu sınıflandırmaya mid(orta seviye) diye bir seviye daha dâhil ediyor.

Hiç kimse diğerinin yaptığı işin niteliğine bakmıyor. Kafalarına göre böyle etiketler uydurmuşlar, ona göre birbirlerine tepeden bakıyorlar. İş ilanlarına da sirayet etmiş, herkes senior yazılımcı arıyor. Junior yazılımcı ilanları çok az sayıda ve onlarda bile ancak en usta olan kişilerde bulunabilecek deneyim ve bilgi aranıyor.

Evet, junior ve senior ayrımı yurt dışında da var ama Türkiye’deki kadar yaygın değil. Linkedin’de dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden sayılan Apple, Microsoft, Google, Meta ve Amazon’un iş ilanlarına baktım. Hiçbirinde junior, senior ve mid diye bir ifade göremedim. Bu şirketlerde çalışan ve hatta yöneticilik pozisyonuna gelmiş insanların profillerine bakın, bu ifadeleri orada da pek sık görmezsiniz. Orada sizin kendinize verdiğiniz unvan önemli değildir, yaptığınız iş önemlidir. Projeleriniz sizi anlatır.

Ama yaptığınız işte kendinize güvenmiyorsanız, sizi anlatacak güçlü projeleriniz yoksa böyle yapay ifadelerle kendinizi ustaymış gibi göstermek zorunda kalırsınız. Aşağıdan gelenlerin sizin yerinizi almalarını engellemek için de kendinizi geliştirmek yerine bir kast sistemi ile kendinizi korumaya çalışırsınız.

Türkiye, ambalaja içerikten daha fazla önem verilen bir yer. Çünkü pek çok insan, iddia ettiğinden daha az vasıflı. İddia ediyorum ki bu ülkedeki pek çok senior programcı yurt dışındaki junior diyecekleri programcılar kadar bile kalifiye değildir.

Bir de her türlü meslekte olan, çalışandan gereğinden fazla nitelik beklentisi var. Apple’ın bir frontend developer(ön yüz geliştirici) ilanına bakıyorum. HTML, CSS, JavaScript, TypeScript ve React bilmek yeterli. İstenen tecrübe iki yıl ama GitHub sayfanızdaki projeleriniz iyiyse bunu da aşarsınız. İngilizce ise zaten olmazsa olmaz. Çalışma şartları, yaşam şartları ve maaş da dünyanın en büyük şirketlerinden birine yakışacak seviyede yüksek.

Sonra bir de Türkiye’de adı sanı duyulmamış bir şirketin aynı alandaki ilanına bakıyorum. Hem de Junior yazanına bakıyorum. HTML, CSS, JavaScript, TypeScript ve React’a ek olarak; Angular, Vue, Express, Bootstrap, Tailwind, Sass ve daha nice nitelik aranıyor. Çoğu da lazım olduğundan değil, bir gün belki lazım olur düşüncesinden isteniyor. En az 5 yıl tecrübe isteniyor ama ismi tecrübesiz eleman oluyor. Anadil seviyesinde İngilizce isteniyor. ABD ve İngiltere’deki şirketler bile bu seviyede İngilizce istemiyordur. Verilen ücret ise asgari ücretin bir tık üstü. Çalışma ve yaşam koşulları da berbat düzeyde.

Bir tarafta sizden sadece ihtiyacı kadar olanı alıp size en iyi koşulları sunan bir dünya devi var. Diğer tarafta ise sizden dünyaları alıp size en kötü koşulları sunan saçma sapan bir yer var. Hangisini tercih edersiniz?

Sonra “vay efendim programcılar yurt dışına kaçıyor, beyin göçü var, işsizlik yok ama iş beğenmeyenler var” diye konuşurlar.

9 Beğeni

Kyk interneti bile bizim evin internetinden iyidir.

4 Beğeni

Tanıdığın bir kişinin günden güne küçülmesine, bir başkasına muhtaç olmasına/o aciz haline, acılarına şahit olmak. Daha sonrasında cansız bedenine dokunup soğukluğunu, sessizce buradan uzaklaştığını hissetmek…
Geride kalanların üzerinde çokça emeğinin var olmasına rağmen bir tek şeyi üstlenmekten çekinir halde olmasına şahit olmak o kadar garip ki. Her şey ne kadar da anlamsız. Ne kadar boşa yatırım…

13 Beğeni

Yapay zekalar bir an önce kontrol edilemeyecek düzeye gelsinler de insanlık insan olarak kaldığında ondan bir halt olmayacağını anlasın.

Kolay değil, hiç kolay değil ama dünyanın kanunu böyle. Sabırlar diliyorum…

2 Beğeni

Tabi ki tabi ki öyle bizlerde de çok şükür diyeyim teslimiyet söz konusu. Sağolasınız :sparkles:

1 Beğeni

Beklemeyin. Sizden giden birini beklemeyin. Zaman bu konularda ilaç da değildir… Umudunuzu ve beklentinizi kafanızda tamamen bitirmek gerçek ilaçtır. Sizi harap eden biri için üzülmeye değmez. Çevrenizdeki dostlarınız da “takma kafaya, atlatırsın vs” diyordur. Ayrılık üstüne kurulan birçok laf klişedir… Ama belli bir süre sonra bu günleri hatırlayıp “Üzülmeye değmezmiş” diyeceksiniz ve bunu derken içinizde ne nefret olacak, ne de bir umut; eski bir dostu anımsar gibi hissedeceksiniz.

2 Beğeni

Öncelikle hayırlı olsun. Sonra geçmiş olsun. Kötü günler geride, güzel günler önünüzde olsun.

(Kandil manisi gibi oldu :smiley: )

4 Beğeni

Yıllanmış dostluğumu bitirdim. :dotted_line_face:

3 Beğeni

“Yılanmış, dostluğumu bitirdim”

şeklinde okudum ilk anda! Sonradan farkettim bir yanlışlık yaptığımı. (Rabbim affetsin!)… Yılan olduğu anlaşıldığı için dostluğun bitirildiği, bitirilmek zorunda kalındığı zamanlar olmuştur. Sizinkisi öyle değil ama büyük ihtimalle.

2 Beğeni

Yok pek çok şeydi ama yılan değildi.

3 Beğeni

Foruma kedi ve kitap fotosu atmak haricinde katkısı olmayıp çoğu konuyu insanların düşüncelerini merak edip okuyan bir arkadaşım var. Acaba neden kendi düşüncelerimi hiç ifade etmiyorum da başkalarınınkini merak ediyorum diye ilginç düşüncelere kapılıyormuş kafasında. İnsanları gözlemlemeyi, çıkarım yapmayı seviyorum, diyor bana. Ama bunun bir çeşit gizli takip-stalker dürtüsü olup olmadığını soruyormuş kendine (“you” diye bir dizi izlemiş saf) ve bu yüzden kendini kötü hissediyormuş. İlginç biri.

7 Beğeni

Yazmaya üşeniyor olabilir, :face_exhaling: ya da benim görüşümden millete ne, sonunda ne olacak ki diyebilir. :roll_eyes: Ya da çok gizli gayeleri vardır. :roll_eyes: Ama bence insanoğlu basitliği sever, aşırı ketum bir arkadaşım vardı. Devlet sırrı gibiydi.
-Nasılsın Tamer
-iyi.
-ne yaptın Tamer,
-hiç.
-neden gelmiyorsun derneğe
-Öyle… ve sohbet bitti, kulakları çınlasın dört yılın sonunda sen nasılsın diye sormayı, sohbeti ilerletmeyi beceremedi. Bazıları da öyledir.

Alakasız ama bir dert yanayım, bu kuaför fiyatları nasıl yükseldi? :astonished:Bir saç kesimine 170 TL istedi benden kadın. Saçım da kısacık. Artık rapunzel modeli takılacağız.

5 Beğeni