Bluetooth klavye kulanan biri olarak küçük ebatlı olanlardan alırsanız sorun yaşamazsanız diye düşünüyorum.Yatarak bilgisiyar kullanan biri olarak büyük konfor olduğunu söylebilirim.
Biraz adi bir ürün zamanında bayağı ucuza almıştım.Tuşları falan arada takılıyor ,kaliteli hissetirmiyor.Bir buçuk yıl oldu sorunsuz kullanıyorum orası ayrı.
200 liraya almışım zamanında amazondan az önce baktım nerden nereye .
İyi günler, hangi başlığa paylaşmam gerektiğini bilemedim, eger konu dışıysa uyarırsanız silerim.
TÜBİTAK tarafından desteklenen projemiz için anket düzenliyoruz ve yardımınıza ihtiyacımız var. Birkaç dakikanızı ayırıp katılırsanız çok sevinirim.
Merhaba!
Çevrimiçi romantik ilişkiler hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyoruz!
Kısa bir ankete katılarak fikirlerinizi bizimle paylaşır mısınız? Katılım tamamen gönüllü ve anonim. Sadece 5-6 dakikanızı ayırarak görüşlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Çok üzgünüm. Şehrimde kesilen ağaçlarla ilgili her yeri aradım ama hiçbir sonuç çıkmadı. Katliam lobisinin hayvanseverin nöbetini dağıttığını, gözaltına alındıklarını gördüm. Bir de kaz dağlarındaki faciayı takip ediyorum, mahkeme kararına rağmen cengiz holding ağaç kesmeye devam ediyor. Ekim ayı en yüksek kadın cin.yeti olan ay olmuş. Gerçekten nerede yaşıyoruz biz? Madem silahlanma hakkı gelsin kendimizi kendimiz savunalım. Kendi hukukumuzu kuralım, yargımızı dağıtalım. Bütün suçlular serbest mağdurlar tartaklanıyor. Ülke olarak cinnet geçirmemiz mi isteniyor? Özel olarak mı tasarlanıyor bu kadar kötülük?
Bugün buraya sinirimi kusmaya geldim. Bir insana çok - hak ettiğinden- fazla değer veriyorsun, en güzel en saf duyguları besliyorsun ama karşılık beklememek zorundasın. Umutlanırsan üzülürsün, iletişimi kessen özleyeceksin ama unuturum kafasıyla görüşmeyi bırakıyorsun. Aradan 1.5 yıl geçmiş hayatına kimseyi almamışsın çünkü istemsiz herkesi onunla kıyaslıyorsun ve o da pişman olmuş bir şeyleri anlamış, eskiye dönmek istiyor. Tamam diyorsun akıllandı kesin kaybedince anladı…
Yüzüne dünyanın en aşık davranan insanı arkandan arkadaşlarına benim için çok çabaladı, peşimde çok koştu, çok gözyaşı döktü diye sırf egosunu yükseltmek için cümleler kurduğunu duyuyorsun. Ben artık pes ediyorum. Sevgiye dair inancımı da yitirmiş durumdayım.
Kimseye hak ettiğinden fazla değer vermeyin; bir saatten sonra sizin özgüveninize, benliğinize zarar veriyor. Değerinizi tabi ki karşıdaki insan belirlemiyor ama insanın kendine olan bakış açısına olan etkisi de yok sayılamaz.
Şimdilik birazcık olsun içimi döktüğüm için zihnimi sakinleştirebildiğimi düşünüyorum.
Kendinize iyi bakın, iyi geceler…
Sevmek ve sevilmek hep böyle değil midir?
Düzenbaz feleğin tuzağına düşerek
Aşk okunu tam göğsünden yiyerek
Sevenin ebe olduğu bir oyun değil midir?
Biçare aşık arasa da bulabilir mi?
Binbir yüzlü, alengirlik peşinde,
Gah görünür gah görünmez birhalde,
Bulsan bile el olur bakmaz yüzüne.
Bulanır gözlerin, sevdiğim bu olabilir mi?
Bir alevdir yanar içinde ateş,
Eriyip dökülür gözlerinden yaş.
Aklın kızar, bırak peşini bu işin der,
Gönlün, asla diye karşı çıkar.
Bu kavga içinde ne huzur kalır, ne sükunet.
Oysa bir elinde cımbız bir elinde ayna,
Umrunda değil, gezer tozar elalem içinde,
Alaylı gözlerle aradan seni süzer,
Halini görüp mest olur, içi içine sığmaz.
Sonra birden çıkar karşına, sobe der,
Sobeledim seni, yine ebesin.
Haydi yeniden başlayalım der
Bu sefer senin için içine sığmaz
Dönersin arkanı sayarsın
Bir iki üç… önüm arkam sobe
Geriye dönersin, yine yalnızsın
Bu böyle sürüp gider
Belki gün biter akşam olur
Herkes evine gider
Bu oyun böyle biter
Biter mi?
4 aydır Samsun’daydım. Son 2 yıldır da motorsiklet almanın hayalini kuruyordum. Kafayı bozmuştum. Nihayet 2 ay önce hayalimdeki motoru aldım. Ailemin rızası yoktu ama ben de onay beklemedim. Dünyaya bir kere geliyoruz. Great Teacher Onizuka’nın da sürdüğü dönemin ünlü motorsikleti “Fireball” renkleriyle hatırlanan Kawasaki Z II modelinden esinlenilmiş Z650RS. İlk motorum oldu. Hemen hemen her gün bindim. Yağmurda, soğukta, Samsun’un her yanı yokuş yollarında bindim. (Biz bu işin vefasına da cefasına da okeyiz demiştim kendime.) İşim olmasa da yolda olmak keyif veriyordu. Hevesim çok kısa sürdü.
Atamam Kars Sarıkamış’a çıktı. 3 yıl oradayım. Karın erimediği memleket. Motora binememem için çıkması gereken çok az yerden en kötüsü. Şimdi rodajı bile bitmeden satmak zorundayım. Karda kışda imkanı yok. Hem can güvenliği hem de ihtiyaç söz konusu. Bu kadar bağ kurmuşken çok saçma gelişti olaylar. Satmayacağımı söylüyordum kendime. Çok uzun yıllar kalacaktı bende.
Bacaklarınızın arasında hırıldayan bir at gibi titreyen motorun sıcaklığı, egzozun kulaklara müzik gibi gelen gümbürtüsü, virajda yatmak, rüzgarı göğsünüzde hissetmek, durmak, kalkmak… Hayır hocam, bu çok farklı bir şey. Hem de ne, anlayamazsınız. Beni en büyük çeken motorun yaptığı dalga köpürtmesi… şaka şaka.
Kısaca tüm hayallerim suya düştü. Bağ kurmuşken şimdi satmak zorundayım. Araba lazım olacak. Motor sürmeyi çok özleyeceğim. Bir ihtimal kar motorsikleti macerası yaşayabilirim. O da denk gelirse işte.
Bırakın anlatsınlar, insanlar iç dökme işini pek bir seviyorlar -bunu her zaman iç dökme şeklinde yapmasalar da-.
Hele onlara “hımhım” deyip ufakça kafa salladıktan sonra söylediklerine kendinizden ufak bir bilgi ekleyip bir de üstüne soru sorarsanız bir hayli memnun olurlar.
İnsanları kırmadan da onlara, onlardan üstün olduğunuzu gösterebilirsiniz.
Eğer bunlar zararlı insanlarsa ve vaktinizi çalmaktan başka bir şey yapmıyorlarsa iletişimi azaltmak iyi bir seçim olur.
Seni hiç sevmemiş kardeşim.
İnsanın sevdiğinin gözünün içine bakar, ne ihtiyacı var, canımı sıkkın, birisi mi üzdü vs vs diye.
Bu kadar basit şeyleri bile yapmayıp arkandan ve o derece çirkin konuşabiliyorsa zaten yanlış kişi.
Bunun gibiler için kendini üzme, o kıyaslanacak birisi de değil. Aşk işte bazen kötüleri iyi gösterir.
Önüne bak, keyfine bak.
Sevgi herkese sunulacak bir şey değil.
İçimi dökmek değil de sinir bozucu bir durum yaşadım. Az önce hayatımda gördüğüm en berbat tiyatro oyununu seyrettim. Hani genel olarak tiyatro oyunlarını severim ne olsa izlerim falan ama bu bambaşka bir seviyeydi, öyle ki salondan koşarak uzaklaştım. Oyunun saygı duyulacak pek bir tarafı yok ama oyuncuya saygısızlık olmasın diye sonuna kadar izledim. Bir tiyatro oyuncusunun böyle bir rolü kabül etmesine de izlediğim kültür merkezinin böyle bir oyunun sahnelenmesine izin vermesine de şaşırdım… Neyse. Bundan sonra tiyatroya gitmeden önce içeriğini kesinlikle araştıracağım. İnstagramda reels kaydırarak geçireceğim hayatımın 1.30 saati çok daha değerli olurdu o kadar diyorum!