Cehalet erdemdir…
20 krk
Kişisel meseleler, ancak yazarak.
Konuşamamak büyük sakatlık. Tamamen yalnız olduğunu gördü. Elimi kestim (kağıt kesiği), bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha.
Burayı bırakmak istiyordum. çıkışı bulamadım.
—
Beynimde bir sis var, çalıştıramıyoruz.
Gençler nasıl bu kadar hevesli olabiliyorlar?
Ben hevesimi nerede kaybettim? Sahi, hiç hevesim olmuş muydu ki? Hatırlamıyorum.
İçimdeki ateşi nasıl harlayabilirim?
Yaşlanmışız ha. Gözlükler falan. O gözlüklerin sapı var ya, gö…züne girsin.
Yoğunluk ve gündemin sıkıntısından rıhtıma giremiyorum ama sizi seviyorum rıhtım. Burası hayatımdaki güzel köşelerden biri.
Bu genç yaşımızda hepimizi yaşlandırdın be Fener. Bize bi gençlik borçlusun.
Yine de seviyoruz.
Beşiktaş’lılar ne yapsın …
Bence bu ülkede tutulacak en mantıklı takım Beşiktaş. Şampiyon olsa süper mutlular. Olamasalar zaten sorun etmiyorlar.
O yüzden çocukları Beşiktaşlı yapacağım ki benle aynı dertten muzdarip olmasınlar.
Yine gitti. (20 karakter)
O kadar da şaapmayalım yani.
Daha fazlası var da, forumu bunlarla meşgul etmek istemem.
BEŞİKTAŞLI
RIZA’nla yaşa.
ZİYA’nla parla.
ŞÜKRÜ’nle varol.
LÜTFÜ’nle sağ ol.
ALİ ol.
ULVİ ol.
KADİR bil.
METİN kal.
ŞEREF’inle oyna.
HAKKI’nla kazan
Toygun Atilla’nın İfşa kitabını okumuştum. Orada da anlatılır kulüplerin ne olduğu, ne olmadığı.
Evet, o kitabı ben de okudum. 98’de Beşiktaş’a yapılmak istenilen operasyonu, Seba’nın bununla nasıl uğraştığını. FETO’ya karşı verdiği mücadaleyi ve nasıl engellediğini anlatıyordu
Biraz da Fener’i öv. Morale ihtiyacımız var.
Fener’in bir marşı var, ben de aklıma geldikçe söylüyorum.
Ali İsmail Korkmaz Fenerbahçe yıkılmaz…
Arda Güler gibi bir yetenek çıkardı Fenerbahçe. Bir cimbomlu olarak bu geldi aklıma, bir de yillarca deplesmanda yenemedik Feneri. Boyle seriler azdır.
İlk 2 kitap basılmış o ciltte, ama 3 ve devamı gelmemiş ne yazık ki. Bari, dedim, 3. kitap ve sonrası puanları dibe vurmuş olsa da, iki basıp iyi bir iş yapmış olsalar. Ne yazar:)
O değil de, benim anlamadığım, sahaflara soruyorum, polisiye satmıyor diyorlar, serilere bakıyorum, tarihi romanları yarım bırakıyor yayıncılar. Bu insanlar ne alıp ne okuyor allasen? TV’de de bunlar izleniyor hani, garip.
Bugün arabamıza hırsız girmiş ( daha doğrusu son 48 içinde bir ara girmiş ). Anneyle babanın yıllarca kullanılıp eskimiş güneş gözlüklerini çalmış, bagajdan da kamp sandalyeleri ile mangalı çalmış.
Satsan üç kuruş etmeyecek şeyleri tekrar alırken bir ton para vereceğime mi yanayım, saatlerce ekip bekle sonra olay yeri bekle, sonra emniyete şikayet vs vs gibi bir ton uğraşına mı yanayım. Yarın da arka kelebek camı yaptırmaya gidicez, sonra kaskoyla uğraş falan… Ama asıl yandığım evin tonton larının sinirlenip üzülmeleri, parası değil de açtığı psikolojik sıkıntı asıl dert sanırım.
Ben ise insanların bu üç kuruşluk şeyler için bile şehrin göbeğinde buna teşebbüs edecek noktaya tekrar gelmelerine sinirleniyorum sanırım. En son 90 larda ben çocukken yaşardık bunları, 30 senede aynı ekonomik noktaya geri döndük.
Neyse, bayramın eşya taşımalı kalabalığı ile güneş gözlüklerini ortalıkta unutmak bizim hatamız oldu. Siz siz olun, arabada açıkta bırakmayın güneş gözlüklerini dostlar .
Geçmiş olsun.