O kısa paçalı olan kotların erkek versiyonları çok komik. Herkesin kendi zevki tabi ama koca koca adamlar kısa pantolon giyiyorlar ve “bana göre” çok komik görünüyorlar.
İşte makinede çekmiş gibi geliyor bana da. En anlamsız moda bu olabilir diyecektim ama topuklu ayakkabıların zamanında erkekler için tasarlandığını hatırladım bir anda.
Bebiş var, bu aralar yine playstation oynamaya devam ediyorum. Öyle çok heyecanlanıyorum kitap okumak için. İçimde ki Dalinar söndü.
Elektronik kitabı öldürüyor…
Bu arada bugün evlilik yıldönümümmüş. Eşimle konuşurken farkettik. Öğleden sonra tekrar konuştuğumuzda sana hediye aldım hadi yine iyisin dedi.(gömlek😑) Ben sana bişey alamadım ama nasıl olacak o iş dedim. Eşimde dert etme ben kendime de aldım kızımıza da aldım dedi ve bir evlilik yıldönümünüde böylece atlattık.
Biz evlilik yıl dönümünde evde oturup makarna yiyoruz. Belki bazen dışarı -üşenmezsek- yemeğe çıktığımız da oluyor. Nice yıl dönümleri dilerim size. Sen yine de arada jest yap.
Not: Kendine oyunlar, kitaplar alırken eşine bir şey almazsan gömleği hak etmişsindir demektir.
Bizim daha 1 yıl dolmadı. Bakalım evlilik yıldönümü nasıl geçecek? En azından orman meyveli pasta istiyorum. Gerçi doğum günümü bile hatırlayacağından şüpheliyim.
Benim eşim doğum günümü hiç doğrultamamıştı. Her sene Kasım ayı başlayınca birinde “İyi ki doğdun” diye dolaşırdı.
O günlerden espri kaldı şimdi de yapıyor. Doğumgününden iki öncesi kutlu olsun, doğumgününden bir gün sonrası kutlu olsun filan diyor. Unuttuğu zamanlar komik oluyordu aslında. Şans eseri günü tutturuyordu ben de “Oooo geçen aydı, geçti.” filan diyordum.
İlk evlilik yıldönümünü hatırlamıyorum. Demek ki yine makarna yemişiz.
Tarihleri tutmak zor oluyor ya. Ben kendim de çok unutkan olduğum için sanırım çok da şey yapmıyorum. Aramız iyi olsun yetiyor bana. Nasılsa bizden başka birileri mutlaka anımsıyor.
Geçmişten beri ben pek çok arkadaşımın, ailemin kutlarım ama genelde benimkini kimsenin hatırlamaması gıcık bir durum. En azından eşim hatırlamalı, öyle hediyede de gözüm yok. Pasta yeter.
Bu gece biraz daha yaşlandım. Sen adını biliyorsun. Ben artık söylemeyeceğim. O hiçliğin başında oturmuş geri döneceğim zamanı bekliyorsun. İşte bugün biraz daha bu yüzden yaşlandım. O yolu yürüyeceğim günlerin nasıl olacağını biliyorum ve sen de o güne dek ilmek ilmek işleyeceksin yaşadıklarımı. Hangilerini alman gerektiğini nasılsa biliyorsun. Bunları da söylemeyeceğim…
Boynuma bağlanmış hiçliğin pelerini
Örter gökyüzünü kapayan perdeler gibi
Çekiştirsen de gelmem bilirsin kendini
Armağanımdır sana özlemişsindir beni
Çekilişten kazandığım kitap elime ulaştı. Katkısı olan herkese teşekkür ederim. Uzun süredir kitap okumaya fırsat bulamıyordum, bunu okumak için sabırsızlanıyorum.
Okumayı sevmeyen insanları anlamıyorum bir türlü.
Okuma sevgisi küçük yaşlarda aşılanır. Aksi takdirde ağaç kuruyunca eğilmiyor maalesef.
“Kafayı kitap okumaya alıştırmak, parmakları piyano çalmaya alıştırmaktan kolay bir şey değildir.” Reşat Nuri.
Sanırım 22 yaşındayken başladım. Küçük ya da büyük yaştan ziyade ben okumayı sevmeyenleri doğru zamanda doğru kitaba ulaşamamış şansız kesim olarak görüyorum.
Yoksa herkesin seveceği bir kitap illaki vardır. O yüzden piyano çalmak gibi doğru notayı bulmak için zaman ve çaba harcayanların okumayı sevme olasılıkları daha yüksek.
Şans eseri doğru notayı bulanlar zaten o lezzeti tekrar bulabilmek için çok sayıda gürültüyü de hoş görerek okumaya devam ederler kanımca.
Şansları yokmuş yoksa ne kaçırdıklarını bir bilseler, bir bilseler, ah bir bilseler. Daha ne diyeyim okumayı seven herkes ne demek istediğimi anlamıştır. Bir bilseler…
Ben bazı insanlara kitap okuma eyleminin zor geldiğini düşünüyorum. Böyle insanlar örneğin yazılanlar üzerine kafa yormak, çabalamak yerine daha kolay eylemleri (film izleme, oyun oynama) tercih edebilirler. Durumun küçüklükten kaynaklanan alışkanlık olduğunu düşünmüyorum. Çünkü okuma yazma bilen her yaştan insan istese de istemese de bir şeyler okumak zorunda kalır. Devam edip etmemesi tamamen kendi seçimi.
Diyelim ki bin tane çocuğa çeşitli kitapları okutalım, bir kısmı gerçekten kitap okumaktan hoşlanabilir ve okumayı alışkanlık haline getirir. Bir kısmı ise ne okusa da hoşlanmayıp okumaktan uzaklaşabilir. Yani okumayı sevdirme faaliyetlerinin herkes için olumlu sonuçlanacağını düşünmüyorum.
Zaman Çarkı 4. Cilt 250 TL’ye satılıyor ve insanlar alıyor.
Zaman Çarkı’nın ilk kitabını Ocak ayında almıştım. Üzerinden bir yıl geçti ama hala iki kitabım eksik. Her zaman mutlaka 2 ciltin baskısı olmuyor. Bir cildi basmak için başka bir cildin baskısın tükenmesini bekliyorlar galiba. Zaman Çarkı serisini toplamak, okumasından daha zor bir hale geliyor. Okuması da toplaması da sabır gerektiriyor
Kyk: Burs alabilirsin artık. (5 yılın sonunda)
ZAMAN ÇARKI SERİSİ: MERHABALAR SEVGİLİ VOLDEMORT
Okumam gereken kitapların çokluğundan okumak istediğim kitaplara sıra gelmiyor…
merhaba değerli forum üyeleri sizlere sormak istediğim bir şey var size de oldu mu bilmiyorum şu geçtiğimiz 2 aydır tek sayfa kitap okumak istemiyorum normalde ayda en az 2 bin sayfa kitap okurken şimdi 2 ayda 500 sayfa zor okudum yaşayan varsa nasıl kurtuldu bundan bilgi verebilir mi