En Son İzlediğiniz Anime?

Momo-kun’un tatlılığını görünce dayanamadım yine açasım geldi…

Akari san, Momo-kun, Hina-chan dünyadaki en tatlı şeyler…

En son Fate Stay Night: UBW’nin ilk sezonunu izledim.

5 Beğeni

Bir karakteri şeftali gibi çizip ismini şeftali yaptıktan sonra tatlı olmama imkanı var mı zaten? :kalp:

3 Beğeni


Bu nedir ya :joy: Nichijou animesini şimdilik 4. bölümde bıraktım. Değişik bir anime. Yarısı çocuksu yarısı güzel replikleri olan bir anime.
Kyoto animation’u çözemedim. Clannad çok sıkıcı gelmişti 4. bölümde bırakmıştım. Suzumiya’da resmen kusmuştum o da yarım kaldı ama çok sevdiğim animeleri de var. K-On ve Hyouka’yı çok sevdim, Violet Evergardan’a bayıldım. Koe no Katachi filmi de güzeldi neyse.

Kino no tabi (2017)

Bölüm sayısı: 12
Türü : Aksiyon, macera, slice of life

Yanında 2 silah taşıyan Kino ve onun konuşan motoru ile seyahatlerini anlatıyor bu anime. Kino ile biz de ülke ülke geziyoruz. Değişik insanlar, değişik toplumlar ve değişik kurallar görüyoruz. Çerezlik güzel bir animeydi. Animenin grafikleri çok hoşuma gitti. Ama son 2 bölümü pek sevmedim. Biraz daha derin bir anime olsa güzel olurdu bence. 2003 versiyonu nasıldı izlemedim.
10/7

3 Beğeni

Dr. Stone izledim. Oldukça keyifli bir konusu var Dr. Stone’un. Taşlaşan bir dünyada, 3700 yıl sonra uyanan Senku medeniyeti tekrar kurmaya karar verir. Başta barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçları hallettikten sonra taşlaşan diğer insanları da çözmenin bir yoluna aramaya başlar ve zamanla bilim krallığını kurup insanlığı 2000 yılın birikimine yeniden ulaştırmayı amaçlar. Fena bir konusu yok gibi duruyor fakat çok beklentiye girmemek gerek. Eğlenceli fakat “zeki” bir anime değil Dr. Stone.

Karakterler fena değil, gelişim veya derinlik adına bir şey beklemiyoruz tabi ama kendilerine has bir havaları da var. Canayakın diyebilirim karakterler için, öyle aman aman bir bağ kurmasanız da sevimli buluyorsunuz.

Bilimsel mevzulara ilgisi olanları daha çok cezbedecektir, barut yapımına, elektriğin, ampulün, bilimum temel gereçlerin yapımına merakınız varsa, anime bunu sıkça işliyor.
Kötü karakter biraz yavan gelmişti bana, onunla uğraşmaktansa teknolojik alet yapımını izlemeyi daha keyifli bulmuştum.

İkinci sezon Stone Wars üzerine olacakmış, çok heyecanlı olduğum söylenemez fakat eğlenceli olursa izlerim.

Çok beklentiye girmeden, eğlenceli vakit geçireyim, kulakları sağır edercesine bağıran anime karakterlerine de alışkınım diyorsanız izleyebilirsiniz, tavsiye ederim. 6/10

5 Beğeni

Bence insanların tarihte ki yeni yeni buluşlara verdikleri ilk tepkileri ve şu an elimizde ki şeylerin yokluğunda neler olacağını görmemiz konusunu çok güzel işliyordu. İzlerken çok duygulandığım yerler oldu benim eğlencesinden ziyade. İnsanın elindeki şeylerin kıymetini de biraz anlamasını sağladığını düşünüyorum. Duygusal her sahneyi geçin, ilk kez şarkı denen şeyi duydukları yer çoğu animenin çoğu sahnesine bedeldi bence. Ve öyle bir sahne olmasa çatlardım da herhalde. 24 bölüm boyunca “insan çalışırken filan bi’ şarkı söylemez mi? Artık şunlara şarkı söyletin” diye düşünüyordum sürekli. O yüzden o sahneye aşık olmuşta olabilirim. :smiley:

4 Beğeni

SneakyHorribleIriomotecat-size_restricted

Haibane renmei

Bölüm sayısı: 13
Türü : Slice of life, gizem, psikolojik, dram

Bu anime psikolojik bir anime. Güzel felsefi replikleri var. İnsana kendini sorgulatan bir anime. Kısaca konusundan bahsedeyim. Haibane denilen kafalarının üstünde hale olan ve kanatlara sahip bir ırk var. Anime biraz Angel Beats’i andırıyor ama sadece biraz. Bu haibaneler kozadan çıkıyor. İlk bölümde kozadan çıkan ana karakterimiz ile biz de bu yeni, fantastik dünyaya gözlerimizi açıyoruz. İlk bölümler sakin bir şekilde geçerken gizem artarak devam ediyor. Animemiz ‘‘ben neyim, neden buradayım, ‘burası’ tam olarak ne ve dışarıda ne var, varlığımın bir nedeni var mı, iyi biri miyim?’’ soruları ile felsefi açıdan doyurucu anime. Bu yönden de Serial Experiments Lain animesine benziyor. Ucu açık bırakılan, anlaşılması zor birçok yer de var animede. Güzel bir inceleme okumak isterdim.

Bu arada anime Haruki Murakami’nin Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu kitaplarından esinlenmiş. Eyvah şimdi bu kitapları da merak ettim :slight_smile:

Bu haibaneler nereden geldi? Nereye gidiyor? Gibi sorular aklımıza gelirken aynı soruları kendimize de soruyoruz. Nereden geldik ve nereye gidiyoruz? Güzel göndermeli bir şekilde konuyu anlatmışlar. Haibaneler ayrılık vakti geldiğinde kimseye söylemeden sessiz sedasız giderler. Ölüm de öyle değil mi? Kimsenin haberi olmadan ansızın gelip seni yakalar. Veda etme şansı bile bulamazsın çoğu zaman. İnsan doğduğu, büyüdüğü yeri seçemez. Anne ve babasını seçemez. Sadece elinden geleni yapar. Animeyi izlerken benim aklıma bunlar geldi hep. Ayrıca son bölümde de gördüğümüz üzere, yapılan kötülüklerden affedilmek istiyorsak iyilik yapmalıyız. Böylece bir kötülük bir iyilik tekrar dengeye kavuşur mesajı da güzel verilmiş. Kuyu sahnesi çok iyiydi. Şöyle bir şey buldum. Güzel anlatmış. Washii (İletişimci) Rakka ile karşılaştığı kuyuda ''Kendi günahlarını tanıyan birinin günahı olabilir mi?” sorusunu sorar ve bu soruya karşı Rakka’nın vermiş olduğu “döngü”cevabı burada önem teşkil etmektedir, çünkü günahından arınabilmenin yolu sadece onu kabullenmekten geçmez, o döngüye takılıp kalanlar temizlenmenin yolunu gözden kaçıranlardır.

Anime müziklerine de bayıldım. Özellikle ending müziği çok iyiydi. Sonuç olarak Serial Experiments Lain tarzı seviyorsanız bu animeyi de seversiniz.

8/10

2 Beğeni

ByBz

Ano Hi Mita Hana no Namae wo Bokutachi wa Mada Shiranai.

Bölüm sayısı: 11 + 1 film

Türü : Slice of life, dram

Animenin kısa ismi Ano Hana. Bu anime hakkında ne desem ki şimdi? Spoiler vermeden anlatmak zor gibi. Koe no katachi izlediyseniz tam onun gibi diyebilirim. Zaten başrol Jintan ile Koe no katachi’deki Ishida’yı aynı kişi seslendirmiş. Oradan da bağ kurmak mümkün. Geri kalan seiyuu ekibi de çok iyi. Bu kadar iyi seiyuu bir arada görmek çok güzel oldu. Tabi ben çok Menma’nın seiyuu’suna hayran kaldım. İlk bölümde neet bir karakter görüyoruz neyseki o ilk bölümde kalıyor. Devam etse çekilmez olurdu. Menma deredere bir karakter iken Anjou tsunderedir. Onları izlemek keyifli oluyor.

Animenin konusunu okumayın bence, direkt spoiler yersiniz. Shigatsu wa kimi no uso kadar olmasa da dramı ile öne çıkan animelerden biri diyebilirim.

Animenin ilk bölümünde Menma’nın öldüğünü ve çok sevilen biri olduğunu öğreniyoruz. 11 bölümden oluştuğu için son bölümde Menma’nın nasıl öldüğünü gösterecekler diye düşünmüştüm, yanılmışım. Menma’yı arkadaşları neden bu kadar çok seviyordu ve nasıl öldü de hepsi o kadar etkilendi? Bu soruların cevaplarını hem merak ederek hem de korkarak izlemeye devam ettim. Ama o ölüm sahnesi hiç gösterilmedi. Anladığım kadarıyla olaylar şöyle gelişmiş: Menma ile bizim Jintan’ın annesi anlaşıyorlar. Menma o çocukluk hali ile bu anlaşmayı çok ciddiye alıyor. Jintan bir şekilde ağlamalı diyor. Ama onu üzmek de istemiyor. Bu yüzden Jintan’ın haberi olmadan herkesi çağırıyor. Bu arada bundan bağımsız olarak Yukiatsu Anjou’yu gaza getiriyor. Jintan’ı kışkırt diyor, sor bakalım Jintan, Menma’yı seviyor mu? Onlar öyle sorup üstüne gelince, Jintan da koşarak kaçınca Menma peşlerine düşüyor. Bir yerde ayağı takılıp nehre düşmüş olmalı, sürekli nehre düşen terliği gösterdiler. Demek ki boğulmuş :frowning: Jintan o kötü lafı ettiği için kendini suçlu buluyor. Yukiatsu planı kurduğu için kendini suçluyor. Anjou plana yardımcı olduğu için kendini suçluyor. Poppo zamanında yetişemediği ve muhtemelen cesedi gördüğü için kendini suçluyor. Ama aslında olay kazadan ibaret. Menma dikkatsizlik etti ve nehre düştü. Menma’yı o kadar çok sevdikleri için bunu kaldıramadılar. Aralarında en akıllısı Yukiatsu sanmıştım. Ama en kırıkları o çıktı. Hobisi kadın kıyafetleri giymek :joy:

7/10 verdim. Çünkü klişe sahneleri vardı ve olayı Budizm’e bağlamak reenkarnasyon muhabbetleri yapılması kaliteyi düşürdü bence. Hiçbir şey demese daha güzel olurdu. Klişe olarak da arkadaş grupta 6 kişi var 5’i zincirleme o onu seviyor şeklinde aşık. Bu nedir ya? Lisede tüm ergenler aşık olmak zorunda mı?

4 Beğeni

Poppo direkt boğulduğunu görüp kurtarabilecekken korkup kurtarmıyordu diye hatırlıyorum.

3 Beğeni

İşte o sahneleri hiç göstermiyorlar. O yüzden bizimki tahminden ibaret oluyor. Ölümünü gördüm diyor. Ölmüş cesedi mi gördü? Son çırpınışlarını mı gördü? Yoksa çocuk aklı ile kendini suçlayıp daha erken farketsem kurtarabilirdim diye mi düşüncelere daldı hiçbirini bilmiyoruz. O sahneleri gösterse bu kadar etkili olmazdı belki de.

2 Beğeni

O kadarını hatırlamıyorum en son izlediğimden beri en az 6 sene geçti ama suya dehşet içinde baktığını ve Jin-tan’a boğulduğunu gördüm ama korkup hiçbir şey yapamadım dediğini hatırlıyorum. Dediğim gibi altı sene geçti altyazıyı tam hatırlayamıyor olabilirim ama replik boğulduğunu gördüm şeklinde ise çocuk aklı ile uydurma değil aksine animede olduğu gibi asla unutulamayacak bir görüntü olduğunu düşünüyorum. Tekrar izlemenin zamanı geldi de geçiyor işte ama… :pensive:

2 Beğeni

Harem serilerinin zibilyon tane olduğu bir sektörde zincirleme aşk üçgenlerine(aslında altıgen yedigen filan) takılmak tuhaf geliyor bana açıkçası. Ve evet bunlar liseli sonuçta.

Hobisi kadın kıyafetleri giymek değil aslında, Menma’ya olan özleminden yapıyor. Seksüel bir şey değil. Menma’nın ölümü olayında ise tuhaf bir şey yok aslında.

2 Beğeni

Enter yapıp paragraf atladığın için spoiler çalışmamış.

Biliyorum hobisi olmadığını. Animede geçen repliğe atıfta bulundum. Tam da bu replik geçiyordu :joy: Menma’nın ölümü ise trajik bir kaza olmuş resmen. :frowning:

2 Beğeni

Düzelttim şimdi.

Repliği hatırlayamadığımdan direk seksüel olarak kast ediyorsun sandım. :smile:

2 Beğeni

O zaman bir hatırlatma yapayım beraber gülelim :laughing:

2 kız Tsurumi’yi (gözlüklü kız) sıkıştırır.
-Ayrıca Tsurumi san sen hâlâ pes etmedin mi? Matsuyuki kun bir tek sen tanıyormuşsun gibi davranıyorsun.
-Boyu 181 cm kilosu 68 kg. En sevdiği yiyecek yatsuhashi. Hobisi kadın gibi giyinmek.
-Kadın gibi giyinmek mi?!

3 Beğeni
Even if the World Ends Tomorrow (Ashita Sekai ga Owaru to shitemo)

Bu anime, 1.5 saatlik bir film. 2019 yılı başında Craftar anime stüdyosu tarafından CGI teknolojisi kullanılarak yapılmış (alışamadım şuna hala, ama zamanla bir şeye benzeyecek gibi).
Konusu ise şöyle (spoiler dolu buralar):

2. Dünya Savaşı sırasında Japon bilim adamlarının çalıştığı bir proje başarısızlıkla sonuçlanmış ve yaşadıkları dünyaya bağlı ikinci bir dünya oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bunun sonucunda, 2 dünyadan birinde ölen kişi diğer dünyada da ölmektedir (hem de basbayağı ölüyorlar, hasta falan da olmuyorlar, yığılıp kalıyor zavallılar). Vee… Animemizin baş karakteri elbette bir lise öğrencisi olan Shin (Lise 3). Shin, küçük yaşta annesini kaybetmiş (bu 2 dünya olayı yüzünden ama kimse sebebini bilmiyor, Tokyo’da anı ölümler arttı şeklinde haberler görüyoruz animede), babası kendisini işe adamış (animenin sonunda anlıyor kıymetini ama işte…) ve Shin ile fazla ilgilenmemektedir. Bunların hepsinin bileşimi olarak konuşmayı sevmeyen, sevdiği kıza açılamamış bir kişiliğe sahip Shin. Bir de sevdiği kız var (Kotori), bu kız Shin’le çocukluk arkadaşı olduğundan dolayı ona çok yakın ve daha animenin başında Shin konusunda ne kadar hassas olduğunu görüyoruz. Tam bu ikisi (date yapmaya :joy:) başladıkları günün akşamı Shin’in babası anı bir şekilde ölür (diğer dünyada infaz ediyorlar adamı), diğer dünyadan Shin’in o dünyadaki versiyonu olan Jin (kontrol ettiği robotla beraber) ve Kotori’nin o dünyada prenses olan versiyonunun gönderdiği insansı katil gelir ve birbirlerini öldürmeye çalışır. Her neyse bunlar dövüşü bırakıp konuşunca aslında prensesin diğer dünyada kötü asillerin kuklası olduğunu ve bundan dolayı Jin’in babasının infaz edildiğini, aslında amacının bu dünyada savunmasız olan asillerin ikizlerini öldürüp kendi dünyasını serbest bırakmak olduğu ortaya çıkıyor. Beraber çalışmaya başladıkları sırada da asiller durumu çakıyor prensesi öldürüyor. Tabi Kotori de ölüyor. Shin üzgün. Bunlar olunca Kotori’nin savunma ve teknoloji alanlarında faaliyet gösteren (sanırım öyle yani) şirket sahibi babası bunları dinleyip, Shin’in babasının iki dünyayı ayırmak için çalıştığı projenin tamamlandığından bahsediyor (adam karısını kaybedince oğlunu da kaybetmekten korkuyormuş meğer, diğer dünyada da boş durmamış zaten orada da iki dünya arasında geçiş yapmaya yarayan bir alet ve Jin’in getirdiği robotu yapmış). Bunu yapmak için tek umutları Shin ve Jin. İkisi durumu hızlıca kabullenip kötülere karşı savaşıyor ve sonunda iki dünya arasındaki bağlantıyı koparıyorlar. Kotori filmin sonunda yeniden hayata dönse de, diğer dünyada yaşayan Jin prensesin mezarına çiçek bırakmakla yetinmek zorunda kalıyor.

Ben bu filmi gerek animasyonları, gerek konusu ve konunun işlenişi bakımından yine yakın zamanda izlediğim bir diğer anime film olan Hello World’e benzettim. Hatta stüdyoları aynı mı diye kontrol ettim ama değillermiş.
Sonuç : İzlemeniz durumunda güzel bir 1.5 saat geçirebilirsiniz (tabii konu ilginizi çektiyse ve CGI kullanılmasını sorun etmiyorsanız), izlememeniz halinde de pek bir şey kaybetmezsiniz. Bence çerezlik bir anime-filmdi.
Not: Konuyu epey dağınık yazmışım umarım okurken canınız sıkılmamıştır.

2 Beğeni

Ben şu sıralar Overlord’un ilk sezonunu izledim,gayet hoş bir anime sanki bir fantezimin hayat bulmuş hali.Oynadığın oyunun dünyasına girmek hep çok ilgimi çeken bir konudur ve böyle eserleri izlemekte gayet keyif verici ama ana karakterin bu olayı bu kadar çabuk kabullenmesi ve diğer karakterlerle ilişkisi yinede tuhaf. Puanım:7.5 / 10

3 Beğeni

3-gnl

Animemiz ailesini kaybetmiş bir profesyonel shogi oyuncusu Kiriyama Rei ile aynı şekilde ailesini kaybetmiş Kawamoto ailesi kızlarının birbirini tamamlaması ve Rei’nin shogi hayatını ele alıyor. Ele alma şekli ise genel olarak o yaştaki bir kişinin neler yaşadığı, yaşadığı şeyler ile çevresinde olan kişilerin yaşadığı şeylerin birbirini etkilemesini anlatması ve yaşına ve yaşantısına göre-rağmen olan kişisel gelişimine dayanıyor. Yani komik suratları ve kişiler arası dialogları filan saymazsak kalan çoğunluk görsel roman tadında karakterin bir şeyler anlatması ile geçiyor ve ilginçtir ki şu an isim olarak aklıma gelmese de benzeri olan şeyleri bunun yarısı kadar bile yapmayan animeler de sıkar iken bu anime de hem görsel şölenden ötürü hemde anlatım biçiminden ötürü gram sıkılmıyorsunuz. -Tabii öznel yorumdur.-

İkinci kez izlediğim bir şaheser oluyor bu anime ve birden fazla kere izlenmesini de tavsiye ediyorum. Dram ve komedi unsurunu bir arada mükemmel şekilde vermesinin ötesinde bunları verdiği aile, yalnızlık, toplumdan uzaklaşma, zorbalık ve daha bir çok konuyu dediğim gibi diğer her animeden tamamen farklı bir biçimde veriyor. Sonbaharda üçüncü sezonun gelme ihtimalini okumuştum ve umarım daha fazla da gecikmez. Her sezonu benzer şekilde gitmesine karşın ele aldığı farklı farklı temalardan ötürü baymak yerine daha da fazla ilginçleşiyor. Üçüncü sezon ise bu sezonlar içinde en iple çektiğim bakalım.

Kiriyama’nın kişisel gelişimi ise öyle bir süreç ki siz farkına bile varmadan karakterin iç dünyasına girip gelişimini gözlüyorsunuz ama aslında değişim ve gelişimin farkına bile varmıyorsunuz. Öyle bir süreç ve düzene yayıyorlar ki bu durumu, öyle olaylarda ufacık ufacık değiştiriyorlar ki en sonda fark edince hayret ediyorsunuz. Ben ilk başta tam olarak kulüpte ki erişte partisinde kahkaha atarlarken fark ettim. Son bölümü izledikten sonra ise ilk sezonun yedinci bölümünde hina ve momo’nun pro-kishi olduğunu öğrendikleri sahne çok hoşuma gittiği için bir izleyim diyerek açtım neye uğradığımı şaşırdım. O kadar farklı bir atmosfer-dünya ve karakter ki. Ama aslında Kiriyama aynı Kiriyama yani. Bu kadar güzel süreç yönetilir bir anime de helal olsun diyorum.

Bahsettiğim zorbalık konusu ise ilk izlememde o kadar içine çekmeyen ve kaçırdığım noktaları olan bir konu iken ikinci izlememde anlıyorum ki animenin en can alıcı noktalarından birisi oluyor. Bu konuyu ele alan diğer animeler de genelde benzer şekillerde üstün körü tek bölümde geçilirken bu anime de ikinci sezonun yarısına yakını ele alınıyor ve hem zorbalığa uğrayan kişi - kişiler, hem zorbalıktan sonra yaşananlar, hem zorbalık uygulayan kişiler hem de öğretmenlerin gözünden teker teker olayı görüyor yorumluyor ve içesine gözlemliyoruz. Yeni sezonu gelirse bir kez daha baştan başlayacağım. Animenin genel özeti olarak da açıklayıcı olması için açılış müziğinde olan şu mükemmel ötesi görseli aşağıya bırakmayı borç bilirim. Bu görseli ve anlamını ilk izlememde nasıl kaçırdım aklım almıyor. Sırası ile alt alta ekleyeceğim;


Hem içinde ki müziklerin hem de açılış ve kapanış müziklerinin hepsinin şaheser olduğunu belirterek bitiriyorum. Attığım görsellerin de bulunduğu favori müziğimi de aşağı bırakıyorum. Hem söyleyen hem sözleri bir mükemmel;

Son olarak shogi konusunda ise taşların görevi için anime içinde yapılmış bu muazzam çocuk şarkısını paylaşmazsam olmaz. :smiley: Tabii alt yazılı bulmak ya da Japonca anlamak lazım. Animede 8-9. bölümlerde geçiyor.

Bugün de 3-gnl övdük şükür. :krs:

Shogi konusunu ele almamışım özür dileyerek ekleme yapıyorum. Shogi konusunda animenin içinde bir çok maç izliyor ve az çok shogi ile ilgili bilgiler alıyoruz. Turnuvalar, ünvanlar ve diğer shogi oyuncularının shogi ile olan bağlarını azcık bile olsa atlamadan işliyor ve hem empati kurmamızı hemde hepsinin kazanmasını istememize sebep oluyor. :smiley: Oturup dakikalarca Kiriyama’nın oyunu oynamasını anlatmasını ve karşısında ki kişiyi yorumlamasını izliyor ve sıkılmıyorsunuz yani. Bir oyun ve bir oyunu oynayan karakterler bu kadar ilginç kılınabilirdi öyle söyleyeyim.

Shimada için ise iki kelam etmezsem olmaz. Adamı resmen basamak diye kullandılar tilt oldum. Souya neyse onu zaten yenmesini beklemiyorum ama kishi-ou turnuvasında kaybetmesi resmen ayıptı ya. Adam çabalıyor ediyor nerelere geliyor ama bir dayı milletin yükünü taşıyor diye onu kazandırıyorlar. Şu 2 sezon içinde Shimada’nın oynadığı en azından bir turnuvayı kazanması ya da bir ünvan alması lazımdı yani bence ayıp ettiler. Üçüncü sezonda umarım olur.

4 Beğeni

3 gatsu no lion, animelere bakış açısını değiştirecek kalitede güzel bir yapımdır. Ben de iyi ki izlemişim ve bu karakterler ile tanışmışım diyorum. Özellikle toplumsal konuları işlemesi, yalnızlık teması, öğretmen-öğrenci ilişkisi, zorbalık konuları ile mükemmel bir animedir. Biraz da biz övelim. :laughing:

4 Beğeni

Ben daha izlemedim, ondan övmüyorum :yum:

3 Beğeni

Psikolojik türde bir anime izleyeyim dedim de başıma neler geldi. O değil de bu animeden neden hiç kimse bahsetmiyor? Haksızlık ediliyor bu animeye. Gerçekten bugüne kadar duymadığıma üzüldüm.

Yakusoku no Neverland
Bölüm sayısı: 12
Türü : Bilimkurgu, gizem, korku, psikolojik, gerilim

Sadece animenin türüne bakmak bile seni içine çekiyor. Hikayemiz şöyle: Ana karakterlerimiz Emma, Ray ve Norman yetimhanede kalan en zeki 3 çocuktur. Yetimhanedeki çocuklar anne dedikleri bir bakıcı tarafından sevgi dolu bir ortamda yetiştirilmekte ve uygun aile bulunduğunda ise evlatlık olarak oradan gitmektedirler. Bir gün içlerinden birinin gönderilmesi sırasında Emma ve Norman dehşet verici gerçeği öğreniyor ve kaçış mücadelesi başlıyor.

Bu animenin gizem dozu aşırı yüksek. Korku ve gerilim de olunca animeyi izlerken nefes almayı bile unuttum o derece yani. Anime karşılıklı hamleler, stratejiler ve planlarla ilerliyor. İzlemesi gerçekten heyecanlı ve gerilimli. Mükemmel başlayıp mükemmel bir finalle bitiyor. 2. Sezonun daha da iyi olacağını düşünüyorum. Sadece 1 bölüm izleyin ve animenin sizi içine çekmesine izin verin.

10/10

Ekleme: Animenin finali mangada 37.bölüme denk geliyormuş. Manga şu an güncel ve bölüm olarak 175’e kadar gelmiş. Hem de Türkçe olarak 175. Bu merakla ne yapacağım ben? Daha btoom’un mangasını bitirmedim…

  1. ekleme: Spoiler yorum yapmayacaktım ama dayanamadım. Bu anime kadar beni şok eden anime pek azdır.
  1. bölümde dışarı çıkınca ne yapacaksınız sorusuna Ray’in ‘‘Önce hayatta kalmam gerek’’ demesi ilginç gelmişti. Daha o zamandan belliydi, bir şeylerin yanlış olduğu.
  2. Bölümde Norman’ın Ray’i ikna etmesi, kaçış planı için herkesi götürme fikrinin onaylaması, o konuşmalar çok iyiydi şok olmuştum.
    Ray’in casus olmasına şok olmuştum, çift taraflı casus olmasına tekrar şok oldum.
    Duvarın arkasının uçurum olması da şok etti beni. Yok artık, daha ne kadar zor olabilir ki demiştim.
    Norman’ın ölüme gitmesine üzüldüm. Yine de ucunda ölüm bile olsa tüm bildiklerini aktardı gitmeden önce.
    Norman gidince Emma ve Ray’in yıkılmış olması normal gelmişti. Meğer Emma çaktırmadan herkese talimat veriyormuş. Çocuklar çoktan planı öğrenmiş bile. Bir şok daha!
    Ray’in en başından beri intihar etmeyi düşünmesi bile beni şok ederken, Norman’ın bunu da düşünerek plan yapması daha şok edici geldi bana.
5 Beğeni