Arkadaşlar teşekkürler. Bu konunun aktif olmasını seviyorum. @nymeria Güzel anime sahiden. Bitince yorumunu bekliyorum. @Arqonquin O nasıl anime yorumu öyle? Fragman gibi olmuş. Devamı nerede Gerçi benim yorumlar da anime tanıtımı gibi oluyor genelde. @Haruka Kokoro Connect merak ettim şimdiden. İzleyince senin de yorumunu bekliyorum. @Arqonquin Sanırım dediğin boardgame hakkında kimsenin fikri yok.
Bu arada şu tamamen aklımdan çıkmış, az önce izledim.
Liz to Aoi Tori
Bundan bahsetmeyi unutmuşum. Bu film Hibike! Euphonium’un 3. filminde bahsi geçen Liz ve Mavi kuş hikayesini anlatan bir yan hikaye filmi. Bu filmde başrol oyuncularından ziyade diğer kulüp üyelerine odaklanılmış. Sanki 3. filme ova yapılmış gibi. Yan hikaye olduğu için izlenmese de olur. Ama KyoAni kalitesinden bahsediyoruz burada. Bu kadar da güzel anlatılmaz ki! Bi de gözüme toz falan kaçtı galiba. Ne oldu anlamadım, gözlerim yeter artık durun.
Ee, merak edin izleyin diye, ben beğendim (neredeyse her anime güzel geliyor bana ama, iyi seçiyorum herhalde ). Çizimleri güzeldi bence. Henüz Ghibli filmi izlememiş, ya da en fazla 1 bilemedin 2 filmini izlemiş biri olduğumu göz önüne koyarak, bazı karakter tasarımlarını Ghibli karakterlerine benzettim
O oyun sadece Japonca üretilmiş ve satışta göremedim, ama Japonca bı sitede(üreticinin sitesi) bir şeyler yazıyordu. @per.ercan belki tercüme eder bize (işi gücü yok bizle uğraşacak). Ben görünce paylaşmak istedim. (Oyun kartlarının vs İngilizceye çevrilmiş bir şeklini buldum, gönüllü biri çevirmiş).
Ekleme: @Orhan_Kolibandi, Kaguya-Sama mangasından devam edip bitirmiştiniz, mangadan devam etmemi önerir misiniz?
Çocukluğumun çizgi dizisi olduğu için tekrar izleyeyim dedim. Bir kaç sene önce açıp beğenmemiştim ama bu kez bitirmeyi kafama koydum. Mangayla birebir aynı gidiyor, bu hoşuma gitti. Ve sulu göz, sakar ve şapsal Usagi Tsukino’yu da hala çok seviyorum. İzlerken duygulanmıyor değilim.
Lise döneminde ve bebek olmak üzere kardeş iki ana karakterimiz var. Anne ve babalarını uçak kazasında kaybeden kardeşler, aynı kazada oğlu ve gelinini kaybetmiş okul müdiresi tarafından bir koşul karşılığında evlat alınırlar. O da büyük kardeşin okulda bulunan bebek bakıcılığı kulübüne katılması ve buradaki bebeklerle ilgilenmesi.
Seri müthiş bir tatlılıkla, akıcı bir şekilde ve yormadan ilerliyor. Çoğunlukla yüzünüzde gülümseme bırakıyor ama aradaki hüzünlü sahneler göz yaşartabiliyor. Çizimleri güzel fakat animasyonlarında eksiklik hissediliyor. Bu eksikliği de karakterlerin tatlılığı ile gideriyor. Bu aralar canınız sıkkın ve mutsuzsanız izlemenizi tavsiye ederim.
@Expelliarmus Yukarılarda hyouka yorumunuzu gördüm. Eger izlediyseniz bu animeye benzer gizem çözme, çıkarım yapma içeren gizem,polisiye animeleri önerebilir misiniz?
Slice of life da olabilir.
Çok çok sevmeme rağmen konusunu anlatmaya çalışınca “hocam şimdi mushi diye bir şey var…” diyip tıkanıyorum. 2 sezonu da birbirinden bağımsız bölümlerden oluşmakta. Ana bir hikaye yok. Mushi uzmanı Ginko-san ile birlikte gezip “mushi” ile ilgili sorunları çözmesini izliyoruz. Bölümler arasında nadiren ve zayıf bağlantılar oluyor.
Huzurlu ve çoğu zaman hüzünlü. Doğa çizimleri ise harika, her hikaye birbirinden güzel.
Benim gibi episodik dizi/anime sevenler için biçilmiş kaftan kısacası. Sevmeyenler bile bir şans vermeli.
Natsume Yuujinchou
Natsume için kurşun atar kurşun yerim öncelikle.
Mushishi ile biraz benziyorlar. Bağımsız bölümlere rağmen arkada dönen bir hikaye var ama 6 sezondur ilerleme kaydetmedi pek Natsume normal insanların aksine youkai’leri görebiliyor ve bu yüzden çok yalnız. Anlaşılmıyor ve garip bulunuyor. Anime ilerledikçe Natsume’nin kendini kabul edişini, arkadaşlıklar ve bir aile edinmesini izliyorsunuz. Bazı bölümleri ağlatıyor bile. Çok seviyorum seni çok.
Ayrıca bugün kafama öyle estiği için Shingeki no Kyojin’in ilk sezonunu bitirdim. Shounen sevmediğim için kendisiyle çalkantılı bir ilişkim var. İkide bir yarım bırakıp sonra en başa dönüp bitiriyorum bölümleri. Geçen sene de 3. sezonun 2. kısmını izlemeden bırakmıştım. Bu hafta, sonuna kadar gelirim muhtemelen.
En son Banana Fish yayınlanırken güncel olarak anime izlemiştim ve şimdi yeni çıkanlardan hiç haberim yok. Bu yüzden önerilere açığım.
Güncel animelerden Kaguya-Sama(2. sezon) ve Yesterday wo Utatte izliyorum. Kaguya iyidir, diğeri de başladım, bari sonunu getireyim diye izlediğim bir anime.
Yazdığınız animelerden Mushishi nasıl bir şey anlamadığım için (tanıtımları vs) başlama konusunda istekli değildim ama artık izlemem gerek diye düşünüyorum
Natsume neymiş öyle, onu da merak ettim. Youkai dediğiniz şu ejderha gibi duran beyaz şey mi?
Bir de şuraya soru iliştireyim, İnitial D seven var mı forumda? 4. Sezon yarısına kadar güzel güzel geldim ama sonra anlayamadığım bir şekilde kaldı öylece. Devam etmem için güzel şeyler söylerseniz fena olmaz
İki tavsiyen de ilgimi çekti, yarın Kaguya’dan başlarım
Evet beyaz şey bir youkai ama kendisi bir ejderha değil, kurt diyebilirim sanırım. Youkai’ler de normal insanların göremediği doğaüstü ruhlar iyisi de var kötüsü de
Natsume biraz stabil devam eden bir anime. Bir noktada yeter artık bir şey olsun diyebilirsin belki ama çok güzel bölümleri var bir göz atabilirsin.
Bir kişiyi daha Mushishi izlemeye heveslendirmekten mutluluk duyuyorum umarım seversin.
Hyouka izleyen birini görmek güzel.
Öncelikle Hyouka gibi başka bir anime izlemedim. Çünkü hyouka hem slice of life hem gizem türünde. Böyle başka anime var mıdır onu bile bilmiyorum. Ama madem sormuşsun birkaç tavsiye vereyim:
Sana baccano ve durarara tavsiye ederim. Farklı konusu ve bol karakterleri ile zihni baya meşgul ediyor. Ama sırayla izlemen lazım. Aralarında küçük de olsa bir bağ var. Önce baccano.
Polisiye pek izlemedim ama gizem dolu şu animeleri seversin sanırım: Psycho pass, Ghost in the Shell stand alone complex ve Zankyou no Terror. Ayrıca izlemediysen Fullmetal alchemist brotherhood da güzel anime.
Slice of life dersen de Hyouka ile benzerliği olmasa da aynı stüdyo yani KyoAni animeleri tavsiye edeceğim. K-On, Hibike! Euphonium ve Violet Evergarden.
Valla amacım sonraki bölümün mangasını okumaktı, bir anda gaza gelip bölümleri okumaya başladım. Hikaye kalitesini korumakla kalmıyor bi de üstüne çok güzel dallanıp budaklanıyor. Ishigami’dir, Miko’dur, Hayasaka’dır hepsi daha da ilginçleşiyor. Şimdilik ortada 5. sezona yetecek malzeme var, corona ertelemesi yüzünden bu kısımların animesi en erken üç sene sonra çıkacak. Beklemek istemiyorsanız başlayın bitirin derim.
Yen olarak bakınca o kadar da pahalı görünmüyor ama lira cinsinden 400 lirayı buluyor Yurt dışına gönderiyorlar mı o konuda bir ibare bulamadım sitede.
FMA dışında önerdiğiniz 9 animeden 4’ü listemdeydi. Diğerlerini de ekledim.
Durarara başlayıp 5. bölümde bırakmıştım. Seiyuu’ları beğendim kişilerdi oysaki🙂. Yorumunuzu dikkate alarak önce baccano ya bakıp seriye dönerim belki.
Kakushigoto bitti. Bu sezonun en tutarlı animelerinden biriydi bana kalırsa. Ayrıca bana Sayonara Zetsubou Sensei gibi bir şaheserin varlığını tekrardan hatırlattığı için minnettarım kendisine.
Relife
Bölüm Sayısı: 13+4 ova
Tür: Slice of life, romantik, okul
Bu animenin başlangıcı “Sen bir neet’sin. Seninle bir anlaşma yapalım” diyen Welcome to the NHK animesine benziyor. Ama devamında ise ana karakterimizin birden 10 yaş gençleşip lise yıllarına geri dönmesiyle Boku Dake ga inai Machi animesine daha çok benziyor. Gerçi Boku Dake ga inai Machi’de 18 yıl geriye gidiyorlar da neyse konumuz bu değil. Şahsen böyle bir anlaşma görsem benim soracağım ilk soru “Bu işten sizin çıkarınız ne?” olurdu. Ama anime olduğu için bir şey demedim. Yine de güzel bir açıklama görmek isterdim. Şöyle bir yorum gördüm öyle haklı ki buraya da almak istiyorum: Bu arada harbiden çocukluğun-ergenliğin falan kıymetini bilin. Üniv. ve sonrasında hayat baya boka sarıyor Suratınızda malca bir sırıtışla bu lise animelerini izliyorsunuz.
Animede geçen bir konu aklıma takıldı. Başka bir animede de görmüştüm. Üst üste gelmesi güzel oldu. Şöyle ki biriyle konuşurken ona yalan söylemeden ama gerçekleri de söylemeden karşı tarafı kırmadan nasıl konuşabiliriz? İşte buna iletişim diyorlar. Bu konuda ben de kendimi baya zayıf hissediyorum…
İşlenen tema, gelecekte insanların çıkarcı insanlara dönüşmesi, arkadaşlık ilişkileri güzel işlenmiş animede. Ova bölümleri bildiğiniz 2. sezon gibi olmuş. Daha uzun olmasını isterdim ama en azından bir son oldu animede. Mutluyum. Ayrıca aşk deyince illa öpüşmek gerekmediği bir şekilde anlatılmış gibi geldi bana. Pek çok kişi bu sahneyi görmek istemiş olabilir ama ben yavaş yavaş işlenen aşkı daha çok seviyorum. Tabii uzatıp tadını da kaçırmamak lazım. Bu anime tam yerinde olmuş. İkisi ayrı kalıp bitecek sandım var ya. Neyseki korktuğum başıma gelmedi mutlu sonla bitti.
Animenin müzikleri fena değildi bence. Bütün ending müzikleri farklı olmuş. Çeviri yapan fansub var mı diye baktım da bulamadım. Benim favorim 12. bölüm ending oldu.
An itibariyle Fullmetal Alchemist : Brotherhood animesini bitirdim. Karanlık evreni ve müzikleri ile mükemmel ötesi bir şeydi. Yeri geldi duygulandım, yeri geldi güldüm. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Müthiş bir animeydi. Öyle çok anime izlemedim ama izlediklerim arasından en sevdiğim anime bu oldu. Herkesin izlemesini tavsiye ediyorum. Puanım 10/10.
Cowboy Bebop
Bölüm Sayısı: 26+1 ova+1 film
Türü: Aksiyon, macera, komedi, dram, bilimkurgu, uzay
Fena anime değildi. Galaksinin koruyucuları filminin anime versiyonu gibi. Konusuna kısaca uzayda geçen ödül avcılarının günlük hayatı diyebiliriz. 1998 yılında çok popüler olabilir, o zamanlar belki klişe de değildi ama izlerken çoğu şey klişe geldi bana. Bazı bölümler dolu dolu geçerken bazı bölümler sanki öylesine çerezlik yapılmış. Ergo Proxy’nin yönetmeninden daha çok şey beklerdim.
Kulaklıkla anime izlemeyi severim. Bu anime eski olsa da sol kulak, sağ kulak farklı sesler yapılmış birçok sahnede. Benim hoşuma gitti.
Pek çok klişe olsa da güzel sahnelerden bahsetmek isterim. Sigara izmariti içine mikrofon yerleştirmek çok iyi fikirmiş. Kimin aklına gelirdi ki? Faye’in geçmişini tam anlamıyla öğrenemedik. Nasıl bir kaza olmuş, neden dondurmuşlar vs. Sanırım ailesi çok zengindi. Ama yıllar sonra ne ailesi ne de onlara ait bir şey kaldı. Faye’i kandıran avukat çok iyiydi. Miras yerine borç bıraktı. Şaka mısınız siz Fakat 18. bölümde baya bi empati yaptım. Faye’in 13 yaşındaki halinden 23 yaşındaki haline bir mesaj: “10 yıl sonraki ben, seninle aramızda çok fark var. Ama vazgeçme, elinden geleni yap. Ganbatte!” Hacker Ed’in öyküsü de güzeldi. Yetimhanede büyümüş olsa da hiç üzgün olduğunu görmedik. Daima pozitif, daima güler yüzlü, eğlenmesini bilen bir karakterdi.
Animenin giriş müziğinin aksiyon olması, bitiş müziğinin duygusal olmasını bu anime mi başlattı acaba? Son iki bölüm için şunu diyebilirim: Esas kötümüz yeterince kötü değildi bence. Ama sahneye çıkacağı belliydi. Esas kızımız Julia da geleceği belliydi. Ortalıkta aksiyon varsa taraflardan birinin veya ikisinin de öleceği belliydi. Güzel olmuş böyle bir son diyebilirdim ama “tahmin edilebilir” olduğu için pek sevemedim. Fazla abartıldığını düşünüyorum.
Ova bölümü tüm bölümlerin en güzel sahnelerinin ve repliklerinin her karakterin kendine göre yorumlaması gibiydi. Bruce Lee göndermesini ve su gibi olun repliğini tekrar görmek güzel oldu. Animenin en güzel repliği ise “geçmişin nasıl olursa olsun, önünde hala bir gelecek uzanıyor” bence. Filmini ise animeden daha çok sevdim. Film zaman olarak animenin 23-24 bölümleri arasına denk geliyor benden demesi. Cowboy bebop severler için anime bitti derken böyle bir film güzel olmuş. Hiçbir karakter ve söz olmasa da İstanbul temalı birkaç sahne olması da hoş olmuş.
6/10
Not:
faye’in hatırladığı dünyadaki şehir singapur’muş.
-spike dövüşlerinde bruce lee’nin “jeet kune do” dövüş stilini kullanmış.
-19. bölümdeki spike’a swordfish’i vermiş olan ve tamir eden doohan, star trek’de scotty’yi oynayan james doohan’a göndermeymiş.
Spirited Away- Ruhların Kaçışı adlı animasyon filmini izledim.
Yaklaşık 5-6 sene önce izlemek istediğim animelerin listesini yapmıştım. Listemin yazılı olduğu defteri kaybetmişim. Kim bilir neler kayboldu gitti.
Filmi tam izleyecektim ki içeriden yeğenlerim koşarak geldiler. Birisi 10 yaşında diğeri 12 yaşında. Animeye bayılıyorlar bizlerde izleyeceğiz dediler. Filmi başlattım ve anında ikisi de aynı anda konuşmaya başladı biz bunu izledik. Şöyle oluyor böyle oluyor diye anlatmaya başladılar. Spoiler’dan nefret eden birisiyim, pek sesimi çıkartmadım. Bana iyi bir ders oldu, onlarla artık bir şey izleyeceğimi sanmıyorum. Ya da en azından kapak görselini gösterip izleyip izlemediklerini öğrenip izleyebilirim bilemiyorum.
Buraya detaylı olarak incelme yazmak isterdim ama maalesef yazmayacağım. Tek söyleyeceğim, tablo gibi animasyon film yapmışlar. İzlediğim çoğu 2001 yapımı filmden daha kaliteli. Anlatmak istediklerini sevdim ama senaryoda ki kopukluklar gözümü çok fazla tırmaladı. İzlemenizi önerir miyim? Kesinlikle öneririm.
Studio Ghibli’nin kötü işine daha rast gelmedim. Umarım forumda izleyen çıkar ve detaylıca yorum yazar. Benim kaçan şevkimi sizler yakalarsınız.
Bana bu animasyon filmini hatırlattığı için @doyoulikepie adlı arkadaşa çok teşekkür ederim.
Kimi no Suizou wo Tabetai
Filmin İngilizce adı. I want to eat pancreas. Ben de bu pankreastan baya bir şeyler tahmin etmeye çalışmıştım. Bi kısmı tutmuş sanki ama film sahiden güzelmiş. Türü dram olunca daha filmin başlangıç sahnesinden itibaren korkuyor insan. Yanlış zamanda izlemeyin derim. Adı kiraz ağacı anlamına gelen başrolümüz Sakura’yı izlemek güzeldi. Ondan birkaç şey öğrenmişimdir umarım… Biz hastalıktan ölecek derken cinayete kurban gitti ya! Şaşırdım bak. Hiç beklemiyordum bunu.
9/10
Houseki no Kuni
Türü: Aksiyon, Fantastik, Seinen, gizem, dram
Bölüm Sayısı: 12
Ama bu yapılır mı ya? Ne güzel izliyorduk. 12 bölümde bitti gitti. Animemiz 2017 yılında çıkmış. Yıl olmuş 2020 hani bunun 2. sezonu?
Türkçesi mücevherler ülkesi olarak çevrilen animemiz fantastik ögeler barındırıyor. Bildiğiniz insan şeklinde mücevherler işte. Her karakter farklı bir mücevher. Sürekli bir aksiyon var. Ay sakinleri dedikleri garip yaratıklarla savaş devam ediyor. Replikleri de baya anlamlı. Sanırım biraz da bu sebeple seinen demişler bu animeye. Dünya çok değişmiş. Bi zamanlar insanlar varmış ama neler neler olmuş da bu duruma gelmiş?
Aslında iyi güzel de şimdi ben meraktan ölürüm. Manga tr’de 90. bölüme kadar Türkçe mangası var. Pek çok soru açıkta kaldı. Ayrıca tutarsızlık vardı biraz. Ama tutarsızlık değildir belki de. Şöyle ki Bu mücevher insanlar ölümsüz. O yüzden baya uçuk rakamlı yaşları var. Eee insan demez mi bunca yıldır ne yaptınız? Hiç merak etmediniz mi? Sensei dediğiniz adama neden açık açık sormadınız? Fazla kalabalık değilsiniz zaten. Birbirinizin her özelliğini bilmeniz lazım. Hafıza kaybı olsa da bilgi alışverişi ile tekrar tazelemek mümkün. Kağıt değerli az bulunan bir şey iması vardı. Günlük tutmak o yüzden mi yasak? Yasak değilse neden kimsenin günlüğü yok? Başka türlü günlük olsaydı o zaman. Neden teknoloji hiç yok? Et, ruh ve kemik dediniz öyle bıraktınız. Neler oldu geçmişte? Ay sakinleri tam olarak nedir? Neden saldırıyorlar? Sensei neden bölgede tek erkek? Daha önce sensei’ye baş kaldıran oldu mu? Alaşım fikri en baştan aklıma gelmişti benim. Neden diğerleri küçük de olsa deneme yapmıyorlar?
Opening müziğine bayıldım ama ending pek ilgimi çekmedi. Anime iyi güzel olsa da soruların cevabına göre fikrim değişir belki.
Genelde herkes bu tepkiyi veriyor. Ben 12 bölümlük animeleri daha çok seviyorum sonu belli olmuyor ya bazılarında o daha çok hoşuma gidiyor.
Hızlı bitiyor olması tek sorunumdu şimdi iki günde izliyorum.