Kobayashi-san Chi no Maid Dragon:
Dürüst olayım, Kanna fanservisi için izledim. Maid Dragon fanteziniz varsa izlenir. Yoksa çok şey etmeye gerek yok, düz moe animesi işte.
5/10
Darwin’s Game:
Sezonluk anime izlerken pek ilgimi çekmemişti. Seri bittikten sonra hızlıca göz atayım dedim ve beğendim. Her ne kadar klişe olsa bile iyi işlenişle ve karakterleriyle kurtarıyor.
7/10
Nejimaki Seirei Senki:
Birçoğunuz muhtemelen duymamıştır bu seriyi. 2016 yılında Madhouse tarafından yapılmış, yazarının radikal kararları sonucu romanı ivmesini kaybetmiş ve apar topar final yapmış. Animesi ise olduğu gibi yarım kalmış. Dediğim gibi başlaması gereken yerde bitmese gayet iyi bir seri olabilimiş açıkçası. Alternatif bir Ortaçağ döneminde geçen savaş animesi, genç ve pozitivist bir savaş dehasının yükselişini anlatıyor. Hafif bir Logh esintisi sezmedim desem yalan olur.
7/10
Sora Yori mo Tooi Basho:
Henüz bitirmedim. Liseli 4 kızın Antarktika’ya olan yolculuğunu anlatıyor, epey güzel bir anime. Çerezlik izlenir.
Fate/Apocrypha (2017)
Bölüm sayısı: 25
Türü: Sihir, aksiyon, dram, fantastik
Fate serisine hakim olanların bildiği gibi bunda da kutsal kase savaşları var. Ama bu sefer 7 hizmetkar değil 14 hizmetkar savaşıyor. Karakterlerin tarihten seçilmiş olması ve bol aksiyon ile dopdolu 25 bölümlük bir anime bu. A1 pictures kalitesiyle çizimler güzel, müzikler güzel ve animasyonlar da çok güzel yapılmış. İlk opening müziğini muhtemelen başka animelerden de duyduğunuz Egoist söylüyor. İkinci opening daha da iyi. Çünkü Lisa söylüyor. Yine benim favorim seiyuu’larımdan biri olan Miyuki Sawashiro olması çok iyi oldu. (Bakınız psikopat karakterleri çok iyi seslendiriyor ) Tarihten karakterler olunca tarihi meseleler var tabi. Animede Fatih Sultan Mehmet sözünün geçmesine tam sevinirken “o bile korktu” ifadesi kötü olmuş. Tarihi çarpıtmış. Gerçekte olan olayın tam tersini yazmışlar. Neyseki sadece 1 cümle geçti. Yoksa animeyi bırakabilirdim. İyi ki devam ettim. İzlemesi gerçekten keyifli bir animeydi. Şundan kesinlikle eminim ki Fate/UBW’den daha iyiydi.
Senaryonun artıları eksileri için şunları söyleyebilirim:
Önce eksiler
-14. Bölümde siyah caster ne kadar güçlü olursa olsun tek başına hepsinin arasına dalması çok saçmaydı. 1 bölüm tamamen boşa gitti.
-Tarihte erkek olarak geçen karakterleri kız olarak görmek artık baydı. Karındeşen Jack’in kız olması da fazla yani. Hele Mortred’in Arturia’ya baba demesi de ilginç. Karar verin bunlar kız mı erkek mi
-Ruler sen neden kutsal kase savaşına geldin? Aşk yaşamaya mı? Ben sevmedim bu romantizm olayını. Neyse ki kısa yaptılar.
Artılar
+Anime ilerlerken bilgileri parça parça vererek bizi merak ettirmesi. Böylece 2. Ruler ortaya çıktığında gerçekten şaşırmıştım.
+Tarafların değişmesi. Kim kırmızı kim siyah hepsi birbirine girdi. Kafa karışıklığı güzel bir his.
+Aynı takımda bile farklı görüşte insanların olması. Böylece kimin iyi taraf kimin kötü taraf olduğunu seçmekte izleyici baya zorlandı. Her karakter kendince haklı.
+Kabus bölümünü sevdim. Savaşa farklı bir boyut kazandırmış. Fiziksel savaştan çıkıp psikolojik savaşa dönüşmüş. Güzeldi.
Evet trap var ne kadar kabul edilmez olsa da. Steins Gate izleyeli bu trap olayını kabul ettim. Fanservice de var ama aşırı abartı olduğunu düşünmüyorum. Bi SAO kadar yok mesela.
Ben trap olayını kabul edeli çok oldu zaten. Oregairu da Totsuka ve ondan da önce cinsiyeti direkt Hideyoshi olan Hideyoshi karakterinde nasibimi iyice aldim. Lakin Sao örneği gibi zaten başından beri içinde bulunduran bir seri olmadığı için fate, ilerisinde akıma uymak için değişince insan yakıştıramıyor. Tabii ben zero dışı izlemedim ve zero ve öncesinde yok diye biliyorum ama oyunları filan belki direkt öyledir bilemeyeceğim. Bu seriye kadar dayanıp, bundan sonra bırakan çok kişi tanıyorum fate kitlesinden.
O yüzden 8 puan vermene şaşırdım aslında spoiler olmasın diye yazılanları okumadım ama. En azından yavaş yavaş sadece savaş ve animasyon için izlenen bir seriye dönüşme durumu bu ve sonraki serilerde tam olarak o noktaya varıyordu diye biliyorum.
Mesele Fate serisi oldu mu o kadar farklı düşünce var ki genelleme yapmak imkansız. Çoğunluk en iyi seri Zero dese de Zero’yu sevmeyenler bile gördüm ben. Yani şu anda ne desem boş. Zevkler çok değişiyor. İzleyip karar vermek lazım. Stüdyo farkı olunca işleme süreci de değişik olmuş. Eksileri olsa da ben sevdim. Aksiyon arayan aradığı aksiyonu bu animede bulur. Görsellik ve müzik kalitesi arayan da istediğini alır. Felsefik şeyler arayanlar da bunu bu animede bulur. Beklenti Zero kadar olmadığı sürece güzel bir anime.
Sayonara Zetsubou Sensei izledim. Çok keyifli ama takip etmesi de bir o kadar yorucu bir seriydi. Sahnelerin çok hızlı akması, karakterlerin fazla olması ve arkaplanda yer alan yazılar, göndermeler vs. derken hem kurguyu hem de yapılan göndermeleri takip etmek zordu. Buna rağmen birkaç bölümden sonra animenin tarzına alıştım ve çok keyif alarak izledim.
Akla gelebilecek her durumdan kendine umutsuzluk yaratan bir öğretmen ve her biri birbirinden farklı ve çatlak öğrencileri etrafında dönüyor hikaye. Her bölümde birkaç farklı konuyu olağanüstü güzel görsel anlatımla eleştiriyorlar. Konular çoğunlukla Japon kültürü temelinde fakat ben çok da yabancılık çekmedim. Bir bölüm uyarlama eserlerin orijinalden sapmasını, bir bölümde medyanın en gereksiz argümanları bile yüceltmesini, başka bir bölümde politikayı vs. alenen alaya alıyor anime. Bazı bölümler ise sadece parodi. Dördüncü duvarı kırma durumu sıkça yaşanıyor, mesela karakterler bir bölümde “bu bölüm Japonya’da deprem olursa yayınlanmayabilir o zaman istediğimiz gibi davranabiliriz” deyip neler yapabileceklerini düşünüyorlar ama yayınlandığı için biz tabiiki kesilmiş versiyonunu izliyoruz Mesela bir bölümde de, o bölüm için daha önce yapmadıkları farklı bir espri bulmaya çalışıyorlar falan. Sınıfın tahtasında animatörlerin yazdığı saçma ve durumla alakasız mesajlar oluyor. Bir keresinde üçüncü sezon yalan, unutun diye yazmışlardı.
Karakterlere gelirsek, her birinin ayrı bir manyaklığı var ve tam olarak karikatürize edilmiş haldeler. Sadece sms atarak konuşan Meru var, takipçi sapığımız var, dünyalar tatlısı bir hikikomorimiz var, her şeyin eski kalmasını isteyen sensei’nin eski arkadaşı var falan. Bence çok renkli ve eğlenceli karakterlerdi.
Shaft stüdyo muhteşem bir iş başarmış bence, resmen animasyon sınırımızı ne kadar aşabiliriz diye düşünüp bu seriyi yapmışlar. Opening ve ending sekansları şu ana kadar gördüğüm en iyisi olabilir. Ayrıca Zetsubou sensei’nin seslendirmeni çok başarılı. Bazen yapılan göndermelerin fazlalığından bunalsam da beni şaşırtmayı çokça başaran bir seri oldu SZS, izlerken yorulmam bir yana ben çok sevdim animeyi de karakterleri de. Eleştirilen durumlar da çok yakın geldi bana, hala güncel ve herkes için geçerli olabilecek durumlardı. Genel puanım 9/10. Tavsiye ederim ama farklı ve deneysel olan şeyleri seven anime severlere
Aoki Densetsu Shoot! - Blue Legend Shoot!
Uzun zaman önce televizyonda rastlayıp izlediğim bir anime idi ve sonunda buldum. (Yani herhalde bu olsa gerek.) Akşam eve geçince ilk bölümden başlayacağım. O zamanlar kısaca bir kaç bölüm izlerken bile etkilemişti.
Danganronpa: The Animation
Türü: Psikoloji, Gizem, Korku, Okul
Ana karakterimiz liseye yeni geçmiştir. Ama gittiği yer özel bir lisedir. Okula adımını atar atmaz buranın hiç de normal olmadığını anlar ve sadece 15 kişi ile okulda kapana kısılır. Müdür, okuldan çıkmak için ölüm oyununu kazanmaları gerektiğini söyler.
Evet konusundan bu kadar bahsetmek yeterli bence. Gizem severler bu gizemi çözebilecek misiniz? Aslı oyundan uyarlama olan bu anime çok ilginç. Psikolojik ve korku türünde olduğu için müzikleri özenle seçilmiş. Şahsen ben bayıldım! Oyun +18 olmasın diye pembe kan kullanmış. Evet pembe. Anime de buna sadık kalmış. Ama buna takılmayın. Çünkü çok iyi işlenmiş. Oyunu daha uzun ve daha güzel deseler de ben animesini de çok sevdim. Gizemiyle, akıl oyunlarıyla ve muhteşem müzikleriyle beni benden aldı.
9/10
Durun daha bitmedi. Ben sadece 13 bölümlük ilk sezonu izledim. Ama animenin 2. sezonu yok! Fakat 3. Sezonu var. Hayatımda böyle bir anime görmemiştim daha önce. Oyundan uyarlama animeler ilginç oluyormuş. 2. Sezonu yok ama Danganronpa 2 diye oyunu var. Görsel roman tarzında 35 saatlik bir oyun. Dileyen bunu oynayıp 3. sezona geçebilir. Ama tavsiyeler tüm serinin oyunu oynanması üzerine. İngilizcesine güvenenler bu oyunu kaçırmasın derim.
Bitiremeyeceğinizi biliyorsunuz değil mi? Yani stüdyo iflas etti, ikinci sezon yalan oldu. Ben mangadan devam edeyim dedim ama animede olmayan alakasız karakterler çok sıkıcı olduğu için bıraktım.
Jojo (2012 yapımı olan)
Jojo’yu kelimelere dökemem.Adeta bir sanat eseri.Karakterlerin işlenişi,müzikler vb. etkenler sadece birkaç etken bu seriyi en iyi yapan.Erkek misiniz?Jojo izlemediniz mi?O zaman erkekliğinizi bir daha gözden geçirin.
Danganronpa değil hocam Deadman Wonderland’den bahsediyorlar. Danganronpa’ya gelirsek, ben ilk oyunu geçen hafta bitirdim. Şimdi ikinciyi bekliyorum (psp’de oynuyorum ve oyunlar psp için sadece japonca çıktı, ilkine patch yapıldı ama ikinci yeni yapılıyor hala buglar var.) anime özet denilebilir ama oyuna gayet sadık. Bir de danganronpa another episode: ultra despair girls var. Bir de ilk oyun bir vn olmasına rağmen çok güzel oynanış mekaniklerine sahip ama potansiyelini tam kullanamamış. İkinci oyun daha iyidir diye umuyorum, buglar çözülünce hemen başlayacağım.
Danganronpa gibi oldu. Tamam verin cezamı, idam cezası. şu müzik de çalsın arkada.
son zamanlarda Fate evrenine daldım o da bitti.
Fate/Extra
Sırf meraktan izledim. Shaft stüdyosu üzgünüm hiç olmamış. Aksiyon sahneleri zaten berbat, bunu fanservice ile kurtarmaya çalışmışsın daha kötü olmuş.
3/10
Fate/Grand Order: First Order (2016)
Grand Order serisinin ilk filmi. Klişelerden uzak ilginç bir paralel evren olmuş. Zaman yolculuğu ve kutsal kase savaşı ile ilginç bir konusu var. Ama sonu zayıf kalmış.
6/10
Fate/Grand Order: Zettai Majuu Sensen Babylonia (2019)
Bu da filmden sonra devam eden 21 bölümlük anime. Yine zaman yolculuğu var ama anime fantastik olunca sanki bir anda isekai animesine dönüşmüş gibi oluyor bu sefer. Bu animede önce çıkan karakter Fate/Zero spoileri olacağı için şöyle söyleyim: Babylonia Babil demek. Aslında tahmin etmek zor değil. Bu animede öne çıkan karakter Gılgamış. Gılgamış severler bu animeyi sevebilir. Ben hiçbir karaktere ısınamadım. Ama seven olursa güzel anime.
6/10
Lord El-Melloi II Sei no Jikenbo: Rail Zeppelin Grace Note (2019)
Fate/Zero sevenlerin bunu da seveceğini düşünüyorum. Fate/Zero’nun hemen arkasına izlenebilir hatta.
Bu animenin konusundan bahsetmek bile Fate/Zero spoileri olur. Ama izleyenler için kısaca şöyle diyebilirim: Fate/Zero’da hayatta kalan Waver Velvet’in kutsal kase savaşlarından sonra ne yaptığını anlatıyor. Bu anime diğer Fate serileri gibi değil. Bir kere kutsal kase savaşları yok. Daha çok dedektiflik öyküsü izler gibiydim. Agatha Christie romanları okuyanlar için bazı şeyler tanıdık gelebilir. Belki de olayı çözersiniz. Çünkü animede yeterince bilgi verilmişti ama ben yine de çözemedim. Kısacası gizem türünü iyi işlemiş.
8.5/10
Not: Şu linki de buraya bırakayım. Bundan daha kapsamlı yazı bulan olursa haber versin.
Attack on titan ile ilgili bir sorum var. Animesi 4. sezon ile final yapacakmış sanırım. ben animenin sadece ilk sezonunu izlemiştim mangada ise Eren’in köy evin bulduğu, babasının buna nasıl titan güçlerini verdiğini ve geçmişte oğlunun kıllı titan mı ne olmasıyla ilgili kısımlarda bayıp bırakmıştım. Çizimleri de bana göre değildi sanırım. Neyse animesi final verdiğine göre. sorum mangası bitti mi animesi izlemeye değer mi? Mangası bitti mi o kadar karmaşada iyi bir final verdi mi?
) Tarihten karakterler olunca tarihi meseleler var tabi. Animede Fatih Sultan Mehmet sözünün geçmesine tam sevinirken “o bile korktu” ifadesi kötü olmuş. Tarihi çarpıtmış. Gerçekte olan olayın tam tersini yazmışlar. Neyseki sadece 1 cümle geçti. Yoksa animeyi bırakabilirdim. İyi ki devam ettim. İzlemesi gerçekten keyifli bir animeydi. Şundan kesinlikle eminim ki Fate/UBW’den daha iyiydi.
Mesela bir bölümde de, o bölüm için daha önce yapmadıkları farklı bir espri bulmaya çalışıyorlar falan. Sınıfın tahtasında animatörlerin yazdığı saçma ve durumla alakasız mesajlar oluyor. Bir keresinde üçüncü sezon yalan, unutun diye yazmışlardı. 
Anime de buna sadık kalmış. Ama buna takılmayın. Çünkü çok iyi işlenmiş. Oyunu daha uzun ve daha güzel deseler de ben animesini de çok sevdim. Gizemiyle, akıl oyunlarıyla ve muhteşem müzikleriyle beni benden aldı.
