Seven Deadly Sins tamda sırf bu iki şey yüzünden başladığım bir animeydi ama bi türlü devam ettiremedim
Ecchi, Shounen falan filan hiç gelemediğimi anlamadım ben bu animede. Sürekli lakayit lakayit takılıyorlardı animede. Onu geçtim başroldeki eleman ayıptır söylemesi 2 dk da bir kızın göğsünü avuçlayıp duruyordu. Gerçekten millet nasıl izliyor bu tür animeleri diyordum içimden. Asla anlayamayacağım bu animenin dünyaca nasıl bu kadar sevildiğini.
Hatta direkt sanırım Shounen türü bana göre değil. İzlediğim tek 4 Shounen seri; Death Note, Attack on Titan, FMAB ve Bleach. Tabi Bleach hariç diğer üçüne Shounen demek için bin şahit ister. Hepsi daha çok Seinen türüne kayan animeler. İçlerinden en koyu shounen olan Bleach bile aslında daha çok “Dark Shounen” dediğimiz kıvamda bir seri.
Bünye alıştı ciddi seri izlemeye artık zevk alamıyorum oturtsalar bıçak dayasalar Nanatsu no Taizai izleyemem mesela. Bir gün izlemek istiyorum ama bi umut…
Ya evet tipik Shounen fakat kesinlikle One Piece ve Naruto vs seriler gibi değil bence. Bleach konusu gereği üstte yazdığım gibi Dark Shounen kıvamında. Mesela FMAB ve HxH da bunun gibi. Resmen Seinen’e kaçan sahneleri oluyor. Mesela atıyorum One Piece ve Naruto’da ciddi sahne sayısı 10 ise diğer saydığım üç serideki ciddi sahne sayısı 100 dür.
Yoksa direkt irdelemeden üstünkörü baktığımızda Bleach’de pek tabii bir Shounen evet. Fakat dediğim gibi Shounen’ler bile kendi içlerinde farklı kategorilere ayrılıyor bence. Her Shounen kesinlikle aynı değil.
Mesela anime izlemeye yeni bașlayan birine Attack on Titan ve Naruto aynı tür desen “hadi ordan, kafamı buluyorsun” der. Çünkü baktığında ikisi de birbirinin aynısı olan Shounen’ler değiller asla.
Bu anime kategorilendirme işi baya üstüne konuşulacak, çetrefilli bir iş ya. Bana kalsa Death Note’a falan asla Shounen demem mesela yani.
Ben dallandırmalarını çok bilmiyorum da hani süper güç ve kılıç kalkan varsa shounen diyorum.
Baş karakterin kızı mıncıklaması bitmiyor zaten ama onun dışında ecchiye kayan pek sahne yok. Komedisi temposu ve savaş sahneleri hoşuma gitti biraz da kendi evrenim Okzo’ya benzettim nantsu evrenini o sebepten
Bu tür terimleri hiç araştırmadım ve tam bilmiyorum ama shounen tag’ı erkek olan ana karakterin yaşı 16 ve altı olduğu zaman söylenmiyor mu? Shounen anime denince akla zaten naruto, op, dz, bleach, hxh filan gelir doğrudur ama dediğim kriteri karşılayıp bu animeler gibi olmadan shounen tag’ı alan animelerde var diye biliyorum. Zaten japonca da shounen genç erkek çocuklar için kullanılan bir terim olmalı.
Yaş aralığı aşağı yukarı doğru. Siteden siteye o yaşlar değişiyor. Bizim forumda da bununla ilgili yazı var hatta. Eğer anime kaynağı manga ise çoğu manga en popüler manga olan shounen jump’ta yazmak istiyor. Dolayısıyla shounen kategorisi de aşırı geniş. Seinen’e kayan birçok shounen manga var. Bence türlere çok takılmamak lazım. Konusu ve işleniş tarzı güzelse tamamdır. Shounen animeleri sevsem de işleniş tarzı bakımından daha çok seinen seviyorum. Bu nedenle @Buggy de haklı.
Samurai Champloo benimde bu konuda üstüne çok düşündüğüm bir anime. Aslında her ikisine de girmiyor tür olarak fakat her ne kadar komedi unsuru bolca olsada Seinen olarak kabul ederim ben Champloo’yu. Çünkü Shounen olmadığı kesin. Diğer yandan Seinen ögesi bulundurduğu çok sahne var. Keza ona çok benzeyen Cowboy Bebop’ta aynı şekilde.
Animeye bu şekilde başladım. Hiç araştırmadım türlerini. Seinen veya shounen ne zaman biri söylese kafam karışıyor anlam ve kelime olarak aklımda kalmıyor hiç.
Hangi anime ilgimi çekerse onu izliyorum.
Reel-Robot mu, Super Robot mu? Ondan sonrası savaş, bilimkurgu, fantastik (evet, oluyor). Ondan sonra mizah, drama. Bir ondan sonra, bir ondan sonra daha gide gide animenin birine denk geliniyor.
Seinen-shōnen ayrımı, genel algının aksine bir çocuksu-olgun ayrımı değil. Eleştirdiğim nokta bu işte. İstediği kadar ağır bir teması olsun, nihayetinde 18 yaş altını hedef alan, shōnen jump ve türevlerinden çıkmış bir seri, bu yüzden shounen. Elbette 18 üzerinin izlemeyeceği klişe ve reellikten uzak animeler olduğu anlamına gelmiyor. Dolayısıyla sevdiğiniz bir seriye shounen dediğimde lütfen tetiklenmeyin.
Legend of The Galactic Heroes 32. bölümdeyim. Çabucak biticek korkuyorum ama vaktim de çok.
Anime o kadar dolu ki neyi öveyim bilemiyorum. Özellikle son iki bölümdür tek bir boş diyalog yok, pür dikkat izliyorum.
Gidip herkese animeyi öneriyorum. Başlarını şişirdim artık mecbur izleyip benimle sohbet edicekler .
Şunları da şuraya bırakayım
“Sosyal eşitsizliğe aldırmayan, askeri harcamaları sinsice artıran ve akabinde dış düşman bahanesiyle vatandaşlarını baskı altına alan bir ulus yok olmanın eşiğindedir.”
“Demokrasiyi överken, gerçekte yasa ve kuralları görmezden gelerek bu olguyu önemsiz bir formaliteye indirgiyorlar. Kurnazca ama riskli bir hareket. Çünkü iktidardakiler kendi kanunlarına saygı göstermezse toplumun standartı düşer.”
Sora Yori mo Tooi Basho
Bölüm sayısı: 13
Türü: Komedi, Macera, Dram
“Eğer hâlâ geri dönebiliyorsan bu bir macera değildir. Geri dönemeyeceğin an geldiğinde, maceranın başladığı an gelir.”
Animede geçen bu replik tam da özet niteliğinde. Liseliyim artık bir şeyler yapmalıyım diyen Mari (lakabı Kimari) ile mutlaka Antartika’ya gideceğim diyen Shirase karşılaşırsa ne olur? Tabi her şey o kadar kolay olmuyor. Birçok zorluk var. Olayın aslını, nasıl yapıldığını bilmesem de animedeki anlatım bana çok mantıklı geldi. Hele o adanmışlık hissini tam olarak aldım. Animelerde adanmışlık da dikkat ettiğim bir şey. Madhouse iyi iş çıkarmış. Özellikle kutup ışıkları ve diğer manzaralar ile tam bir görsel şölen yaşadım. Yine de çizimler 2018 yapım olsa da bi Kyoani kadar iyi değildi bence. Başrol seiyuu’nun Kana Hanazawa olması da çok iyi. Hatta ending müziğinde de sesini duyuyoruz. Fakat ending müziğini 4 kişi söylüyor. Sadece Kana Hanazawa söylese daha güzel olurdu bence. Bu anime, türünün hakkını da verdi bence. Komedi sahneleri çok iyiydi, dram sahneleri daha da iyiydi. Puan kırmakta zorlanacağım.
Tutarlılık iyi
Karakter gelişimi mükemmel
Amaç-konu mükemmel
Orijinallik mükemmel
Akıcılık mükemmel
Estetik-sunum iyi
Adanmışlık mükemmel
Fanservice yok yani mükemmel
En büyük eksiği bence 13 bölüm olması, bi anda bitmesi. Sonu çok hızlı oldu.