Aşık olduğum bir animeyi daha izlemişsin. İsminin mükemmelliği bile yeter ya.
Telif uyarısı geldiği için mesaj düzenlendi. Zamanında animearsivcisi nickli kişi bütün seriyi yüklediğinde mega hesabıma atmıştım, halen duruyor. Link verebilirim indirerek izlemek isteyen için. Bu da hatırlatıcı bir mesaj olarak dursun.
Çok teşekkürler. Hemen indiriyorum. Sitelerden bir türlü izleyememiştim.
Overture to a New War filmini arşivden çıkarmadan koymuşum zamanında, şifresi yoktur umarım. İlk olarak ana seriyi değil de verdiğim sıralamadaki gibi
- My Conquest is the Sea of Stars (film)
- Overture to a New War (film)
ikilisini indirebilirsin. İlk film kendi başına(stand alone) ve ana seriden önce çekilmiş zaten. Overture to a New War ana serinin ilk 2 bölümünün daha ayrıntılı ve güzel çekilmiş bir versiyonu. Ama film izlendikten sonra ilk 2 bölümü atlama ile atlamama arasında fanlar arasında bir ihtilaf var, tam çözebilmiş değilim. Genelde izle 2 bölümü atla deniyor. Hızlıca bir bakarsın istersen.
Animelerin çoğunun bölüm sonlarında gelecek bölüm öngösterimleri olur, ana seride de varmış ve izlenmesi kesinlikle tavsiye edilmiyor, aklında olsun. Direkt gelecek bölüm spoilerının veriyormuş, ne olacak bitecek.
Bu sıralama kronolojik değil. Gaidenler ana seriden önce geçiyorlar kronolojik olarak. Direkt kronolojik olsun dersen ilk onları, sonra ana seriyi izlemek gerekiyor.
Oyunun içinde geçen ama isekai tadında olan animelerden birisi kendisi. Lakin animede ki olay; girdiğiniz yeni dünyada her şey ama her şeyin mümkün olması ve her türlü olasılığın gerçekleştirilebilir olması. Yani istediğiniz her şey olabilir, her şeyi yapabilir, her yere gidebilir, kendi yolunuzu istediğiniz şekilde çizebilirsiniz diyor.
Ana temamız ise buradan şekilleniyor. Bu şekilde bir yol tercih edilmesinin sebebi oyunun en gerçekçi şekilde yaşanmasının istenmesi ama bu oyun içinde ki npcler içinde geçerli. Görevler geciktiği veya başarısız olduğu zaman tekrar başa alınamıyor, iş işten geçmiş oluyor ve öldükleri zaman da bir daha gelmiyorlar ve tamamen o dünyadan yok olmuş oluyorlar. İşler buraya kadar ilgi çekici, farklı ve güzel lakin bunun dışında pek numarası olmadı animenin maalesef.
Arkadan işlenen klasik gizemli tutulmaya çalışılan ama başarılamayan bir hikaye. Aynı şekilde bazı karakterler içinde tamamen aynı şey geçerli. Klişe ana karakter - karakterler ve olay - olaylar da cabası. Kötü çizimler, efektler, müzikler ve savaşlar da tuzu biberi.
Kısacası vasatlıktan oluşan bir anime idi ve kesinlikle önermiyorum. Lanet olsun içimde ki isekai sevgisine. Böyle serilere katlanmam gerekiyor bazen ve vakit kaybı oluyor.
En son Dead Note’u izledim. 37 bölümlük güzel vakit geçirmelik bir anime. Bazılarının hoşuna gitmiyor ama bi 10 bölüm izlemenizi tavsiye ederim.
Ben bunu bir ara tekrar izlemek istiyorum, torrent falan filan uğraşmasam Mega’da elimin altında dursa süper olur ya. Bana da rica etsem atabilir misin acaba ?
Infinite Dendrogram izleyip aradığımı bulamayınca kaliteli bir fantazi izleme isteği içimde büyüdü ve tekrar Slime ve Goblin Slayer izledim. Slime ikinci izleyişim idi ve çok beğendiğim dışında pek bir şey söylemek istemiyorum isekai seviyorsanız şiddetle öneririm biraz fanservice dışında kalitesiz bir şey yok ve o da rahatsız edecek derecede ve animeyi çok kötü etkileyecek şekilde değil. Aksine komiklik katmış. Goblin Slayer’in ise moviesini izlemek için animesini de baştan izledim. 1 sene içinde 3. izleyişim ve gerçekten bayılıyorum bu animeye ya çok kaliteli. Zaten ngnl zero’dan beri moviesini izlediğim ilk anime.
Bu sefer izlerken fark ettim ki goblinler gerçekten yeşil aydan geliyormuş. Yani sanırım öyle çünkü o teleport aynasından goblinleri gördükleri bölümde ki yeşil atmosferli yere dikkat edince gökyüzünde kırmızı ay görünüyor ve normal dünyadakine oranla çok yakın ve büyük görünüyor. Normalde daha büyük olan yeşil ay ise piyasada yok. O yüzden sanırım yeşil aydan kırmızı ayın görünüşü o.
Yeni sezonu gelince tekrar bi’ baştan izlerim.
İlk sezondaki sevilen karakter ikinci sezonda yok ve yine ilk sezondaki kötü diyebileceğimiz karakter daha iyi idi. Ve animede ilk sezonda sistem eleştirisini ve karakterleri ,dünyayı da tanıdığımızdan elbette daha heyecanlı oluyor. İlk sezonda acemi bir dedektif göreve çömez olarak geliyor. İkincide bu acemi baş karakter de kıdemli oluyor mesela. Ama animenin bu şekil karakter değişimleri çok var. Üç sezon artı bir de filmi var. Ama ilk sezon gerçekten çok iyi devamını ben de pek sevmedim de zevk meselesi yani.
Üçüncü sezonda açıklıyorlar bayağı bilgi ediniyoruz.
Valla Bleach animesinde öyle bir bölüm var. Şifacı kız kaçırılıyor arkadaşları da onu kurtarmaya gidiyor. Çok spesifik yani bir çok animede vardır bu döngü. Ama baş karakterde saat falan hatırlamıyorum, okçu bir eleman da olabilir diyeceğim de izleyeli çok oldu ve ayrı bıraktım. Popüler olduğundan değildir ama bilen ne kadar benzer bir bölümü olduğunu anlayacaktır.
Karakterleri tarif ederseniz daha kolay bulunabilir.
Mushishi: Sakin, anlamlı, müzikleri güzel ve hikayeleri düşündüren, felsefik bir anime istiyorsanız kesinlikle öneririm. Ost’larını hala dinlemekteyim. İki sezon dizi ve bir final filmi var. Çok güzel tarifsiz bir anime.
Shiki: Bu da vampir konulu anime ama öyle irite eden yılışık türlerden değil. Bunun da felsefi anlamda güzel hikayesi var ve tarafsızlıkla taraf arasında bir sunumu mevcut. Müzikleri de iyidir. Karakterleri de keza ilgi çekici ve bütün olarak ele alınınca çok anlamlı bir animeydi bence.
Aku No Hana: Bu anime çok karanlık psikolojik bir tür diyebilirim. Türü okul ya da slice of life diyemem ama garip şekilde izlettirdi bana. Japon kültüründe daha çok anlamlı olmalı sanırım.Anime tarzı çizim değil değişik bir teknik ki zaten gösteriyor adını bilmiyorum tekniğin. Gerçek insanlarla ortamda falan çekip animasyona aktarmışlar. Ve en akılda kalıcı olan ending müziği acayip bir şeydi valla hala unutamam, karanlık bir havası vardı.
Barakamon ve Usagi No Drop: Benim için Slice of Life türünde en iyilerden diyebilirim, her kitleye hitab edebilen türlerden ve bölüm sayılarıda makul.
Blame!Movie: Bilimkurgu temalı yapım. 6 bölümlük animesi de mevcut ancak film olanı daha çok tavsiye ediliyor. Çizimleri güzeldir. Çok şey anlatmıyor ama anlatıyor da tarzında bir yapım, fena değil kesinlikle.
Casshern Sins: Bu da bilimkurgu aynı zamanda meka türünde. Hem felsefi hem de gerçekçi bir yapım bana kalırsa. Postapokaliptik neresi gerçekçi derseniz de insanlık açısından işlenişi ve genel anlatımını çok sevmiştim. Çok basit bir konusu var ve karmaşık işlenmiş gibi gelebilir ancak bütününde çok anlamlı ve unutulmaz yapımlardan.Yine müzikleri şahanedir. İzlerken düşündüren yer yer dramatik bir eserdir bence.
Dantalian No Shoka: Gizem ,tarihi ve doğa üstü türünde. Kitaplıkların insan olduğunu düşünün.Game of Thrones’daki Bran gibi diyim ama daha işlevsel ve kullanışlısı. Yasak kitaplar, büyülerle dedektiflik tarzında biraz. Fena değildir, değişik kısa çerezlik bir yapım.
Durarara!!:Kesinlikle tavsiye ederim ancak herkese hitap etmez, gizem ve doğa üstü ancak aynı zamanda garip diyebilirim. Karışık bir kurguya sahip kavrayınca izlerken sıkmıyor. İlk sezonu izleyip beğenirseniz devam sezonları da var. İlginç bir anime diyebilirim türünün gözdelerinden benim için. Düşünün, günümüz Japonya’sındaki İkebukuro şehrinde fantastik olaylarla garip karakterlerin hatta grupların çatıştığı bir anime. Animede o kadar çok karakter ve grup var ki bağlantılarını çok beğenmiştim şahsen.
Hakuoki Hakketsuroku: Edo ve Meiji arası Japon döneminde son samurayların hikayesi diyebiliriz. Shinsengumi adındaki tarihte var olan bir çeşit polis teşkilatını konu alıyor ancak buna ek olarak doğaüstü güçler ve romantizmde ekleniyor. Her karakteri ayrı sevdiydim. İki sezon dışında kısa serisi ve filmleri de mevcuttu.
Higashi No Eden: Bu da bir tür terör konulu anime ancak farklı bir açıdan yaklaşmış. Japonya sistemini hatta gençlerini eleştirdiğini hatırlıyorum. Konu ciddi ağır ama işlenişi yumuşak türden diyebilirim. Bir şans verin derim.
Sidonia No Kishi: Bu anime uzay ve bilimkurgu üstüne meca temalı olarak kesinlikle izlenmeli. İşin romantizmi belki gereksiz ya da yetersiz gelebilir(biraz harem gibi de çünki ama değil de gibi işte) ancak aksiyon ve animasyon kalitesi çok iyi. Gizem unsuru da var ki iki sezon üstüne hala beklemekteyim, pek ümidim yok ama türü sevenlere tavsiyemdir yine de.
Son olarak da dram ve sıcak animelerden izlemeyen ,duymayan varsa eğer Clanned ve Clanned After Story tavsiyemdir. Ben ağladım siz de ağlayın, sizin de içinize öküz otursun ama sabırlı olmanız lazım iki sezon da izlenmeli. Bir de True Tears ki ayrı bir acı tatlı animedir benim için. Onu da tavsiye ederim.
NOT: Çok bilinen ya da bilinmeyen değilde az bilindiğini düşündüğüm türleri tercih etmeye çalıştım. Birçok popüler ve iyi anime var ama bunlar benim unutulmazlarım arasındadır. İzlemediğiniz var ise ya da animelerde farklılık arıyorsanız tüm bu saydıklarımı öneririm.
Usagi Drop demişken bende ikinci kere izlemek için indirmiştim dün. Mangasının sonu gerçekten tatsız ama animesi çok tatlı. Görmezden gelebilirseniz izleyin bence.
Dumbbell Nan Kilo Moteru
Vücut geliştirme üzerine bir anime idi ve meraktan açıp “Zaten ecchi deposu çöp bir şeydir birinci bölümden bırakırım.” demiştim lakin öyle olmadı. Anime spor salonu ortamını ve vücut geliştirme konusunu beklenmedik şekilde çok iyi işlemiş.
Harekerleri filan çok güzel anlatıyor ve ögrendiğim yeni hareketlerin dışında doğru bildiğimi sandığım bazı yanlışları da öğrenmiş oldum. El bileğimde doku zedelenmesi olduğu için spor yapamıyorum lakin gösterdiği bilek ve herhangi bir alet gerektirmeyen hareketlerden ötürü fena halde spora başlayasım var ve başladım aslında.
Açılış müziği ise sözleri açısından hem hareketlerin hemde animenin içeriğinin kullanıldığı bir müzik olmuş ve aşık oldum. Bu kadar artı üzerine zaten o beklediğimden az olan ecchi de eksi değil artı olarak görünmeye başladı gözüme. Spor salonu ve vücut geliştirmeye aşina iseniz özellikle izlemenizi tavsiye ederim çok eğlenceli anlar ve göndermeler mevcut.
Açılış müziğini de atayım şöyle:
Şuraya da türkçe altyazılı hali:
Yani ilginç bir şekilde beğendiğim bir anime oldu tavsiye ederim.
Violet Evergarden izledim. Bir animenin görsel olarak bu kadar güzel olabileceğini ummazdım. Gözlerinizi kamaştırarak ruhunuza hitap etmeyi hedefleyen bir anime olmuş Violet. Hikayesine dokuduğu duyguların yoğunluğuyla da bunu başarıyor. Savaş, pişmanlıklar, arınma, affetme, keşfetme, kaybetme… Violet’in yolculuğunda siz de her duyguyu yaşıyorsunuz onunla birlikte. Etkilenmemek elde değil. Çok iyi. 10/10.
Animeyi mangadan bağımsız düşünmek lazım bence. Evet ben de ilk duyduğumda hüsrana uğradım fakat mangadan ayrı kendi içinde ve kendi sonuyla belli bir sınıfta kalmış. Bir de filmi vardı ve orada yine animedeki gibi bir konu işlenip sonlanmıştı. Bu açıdan tekrar öneririm. Mangaka başından beri mi öyle planlamış yoksa sonradan mı karar verdi, gerçekten hayret ediyorum hala. (bu arada ben mangayı okumadım. Sonu hakkında spoiler gördüm oradan biliyorum)
Jinrui wa Suitai Shimashita
Bölüm Sayısı: 12
Türü: Fantastik, Komedi, Seinen
Bu animenin belli bir konusu yok. Her bölüm farklı bir şeyler anlatıyor bize. Bölümün birinde Türk mutfağına bile hafiften değinmişler. Animenin Türkçe adını söylersem ne olduğunu anlarsınız: “İnsanlığın Düşüşü” diye çevirmiş anitr fansub. Ama insanlığın gerilemesi, bozulması veya çürümesi de diyebiliriz bence. Çok fena göndermeler var. Yani alt metni çok güçlü bir anime bu. Mesela yukarıdaki resim pamuk prenses ve 7 cücelere gönderme. Ayrıca bu animede Miyazaki kalitesi görüyorum. Miyazaki deyince benim aklıma görsel şöleni olan, çocukları eğlendirecek senaryosu varken alt metni de güçlü olan animeler gelir. Bu anime de tam olarak öyle.
İnsanlık çürüdü notları
- BM gerçeği gizler, bilgiyi manipüle eder ve tehdit eder.
- Ekmek undan yapılır ama modern çağda bu şart değildir. Ekmek tadı vermesi yeterlidir. Tabi sadece ekmek için değil bu durum.
- Sırf para için cinsellik üzerine kitaplar yazılır. Animede bunu manga olarak anlatmış. Evet öyle mangalar da var gerçekten. Normal mangaların oluşum süreci ve hayatından da bahsetmiş, güzel kısa bir özet olmuş.
- Başrol isminden hiç bahsedilmiyor. Myanimelist’te watashi olarak geçiyor yani anlamı ben.
- Tüysüz tavuklar da genetiği değiştirilmiş canlılara gönderme sanırım. Tabi patron göndermesi de tavuklar üzerinden yapılmış.
- Zaman paradoksu bölümleri baya kafamı karıştırdı. Acaba orada ne anlatmak istediler?
- Ada bölümünde insanlığın doğaya nasıl zarar verdiğini ve işin dönüp dolaşıp yine insanlara zarar verdiğini güzel anlatmış.
8/10
Chuunibyou demo Koi ga Shitai!
Türü: slice of life, komedi, dram, romantizm okul
“Where is my identity?” diyor ending müziğinde. Aslında ending müziği sözleri anime hakkında her şeyi anlatıyor. Ama izlerken bunu anlamak zor. Yukarıda gife bakınca hiç ciddiye alamıyor insan. Çünkü bu animede herkes psikopat. Bir tane normal insan olmaz mı ya? Neyseki psikopat olup da yandere olmamış karakterler. Aslında her zamanki gibi 4 bölüm kuralı yaptım. Devam etmeyecektim ama hadi ilk sezonu izleyim bari dedim. 12 bölüm izlemiş oldum. Evet, 4. Bölümde bırakmış olsam farkına varmayacağım dram türü vardı. Gerçekten o dram hissini verdi, duygulandım. Fakat romantizm kısmı aşırı klişe, daha önceden benzeri izlememiş olsam severdim büyük ihtimal. Fakat malesef sevemedim. Bazı sahneler baya fantastik çekilmiş. Sihir türü animelere gönderme yapılmış. Gerçekten hoştu. Kyoani’nin yaptığını belli eden çok güzel grafikler var animede. Müziklerini de çok sevdim. Özellikle ending her defasında dinledim, atlamadım. Fakat konusu neden böyle? Konusu ise anime isminde söylüyor zaten:
chuu(ortaokul)ni(2)byou(hastalığı) : bildiğiniz kompleksli ergenlik dönemlerine verilen isim.
demo > olsam bile
koi(aşk-sevmek)
shitai(istiyorum)
Üzgünüm kyoani ilk sezonda bırakıyorum.
5/10
Pāfekuto Buru – Perfect Blue / Mükemmel Mavi
Satoshi Kon’un, Yoshikazu Takeuchi’nin mangasından uyarladığı, 1997 yapımı, psikolojik-gerilim türünde bir anime filmi. Bu filmi heyecanlı kılan unsur ise Satoshi Kon’un çektiği ilk film olması ve devamında birçok filme de ilham kaynağı olmuş olması.
Gelelim filmimize;
Bir J-Pop grubunda şarkıcı olan Mima Kirigoe, menajerinin onu yönlendirmesi üzerine gruptan ayrılır ve bir aktris olmaya karar verir. Olaylar silsilesi de tam burada başlayıp, bitene kadar devam etmekte.
Baştan sona zihninizi açık tutacak, ‘’Bu işler kimin başından çıktı!’’ Diye de kendinize bir suçlu arayacaksınız. Siz kafanızda kurgulamaya devam ederken asıl kurguyu da göz ardı etmemeye çalışmalısınız ki bu -kusursuz- geçişleri es geçmeyiniz.
Satoshi Kon çok büyük bir yönetmen. Onun anime filmleri Hollywood filmlerine ilham olmuş. İnsan ilintili filmleri izleyince izleri fark ediyor. Paprika, perfect blue, millennium actress, tokyo godfather hepsi de çok güzel filmlerdi. Unutmuştum kendisini bak gördüm de hüzünlendim yine rahmetli.