En Son İzlediğiniz Anime?

O kadar değil, ben mangasını ingilizceden okudum, detayları bildiğim için kopuklukları fark ettim, siz belki animeyi izlerken hiç anlamazsınız. Bazı yerler neden böyle diye soruyor insan animede özellikle savaş sahnelerinde. Bu karakter neden geldi, niye bu karakterden bu kadar nefret ediyor tarzında.

GoT ortamını bilmem de ortacağ ingilteresinde geçiyor. Orjinal eserdeki gibi. İzleyin tavsiye ederim.

NOT: Ana karakteri çok beğendim ben. Ama onu nasıl erkek sanıyorlar hiç anlamadım, karakter her detayı ile kadınsı. Sert, hırslı bir kadın tipinde. Hiç erkek yerine koyamadım ben şahsen, benzemiyor da erkeğe.

1 Beğeni

Teşekkürler, önümüzde 2-3 ay içinde izlemiş olurum yüksek ihtimal. Bu arada genel olarak animenin mangayı uyarlama başarısına 10 üzerinden kaç verirsiniz tahminen ?
Mangadan çok fazla kısım atlanıyormu mesela acaba. Öyle olunca animeyi bırakıp direkt manayı okuyasım geliyor benim.

1 Beğeni

Animeye 6.5 verirdim. Mangayı okuyun vaktiniz varsa. Manga zaten yanlış hatırlamıyorsam 9.6 almış okuduğum sitede. Ben de aşağısını vermezdim. Çizimleri de çok başarılı.

Animede atlanan yerler var, bazı yerlerde karakter niye buraya geldi diye düşünüyorsunuz, ama ANA olay örgüsünde aman aman çok elzem demem bu noktalara. Olayın anlaşılmasını önlemiyor. Animenin seslendirmeleri iyi bu arada.

3 Beğeni

Son bir kaç haftada animeye düştüm bayağı, bir sürü şey izledim. Bazıları güzeldi çoğu “meeeh” idi, ama şundan özellikle bahsetmek istedim:

Allah allah neymiş bu diye başladım seriye, pek bir beklentim ya da ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. İzlemeye başlayınca resmen kendimi durduramadım, bölümleri arka arkaya izledim sonuna kadar. Sonra da beklenmez bu deyip mangayı okudum, güncele geldim.

Önce öveyim. Eserin aşırı derecede ilgi çekici bir setting’i var. Özetle “abyss” denen gizemli çukurun derinliklerine (hatta dibine) doğru dönüşü olmayan bir yolculuğu konu ediniyor. Abyss gerçekten çok garip bir yer; her katmanının ayrı özellikleri, ekosistemi, sakinleri, kuralları var. Her katmanda yeni bir dünyayla tanışıyoruz. Yaratıkların tasarımları mekanlar falan fevkalade. Animede müzikler çok güzel, mangada da çizimler (özellikle mekanlar ve yaratıklar için) çok başarılı. “Sonraki katmanda neler var acaba”, “bu katman nasılmış” diye diye merakla okudum sonuna kadar, şimdi de heyecanla beliyorum bir sonraki bölümü bakalım.

Şimdi negatiflerine gelelim. Bir hikayeyi hikaye yapan pek çok konuda oldukça zayıf diyebilirim :roll_eyes:. Öncelikle karakterler çok sığ geldi bana. Tek boyutlu stereotipik karakterler çoğunlukta. Çizer çok ağır duygu sömürüsü yapıyor, cılkını çıkarıyor o işin. Olayı hüzün pornosuna çeviriyor. Drama boyutu aşırı sığ, ve hikayeyi dramayla ilerletmeye çalışıyor reis, bana kalırsa olmuyor. Tempo da sıkıntılı, bazı katmanlar yalapşap geçiliyor bazı katmanlarda hikaye ilerlemiyor adeta. Mangada çoluk çocuğun gereksiz yere çıplak falan çizildiği bir sürü sahne var, bunu rahatsız edici buldum ben. Bu arada animede bu zayıflıkları bir nebze olsun örtmüşler, animesi bence mangadan net daha iyi.

Sonuçta izlediğim/okuduğum için memnun olduğum bir eser oldu diyebilirim.Böyle güçlü yanları çok güçlü, zayıf yanları felaket eserler arada çok iyi geliyor, hahah.

10 Beğeni

Cyberpunk: Edgerunners

Ummadık taş baş yarar diye boşa söylememişler, daha geçen haftaya değin Cyberpunk’un Anime uyarlaması işinin bu türün tabir-i caizse kitabını yazmış Studio I.G. yerine Trigger’e verilmesini hala anlayamamaktaydım ve bu seriyi es geçmeyi bile düşünüyordum. Bir şans verip ilk bölümünü izlediğimdeyse karşıma Cyberpunk setting’i çok iyi etüd etmiş bir çete hikayesiyle karşılaştım. Cyberpunk evreninin tekinsizliği, melankolisi ve yozlaşmışlığı çok iyi aktarılmış. Ayrıca bu tür hikayelerin çoğunda özel timler yada organizasyonlar görmektense, ölmeleri anca 3. sayfa haberlerine konu olacak düşük profil tiplerden kurulu bir çeteye odaklanmayı seçmesi de iyi bir tercih. Acı eşiği kısılmamış BD snuff’larından Adam Smasher’a kadar lore’da olan elementler kullanılması, öte yandan Cyberpunk 2077’deki Johnny Silverhand hikayesine bulaşılmamış olması, Cyberpunk’a hem yabancı hem aşina izleyicileri aynı seriye kanalize edebilirken Anime’nin kaynak materyali olan Cyberpunk 2077 oyununun işlenişinin de baltalanmamasını sağlamış. (Oyuna yapılan bu haftaki güncellemeden sonra Anime’deki karakter giysileri ve bazı bağlantılı yan hikayelerin de oyuna eklendiği belirtildi) Şahsen Cyberpunk 2077’i oynamamış olsam da bu Anime’den sonra hayli yükseldim ve Streetkid bir karakter açmayı bile düşünür oldum. Zira sınıfındaki zorbadan dayak yiyen bir ezikten son bölümde alayına yargı dağıtan bir karaktere dönüşmesi boyunca onun karakter gelişimi çok iyi verildi ve yer yer montage seviyesine kaysa da çetedeki diğer üyelerle arkadaşlığıyla bağı çok iyi hissettirildi diye düşünüyorum. Lucy’yla arasında en yakınında iken bile arasında mesafelere denk sırlar olması bile yeterince iyi açıklandı ve son tahlilde hikayenin bir rampage değil bir hayali gerçekleştirme hikayesi olarak tamamlanmasını sağladı, acı tatlı bir şekilde de olsa.

Daha size seiyuu kadrosunun çıkardığı enfes performansdan, hiç de yabana atılır tarafı olmayan İngilizce dublajından, Akira Yamaoka imzalı enfes müziklerinden yada hiç azalmayan aksiyon dozundan bahsetmeyeceğim. Kendiniz tecrübe etmeniz daha doğru. Yapabileceğim tek eleştiri sanırım Faraday’ın planının izleyiciye üzerine basa basa anlatılmasının enrika dozunu düşürmesi ve son bölümdeki takip sahnelerinde oyundaki araç glitch’lerini aratmayan kaza sahnelerinin bomboş sokaklarda yaşanıyor olmasının pek inandırıcı durmaması idi ama çok acımasız yaklaşmadıkça fark bile etmeyebilirsiniz bu bahsettiğim mevzuları.

Sonuca gelirsek Cyberpunk: Edgerunners Anime’lerle alakanız ne olursa olsun bilimkurgu sevdiğiniz sürece sizi içine çekebilecek olan, Cyberpunk 2077’i tanıtma ve dikkatleri yeniden üzerine çekme konusunda misyonunu iyi tamamlayan bir seri. İleride bu evrenden yeni Anime’ler yapılırsa kesinlikle izlemek isterim. 10 üzerinden 8.5’i çekinmeden verebilirim.

6 Beğeni

Genelde bu tür animelere acımasız davranır ilk izlenimlerimi hemen paylaşırdım fakat konu CD Projekt olunca izledikten sonra düşüncelerimin biraz demlenmesi için zaman tanımaya karar verdim. Bu süreyi ayırma sebebim animeyi yapan Trigger 'in önceki işlerinden neden bu kadar farklı olduğunu anlamam ve CD Projekt Red ne kadar işin içine girdi bunu anlamaktı.

Anlatı

Genel olarak çok güzel bir biçimde ilerledi ve bu beni çok şaşırttı çünkü normalde Trigger bu kadar tutarlı bir anlatım tarzı kullanmazdı bunun stüdyonun karakterine biraz aykırı biçimde ilerleme sebebi. CD Projekt çok sıkı bir biçimde dizginleri üretim sürecinde elinde tutmuş ellerindeki plandan çok nadir dışarı çıkmışlar. Becka karakterinin eklenmesine bile istememişler ama tasarımı görünce kabul etmişler, birkaç ekleme ile beraber.

Oyunun konusuna hafif temaslar yaparak ilerlemesi fakat içine girmemesi hoştu. Aynı hikâyeyi dinlemeyi hiç istemezdim. Altıncı bölüme kadar oldukça doyurucuydu benim için ama sonra sıradanlaşmaya ve teklemeye başladı. Diğer bölümlerde bana aşıladığı akıcılığın sanki öldüğünü hissettim. Son ise kabul edilebilir biçimdeydi ne daha iyi ne daha kötü. 7/10

Karakter Tasarımı

Orijinallikleri dahil pek çok şey sorgulanabilir ama ben çoğu ile etkili bir bağ kurabildiğimi düşünüyorum. Bu yüzden biraz inisiyatifli bir puanlandırma yapacağım. Anlatı ile uyumlu tarzları tutarlılıkları, fazla kalıplaşmış tarzları ve birbirleri ile olan etkileşimleri fena değildi. Sanat tasarımlarını başarılı buldum. Spoiler vermemek için çok detaya inmeyeceğim. 8/10

Animasyon Kalitesi ve Tasarçizim

İnsanların anime içinde geçen yerleri oyun içinde görüp paylaşmaya başlaması ile aslında detaylara ne kadar önem verdiklerini bana yeterince gösterdiler. Özellikle aldıkları özelliklerin işleyişini gösterme açısından güçlü anlatım sergilediler bu özellikle en çok hoşuma giden şeydi.

Dünyanın kurulumu, renk paleti, hareket biçimleri, eylemlerin resmedilmesinde seçmiş oldukları teknikler hepsi oldukça hoşuma giden güzel detaylarla bezeliydi. Kompozisyon hakkında ise genel anlamda iyiydi. Bir tık üstünü beklerdim. Ayrıca referansta bulunduğu türün babalarından olan diğer eserlere yaptıkları dokunuşlar çok düşünceliydi. 9/10

Müzikler ve Ses Efektleri

Ben normal müzikleri böyle makinalaşmak isteyen ve makinalaşan insanların bulunduğu evrenlere yakıştıramıyorum. Daha çok elektronik müzik arıyorum. Şimdilerde söz olmayan insanların spor salonlarında kilolarca ağırlık kaldırırken gaza gelmek için ağır bastan oluşan şeyler gibi bir şey bekliyor insan. Fakat ben bu müzikleri çok sevdim ve animenin kendini öne çıkarmasında büyük bir etkisi olduğunun farkındayım. Pek çok kez dinlediğim ise gerçektir. Patlama, ezme, parçalama gibi şeyler için iyi bir yaklaşım izlemişler. 9/10

Son Sözler ve Kapanış

Animeden genel olarak memnun ayrıldım fakat amacı için aynı şeyi söyleyemem. Satış ve oyuncu verilerine bakarak CD Projekt Red ve Trigger çok düzgün bir cross marketing (Çapraz Pazarlama) performansı sergilediler. Tüm olay zaten hatadan oynanamayan oyunun pazarlanmasıydı. Hataların hâlâ büyük oranda durup durmadığına baktım ve pek bir şey değişmediğini gördüm. Her ne kadar bunun puanlamada insanı etki altına alması veya almaması gerektiği konusunda farklı düşünebilecek pek çok kişi olsa bile. Ben dikkate almayı seçiyorum. Ve defolu bir ürün satmak için hataları düzeltmek yerine böyle bir strateji izlemelerini hesaba katarak. 5/10 veriyorum. Açılışı ile kapanışı yapıyorum.

6 Beğeni

Ping Pong the Animation

11 bölümlük kısa bir anime. Seinen yapısıyla ve tabii ki masa tenisiyle öne çıkıyor. Ayrıca 11 bölümde bize birçok karakteri psikolojik durumlarıyla birlikte anlatıyor. Spor animeleri deyince flashback olmadan olmaz zaten. :smile: Ama bu anime zaten kısa olduğu için kısa ve öz güzel anlatmış. Özellikle Smile ve Peco’nun arkadaşlıkları çok güzeldi ve güzel de bir final yaptı.

8/10

Haikyuu

Bu anime bitmediği için başlamıyordum ama aradan aylar geçince aklımdan çıkmış olmalı. Bi başladım hemen bitti. Nasıl da akıcı bir animeymiş öyle! Aksiyon animeleri halt etmiş. Heyecandan yerimde duramadım.

9/10

Yowamushi Pedal

Aslında bu animeyi değil de over drive adlı bisiklet animesini izleyecektim. Ama o anime aşırı yavaş ilerliyordu. Başrolü hayatında ilk defa bisiklet süren biriydi. Her gün bisiklet süren biri olarak biraz şans veriyim dedim bu animeye. Ama 9. bölümde bıraktım maalesef.

Neyse, o yüzden tekrardan Yowamushi Pedal izledim. İlk iki sezonunu sahiden çok seviyorum. Özellikle de ikinci sezon finalinde

Onoda’nın birinci olması, tüm o ihtimaller çok hoşuma gitmişti. Naruko’nun sprinter olmasına rağmen yokuş çıkması, ımaizumi ile Midosouji arasındaki rekabet, Kinjou’nun sonuna kadar uğraşması fakat yarış dışı kalması… Bayağı güzel bir senaryoydu.

3 Beğeni

One Piece: Red

Serisinden bağlantısız olarak izlediğim ve görsel olarak beklentilerimi karşılayan bir film. Animasyonlar TV serisine göre epey iyileştirilmiş. TV serisinin ilk birkaç bölümünden gördüğüm karakterlerin (Koby gibi) zamanla geldiği noktayı görmek de ilginçti ve sahne şovlarıyla müzikler açısından da Macross Frontier filmlerini pek de aratmadığını söyleyebilirim. Öte yandan anlatılan hikaye bana TV serisi lore’unu çok da derinleştirmeyen bir ara hikaye gibi geldi ve bu açıdan Naruto Shippuuden: Kizuna’dan daha fazlasını beklememek doğru olacaktır. Sinemalara gelmese muhtemelen izlemeyecektim ama nedense boş geçmek istemedim, yine de ayırdığınız zamanın karşılığını veriyor.

Son olarak Uta’nın summon ettiği muhafızların, aynı yönetmenin Mobile Suit Gundam 00’ındaki seri üretim GNX III’lerine benzer şekilde çizilmesi, ikinci şarkının başında 00 Raiser gibi partiküller çıkartarak uçması (filmin sonunda GN Tau partikülleri çıkartması), Katakiri’nin 2. sezonun son savaşındaki ArchArios’un Ptolemaios’u koruduğu sahneye gönderme yapması One Piece ile alakası sıfıra yakın benim gibi biri için bile güzel detaylardı.

3 Beğeni

En son D Gray Man izliyordum. Yarım kaldığını bile bile başladım. Ama bir şeylere kızınca devam etmedim. Aslında konusu filan baya iyiydi. :roll_eyes:

1 Beğeni

2016’da 13 bölüm daha geldi ama hikaye bitti mi, bilmiyorum.

1 Beğeni

2016’da çıkan animesini izlemedim ama o iyi değildi diye biliyorum. Mangası da daha bitmemiş. :sweat_smile:

1 Beğeni

Onu birak, DVD / BluRay’i bile cikmadi 2016’dan bu yana. Internette sadece TV Rip olarak mevcut.

Pörfekt.

görüntü

görüntü

görüntü

8 Beğeni

Önceden izlemiştim ama çok sevdiğim ve fazlasıyla bir daha izlemek istediğim için “Your name” anime filmini izledim. Yine müthiş bir deneyimdi.

3 Beğeni

Bir grup gencin bir anda “Bu Dünya” dedikleri başka bir dünyada mahsur kalmalarını anlatıyor.

Pek çok sürreal ve absürt öge içeren, anlaşılması çok zor bir animeydi. İzlerken durmadan “Şimdi ne izliyorum? Bunlar ne anlama geliyor?” gibi sorularla boğuştum durdum. Belki de bu animeyi hiç anlamamak, onu anlamak demektir. Belki de anlatılan, genel bir anlamsızlık hâlidir. Hâlâ emin değilim. Yine de ilginç bir deneyimdi benim için, meraklısına öneririm.

Henüz izlememiş olsam da bir tık FLCL’e benzettim bu yapımı. Ona göre izleyiniz, benden söylemesi.

6 Beğeni

Death Note

Eser çok keyifli. İyi kötü mücadelesi veya polisiye bir kovalama diyebiliriz. Aşırı derinlikli bir eser değil, zaten genç/yetişkinlere hitap eden bir eser. Keyifli vakit geçirmek için izlenebilir. Kurgu çok güzel, bölüm bittiğinde bir sonraki bölümde ne olacağını merak ediyorsunuz. Bölümleri arka arkaya izleme isteği oluşuyor. Büyük beklentilere girmeden izlendiğinde keyif verecektir diye düşünüyorum. Özellikle bölüm sayısının az olması benim gibi uzun sezonlu ve yüzlerce bölümden oluşan animelerden çekinenlere hitap ediyor.

8/10

4 Beğeni

Maalesef hayatında 3 Anime izlememiş insanlara dayatıla dayatıla değerinden fazla değer verilmiş bir Anime. Kesinlikle kötü değil (hatta en iyi bingewatch deneyimlerinden birisi) fakat daha 10 bölüme ulaşmadan yapılan plotdevice numaraları (özellikle Ryuk üzerinden yapılanlar) canımı hayli sıkmıştı. Hatta “filanca bölümden sonra izlemeyi bırakın, sonrasını para için yapmışlar” diyen tiplere ne desem bilmiyorum, o noktaya sanki kadar hikayede zerre sıkıntı yoktu, herşey dört dörtlük gidiyordu da sonra sarpa sardı, yersen. Zaten gerek Platinium End gerekse Bubble bu serinin başarısının fazla abartıldığının bence kanıtıydı. Neyse, sakinim.

3 Beğeni

dorohedoro


Cidden böyle görünen bir şeyi,
df1397b94e0cc3971e21d9e6a4f9dab1a0753fa8_hq
böyle yapmak!

Hayal kırıklığı… Bazı müzikler iyi ama. Gidip mangasını okuyun.

2 Beğeni

Blade Runner ayarında çok güzel bir Cyperpunk animesi.

12 Beğeni

Benim de favorilerimden. Özellikle de 16. bölümü ortalama senede bir izlerim. :roll_eyes:

5 Beğeni