En Son İzlediğiniz Film?

She Devil

“Savaş ve Barış sonrası bu filme beni çeken ne?” diyordum dün harici diskimden flaş belleğe yüklediğim tek film olarak, izlemeye başladığımda “buna benzer ne izlemiştim?” diye sorguladığımda yanıt karşımdaydı:

Evet, film bu öykünün uyarlamasıydı ve bilinçaltım beni buna yönlendirmişti. İyi de etti zira 5.7’lik puanından ötürü “zayıf” zannettiğim uyarlama gayet muntazamdı. ABD Başkanı’na ulaşma tehdidi çıkarılıp, Schubert’in "Bitmemiş Senfoni"si dahil edilerek ufak değişiklikler yaratılsa da, 32 sayfalık öyküden 77 dakikalık filmi metne bağlı kalarak eli yüzü düzgün biçimde çıkarmışlar.

Weinbaum’un sinemaya da çok uygun “bromance” kapsamı dahilinde, biri biyokimyager diğeri beyin cerrahı iki doktor, kusursuz adaptasyon serumunu tüberkülozun pençesinde kıvranan kimsesiz bir kadında denerler. Sonuç beklenmediktir: Sadece fiziksel değil, duygusal uyum da yanında gelir. Öyle ki ilk savunma eylemi olarak saç rengini değiştirir. İstediği her şeyi elde etmek için güç peşinde koşan bu kontrolden çıkmış deneyi durdurmak mümkün olacak mıdır?

Mari Blanchard’ın ustalıkla can verdiği “femme fatale”, çığrından çıkmış zekanın insan doğası için tehdit olabileceği paranoyasını besleyen kuzenlerinden uzak düşmüyor: Çokça bilinen bir edebiyat klasiği ve uyarlaması bunlardan biri.

Diğer yandan, The 27th Day gibi, bu filmin modern uyarlamalarının yapılmaması da, onca nostalji furyasında yakın dönem yapımları çekiliyor iken, garip. Weinbaum’un zaten sinema diline oldukça yakın bir kalemi var. Rahatlıkla her öyküsü uyarlanabilir iken bunu görmemek ancak gişe korkusuyla açıklanabilir. Bunda bile yanılgı payı konmalı diye düşünüyor ve umut ediyorum.

Önceliği aradan çıkardığıma göre, şimdi beğenmeyeceğimden emin olduğum James Gunn uyarlaması Superman’i izleyebilirim.

2 Beğeni