En Son İzlediğiniz Film?

Superboy (2025)

James Gunn’u en çok hangi filmiyle severim biliyor musunuz? 2010 tarihli, Ellen Page’in henüz hayatının çıtırında kadın olduğu, Super filmi ile. Süper kahraman parodisi dediğim türün en iyi ve ilk örneklerinden biri idi. Kara mizahı sert finaliyle taçlandırıyordu. Neden sonra sulandı ve GOTG ve SS filmleriyle yeni nesle tanıtılır oldu. Her neyse, bu film de Wall- E ve nicelerinde gördüğüm gibi “yanlış tanıtım” ürünü, kurbanı demiyorum çünkü burada kurban o niyetle salonlara doluşan seyirci. Doğru tanıtılsaymış hiçbir fikir ayrılığı çıkmazmış. Zira kullandığı çok iyi yenilikler var. Olmalı da.

Çünkü bu bir Superman filmi değil. Ne demiştim:

Evet, burada 3 yıllık tecrübesiyle karşımıza çıkan süper oğlan, Supergirl’in “dude” kankası Superboy var. Henüz Superman kıvamına gelmemiş. Film onu mağlup edebilmek için Lex Luthor karakterinin ne kadar zeki olması gerektiği üzerinde duruyor - ki ileride onu anti-kahraman olarak kullanma seçeneğini tamamen yitirmeden yapılmış olması akıllıca. Kriptonlu ebeveynlerin dikta mesajı, hipnotik gözlük, süper köpek Krypto, Justice League öncülü “gang” çete, Oz’dan miras öfkeli maymunlar gibi hoşluklar yanında çağın yansıması asosyal medya şaklabanlıkları, Gunn’un SS’te çok sevildiğini düşünüyor olduğu devasa yaratıklar ve “terk edeyazdım” şımarıklığında bir Lois rahatsız edici unsurlar. Komedi dozu Superboy için uygun. Ancak şunu söylemeli, “kuşak seyircisi” benim için ölüden farksız, Superman benim için şu demek:

Henüz Batman (1989) bile ortada yokken dört elle sarılabildiğim tek çocukluk süper kahramanım. TV’de oynadığında hemen kasetçalarımı hazırlar, TV’yi son ses açar ve müziğini kasede kaydederdim. Hele ki ikinci film, TDK ve Winter Soldier gibi türün başyapıtları bugün varsa onun sayesinde var, kurgusu bugün için bile muazzamdır. Yok şekermiş, henry imiş, geçiniz. Hangi “çeşitleme” der, tartışırsınız, ancak Superman tektir ve öyle kalacaktır.

Dolayısıyla, DCU reset için güzel ve umutlandırıcı bir başlangıç. Taikiki/Thor serisi gibi sululuk seviyesini yükseltmedikçe “Gods and Monsters” ile Alex Ross’tan kelli “modern mitoloji” süperkahramanlarına hak ettikleri saygınlığı kazandırma ihtimalleri bir Marvel küskünü olarak heyecanlandırıyor. Umarım kökenlere daha bağlı kalarak güzel işler yaparlar.

Son olarak, üşendiğimden, Savaş ve Barış editimi buraya düşüyorum: Bondarchuk’un sivil gözlemci olarak askerler arasında dolaştığı savaş meydanı, aynı zamanda yönetmen olduğundan, oyuncular arasında dolaştığı set olarak bir “meta” güzellik yaratmış. İleride okuduğumda hatırlamam üzere not düşeyim.

Bu kadar filmden sonra artık üç beş yıldır seyredip eklemediğim ne varsa IMDB ve Criticker ile kendi dosyalarıma kaydetme işini aradan çıkarayım yoksa mevcut emek yarım yamalak veriyle çöp olacak. Haydi ELeCTrO, pamuk eller webe…

2 Beğeni