Bir lisedeki dört öğretmenin, bir makaleden yola çıkarak kandaki alkol oranını dengede tutma çabasını ve daha sonra başlarına gelen olayları anlatıyor. Keyifli, ruh hâllerini gayet güzel yansıtan, made mikkelsen’in de yine oyunculuğunu gösterdiği bir film.
Vampire Hunter D: Bloodlust
Hideyuki Kikuchi’nin “Demon Deathchase” isimli üçüncü romanından uyarlanmıştır.Vampirlerin ve iblislerin yer yüzünde gezdiği, karanlık bir dünyada vampir bir babanın ve ölümlü bir annenin oğlu olan bir dampir, D kanını taşıdığı her iki ırkın korkusunu kazanmış bir vampir avcısıdır. Vampirlerin sahip olduğu zafiyetlere yalnızca belirli bir oranda sahip olan D, insanlar arasında yaşamaya çalışsa da toplumlarına kabul edilmemektedir.
Yıllardır karşıma çıkıyordu ve izlemek bu geceyeymiş. Tadında ve güzel bir filmdi. Lola’nın koşması ve onun yanından dahi geçenlerin hayatlarındaki değişikliklerin böylesine başarılı bir kurguyla aktarılması hoşuma gitti. Günümüz boş filmlerinin 2 saatten fazla sürede yapamadığını bu film neredeyse 1 saatte yapıyor.
8/10
Ehh kitaptan daha iyiydi diyebilirim.
Televizyonlarda neredeyse hiç mi hiç izlemediğim bir yerli filmi izledim bu gece. Selamsızlar Bandosu…
Ufacık bir köyde minimum bir bütçeyle ve birkaç tanınır oyuncuyla mükemmel bir kara mizah ortaya çıkmış. Günümüz Türk filmlerinin 1987 yapımlı bu eserin yanına bile yaklaşması olanaksız. Finaliyle üzse de gerçeğin ta kendisiydi son.
10/10
Drive izledim bir parfüm gibiydi üst nota nightcrawler deki LA atmosferi ve şehir çekimleri,orta nota 60 saniye araçlar olsun kovalamaca sahneleri olsun,adam adama dövüş sahneleri Collateral çok fazla sahne yok ama olanlarda iyiydi, alt notamız LA Confidential o yumuşak romantizmini hatırlattı Russel Crow ile sarışın abla arasında.Her şeye rağmen filmden Blade Runner havası aldım Ryan Gosling Blade Runner daki rolünü bu filmle almıştır yemin edebilirim ama kanıtlayamam.Sonuç olarak sakin ve akıcı bir aksiyon filmi istiyorsanız tavsiye ederim .10-7.6
Shin Kamen Rider (2023)
İlk 20 dakikasını izledim. Uzun zamandır bu kadar sevgiyle hazırlanmış bir remake izlememiştim. Hideaki Anno’nun uzun yıllardır yaptığı en iyi şey olabilir. Tamamını izlemek için sabırsızlanıyorum.
Donnie Brasco (1997)
Deniz Taylan Sağır’ın kanalı sağolsun gangster lore’una merak saldığım şu günlerde izleme ihtiyacı hissettiğim bir filmdi, iyi ki de izlemişim dedim. 70’ler atmosferini bu kadar iyi yaşayan çok az film olabilir. Al Pacino’nun performansı çok iyi, her ne kadar hiçbir zaman bir hayranı olmasam da Johhny Depp de oldukça iyi bir iş çıkartmış. Lore’u okuduğunuzda filmin etkisi her halukarda azalıyor, gerek atlanan, gerek hızlı geçilen, gerekse değiştirilen kısımlar yüzünden ama gangster filmlerini seviyorsanız kesinlikle kaçırmamanız gereken bir yapım olmuş diyebilirim.
Edit: aslinda bir gangster filminden cok bir erkek dostlugu filmi.
Jack London’ın meşhur eseri Martin Eden’dan uyarlanan film İtalyan yapımı. 500 sayfaya ulaşan bir eser iki saate indirgemeye çalışılmış. Elbette kitap filminden daha güzel klişesine girmeye gerek yok. Film İtalyan yapımı olunca bazı değişikliklere gidilmiş. Martin Eden dışında diğer karakterlerin isimleri filmde İtalyan isimleriyle anılmış. Kitap uzun olunca film de kitabın ana hatlarını yansıtmayı başarmış. Karakterin ruh hâlini yansıtmayı az buçuk başarmış bir film olmuş. 3,7/5
En sevdiğim romanlardan biriydi, filmini izlemek şart oldu…
Benim dün akşam izlediğim film, Pelikan Dosyası. Eski sayılabilir 1993 yapımı. Hukukçu ve gerilim romanları yazarı John Grisham’ın kitabından sinemaya uyarlanan film. Julia Roberts ve Denzel Washington’un baş rollerde ve oldukça iyi performansları var. Yönetmen Alan Jay Pakula. Bu filmi daha önce de izlemiştim ama bir kere daha ve keyifle izledim. İMDB puanı her ne kadar 6,6 olsa da benim puanım 8 İzlemeyen varsa naçizane tavsiyem izlemeleri… Şuraya afişini bırakıyorum.
Rezervuar Köpekleri
Fırsat buldukça IMDB Top 250 filmlerinden izlemeye karar verdim. Hazır çok sevdiğim Tarantino’nun çıkış filmine de gözüm çarpmışken izleyeyim dedim. Maalesef sevemedim. Belki de yüksek beklentim yüzündendir. Oyunculuklara laf edemem ama arkasında Tarantino ismi olmasa tekrar düşüneceğim bir film bile olmazdı. Bu film ile ilgili de izledikten sonra çok yorum okudum neyi kaçırdığımı belki anlarım diye. Ama anlayamadım Belki de zamanıyla ilgilidir.
American History X
Top 250’den bir film daha. Bu sefer beklentilerimi daha düşük tuttum ve beğendim. Çok yüksek tempolu bir film değildi ama olacakları ve olmuşları merak ederek izledim. Babanın bir sözüyle şekillenen bir abi, abisine hayran bir çocuk ve paramparça olmaya mahkum bir aile.Kaldırımdaki infaz sahnesi çok etkileyiciydi. Bir anda bu seviyede bir şiddet beklemiyordum. Filmin sonunda her şey güzel görünmeye başlamışken hissettirilen kötü bir şey olacak hissi ise muazzamdı. Gözüm sürekli potansiyel tehlikeler aradı durdu. Ama Danny o tuvalete girdiğinde her şey netleşti.
Leyla’nın Kardeşleri
Çok tanıdık bir hikâye. Eşitsizlik, işsizlik, kaos, yaşama gaylesi… Babaya kızamadım bile, bakışlarıyla üzdü beni. İki buçuk saat beni başına kitledi. Diyalogları iyiydi, çok sevdim.
Alper Çağlar imzalı çok güzel bir film. Senaryosu, oyunculukları, soğuk İstanbul teması, kaliteli oyuncuları ile bambaşka bir Türk filmi. Bu filmi başka bir filme benzetebilirsiniz ama şöyle ufak bir bilgi vereyim, benzettiğiniz film Panzehir’den sonra çıktı…
Evet, evet böylesine muazzam bir filmi yeni izledim ve özür diliyorum herkesten. İzlediğim en iyi 3 film içinde kendisi ikinci sıraya yerleşti kesinlikle. Ne sondu ama!
Sanatta kesinlik yoktur ama bu film benim listemde de ilk ona girer. O zamana kadar sıradan gördüğüm Al Pacino bu filmle gözümde yıldızlaşmıştı.