En Son İzlediğiniz Film?

Tüplüyü bilmiyorum ama Hızlı ve Öfkeli serisinin ilk filmleri çok güzeldi. Ölen sarışın oğlandan sonra hiç keyif alamadım. Galiba son filmi hala izlemedim. Bu arada epey film izlerim ama girdi yapmadım. Eve geçince onları da ekleyeyim iyi hatırladım. :grin:

2 Beğeni


2 gün önce ilk kez dün ise 2. kez izledim. Keşke hikâyeyi daha iyi anlatabilseymiş saygıdeğer Christopher Nolan abim. Film kesinlikle kötü veya ortalama bir film değil. Mutlaka izlenmesi gereken filmlerin başında geliyor. Tüm Nolan filmleri için bunu söyleyebilirim gerçi. YouTube üzerinden birkaç inceleme videosu izledikten sonra anlamadığım yerler kalırsa 3.'ye başlayacağım…

6 Beğeni

The Flash filmini izledim ve beğendim. Eğlenceli ve yerinde komedisiyle DC için iyi bir film olmuş. Bazı CGI kısımları izleyince gözünü yoracak türden olabilir ancak yönetmen bunu isteyerek yaptığını belirtmiş keşke yapmasaymış. Kimi yerleri çok iyi dururken kimi yerleri kötü duruyor. Birçok cameo göreceğiniz bir film sizi bekliyor. Filmde iki Batman’i görüyoruz. Keaton’un Batman’i harika yıllar sonra bile I’m Batman diyebiliyor ve çok güzel bir nostalji yaşatıyor. Filmin en iyi yerleri Keaton’ın olduğu sahneler. Affleck’in Batman’i az ama öz görüyoruz. Şu adama solo film çekmemekle nasıl büyük hata ettiklerinin farkındalar ama bunun içinde çok geç kaldılar. Supergirl de iyi bir cast olmuş. Ezra Miller’a gelirsen filmi iyi sırtlıyor ikili sahnelerinde çok iyi oyunculuk sergiliyor ancak bu filmin gişede batmasının en büyük nedenlerinden biri de kendisi özel hayatında yaptıklarıyla, ikinci suçlusu da bir sinema evrenini sırf Marvel ile yarışabilmek için aceleye getiren WB şirketi. 2018 tarihinde vizyona girmiş olsaydı etkisi ve gişesi daha iyi olabilirdi. Film sizlere yeni bir konu sunmuyor bildiğiniz bir parelel evren hikayesini anlatıyor bunun bilincinde izlerseniz filmin tadı daha iyi çıkar düşüncesindeyim.

4 Beğeni

Ben de filmi izledim. Bu yoruma aynen katılıyorum. :slightly_smiling_face:

2 Beğeni

Oppenheimer (2023)

Unpopular opinion gibi gelecek ama… Bakın ben gerek McCarthy dönemine dair, gerekse 2. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş temalı çok sayıda medya ve kaynak tüketmiş birisiyimdir. Hele soğuk savaş paranoyası temalı kitaplara, filmlere ayrı bir bayılıyorum. Oppenheimer bırakın iyi bir film olmayı, bu temada izlediğim iyi filmlerden birisi bile değil.

Nolan’ın önceki filmlerinde de uyguladığı o hızlı hızlı geçişler ve bu geçişler esnasında sürüyle diyalog, karakter giriş çıkışları ve koşturmacayla akan olay örgüsü tipi anlatım bu filmde de mevcut. Lakin bu film inception değil; bir courtroom drama, bir biyografi. Yani kurgusunu baştan sona ilmek ilmek dokuduğunuz olaylar değil anlattığınız. Yaşanmış olaylar. Bu anlatış da haliyle gitmiyor bu tür filmlere.

Oppenheimer’ın hayatına girip çıkan o kadar kişiyi görmek veya bilmek zorunda değiliz. Bunlar hikayeyi gereksiz dallandırıp budaklandırmadan çözülebilirdi oysa. Ama anlaşılan Nolan da ne halt yediğini gayet iyi biliyor. Nitekim filmde ucundan kıyısından gördüğümüz tonla karakterin bazılarının kilit olaylardaki etkisini gösterirken, “Siz şimdi bu kişinin kim olduğunu hatırlamazsınız, ey seyirci. O yüzden bu karakterin gözüktüğü sahneleri size tekrar göstermek lazım.” tadında giren flashbackler vardı ki, allahım dedim 3. sınıf biyografi filmi izliyorum sanırım.

Cillian Murphy hala Thomas Shelby hallerinden çıkamamış. Sigara içişi bile aynı adamın. Yani niye bu kadar övülüyor anlamakta zorlanıyorum açıkçası. Bir de lütfen ufak rollere cameo yapar gibi ünlü oyuncular koymaktan vazgeçilsin. Filmden kopardı beni birkaç yerde.

Filmin ses dizaynı en iyi tarafıydı sanırım. Sanat kısmı mükemmel. Görüntü yönetmenliği ve kurgu ise meh dedirtti açıkçası. Öyle aklımda yer edecek, öff nasıl çekmişler bunu dediğim bir sinematografi yoktu. Malum sahne için konuşacak olursak eğer; orjinalinin hd restorasyonlu hali daha etkileyiciydi. Üzgünüm.

Bir de işin ahlaki yönü var tabi ki, filmi izlerken beni asıl rahatsız eden kısımdı. Bu film gösterdi ki, elinizde yeterince para, güç ve medya olanağı varsa yeryüzünden insanlığı silebilecek ve halihazırda yüzbinlerce insanı öldürmüş bir bombanın mucidini bile aklayabilirsiniz. He canım seminerde iki başın döndü, biraz sersemledin biz de pişman olduğunu kabullendik. Amerika çok kötü zaten McCarthy dönemi komünist avı filan.

Sorun bombanın icadı da değil esasında. Mucidinin filmini çekerken kendisine yapılan haksızlıkları hikayenin temeline oturtman. Ne yapalım abi? Oppenheimer’ın pasaportunu iptal ettiler diye üzülelim mi? Atom bombasının mucidini sen neden komünist avı soruşturmasıyla anlatmaya kalkarsın ki? Empati mi duymamız, sempati mi beslememiz gerekiyor kendisine?

O zaman Mengele’nin de filmini çeksinler. Güney Amerika’da nazi avcılarından kaçtığı esnada fare gibi saklandığı deliklerde yaşadığı pişmanlıkların, çoluk çocuk demeden uyguladığı deneylere nasıl üzgün olduğunun empatisini duyalım biraz da.

Filmin Oppenheimer’ı merkezine koymasıyla gideceği yön aşikardı zaten. Oysa atom bombasına giden yolda, füzyon tepkimesini ilk bulan ve atom bombasını geliştirmek üzere ekibe davet edildiği halde “Bilimi askeri amaçlara hizmet etmesi için yapmıyorum.” diyerek reddeden Lise Meitner gibi çağının ötesinde hümanist bilim insanları da mevcuttur.

https://en.wikipedia.org/wiki/Lise_Meitner

Böyleyken böyle. Genel olarak kötü film değil katiyen, ancak yukarıda bahsettiğim hususlar sebebiyle ve yapımında gösterilen emeği de işin içine katarsak 6 yerine 7 puanlık bir film benim nezdimde. Esas kerametin diğer Nolan’da olduğunu (kardeşi olan Nolan :smiley: ) kesinleştiren film oldu diyebilirim. Eski ekibi olmadıkça Nolan’dan Prestige gibi bir film daha gelmeyecek, bu anlaşıldı.

7/10

11 Beğeni

Oppenheimer

9/10

Barbie

Hi Babie
Hi Ken
You want yo go for a ride?
Sure Ken
Jump in

2/10

Mission: Impossible – Dead Reckoning Part One

8/10

6 Beğeni

Bu barbie filmini bu kadar ünlü yapan nedir? Birde yaş sınırlaması var mı? Bizim ufaklık gitmek istiyor ama oynaya Margot Robbie olunca pek emin olamadım :grinning::grinning:

1 Beğeni

Bir şey yok gidip izleyebilir ama önermiyorum. :smiley:

2 Beğeni

Tatar Ramazan ve Tatar Ramazan Sürgünde’yi izledim bugün. Gayet güzel bir sistem eleştirisi. Osmanlı’nın bitişini ve Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Türkiye’yi çok gerçekçi bir şekilde yansıtmışlar ekrana. İnsanlar neler neler yaşamışlar. Çok üzücü gerçekten.

5 Beğeni

Oppenheimer:

Filmden yeni çıktım. Çoğu kişinin aksine filmi sıkılmadan izledim. Ama filmedi karakterlerin motivasyonunu anlayamadım. Bence oppenheimer’ın duygusal durumu pek iyi verilememiş. Film boyunca bomba inşa edecem dedi durdu, bomba patlayınca hemen duygusal boşluğa düştü. Bana pek inandırıcı gelmedi. Bence oppenhemier daha iyi anlatılabilirdi. Böyle uzaktan bakınca tam bir pisliğe benziyor.

Bombanın patlamasından önce oluşturulan gerilim güzeldi. Yine filmin son 30-40 dakkikalik kısmıda güzeldi.

Filmi tam anlamak için en az 2 kere izlemek gerekiyor çünkü çok fazla karakter var.

struss ile oppenheimer’ın neden düşman olduğunu anlamadı. Siyaset için mi?

Şahsen ben Batman üçlemesini ve interstaler filmlerini daha çok sevdim. Prestij filmini de severim ama onun televizyonda son 40 dakkikasını izlemiştim sadece diye hatırlıyorum.

2 Beğeni

Son 40 dakikasını izledikten sonra da ‘‘zaten sonunu biliyorum izlemeye ne gerek var’’ diyerek hiç mi izlemediniz filmi tümüyle? :joy:

3 Beğeni

Hayır. Çok fazla film izlemeyi seven birisi değilim, o yüzden izlemedim. Yılda 1 ya da 2 film ancak izliyorum. Aslında yarın açıp bir izlesem iyi olacak. Kapatayim artık şu defteri.

Birde Prestij beni kendine o kadar çok çekmiştiki kendimi izlemekten alı koyamadım o 40 dakkikayı. Cidden sondaki pilot twist çok iyiydi.

3 Beğeni

Yılda 1 ya da 2 film çok az değil mi ya? Sizin şimdi izleyeceğiniz ne filmler vardır. Keşke yerinizde olsaydım. Ama izlemeyi seven birisi olarak. :joy:

2 Beğeni

Eskiden film izlemeyi çok severdim. Son zamanlarda sinemaya olan inancımı yitirdim. Her yer Marvel filmleri ile doldu. Ben de o yüzden dizilere yöneldim. Sürekli dizi izliyorum.

Ha eskiden hangi fimleri izliyorsun diye sorsan çoğunlukla Marvel derim. Ergendik o zamanlar. Sonra infinity war çıkınca ilgimi kaybettim

2 Beğeni

Geçen bunu tekrar bi izlesem mi demiştim. Tam da üstüne denk geldi :smiley:

2 Beğeni

Defalarca izlenilebilecek bir film ama. Kadir İnanır’ın yanında koğuş ağalarının da oyunculuğu büyülüyor adeta.

2 Beğeni

“Heyt, taş kesil ulan!”

2 Beğeni

Sinemanın güzelliklerinden bir tanesi anlattığı konuyu çok kısa bir süreçte aktarmasına rağmen hiç sıkmadan izlettiriyor .Senaryo üzürinden değilde oyunculuklar ve diyaloglar üzerinden akıp gidiyor film.Puanım sekiz tavsiye ederim.

4 Beğeni

4/5, enfes.

2 Beğeni

21149-jeanne-dielman-23-quai-du-commerce-1080-bruxelles-0-230-0-345-crop
Letterboxd ‎Jeanne Dielman, 23, quai du Commerce, 1080 Bruxelles (1975) directed by Chantal Akerman • Reviews, film + cast • Letterboxd

(Spoiler yok) Filmin konusu:
Jeanne Dielman’ın kocasının ölümünden itibaren, yani altı yıldır rutini hiç değişmez. Her gün erken kalkar, oğlunu hazırlar, okula gönderir. Sonrasında ev işlerini yapar, alışverişe gider. Öğleden sonraları bir erkekle para karşılığı seks yapar. Ardından akşam yemeğini hazırlar…

Ve bunlari anlatırken uzun uzun gosterir sahneleri baştan sona (yemek hazırlanışı, masayı toparlama, yemek yeme ve yemekten sonra oğlunun fransizca eğitimini verme… seksten sonra duş, cocuk bakımı vs). Zaten film 3 saat 20dk. Uzun uzun görüyoruz sahneleri.

Filmle birlikte bir şeye daha çok vakif oldum. Bir aile hakkında gözlem yapma imkanı verseler bana ve bunun sonucunda aile analizini çıkarmamı isteseler
24 saat evdeki hallerini izlemek yerine yemek yerkenki hallerini izlemeyi tercih ederim.

Aileyle yenen yemek cidden aile durumları hakkında bence çok mesaj veriyor. Aile içi samimiyet vs çok iyi anlaşılıyor. Yapılan konuşmalar ya da yapılmayan konuşmalar, bakışlar ya da bakmayıslar…

Bu filmde de aynı şekilde ailenin analizi yapılacak yer yemek vakitleri.

Yemekte anne sofrayı yemeği hazırlar çocuk gelir yemek yerken ne bi sohbet eder (yapılmaya çalışılan sohbette de geciştirmişti ilgisiz sekilde) ne masaya ilgi gosterir.
2 akşam yemeğinde de kitap okumaya çalışır ve annesi izin vermez… yemekten sonra da aralarında pek sohbet olmaz. Çocuk zaten biraz tuhaf. Seks üzerinden tanrı yoktura varıyor. İlginç bir düşüncesi var djsjsjsjs belki direkt çocuk sıkıntılı.

Finali de ironikti. Kısaca deneyim filmi gibi bir sey

6 Beğeni