Adrift
Backcountry
Biri okyanusta, diğeri ormanda, gerçek (dilbilgisi hatası) hayattan uyarlama, anasının gözünde mahsur kalma öykülü iki yakın dönem filmi.
Final girl’lerde Shailene Woodley ve Missy Peregrym var.
İlk film deniz tutkusuyla aşık olup birlikte Pasifik’e açılan çiftimizin tarihi bir kasırgaya yakalanıp hayata tutunma savaşı vermelerini anlatıyor. Marquez’in kaleme aldığı Bir Kayıp Denizci’yi sevdiyseniz bunu da seversiniz. Muadillerine göre kalbur üstü sayılabilir. Ben Woodley’i severim, onu da öznel bakış adına ekleyeyim. Filmin sonlarında ufak bir twist var ancak onu da öncesinde verdiği ipuçlarını ardı ardına tekrar sunarak harcaması, seyirciyi aptal yerine koyan hatalı bir klişe.
Diğer film daha gerilimli, bir yandan da kapkara mizah. Her iki filmde de “yüzük” var, unutmadan, bu filmde daha önem teşkil ediyor (kimin için). Kamp yapacak olan çiftimiz önce bir yabancıya rastlıyor, sonra Eyalet Parkı’nda yollarını kaybedip, bir siyah ayının bölgesinde, ellerinde kullanmayacakları işaret fişeği, ayı spreyi, balta ve bir çadırla mahsur kalıyorlar. Çoğu seyircinin işaret ettiği üzere, tartışma anında partnerini aşağılayıp, ayıdan kaçarken herkesin taş zannettiği üzere, geri dönüp çantadan yüzük kutusunu alan kadınımızı tebrik ediyorum. O şok içinde yüzüğü parmağına takması da takdire şayan (Sauron’u göremiyoruz).
Ayı saldırısı sahnesi epey etkili, lakin geniş perspektiften doğa görüntülerini izleyememiş olmamız görüntü yönetmenliği adına eksi puan.
Teknik demişken, Adrift’te kasırga esnasında savrulan teknenin çıkardığı sesleri mükemmelen kullanan ekibe de şapka çıkarmak lazım. Sadece ses efektiyle gerilim nasıl yaratılır, gerçekçilik nasıl verilir, kitabını yazmışlar.
Hepsinden öte, bu iki filmi bitirebilip, hayatta kalabildiğim için kendimi tebrik ediyorum.
Adrift: 6
Backcountry: 7
Sabrım: 8