Dediğim gibi yine iyi gişe yapacaktır ki bu da yeni filmlerin önünü açacaktır. Yapım şirketleri seriyi sevenleri ne yapsın ona para getirecek işler varken
Son film gişesinin yarısını toplarsa öpsün başına koysun. Yazık ettiler.
Para getirecek iş bu zaten, onun mahiyetini anlayamadıklarını söyledim.
Dediğini anladım. İşin mahiyetini anlasalar elle tutulur daha iyi filmleri izlemiş olurduk. Gişe rakamları şu an için iyi gidiyor ilk hafta 300M dolara yakın rakam bekleniyor.
Hasta El Cielo / Sınır Yok
Celda 211’den beri hastası olduğumuz Luis Tosar kaşları izleyeceğiz umudunu La Casa de Papel’in (amacın onu kurtarmak olduğu sezonda bıraktığım) gıcık Manuel Herran’ının elmacıklarına maruz kalarak yitirdiğimiz filmi günlerdir 2 dakikayı geçememişken listeyi temizlemek adına izledim. Zira bir de dizisi vardı. Neyse ki dizide bu herif yokmuş ve sequelmiş.
Filme gelirsek, evlat olsa sevilmez bir pisliğin varoşlardan tepeye Scarfacevari tırmanma hevesini hiçbir şeyini hatırlamadığım ama anmadan duramayacağım Un Prophete (Fransa) ve yine dizisi çekilen Suburra (İtalya) gibi Eski Kıta stilinde anlatan suç filmini, benzerleri yanında mafya ve şiddet öğelerinin yerini hırsız-polis kovalamacalarının almasıyla "hafif sıklet"te madalyalandırabiliriz ancak, özellikle Estrella karakterinin göz doldurduğu ekranda şu “Rio” denen dallamayı her gördüğümde -ki filmin %90’ında var- kredi notumdan iki puan düştüm. 8-8.5 verilecek filmi 6-6.5 ile geçiyorum çünkü ekranda yönetmeni, senaristi, kameramanı, yapımcıyı değil fakat 2 saat bu andavallıyı görüyorum ve bundan hoşnut değilim. Diziyi de pas geçerim sanıyorum.
Bu arada, yakalarsanız, Suburra bundan çok daha iyi bir film. Zaten John Wick ilk çıktığında ondan izler bulmuştum şimdi hatırlamadığım, bulursanız affetmeyiniz.
The Invitation
Tek mekanda yemekli tarikat filmi.
Baş karakterin travma, flörtünün ortama uyum dozu ayarlanamamış, dolayısıyla "kapalı oda esrarı"nı çözmesi için ne gri hücrelerine güveneceğimiz bir karakter var ortada ne de kahrından ölümü kucaklayan, karakterler düzgün yazılamayınca Hitchcock’un deyişiyle “masanın altında bekleyen bomba” da, gerilim değil, yarattığı bir anlık şaşkınlık ile Spongebob’un midesinde patlayan el bombası etkisi bırakıyor. Gidip bir parti daha Rope izleseniz buna yeğdir.
Hush
Girişiyle Scream, geneliyle Wait Until Dark tadı veren, ergenlerden müteşekkil olmayışıyla seyir zevkini yükselten tek mekan filmi. Kate Siegel ve John Gallagher Jr. için ekstra 2 puan.
Macross: Do you Remember Love Anime filmini izledim.
Film gerçekten eski fakat çizimleri ve animasyon teknikleri zamanına göre çok iyi. Yalnız öncesinde sanırım orijinal Macross/Robotech anime yapımını izlemek gerekebilir çünkü film bağımsız gibi görünmesine karşın seri ile kimi yerde bağlantılı gidiyor gibiydi.
Resident Evil
Artık ayıp olmasın diye ilk filmi izledim. Sonu 28 Days Later (ve onu taklit eden TWD) başlangıcı gibiydi. İkisi de aynı yıl filmleri. Hoş. Devamını getirmeyecektim ama ikinci filmde bayağı tanıdık sima gördüm, bir göz atarım. Milla odun gibi oynamış, Aliens görmüş seyircinin bu seriyi o kadar uzağa taşıması, bu saçmasapan yönetmenle, hayret verici.
Caddo Lake -2024
Amerikan yapımı gizem filmi. Konusu , 8 yaşında bir kızın kaybolmasıyla başlayan olaylar değişik yerlere gider. Konuyu daha fazla anlatmayacağım ki heyecanı kaçmasın. Konu iyi, senaryo iyi, oyunculuklar geneli normal, bazıları iyi, çekim kalitesi normal, gizem seviyesi yerinde. Böyle konularda iyi başlayıp saçmalamadan bitirebilen film sayısı azdır. Bu film bunu başarmış. Nasıl gözümden kaçmış hayret. Ben beğendim.
Not: Filmin yapımcısı Şamaroğlan mış. Önceden bilseydim seyretmezdim, yazık olurdu. Neyse ki sadece yapıcılığını yapmış, yönetmemiş. Amerikan sineması gibi oturmuş bir sistemde, böyle orta çaplı film ve dizilerde pek yönetmen seçmem (Tabi ki belli başlı yönetmenler hariç). Ama bariz bir şekilde Şamaroğlan a alerjim var. “Altıncı His-1999” hariç, bütün filmlerinde zoraki bir ters köşeye yatırma çabası, aşırı bir twist hevesi beni yıldırdı. Üzerine bir de başarısız olmaları iyice nefret ettirdi.
Superman filmini dün ön gösterimde izledim. Filme karşı negatif düşüncelerim vardı fakat filmi ortalamanın bir tık üstünde buldum. Sıkmayan, gayet izlenilebilir bir film olmuş. Risk almaktan kaçınılış formül üzerine biraz da maskülenliğinden arındırılmış bir karakter yaratmışlar. Ben ilk defa bir Superman karakterinin bu kadar dayak yediği bir film izledim.
Ana düşmanımız bildiğiniz gibi Lex Luthor ve bana geçmedi oyunculuğu ve motivasyonu. Nerede Smallville’de izlediğimiz Lex nerede bu açıkçası. Henry Cavill gibi şahane bir cast varken yıllarca aktörü oyalayıp bir türlü film çekmeyenler utansın ne diyeyim.
İlk iki filmi çok beğendim. Son filmin üzerinde daha çok çalışılmalıydı bana kalırsa. Boks kombinasyonları ve çekim açıları, tekniklerini çok beğendim. Oyunculukları da çok beğendim. Rocky öylesine filmde değil. Birçok filmin yaptığı gibi daha önce efsaneleşmiş kişileri lobut gibi dursun diye eklememişler bu filmlere. Gerçekten yaşlı, deneyimli ve kaliteli bir antrenör olduğunu gösteriyor filmin başından beri. Bu spora ilgisi olan herkese öneririm. IMDB puanlarım sırasıyla: 8/7/6
Gerilimi iyi olan başarılı bir filmdi. Mağara tarzı yerlere girerek macera arayanların hangi tehlikelerle (canavarlarımız hariç) yüzleşebileceğini gösteren korkutucu bir yanı da var. Karanlık filmlerden hoşlanmayanlar uzak durabilir.
7/10
Yeni DCU için güzel bir giriş filmi olmuş. Man of Steel deki Tanrı modundaki Superman den sonra bu yeni Superman daha insancıl olmuş. Çizgi roman panellerindeki Superman yakalanmış ancak bu kadar dayak yemesi abartıya kaçmış. Lois Lane, Mr. Terrific ve Krypto filmin yıldızları. Filmin kötüsü Lex Luthor’u pek beğenemedim bana geçmedi. Motivasyonu pek inandırıcı gelmedi. Gişesi muhtemelen ikinci filme kapı açacaktır. Superman’i fena bulmadım. Clark Kent ise daha iyi yansıtılabilirdi. Çok karakter olması filmin eksisi diye düşünüyorum. Bazı sekanslarda tam duygusala bağlanacakken aksiyona geçmesi ya da durumu tam tersi yapması da James Gunn’a özel bir durum bu da eksi diyebileceğim bir başka nokta. Kısacası Superman evren için iyi sayılacak bir başlangıç filmi. Bir şans vermenizi tavsiye ederim.
Madame Web
Müthişti! Kurgusu harikaydı! İzlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım! O akıl dolu sahneler ders niyetine okutulmalı! Sinemanın geldiği son nokta! Hatta sinemayı geçiyorsun, ileride Oscar Pastanesi’ nin karşısında! Filmin en kötü yanı da bittikten sonra çalan The Cranberries’ in Dreams
parçasıydı!
+
Hepsiburada Premium’un HBO Max üyeliği verdiği gibi Trendyol Premium’da TOD üyeliği veriyormuş Hem denemek hemde Mobland’i izlemek için bir ay üye oldum. TOD’da gezerken Smile 2’ye denk gelip izledim.
İlk filmi beğenerek izlemiştim. 2. filmde kendi içinde ortalamanın üzerindeydi fakat ilk filmin daha koyu, gerilimli atmosferini bu filmde bulamadım. Bunda gerçeklik ve halüsinasyon arasındaki gitgeller daha ön planda. Sinematografik açıdan ilk filmin çok üzerine çıkmışlar. Ana karakterin sıradan biri olmasındansa Lady Gaga Taylor Swift karışımı bir süperstar olması olaylara farklı bir hava katmış. Naomi Scott’ın oyunculuğunu çok beğendim.
Güzeldi.
Güzeldi. Jack Nicholson, Shining sonrası 20 yıl psikoloji okuyup terapist olmuş ama daha da tehlikeli bir hale gelmiş .
Gizli favorim. Süperdi. Türk- İtalyan ortak yapımı alternatif Hasan Sabbah hikayesine sahip dövüş sahneleriyle adeta stres attıran ve tonuyla da yer yer gülümseten tek eksiği gereksiz yere birçok sahnesi kırpılmış klasik bir Cüneyt Arkın filmi. O zamanın imkanlarıyla bu filmi çeken Cüneyt Arkın şimdiki imkanlarla ortalığı kasıp kavururdu büyük ihtimalle. Bu filmi izleyince rahmetli boks filmi de çekseymiş keşke dedim.