En Son İzlediğiniz Film?

Öncelikle kitapta 10 değil 9 tane öykü var. Ben kitabın eski baskısının epubunu okumuştum o baskıda “Yakışıklı” adında başka bir öykü koyulmuş sizin bahsettiğiniz öykü yerine. Kitabın bende yeni baskısı var ama eski baskıyı okuduğum için kitabı okumadan direkt kitaplığa yerleştirmiştim. Siz bahsedince o öyküyü farkettim, sayenizde okumadığım bir Asimov öyküsü oldu. Geç vakit olmasaydı öyküyü okuyup yorum yapardım ama öyküye göz atınca bana filmle bir alakası var gibi gelmedi. Faklı bir konudan bahsediliyor. Okuduktan sonra tekrar editlerim.

Kelebekler 8/10

Doğal diyaloglar, merak uyandıran senaryo ve enfes bir son. Kelebekler ilk yarısı ile beğeniyi tavana çıkarıp sonra biraz düşürüyor. Ama sonu da tam filme uyan bir son. Ben çok beğendim. Sadece köyde geçen sahne ve diyaloglar biraz fazla uzatılmış ve tempoyu düşürüyor.

İstanbul Kırmızısı 4/10

Ferzan Özpetek sen ne yaptın diyorum. Maalesef kalitesine hiç yakışmayan bir film olmuş. Buranın suyundan mıdır huyundan mıdır, İtalya’da güzel filmler çıkarırken Türkiye’de niye böyle bir film çıkmış anlamak güç. Oyunculara bakıyorsunuz çok iddialı bir kadro. Ancak bu kadroya yakışmayan bir işleyiş var. Her ne kadar konu başta merak uyandırsa da sonradan senaryonun gidişatına uymayan konuşmalar, ilişkiler… Türkiye’de film çekiyorsak şunlardan da olsun ama senaryoya hiç bir katkısı olmasın denilen sahneler… Bilmiyorum ben mi anlamadım acaba diyeceğim ama imdb puanı 5,5 beni doğruluyor gibi.

3 Beğeni

Jackie Brown da güzel bir filmdir. Daha farklı bir senaryosu var tabi

1 Beğeni

Jackie Brown’ı izledim. Böylece Tarantino’nun yönettiği tüm filmleri izlemiş oldum. Jackie Brown’da diğer Tarantino filmlerinden aşina olduğumuz Meksika Açmazları, anlamsız konuşmalar, aşırı kan kullanımı gibi şeylere rastlamıyoruz. Azıcık bacak fetişi var o da imzasını atmak için kullanılmış. Bunların eksikliği filmi kötü mü yapmış, tabiki hayır. Film tek başına çok güzel zaten ama Tarantino filmi olduğunu bilmeden izleseydim bu filmin Tarantino yapımı olduğuna zar zor ikna olurdum. En fazla yönetmen Tarantino’ya gönderme yapmış derdim. Herşeye rağmen filmi sevdim.

1 Beğeni

En son izlediğim film “Once Upon A Time In Hollywood” idi. Tarantino’nun filmi, oyuncuları çok sağlam ve sevdiğim oyuncular olduğu için nerden olursa olsun izleyeceğim filmlerdendi ve güzel bir vesile sayesinde arkadaşlarımla sinemasına gitme şansı elde etmiştim.


Görüntü olarak; kullanılan kamera açıları, renkler ve filtreler gerçekten çok başarılıydı ki Tarantino şahsımca bu görsel işi zaten çözmüş bir yönetmen. Zamanını iyi yansıttığını düşünüyorum, karakterlerin kıyafetleri ve bulundukları mekanlar cidden çok iyiydi. Oyunculuklardan bahsetmeme gerek bile yok, o ünlü isimleri bir arada görmek cidden çok eğlenceliydi. Konu olarak çok sakin ilerleyen ve en sonunda nabzı yükselten bir akışa sahipti ama izlediğim Tarantino filmlerine göre cidden sakin buldum. O sakin kısımlarda birçok kişiye kıyasla gayet eğlenmiştim ve sürüklenmiştim. Çok beğenilen bir yapım olmasa da ben dönemi yansıtışlarını, bir oyuncunun psikolojisini anlatışlarını ve uzun süresi olmasına rağmen sıkmamasını başarılı buldum.

2 Beğeni

Kitabın üstüne sıcak sıcak izlediğimdenmidir nedir pek sevemedim. Ancak görsel olarak çok iyi ve bir o kadar rahatsız ediciydi.:thinking:

Sıcağı sıcağına aktarıyorum. Bitireli 5 dakika olmadı. Ne muazzam ne harika bir filmdi be!
Bu zamana kadar belki de karşıma 3-5 defa çıkmış ama hepsinde de için aşk var diyerek geri çevirmiştim. Pişmanım açıkçası. İzlemeyen kalmasın. Arşivlik bir film.

3 Beğeni

Bu filmin bizdeki şansızlığı, “Ölümsü Aşk” adıylan pazarlanması :sweat_smile:

1 Beğeni

Lütfen Türkçe çevirilere girmeyelim. Yoksa işin içinde çıkamayız. :smiley: :smiley: O değil ilkini Ölümsüz aşk ikincisine Karga 2 diye çeviriyorlar bir de.

1 Beğeni

Alex Proyas’ın müthiş filmi. Başrol oyuncusu Brandon Lee filmin çekimleri sırasında bir kaza kurşunuyla hayatını kaybetmiştir.

1 Beğeni

İşte, aşk güzel şey de The Crow’un karşılığını ister istemez tutamıyor :sweat_smile:

1 Beğeni

Evet filmi izledikten sonra birkaç araştırma sonucu öğrendim bende. Çok üzücü…
@Bay_Karamsar Kesinlikle tutmaz.

2 Beğeni

Gotik bir atmosfere sahip olan filmin müzikleri de enfestir.

1 Beğeni

Çok doğru müzik konusuna değinmeyi unutmuşum. :slight_smile:

1 Beğeni

Bu başlığa çok yazmıyorum ama ağustos ayında 38 film izlemişim. Bundan sonra biraz daha sık kullanmaya karar verdim.

Yılın başından beri her ay 1 Türk yönetmen seçip onun filmografisini hatmetmenin yanı sıra, Türk ve dünya sinemasından çok geniş yelpazede filmler izlemeye çalışıyorum.

Şimdilik yorumlama kısmına girmeyeceğim ama en azından başlığı takip edenler için belki birkaç keşif yapmalarına neden olurum deyip son izlediğim filmlerden bazılarını sıralayayım.

Polis (2007)

Gelecek Uzun Sürer (2011)

Rüzgarın Hatıraları (2015)

Caphernaum (2018)

Sivas (2014)

Barda (2007)

Kiraz Mevsimi (2018)

Badmara Khahad Bord (1999)

Otobüs (1975)

Coco Avant Channel (2009)

Umut Adası (2006)

Kars Öyküleri (2010)

Beginner (2017)

The Phantom of the Opera (1925)

Hiçbiryerde (2002)

Ölümlü Dünya (2018)

11’e 10 Kala (2009)

Beş Şehir (2009)

Sevmek Zamanı (1965)

Güneşin Oğlu (2008)

2 Beğeni

0315327 268x0w

Bugün Jim Carrey’in başrol olarak oynadığı Liar Liar ve Bruce Almighty filmlerini izledim. Liar Liar’ı çoğu kişinin bildiğini düşünüyorum. Avukat olan Fletcher yalan söyleme konusunda çok iyidir. Fakat oğlunun doğum gününde dilediği bir dilek yüzünden bir günlüğüne doğruları söylemek zorunda kalır. Sonrası mı? Bir komedi tufanı. :smiley: :smiley:

İzlediğim ikinci film ise konusuyla beni cezbetti açıkçası. Bir TV kanalında muhabir olan Bruce Nolan’ın asıl hedefi baş haberci olmaktır. İstediğini elde edemeyen ve şansının sürekli kötüye gitmesini kaldıramayan Bruce Tanrıya savaş açar. Bunun sonucu Tanrı Bruce Nolan’a kendi güçlerinden vererek tatile çıkar. Artık tüm işler Nolan’a kalmıştır. Ama o bunun farkında mı acaba?

7 Beğeni

Filmin tek bir ortamda geçiyor oluşu çok güzeldi. Arada verdiği ince mesajlar da başarılıydı. ama masadaki tüm çiftlerin birbirini aldatması benim pek hoşuma gitmedi biraz fazla geldi gözüme. Keşke başka başka sırları olsaydı aldatma yerine. Mesela telefon değiştirme sahnesi sonrası Kerem ve Suavi’ nin sahneleri çok güzeldi, üzücüydü. Hele son sahnede Helal Metin bir sen kalmıştın dedikten sonra çekmecedeki gizli bölme olayı bayağı abartı geldi ya da ben çok saf bir insanım bilemiyorum. Süresi de gayet makul. İzlenilebilir.

3 Beğeni

Picnic at Hanging Rock’ı izledim. Dizisini izlemeden önce filme bir gözatayım dedim ama gece gece ben şimdi ne izledim hissi yaşattı. Film tarz olarak Twin Peaks dizisine benziyor, bu yönünü beğendim ama filmde hiç bir açıklama yapılmıyor gerçekte ne olduğu hakkında. Birazdan dizisini izlemeye başlayacağım belki dizide bir cevap bulabilirim.

2 Beğeni

51fwpRVJ17L

İlk çıktığında yorumlara bakarak izlememiştim ve kafamdaki Kara Kule olgusunu bozacağını düşünmüştüm. Geçen gün aklıma geldi, ‘‘Ne kadar kötü olabilir ki?’’ dedim ama yanılmışım film çok çok kötü. Belki seriyi okumayıp da izleyen arkadaşlar beğenecektir ama seriyi okuyan hiç kimse bu film güzeldi diyemez.

Karakterler yok, kitap serisine bağlı kalınmamış, Roland Deschain bir zenci değildi, orta-dünya iyi işlenmemiş vesaire gibi milyon türlü şey sıralanabilir.

Sana puanım 1/10 kanka diyebileceğimiz bir film.

3 Beğeni

The Rains Came 205 1939 yapımı İngiliz olaylar hindistan da geçiyor