Fi tarihî
Absürt komedi
WW2 zamanından savaş filmi önerisi alabilir miyim?
(Almanya, İngiltere ve Amerika etrafında dönen filmler izledim genelde. Artık Asya kısmını merak ediyorum.Japon ve Kore sineması ilgimi çekiyor.)
Beni en çok etkileyen Ateş böceklerinin mezarı oldu. İzlemediyseniz anime, çizgi film deyip geçmeyiniz muhteşem bir film.
Akira Kurosowa filmlerine bakmanızı öneririm. Dönemi anlatan bazı filmler bulabilirsiniz.
Ateş böceğinin mezarını indirdim yurt için depoladığım filmlere diğer filmlere de bakacağım teşekkürler
Her ne kadar Alman tarafı olsada önermekten vazgeçemeyeceğim. Unsere Mutter Unsere Väter. Alman yapımı 3 bölümlük mini dizi. Kesinlikle tavsiye ederim. WW2’ye farklı bir bakış açısıyla bakıyor.
Jude Law’ın oynadığı Kapıdaki Düşman filmini önerebilirim. Belki Asya filmi değil ama Rus cephesinden bakılıyor. İkinci Dünya Savaşı filmlerini ben de seviyorum. Film hoşuma gitmişti.
Onu da indirdim, teşekkürler:blush:. Ardından Downfall, Stalingrad, Amen, Das Boot, My Way ve Empire of the Sun indirdim. Yaşasın filmler
@Kenan sağolun onu da bulup izleyeceğim. Mini diziymiş iyi ki çünkü dizilere devam etmeme huyum var. Maalesef
@MustafaYildiz , çok etkilendim. In this corner of The world filminden de çok etkilenmiştim ama bu film cidden savaşın sivillere olan etkisini harika yansıtmış. İkinci dünya savaşı gerçekten çok çok korkunç bir savaş. Bir insan nasıl canını tehdit etmeyen, normal bir sivilin üzerine bomba yağdırır aklım almıyor.
Dizilere ara verdim geçen haftadan beri günde bir film izliyorum akşamları. Birikmiş listemin yanında Netflix’ten yakın zamanda kalkacakları izliyorum genelde boş ama seyrettiren filmler oluyor.
Riddick 5/10
Konu güzel de konuşmalar, hızlı sahne geçişleri,amatör dövüşler napmışlar yahu
Harcanmış bir senaryo olmuş.
Gomorra 7.5/10
Yönetmen Matteo Garrone filmden sonra 10 sene tanık koruma programı altında saklanmış İtalya’da. İkinci filmi Dog Man’i çekene kadar ortalıkta gözükmemiş. İtalya’nın güneyinde dönen uyuşturucu, mafya ağını gösteren acayip bir film. Belgesele yakın. Oyuncular gerçekten orada yaşayanlar mı yoksa aktör-aktrisler mi anlamanın imkanı yok. Oldukça doğal olan filmin eksisi dediğim gibi belgesel gibi olması biraz sıktığı anlar oldu.
Collide 7/10
Başından, sonu tahmin edilebilecek tam çerezlik bir film. Beni eğlendirdi, düşündürtmedi, süresi de kararındaydı.Mekan olarak Almanya otobanları ve şehirlerinde geçen filmin araç takip sahnelerini oldukça gerçekçi buldum. Beyni tatile çıkarırsanız eğlenceli film.
Red Sparrow 8/10
Filmi Amerika övücülüğünü bir yana bırakırsanız oldukça iyi ve gerim gerim gerilten bir film. Başarılı buldum açıkçası. Sonunun ters köşe yaptırması da güzeldi. Ajan dizi ve filmlerini sevenler kaçırmasın derim.
The Girl on the Train 6,5/10
Kitabını okuyacağıma filmi çıksın izlerim diyen tayfaya bu filmde katılıyorum. Kitabını okudum, filmini de izledim. Diyebilirim ki film, kitabı çok güzel aktarmış. Kitabını okumaya gerek yok.Oyunculuklar alkış hak ediyor. Emily Blunt rolünün hakkını çok güzel vermiş. Filmin süresi ve sürekli melankolik havası iç bayıltabiliyor.
Knocked Up 6/10
Bir yarım saat kısa olsa, daha iyi tadında olacakmış ancak iyi uzatmışlar ve boş uzatmışlar. Bir gecelik ilişki yaşayan birbirinden farklı iki insanın, kadının hamile kalması üzerine birlikte yaşamaya dönmesini konu alıyor.Komik değildi, tebessüm ettirdi ancak 2 saat 9 dakika sürmesi biraz sıktı. Hani konuya çok katkı yapacak olayda işlenmedi filmin tamamında. Amerikan komedi dizilerine hakimseniz her diziden 1-2 oyuncu katmışlar filme.
Welcome to Marwen
Fotoğrafçı Mark Hogancamp’ın hayatından esinlenilmiş drama. Ben filmi sevdim. Özellikle oyuncakların anlattıkları hikâyeyi izlerken birden gerçek hayata geçiş sahneleri çok hoşuma gitti. Yer yer güldürse de aslında dokunaklıydı çoğu sahne. Son zamanlarda çoğunlukla dram filmlerinde gördüğüm Steve Carell zaten mükemmel bir oyuncu, rolü kesinlikle taşımış. Kısaca hoş zaman geçirmelik bir film aslında söylenecek pek bir şey yok hakkında.
Şunu da şöyle iliştireyim:
Yok işte efendim ben 500 tane korku filmi izledim, benim midem sağlamdır, ben ne filmler gördüm diyen arkadaşlarınıza izletebileceğiniz, nadide, iğrenç, vahşi filmlerden bir tanesi. Bu tür filmlerden hoşlananlar için güzeldir ancak psikolojiniz kaldırabiliyorsa izleyin.
Kesinlikle aile ile izlenebilecek bir film değil. +18 tabiri bunun yanında hafif kalır. Bilmem kaç ülkede yasaklandığını duymuştum. Dediğim gibi kaldırabilen için güzel film ancak kaldırabileceğinizi düşünmüyorsanız hiç bulaşmayın. Yalnız izleyin, anti depresanlarınızı almayı unutmayın
Edit: Merak edip izlemeyin, izlettirmeyin.
İntikam soğuk yenen bir yemektir sözünün filmi bu olmalı. Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biri sanırım. Tavsiye ederim.
Son zamanlarda 2-3 yıl önceki es geçtiğim filmleri izlemeye başladım. İyi ki başlamışım.
Zodiac’da onlardan birisiydi. Gerçek olaylara dayanan hikayenin filmi çok iyi olmuş. 2.30 saat uzunluğunda olmasına rağmen sizi bir katilin peşinden koşturacak kadar başarılı bir film.
8/10
Zodiac filminden önce izlediğim diğer bir film olan Monte Cristo Kontu macerası ile sizi tamamen kendisine bağlayacaktır. Oyunculuklar, hikaye vs her şey harika.
8/10
Ad Astra. Filmin Mars’ta geçen kısmını Esenler Otogarı’nın alt katında çekmişler.
What Happened to Monday? (Pazartesi’ye Ne Oldu?)
Dünyadaki nüfus kontrolünden çıkmış ve kaynaklar yetersiz gelmeye başlamıştır. Buna karşı bir çözüm olarak tek çocuk yasası getirilir. Birden fazla çocuğu olan ailelerin ilk çocukları ailede bırakılır, diğerleri Büro tarafından daha sonra uyandırılmak üzere uykuya yatırılır. Böyle bir sistemde bir kadın yediz dünyaya getirir. Dedeleri torunlarına kıyamaz ve yedisinin birden hayatta kalabilmesi için bir sistem geliştirir: Bir tek kimliğe bürünürler: Karen Settman. Hepsi haftanın bir gününü adları olarak alırlar, herkes kendi adı olan gün dışarı çıkar. Her şey normal giderken bir gün Pazartesi ortadan kaybolur.
Filmi beğendim, keşke kitabı olsaydı da okusaydık diye iç çektim. Distopya, sisteme karşıt kitaplara / filmlere bayılıyorum zaten. Konusu çok iyiydi ama izlemeden önce baya övmüştü arkadaşım beklentimin altında kaldı. +18 bir film bu arada kiminle izlediğinize dikkat ediniz.
Farklı bir süper kahraman filmi izlemek istiyorsanız Unbreakable tam size göre. Konusu ve işlenişi çok güzel. Vurdulu kırdılı bir film beklememenizi öneririm. Film daha çok olayın dramatik yönünü göstermeye çalışmış.
Bu filmin iki tane de devam filmi var belki bilmiyorsunuzdur diye yazıyorum. Aşağıya izleme sırasına göre filmlerin fotoğraflarını attım.
Midsommar
Psikolojik gerilim - korku türünde bir film. Film İsveç’te garip kült ve ritüelleri bulunan bir komünün festival zamanında geçiyor. Görünürde her yer günlük güneşlik olmasına rağmen olaylar garipleşmeye başlıyor. Bir grup arkadaş da kendilerini bu ritüellerin arasında buluyor.
Filmin yönetmeni bence filmi en değerli kılan unsur olabilir.Çekim teknikleri ve detaylar çok hoş.Ve sahne geçişleri de gerilimi hissettiriyor.Bir önceki filmi de yine başarılı sayılan “Hereditary” imiş. En kısa sürede onu da izlemeye çalışacağım.
Ayrıca filmi izlerken kendimi bir rüyada gibi hissettim. Bunda mekanların da çok etkisi var tabi.Ama olaylar da bir rüyadan kalkıp da anlam veremediğin şekilde gelişiyor ve merak unsuru film boyunca devam ediyor.
Türünde çok başarılı bulduğum bu filmi sizlere de tavsiye ediyorum.
Evet biliyorum. Fakat kötü yorumları görünce izleyesim gelmedi filmleri.
O yorumları ciddiye almayın bence. Split’i serinin en iyi filmi olarak görüyorum. Glass filmi ise seriye uygun bir filmdi ve seriyi başka bir noktaya taşıdı. Split ve Unbreakable arasında fazla bir bağlantı yok ama Glass filmiyle filmler birbirine güzelce bağlanıyor. Bu seri benim en sevdiğim serilerden birisi olduğu için herkese izlemesini tavsiye ediyorum.