Efsanevi yazar Philip K. Dick’in bir kısa öyküsünden yönetmen Steven Spielberg tarafından sinemaya uyarlanan film, 2054’te Washington DC’de geçen, heyecanlı bir aksiyon filmi. Başrolde Tom Cruise var. Mükemmel bir bilimkurgu filmi. Kesinlikle tavsiye ederim.
10/10
Obsesif kompulsif bozukluğu olan bir grup hastanın başından geçenlerin anlatıldığı keyifli bir film. İspanyol yapımı filmleri sevenler de ayrıca hoşlanacaktır.
Biraz geçte olsa sonunda izleyebildim.Sıradanın dışında farklı bir film seyretmeyi gerçekten özlemişiz.Çok ama çok beğendim.Oyuncuların performansı harikuladeydi.
Son sahne epey etkiledi , özellikle çocuğun babası için “plan” kurması…
Rush Hour üçlemesini izledim. Küçükken tvden izlediklerim dışında izlememiştim ama orjinal dilinde gerçekten muazzam bir komedi oluyor. Hem bayağı güldüm hem de nostaljik oldu. 1.5 saatcik olunca da arka arkaya izleyebildim. Şu an tanıdığım ve filmde gördüğüm bazı ünlüler ise şaşırttı. Çok keyifli zaman geçirdim kısaca. Eğlencesine açıp arkadaşlarla filan tekrar izlerim büyük ihtimal.
En son Star Trek: Beyond’ u izledim ve güzel olmasına rağmen fark ettim ki Star Wars bana Star Trek’ ten daha yakın.
En son Üç Renk’i izledim. Harika bir üçleme. Batı dünyasının getirdiği yeni kavramları çok güzel irdeliyor.
En son Pasific Rim 2’ yi izledim sonra…
Öncelikle sağlam bir mide gerektirdiğini söylemeliyim. Filmi beğendim. Distopya sevenlerede öneririm. Ben filmin bazı yerlerini ve atmosferini kısa bir cehennem ziyareti kitabına benzettim. Tavsiye ederim.
Ben de daha yeni izledim. Film çok başarılı. Filmin sonundan ziyade işlenişi ve içindeki o anektodlar benim çok hoşuma gitti.
Kesinlikle ispanyolca sesi ile izleyin.
Film bolca Tevrat ve İncil’den göndermeler içeriyor. Tavsiye ederim.
Ben bunu 3-4 gün önce izledim ve biraz sanki Saw havası eseceğini düşündüm ama çok farklı ve çok güzel yapılmıştı. Hele ki ilk hücre arkadaşı olan yaşlı adamın sonradan böyle bir şey yapacağına inanmıyordum.
Asyalı kadın aslında şifreyi çözmüş, aslında onun çocuğu yok ve her seferinde en alt kata inip çocuğu bulmaya çalışıyor.
Ancak sonu çok açık bırakılmış. Anlayabilen varsa blurlayarak yazabilir. Ya da yoruma açık mı bırakılmış, eğer öyleyse aklımda birkaç fikir var.
Film sistem eleştirisini başarılı bir şekilde yapıyor bence. Diyaloglar, oyunculuklar çok iyiydi. Özellikle ihtiyar adam.
Sonunu ben de tam oturtamadım kafamda, açık bırakılmış sanırım.
Ayrıca anlamadığım kısım çocuk en alt katta nasıl hayatta kalmış?
Bence çocuk yönetim tarafından besleniyor. Çocuğu oraya zaten bilerek koymuşlar diye düşünüyorum çünkü geçen diyaloglarda çukura 16 yaşından küçüklerin alınmadığını söylüyor. Çocuk yönetim tarafından yerleştirilmiş ve mahkumların şifreyi çözdüğünde oraya ulaşacakları bir mesaj gibi. Tabii bunlar benim düşüncelerim ve yorumlarım
Bluru uygulayamadım cep telefonundan spoiler olmasın diye sildim
Spoiler yapmada sıkıntı yok. Ama ilk öğrendiğim zaman ben de yapamamıştım Dikkat edilmesi gereken şey, her paragraf için ayrı bir blur yapmak. Yoksa blur sistemi çalışmıyor.
This text will be blurred[/spoiler]Çocuğun hayatta kalması bir anneye bağlı ve anne çocuğa This text will be blurredyemek götürmek için zaten canını ortaya koydu.[spoiler]This text will be blurred
This text will be blurred[/spoiler]Ayrıca filmde sistem eleştirisi bolca var. This text will be blurredMesela yukarı kattakiler varlık içindeyken alt kattakileri düşünmüyorlar.[spoiler]This text will be blurred
This text will be blurredKendilerinin de alt kata inme ihtimaline karşın paylaşmayı ve birlik olmayı becerememeleri günümüze bir gönderme bence. This text will be blurredFilm inanç ve din sistemi ile ele alınarak da değerlendirmeye açık. Bolca yoruma ve fikre açık bir film. Benim anladığım bunlardı.
Daha önce çukura alım yapan ve kendi isteğiyle oraya gelen kadın onun hiç çocuğu olmadığını söylüyor. Kanserli ve kendini asan kadından bahsediyorum. Ki kadının çocuğu yoksa mahkumlara çocuğum var deyip aslında onun çocuğu olmayan çocuğu yani mesaj olan çocuğu bulup oradan çıkmaya çalışıyordu diye hatırlıyorum. Zaten yemek en alt kata inmiyor bunu baş roldeki karakter sürekli görüyor zaten. Ben bu şekilde hatırlıyorum ama o asyalı kadının çocuğu olmadığının söylendiği sahneyi hatırlıyorum.
Böyle yoruma dayalı, üzerinde fikir yürütebileceğimiz filmleri çok seviyorum.
4/10
The Invisible Man (2020)'i izledim. Filmi nereden tutsam elimde kalacak gibi. Filmde görünmezliği bulan kişinin başına gelenleri değilde bu gücü ana karakteri takip etmek için kullandığını görüyoruz. Buda görünmezliği ilginç kılmaktan çok normal bir şeymiş gibi yansıtmış.
Adrian karakterinin hiç bir tutkusu yansıtılamamış. Zengin,dahi bir adamın bir kadından çocuk isteyen birisi gösterilmiş. Bu da karakterin yaptıklarına anlam verememe sebep oldu. Yaptığıklarının altını dolduracak bir sebep değildi
Film kendi içindede tutarlı değil. Filmin sonunda Cecilia kamera her şeyi kaydetti intihar etti diyor fakat restoranda kardeşi ölürken hiçbir yerde kamera olmaması tuhaf. Cecillia’nın posta kutusuna varabilmesi için 2 hafta uğraşması gerekirken para haberi gelince avukat bürosuna koşa koşa gitmesi de ayrı bir komik geldi
En son AKIRA’yı izledim şahane bir filmdi
En son Joker’i izlemiştim.Güzel filmdi.
12 Angry Man
Film sona erdiğini oyunculuklar ve hissettirdiği tüm duygular için PC başında ayağa kalkarak alkışladım. Bu zamana kadar da izlemediğim için de utandım kendimden.