Netflixte - Mute filmini seyrettim.
The Greatest Showman: Sinemada izlemediğim için pişman oldum. Halka İlişkiler dersinin bu güzel filmi izlememe neden olacağını söyleseler inanmazdım. Filmdeki en sevdiğim sahneyi -şarkıyı- buraya bırakıyorum, belki izlemeye karar vermenize sebep olur. Sinematografi, oyunculuk ve müzik… Kusursuz bir sahne, büyülendim.
Gerçi linkteki şarkı spoiler oluyor o yüzden belki sadece fragmanı izlemek isteyebilirsiniz.
‘Eddie the Eagle’ filmini izledim.Yaşanmış bir hikaye.Eddie’nin mücadelesine,azmine, hayata bakışına hayran kaldım.Çok güzel bir biyografi filmi olmuş.Kesinlikle izleyin derim.
Molly’s Game: Sınav döneminden önce izlenmemesi gereken film. Ben öyle bir hata yaptım oradan biliyorum, sonra size şöyle hissettirebilir*. Şaka bir yana iyi bir film olmuş, yönetmenin hikayeyi işleyiş biçimini epey beğendim. Anlatım şekli The Big Short’u andırdı bana. Jessica Chastain ve Idris Elba da çok iyi iş çıkarmışlar bence.
*: Bu şekilde hissedebilecek olmanızın nedeni Molly Bloom’un röportajda söylediği cümle:
What’s the most that Molly Bloom saw someone lose in a single night?
“I saw someone lose $100 million in a night,” says Bloom, “and he paid the next day.”
Ayda 50 bin dolardan 166,667 (Yüz altmış altı bin altı yüz altmış yedi) yıl çalışmanız gerekiyor o para için.
Alice in Wonderland (Tim Burton yapımı olan)
Beğenmeniz tamamen beklentilerinizin ne yönde olduğuna bağlı… Ben sanat yönetmenliği ve Tim Burton’un kasvetli - renkli havasını sevdiğim için izledim, tatmin oldum. Daha derin bir şeyler arayanlar hayal kırıklığına uğrayabilir.
The Raven
Yine beklentilerinizin yönüne ve Edgar Alen Poe’ya olan sevginize göre beğeninizin şekilleneceği bir film. Edgar Allen Poe hikayelerine referans , çok karanlık ve kasvetli atmosfer için izledim, istediğimi aldım. Bunun dışında kötü bir dedektiflik öyküsü ve zayıf bir kurgusu vardı. Sonu da yavanlıkta tavandı diyebilirim.
Kasvetli filmleri çok sevdiğimden olsa gerek, genel itibariyle memnun kaldım. Dediğim kavramlara uzak olan izleyicilerin hoşuna gitmeyeceğini düşünüyorum. Kısaca atmosfer filmi diyebilirim.
Osmanlı Subayı
Pek beğenmedim. Ermeni propagandası yapılmış diyemem ama film ermeni perspektifiyle çekilmiş diyebilirim.
Büyük beklenti ile izleyip hayal kırıklığı yaşadığım bir filmdi. Zaten hedefte anladığın gibi filmin çekildiği dönem ermeni katliami ile ilgili ermeniler lobi oluşturmaya çalışıyordu. Bizim adımıza kimler lobi oluşturarak yapıldı hatirlamiyorum.
Wonder - Mucize
İtiraf edeyim konusunu okuyup kesinlikle izlemeliyim dediğim bir film değildi. Ama kesinlikle pişman olmadım. Hatta yorumlarında çocuklarım olsaydı sinemaya gider beraber izlerdim diyenler vardı. Katılıyorum. Keşke çocukken ben de izleseydim bu filmi. Bir çocuk filmi gibi gözükse de hem de aksiyonsuz filmlere hep yan gözle baksam da nedense içimi ısıtan bir aile ortamı olmasıyla, çocukların şirinlikleriyle ve her karakteri hepsinin perspektifiyle anlatan güzel bir filmdi. IMDB puanı 8.1. Hak eder mi bilemem ama bu puanı aldığı için sevindim. Filmdeki minik Via’nın doğumgünü pastasındaki mumları üflerken kardeş istemesi yüreğimi hoplattı. Auggie kadar ablasını da sevdim filmde Belki de bu türden fazla izlemediğim için bu kadar beğendim ama beğendim işte. Dahası mı var
Onun haricinde kesinlikle söylemeliyim ki filmi izlerken pizzayı laptopun üzerine koydum ve dokunmatik kafayı yedi. Filmin yarısını küçülen ekranı düzeltirken aynı anda birisi bilgisayarımı hackleyip gıcıklık mı yapıyor bana diyerek izledim. Ama seyir keyfim azalmadı. Filmin güzelliğine bağlıyorum.
Not: Owen Wilson çok yakışıklı bir adam.
Hop.
Suburbicon
Çok boş vaktiniz varsa seyredilebilecek film. George Clooney yönetmen koltuğunda. Coen kardeşlerinde parmağı var. Başrolde ise Matt Damon ve Julianne Moore var. Güzel bir başlangıç derken konunun başlangıçla alakasız ilerlemesi ve basit olay örgüsü ile açıkçası izlemeseniz de birşey kaybetmezsiniz.
Batman vs Süperman: Adaletin Şafağı filmini izledim. Adı gibi muhteşem olmasa da güzeldi.
Ben Batman vs Süperman’i izlediğimde 3-4 mutsuz gezdim. Hayallerim yıkıldı. DC’ye küstüm.
Kelebekler.
Yani karakterlerin altı çok çizili, hikaye bilindik gibi geliyor ama neyi yapmışsa harika yapmış. Elleri dert görmesin. Mizahla dram çok dozunda, ne o fazla ne diğeri. Senaryo değil asıl olan mevzusu da güzelce önümüze seriliyor. Bilemiyorum.
En son Hobbit 3 izledim gerçektende kötü bir filim lotr un yanına yaklaşamıyor . Sadece savaş sahnelerine bakarak anlayabilirsiniz .Nerede Rohirimin gelişi nerede domuz üzerinde cücelerin gelişi ve Tabiki peter jackson kitapta olmayan herşeyi eklemiş 3 kitaplık filim yaparasa böyle olur.
black filmi . efsanevi bir film izlemenizi tavsiye ederim. kör ve sağır bir kızın dünyasına giren ışığı anlatıyor
Jungle filmimi izledim çok güzel bir biyografi filmiydi.Manzaralar, doğa, orman süperdi.Şuan bu şekilde gezen bir sürü insan var.Daha bilmediğimiz ne hikayeler vardır.
" Neden Tarkovski Olamıyorum " Yönetmen = Murat Düzgünoğlu. Senarist = Murat Düzgünoğlu ve Şebnem Vitrinel 2014 yapımlı bir türk filmi. Fakat durağanlıktan sıkılan ve ince mesajlardan nefret eden kişiler izlemesinler. Teması ; bir yönetmenin , film yapımında çektiği zorluklar ön planda . Düşünüş aşaması , senaryo aşaması , prodiksyon aşaması , yapımcı bulma , çekim zorlukları ve pazara yayma sıkıntıları çok sade ve sadelikten doğan samimiyetle anlatılıyor… Filmi izlerken sektörün zorlukları ve karakterimizin bu yolda nasıl bir ruh halinde olduğu ve çevresiyle ilişkileri çok samimi bir şekilde işleniyor. Tarkovski olmak kolay değildir , ve bunun Türkiye’de daha da zorlaştığı su götürmez bir gerçek…
Black Panther. Beklediğimden çok daha iyi bulduğumu söyleyebilirim.
Detaylı eleştirimi şuradan okuyabilirsiniz:
Fifty Shades of Freed. (Özgürlüğün Elli Tonu)
Yorumum: Daha önce kötü dediğim, sert bir şekilde eleştirdiğim bütün filmleri yapan insanlardan özür dilerim. Meğerse ben kötü film izlememişim bugüne kadar.
Ah be kardeşim filmin kötü olduğunu anlamak uzaktan bakınca o kadar mı zor? gitti mis gibi iki buçuk saat .