12 Kızgın Adam(1957)
Barındırdığı psikolojik ögeler, demokrasiye getirdiği eleştiriler, oyuncuların ortadaki durumu gerçekten başarılı bir şekilde yansıtması gibi sebeplerden ötürü izlemenizi tavsiye ederim. Klasikler arasında olması da izleme sebebi olabilir. Bence siyah-beyaz, eski film diyerek izlemeyi düşünmüyorsanız bunları bir kenara bırakıp izlemeniz daha doğru olur.
O film siyah beyaz mıydı? Unutmuşum bak. Tamamen diyalog üzerine olunca rengin bir önemi olmuyor filmde.
En son Terminator Genisys izledim. Eski filmlerine (özellikle de ilk ikisine) bayılsam da yenileri kaçırmıştım. Büyük hayal kırıklığı oldu. Mantık hatalarıyla dolu, tonu tutturamayan bir film olmuş maalesef. Dark Fate için de izleme diyen çok arkadaşım var ama onu da izleyeceğim gibi. Hayal kırıklığına uğramak hoşuma gidiyorsa demek
@periyodiknesriyat ın bilmem kaçıncı kez izlemesini referans kabul ederek izlediğim The Man from Earth’ı izledim bugün. Efektsiz, aksiyonsuz ve tek mekanlı bir bilimkurgu filmi hayal etmek zor olsa gerek. Lakin yönetmen Richard Schenkman harika bir iş çıkarmış. Başrol karakteri ve diğer karakterler de çok iyi seçilmiş ve hepsi de hakkını vermiş rollerinin. İçerdiği felsefesi ve çarpıcı fikirleriyle bilimkurgu listemin üstlerinde kendine yer buldu diyebilirim. Teşekkür ederim aklıma tekrardan getirdiğiniz için.
The Godfather’ı izledim bitirdim de abi bu nasıl bir senaryo ve akıcılıktır. Filmi izlerken filmi çekmemişler sanki gerçek hayatta olan bir olayı belgesel olarak kameraya kaydedermiş gibi çekmemişler mi, bittim ona.
Karakter gelişimleri, senaryo örgüsü, oyunculuklar, görüntü yönetmenliği falan filan hepsi 10/10 resmen.
Hele ilk yarım saat bu kadar kalabalık olmasına rağmen hiç mi yapmacık olmaz o düğün kısmı…
Spiderman - Far From Home
İzlediğim en kötü Spiderman idi…
The Parts You Lose
Aaron Paul’un oyunculukta iyi iş çıkardığı, izlemesi keyifli bir film. İzlerken seyirciyi hüzünlendiren, minik minik geren sahneleri var. Tavsiye ederim.
Çocukla,suçlu arasındaki etkileşimi izlemek güzeldi. Koşullar sebebiyle aralarında ki oluşan sevgi dokunaklıydı ki sonu üzdü
Geçen gece çocuklar uyuduktan sonra eşimle bunu mu izlesek dedik, sonra ikimiz de ağlarız boşver gerek yok diyerek vazgeçtik Sonra ben tek başıma izledim
Bu filmi bir arkadaşım önermişti ve 2017 yılında baya övüldüğünü duymuştum. Film, maalesef dünyanın dertlerinden biri olan tecavüz konusuna değiniyor. Kızı tecavüze uğrayıp yakılarak öldürülmüş olan bir annenin, katil bulunmadığı için duyduğu öfke ve insanların ve bu işin peşinde olan polislerin sessiz kalmasına dayanamayıp, kasabanın pek de kullanılmayan bir bölümündeki üç tane billboarda bu olayı hatırlatacak reklamlar astırıyor ve bu olaydan sonra halk bu kadından gıcık almaya başlıyor. Güzel bir filmdi ama sonu beni tatmin etmedi pek. Oyunculukları herkesin aksine çok da beğenmedim(2 oscar aldı oyuncuları) fakat kötü de değildi. Gerçek olaylara dayalı iyi ve güzel bir film sayılabilir. 6.5/10
En son izlediğim film Mucize ve Mucize Aşk-2 filmi.Gerçekten çok etkileyici filmler.Azizin oyunculuğu tek kelime ile muhteşem.Ek olarak, My babysitter’s a vampire filmi.
Uzun zamandır izlemeyi ertelediğim bir filmdi. Sonunda izleyebildim ve çok beğendim. Sanat uzmanı Virgil Oldman etrafında şekillenen garip olaylar bütünü. Konusunu anlatmak istiyorum ama en ufak spoiler vermekten çekiniyorum. Sizlere naçizane tavsiyem: ne konusunu, ne de yorumları okuyun; izleyecekseniz eğer direkt filmi izlemeye başlayın.
Tokyo Monogatari ve Ugetsu Monogatari izledim.
Çok beğendim. Kamera bir sahne hariç tüm sahnelerde aynı hizada sabit duruyordu. Günümüzde minimalizm akımıyla yapılan filmlerin öncüsü niteliğinde bir iş olmuş. Japon kültürü ve türk kültürü çok benziyor. Bu senaryo isimleri değiştirip Türkiye’de çekilebilir. Ama türk yönetmenler bu filmi aşırı bir duygu sömürüsüyle ve seyirciyi ağlatmak amacıyla çeker. Ozu hiç duygu sömürüsü yapmamış olayları dışarıdan bir gözlemci gibi anlatmış. İzlemenizi öneririm. Bu filmi 2020 yılında çekseniz ekleyebileceğiniz tek şey renk(Aynısını Rashomon ve Yurttaş Kane için de düşünüyorum).
Bu film ise çekimler olarak öncekinin tam zıttı. Mizoguchi planları olabildiğince uzun tutmaya çalışmış. Kamera çok hareketli. Zaten plan sekans dediğimiz şeyin ilk uygulayıcısı Mizoguchi diye biliyorum. Ayrıca filmin adı ilginç geldi. Türkçesi Yağmurdan Sonraki Soluk ve Gümüş Ayın Öyküleri. Monogatari öyküler demek. Yani Ugetsu Yağmurdan Sonraki Soluk ve Gümüş Ay demek. Tek kelimeyi anlatmak için altı kelime kullanmamız gerekiyor. Bunu da eski film sevenlere(Özellikle Kurosawa’nın siyah beyaz filmlerini kast ediyorum) öneririm.
Pelin Esmer’in “İşe Yarar Bir Şey” adlı filmini izledim. Daha evvel Pelin Esmer’den hiç film izlememiştim ama senaryoyu Barış Bıçakçı’yla yazdıklarını duyunca bekleyemedim. Çok güzel. Çok. Hikaye, diyaloglar, oyunculuklar, hepsi mest etti beni. İçimi titretti. Mutlaka izleyin. Ve mutlaka bir Barış Bıçakçı romanı alın, okuyun.
İnsanı düşüncelere daldıran çok güzel bir filmdi. Kapitalizmin, günümüz toplumunun, eğitimin güzel bir eleştirisi vardı. Bir yerde sistemle de olmuyor sistemsiz de olmuyor düşüncesine vardım. Oyunculukları oldukça beğendim. Viggo Mortensen bu role çok yakışmış. İzleme listenizde varsa muhakkak öne alın.
https://www.filmoku.com/wp-content/uploads/2019/07/yedi-afis.jpg
Se7en
Muhteşem bir film. Freeman ile Brad Pitt’in yaptıkları konuşmaları çok beğendim. Diyaloglar son derece kaliteli yazılmış. İki aktörün de oyunculuğu üst düzeydi.
David Fincher harika bir yönetmen.
Son 3 günde izlediğim 3 film:
Incendies - Dennis Villenueve
Yönetmen koltuğunda Dennis Villeneuve’yu görünce hemen oturup izledim. Annelerinin ölümü üzerine ikiz kardeşlere vasiyetnamede yazıldığı üzere hiç tanımadıkları abilerine ve babalarına anneleri tarafından hazırlanmış mektupları vermeleri istenir. Erkek kardeş pek yanaşmaz ama kız kardeş annesinin memleketi Lübnan’a doğru yola çıkar. Hiç tanımadığı abisine ve babasına mektupları ulaştırmak için ipuçlarının peşine takılır. Bu noktadan sonra annelerinin geçmişine ve yaşadıklarına tanık olurlar. Film Lübnan İç Savaşı dönemini çok güzel yansıtmış. Biraz ağır bir temposu var ama sonlara doğru hareketleniyor. Sonu ise gerçekten şok edici bitiyor.
8/10
Pan’s Labyrinth - Guillermo del Toro
Posterine bakıp Narnia veya Golden Compass gibi bir fantastik film izlerim diye ummuştum ama hiç öyle çıkmadı. Fantastik öğeler yok değil ama anlatılmak istenen çok farklıydı. İspanya İç Savaşı’ydı bu sefer filmin teması. Çok beğendim.
8/10
Vicky Cristina Barcelona - Woody Allen
Biraz kısa, yormayan ve eğlenceli bir film izlemek için açmıştım. Tam da bunu karşıladı. Anlatım tarzı sıradan bir romantik/komedi filminden farklıydı. Öneririm.
7/10
Yıllar önce izlemiştim, bu akşam tekrar izledim. Politik bir film ve aslında 90’lı yıllardaki ülkemizin gerçeklerini anlatıyor.
Derin Devlet, siyasetçiler, sağcı suç örgütleri, mafya, sol terör, uluslararası uyuşturucu ticareti, bölücü terör, kumarhaneler vs.
İzleyip de beğenmezsem nasıl telafi edeceksiniz?