İzlediğim filmleri uzun süredir yazmıyordum şimdi topluca yazacağım. Bu yazmadığım sürede çoğunlukla Western izledim.
Sergio Leone’nin çektiği dolar üçlemesinin ikinci filmi Birkaç Dolar İçin ile başlayayım.
İlk filmden çok daha güzeldi. Filme ilkinden daha çok bütçe verildiği net bir şekilde belli oluyor. Çok güzel bir film ama bana biraz üçlemenin son filminin prototipi gibi hissettirdi. Normalde bir Western filmde iki kutup olur. Ana karakter(çoğunlukla yalnız kovboy veya kasaba şerifi) iyidir, düşmanı(çoğunlukla haydut veya Kızılderili şefi) ise kötüdür. Anti-kahraman yoktur. İzlediğim spagetti westernlarda ise karakterler hep anti kahraman. Bu filme üçüncünün prototipi deme sebebim ise iki kutup değil üç kutup olması. İki tanesi daha iyiye yakın bir tanesi ise kötü olan üç kutup normal bir Western’da görülen bir şey değil. Üç kişinin farklı noktalarda kesişen hikayesi ise üçüncü filmle benzer. Ayrıca ilk filmde Ramon karakterini oynayan ve çok başarılı bulduğum Gian Maria Volante bu filmde inanılmaz derecede Yılmaz Güney’e benziyor. Western seven herkese öneririm. Western sevmryen ama türe bir şans vermek isteyenler de bakabilir.
Puanım: 8,5/10
Sıra üçlemenin üçüncü ve son filmi olan İyi, Kötü ve Çirkin’de. Çoğu yerde çekilmiş en iyi Western olduğu iddia ediliyor. Ben şimdiye kadar izlediklerim arasında en iyi iki Western’dan biri diyebilirim(diğeri bu yazının devamında). Film Çirkin’in filmi diyebilirim. En çok gördüğümüz kişi Çirkin. Burada biraz neyin iyi neyin kötü olduğundan bahsetmek istiyorum.
Kötü çok açgözlü. Para için her şeyi yapabilir. Prensipleri var ve bunlara sadık. Bir iş alınca her türlü sonuna kadar gidiyor. Kötü olmasının asıl sebebi ise hiç merhamet duygusu olmaması. Ne kadar çok adam öldürürse öldürsün bundan rahatsız olmuyor. Yine de saf kötü değil kötüye daha yakın duran bir Anti-kahraman.
İyi Kötü’nün sahip olmadığı merhamet duygusuna sahip. Bunu yaralı askere su verdiği sahnede görüyoruz. Yine bir sürü adam vuruyor ama bundan hoşlanmıyor. Savaşı görünce bu kadar insanın ölmesi onu rahatsız ediyor. Çirkin’e ihanet ediyor ama o durumda bile onu öldürmüyor. Her ne kadar diğerlerinden iyi gibi dursa da yine de saf iyi değil iyiye daha yakın bir Anti-kahraman.
Çirkin filmdeki en çok sahnesi bulunan ve en iyi yazılmış karakter. Gariban ve bu sebeplerle haydutluğa soyunmuş ama gerçek bir haydut değil. Vizyonsuz ve bu sebeple sıradan bir haydut olarak kalmaya mahkum. Bunu İyi asla 3000 dolardan fazla etmezsin dediğinde de görüyoruz. Sergio Leone’nin Akira Kurosawa sevdiğini bu üçlemenin ilk filminden biliyoruz. Buradaki Çirkin Yedi Samuray’daki Mifune’nin oynadığı karaktere benziyor. Çirkin sonuçta kaybetse de filmin başrolü ve filmin en iyi oyunculuğunu gösteriyor.
Triello sahnesi çok başarılı. Diyalog yok, ses yok, haraket yok ama izlerken çok ciddi geriliyorsunuz.
Biraz da Ennio Morricone’nin müziklerinden bahsetmem lazım. Bu film sinema tarihinin en başarılı soundtracklerinden birine sahip. Özellikle Ecstasy of Gold çok güzel.
Son olarak filmin oscar adaylığı bile almamasından şikayet edeceğim. Bu film en azından 4-5 ödülü hak ediyor. En İyi Erkek Oyuncu(Eli Wallach), En İyi Müzik, En İyi Yönetmen, En İyi Film ödülleri bu filme verilse kimse şikayet etmez herhalde. Hadi o yıl daha iyi filmler vardır diyelim(pek sanmıyorum) ama bu müziğin oscar almamasının mantıklı bir açıklaması olamaz. Ki oscar dışında da çok ödül almış bir film değil zaten.
Bu filmi sadece Western sevenlere değil herkese öneriyorum. Zaten Western seviyorsanız muhtemelen izlemişsinizdir.
Puanım: 10/10
Üç Spagetti Western izledikten sonra biraz Amerika yapımı Western izlemeye karar verdim. Bu kararı verince biraz araştırdım ve her yerde önüme aynı isim çıktı: John Ford. Sevdiğim yönetmenlerin çoğu John Ford hayranı. Bunun sonucunda 1939 yapımı, Western türüne bir saygınlık kazandıran aynı zamanda John Wayne’i ünlü yapan film olan Stagecoach’u izledim.
Yılına göre çok başarılı bir film. Genç John Wayne izlemek çok ilginç. Adamın hep orta yaşlı halini biliyoruz. Oyunculuklar çok iyi. Özellikle doktor karakterinin oyunculuğu çok başarılı. Film ırkçılıkla suçlanıyor ama ben çok sıkıntı görmedim.
Apaçi baskını sahnesi çok güzeldi. Tek sıkıntı silah kullanan apaçilerin atlara ateş etmeyi düşünememesiydi.
Türü seviyorsanız izleyebilirsiniz. Yine de bu yazıdaki en zayıf film.
Puanım: 6,5/10
John Ford’un önemli filmlerinden biri olan ve bir önceki izlediğim film olan Stagecoach’tan sadece 1 yıl sonra çekilen 1940 yapımı Gazap Üzümleri filmini izledim. Kitap 1939’da yazılmış. Yani yazılır yazılmaz uyarlanmış. Kitabını okumadım şimdiden belirteyim. Ama kesinlikle okuyacağım.
Film çok başarılı. Sinematografi anlamında yönetmenin bir önceki filmiyle arasında dağlar kadar fark var. Çekimler çok güzel. Hikayede bazı yerler çok hızlı geçilmiş gibi ama muhtemelen süre kısıtlaması yüzündendir.
Mesela dedenin ölümü çok hızlı geçilmişti.
Oyunculukların hepsi çok başarılı ama ben özellikle genç Henry Fonda’nın oyunculuğunu beğendim. 1940 yılında Hollywood’da sol eğilimli filmler çekenlere komünist denip baskı yapılıyor. Hatta Charlie Chaplin bu sebeple Amerikadan ayrılıyor. O yılda böyle bir film çekmek çok cesurca. Fakirliği anlatma şekli bana Akira Kurosawa filmlerini hatırlattı. İzlediğim en başarılı yol filmlerinden biriydi. Kitabını okuyan biri yorum yaparsa daha sağlıklı olur ben kısa keseceğim.
Puanım: 9/10
İyi, Kötü ve Çirkin hakkında izlediğim en iyi iki Western’dan biri demiştim. Diğeri bu film. Çekimler gerçekten çok başarılı.
Son sahne dahil çoğu sahnede açık kapıdan içerisi ve dışarısı çekilmiş. Bunun uygarlık ve vahşi doğa arasındaki farkları göstermek için yapıldığını düşünüyorum. Çünkü bu sahneler genelde içeride ev ve insanlar dışarıda ise çöller şeklinde veya tam tersi şekilde çekilmiş. Son sahnede ise herkes içeri giriyor çünkü onlar uygarlığa ait sadece geçici bir macera sebebiyle dışarıdalar. Ethan ise topluma ait değil. Zaten filmin başında gördüğümüz üzere Ethan yıllardır toplumdan uzakta savaşıyormuş.
Ethan karakteri ilginçti. Özellikle John Wayne’i o rolde görmek çok tuhaf oldu. John Wayne diyince aklıma saf iyi kasaba şerifi benzeri bir rol geliyor. Oysa burada oynadığı karakter anti-kahraman sayılabilir. İç savaşta güneyi desteklemiş. Savaşı kaybedince bile fikirleri değişmemiş. Komançilere karşı aşırı bir nefreti var. Filmin ana çatışması Ethan ve Scar arasında değil Ethan ve Martin arasında. Beyaz adam Kızılderili çatışmasını değil Kızılderililere farklı yaklaşan iki beyaz adamın çatışmasını anlatıyor.
Film bazı yerlerde ırkçılıkla suçlanmış ama ben ırkçı bulmadım. Evet Ethan ırkçı ama bu ırkçılık övülmüyor. Filmin ırkçı olmadığı Ethan ve Scar ilk karşılaştığındaki diyaloglarından anlaşılabilir. Scar ingilizce konuşuyor. Ethan iyi konuşuyorsun sana biri mi öğretti diye soruyor. Scar ise sen de komançi dilini iyi konuşuyorsun sana biri mi öğretti diyor. Scar muhtemelen dili 5 yıldır yanlarında yaşayan ve o sürenin bir kısmında karısı olan Debbie’den öğrendi. Bu sahneyi Komançiler beyazlara kötülük yapıyor ama beyazlar da aynılarını komançilere yapıyor şeklinde anladım.
Son olarak yakaladığım bir detaydan bahsedeceğim. Debbie’nin mezarlıkta saklandığı sahnede Ethan’ın annesinin mezar taşının üstünde Komançiler tarafından öldürüldüğü yazıyor. Bu Ethan’ın Komançilerden neden nefret ettiğini açıklar.
Film Western sevmeyen kişilerin bile izlemesi gerektiğini düşündüğüm bir sinema klasiği. Herkese öneririm.
Puanım: 9,7/10(9,5’tan yüksek puan vermek istedim ama 10’luk film de değildi böyle oldu.)

Bu yazıdaki son filme geldik. Film tam Western sayılır mı emin değilim. Western döneminde geçiyor ama Western genel özelliklerinin çoğunu taşımıyor. İzlediğim en politik Western filmi.
Filmde üç kutup var. Tom Doniphon, Liberty Valance ve Ransom Stottard. Bu açıdan İyi, Kötü ve Çirkin’e benziyor. Türkiyede benzer senaryolarla çekilmiş bir sürü film var. Doğudaki başkentte yeni mezun olmuş idealist gencin gelişmemiş batıya atanıp toplumun gerçekleriyle tanışması. Yönler hariç aynı. Özellikle Lee Marvin’in ve Edmond O’Brien’ın oyunculuklarını çok beğendim. Filmin en büyük sıkıntısı oyuncuların yaşları. Hem John Wayne hem de James Stewart oynadıkları rol için fazla yaşlı. Filmin siyah beyaz olması sayesinde biraz kurtarır gibi olmuşlar ama yine de tam olmamış.
Filmi çok beğendim. Western sevmeyen kişileri türe ısındırabilecek bir film. Herkese öneririm.
Puanım: 8/10