En Son İzlediğiniz Film?

Amelie
2001 yapımı imdb puanı 8,3 olan müzikleri ile 8 yılı aşkın süredir aşk yaşadığım bir filmdi.
Wednesday dizisinin üzerine bunu izlediğim için zaten renk cümbüşü olan film gözlerime ekstra ekstra canlı renklere sahipmiş gibi geldi. Ciddi anlamda çok renkli sahnelere sahip. İzleyiciye sunum şekli de çocuksu masalımsı bir yana sahip ben beğendim ama herkese hitap ettiğini düşünmüyorum.
Wednesday ve Amelie adlı bu iki güzelliği ardı ardına izlemenizi tavsiye etmem, onun dışında ikisi de kendi alanlarında başarılı, eğlenceli ve ilginç eserlerdi.

3 Beğeni

3000 Years of Longing (2022)

Film Bizans’ta kısa bir başlangıç yaparak Osmanlı İmparatorluğu tarihinde ilerliyor ve bu esnada da lambaya sıkışmış bir cinin ve onu bulan edebiyat profesörünün (aslında anlatı inceleyen bir bilime adamış kendini) ilişkisini anlatıyor.

Osmanlı Tarihi ve Cinler Krallığı’nda geçen cinin lambaya hapsoluşlarının ve bulunuşlarının tarihi çok eğlenceli.

Türkiye’den de bu tip fantastik anlatıların çıkması iyi olur ama şimdilik bu yönde yaratıcı bir ürünün, hele ki sinemada çıktığını söylemek biraz güç. Belki biraz Maruf, biraz A Ay, biraz Karanlık Sular bu zengin masal ve hikaye geçmişini kullanabildi. Neyse Türkiye sineması taşradan çıkana kadar bekleyelim bakalım.

Deli İbrahim’in
özel haremden
tahta olan yolculuğu

1 Beğeni

Imdb algımı bozuyor. Bazı çok beğendiğim filmlerin puanı düşük oluyor. Bu yüzden artık bakmamaya çalışıyorum.

3 Beğeni

Filmde çok garip bir diyalog vardı. Lawrence bir sahnede arap giysileri giyiyor. Bunu gören arap da “Tıpkı araplara benzedin” diyordu. Lawrence’de cevaben “Eğer arap olsaydım pis olurdum” diyordu. Wtf :grinning:

2 Beğeni

Dediğiniz gibi ‘‘bazı’’. Hemen hemen birçok şeyde doğru sonuçlar veriyor bana kalırsa. Yabana atılmamasını öneririm naçizane. Zaman harcamaktan kurtarıyor.

3 Beğeni

Kurak Günler (2022)

Her ne kadar sinemada taşradan sıtkım sıyrılmış olsa da Kültür Bakanlığı’yla yaşanan gerilimden sonra Kurak Günler’i görmemek olmaz diye düşündüm.

Film senaryo olarak beklediğimden daha güçlü, görsel olarak ise daha zayıf çıktı.

Konusu kabaca şöyle: Kasabaya yeni bir savcı atanmıştır, genç ve toy (ve doğrusu biraz da aptal) bir arkadaşımızdır bu. Savcılık belediyeyle bir su meselesi yüzünden ihtilaflıdır. Kötücül belediye başkanı delilleri karartmış ve davada üstünlük sağlamıştır. Karar görüşmesinin yaşanmasına kısa bir süre kala belediye başkanı savcıyı evine davet eder ve ileride sorun çıkartmayacağına emin olmak için onu bir rezaletin içine çeker.

8 Beğeni


Anılar ve her zaman birleşmeyi bekleyen kayıp tablonun puzzle parçaları…
Sophie ve babasının hikayesini tamamlanmaya çalışılan fakat sonsuza dek kayıp olan bir parçanın zihinde anlam kazanması, arayışı, özlemi olarak görüyorum. Yolun sonunda olan bir baba ve büyüme esiğinde olan bir kız çocuğunun geçmiş anılarında hatırlamaya yüz tutan, kavusmayı bekleyen, puzzle parçasını arayışını izliyoruz sanki. Fakat o parça asla bulunamıyor. Zihinde imajı olan parça tıpkı filmin son sekansı da olduğu gibi karanlığın ardına zihine dönüyor…
Son dönemde izlediğim duygu yükü çok yüksek, etkileyiciliği ile en sarsıcı film diyebilirim.

7 Beğeni

Uzun zamandır sinemaya gitmiyordum biraz arkadaş hatrina Avatar iki ye gitmiş bulundum. Gerektiğinden uzun bir filmdi ve bir bilimkurgu sever olarak istediğim tadı alamadım, daha çok bilimkurgumsu aksiyon filmiydi desem doğru olur ,açıkçası sıkıldım oldukça.

2 Beğeni

Dün Bedazzled’ı izledim. Gayet keyifliydi. Neşem yoktu yerine geldi. Devil’in aksanına da bittim. 10/10.

1 Beğeni
1 Beğeni

Benim izlediğim 2000 yapımı başrollerini Brandon Fraser ve Elizabeth Hurley’in paylaştığı film.

Buradaki şeytana aşık olmamak elde değil bu arada. İzlemek isteyene önceden haber edeyim, sonra dört yol ağzında bulursunuz kendinizi anlaşma yapmak için.

3 Beğeni

Aklıma Supernatural geldi siz öyle deyince :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Ben de oradan esinlenip yazdım. Crowley reisi de analım hazır konusu açılmışken. :love_you_gesture::love_you_gesture::love_you_gesture::love_you_gesture:

1 Beğeni

Film bana aşırı uzun geldi 1.5 saat sonra kapattım ve kalan kısmını ertesi gün izledim. Çok fazla karakter vardı, özellikle Alina Boz ve Boran Kuzum’un canlandrıdığı karakterlere gerek yoktu. Komik sahneler vardı tabiki ama süre açısından daha kısa ve daha az karakterli olsaydı sanki komedi olarak daha yoğun film olabilirmiş. Benim için otobüste izlenebilir kategorisine girdi. 6/10

2 Beğeni

Yönetmeninin ismini internette sürekli görüyordum, hakkında bildiğim tek şey kendine özgü, farklı filmler çektiğiydi ve ben de merakımı gidermek üzere Irreversible’ı izledim.

İzlemediyseniz, spoiler’ı açmamanız tavsiye edilir.

Film, yönetmen tarafından, izleyicide kasıtlı olarak oluşturulan bir mide bulantısı sekansıyla başlar, sesle ve kameranın dönüşüyle… O sırada öfkeli, derinden acı çeken iki adamın birini aradığını görürüz. Adamlar, onu bulduğunda şiddetli bir şekilde döver ve kafasını tüple vurarak ezer. Kırmızı ışık altında, sürekli dönen kamerayla, sebebini bilmediğimiz bir şiddetle karşı karşıyayızdır.

Yüzü parçalanmış bir kadınla, başında ağlayan eşini görürüz. Kadının kocası ve eski sevgilisi filmin ilk sahnelerinde barda birini arayan ve onu öldüren kişilerdir. Mafya görünümlü iki kişi gelip kadına bunu yapan kişiyi bulmayı teklif eder. Adamlar da polis ve hukuk yerine, yeraltı dünyasından gelen adamların aracılığıyla, intikamını bizzat almayı tercih eder.

Bunun bir intikam hikayesi olduğunu anlarız. Ancak kadına tam olarak ne olduğunu hala bilmiyoruzdur. Film, sondan başa akmaktadır.

Filmin ortalarında bir tecavüz sahnesi vardır. Alt geçitten geçen masum kadına, filmin başında öldürülmek istenen adam tecavüz eder. (Evet, maalesef filmin başında intikam isteyenler yanlış kişiyi öldürmüştür.) Daha sonra kadının yüzünü parçalayıp öldürür.

Tecavüz sahnesini kadının ve tecavüzcünün yüzünü görebileceğimiz açıyla, hiç kesme olmadan dakikalarca, kamera sabit bir şekilde yönetmen bize izletir. İnsanlığın en aşağılık eylemlerinden birinin dehşetini saf bir şekilde sunar.

Arkadan bir siluet şeklinde geçen biri görünür… Durur… Kadına yardım edeceğini sanırsınız ama geçer gider. Duyarsızlığın, neme lazım’cılığın bir resmidir bu.

Filmin sonunda ve hikayenin başında kadının hamile olduğunu öğreniriz. Kadının çimlerde uzanıp dergi okuduğu yemyeşil bir sahneyle biter.

Filmde ciddi bir hukuk düzeni ve toplum eleştirisi var. Duyarsız, çürümüş bir toplumun ve işlemeyen adaletin nasıl mide bulandırdığını, trajedilere sebep olduğunu, sıradan bir insanı bir katile dönüştürebildiğini anlatıyor.

7 Beğeni

Tahmini ne zaman bizim ülke için de böyle bir film çekilir?

8 Beğeni

Zor.
(en az 20 karakter)

3 Beğeni

“Türk milleti gariptir, her lafı kaldırmaz.” Çocuk istismarı filmi çekersen kızar da, gerçekten yaşanınca aldırmaz.

3 Beğeni

halk cocugu-1

Benzerleri defalarca hem bizde hem de dışarıda çevrilmiş bir film olmasına rağmen sıkılmadan izledim. !964 yapımı (ben daha iki yaşındaymışım) Kadro iyi. Eski istanbul caddeleri bom boş trafik, şahane Amerikan arabalarını bol bol görüyorsunuz - ki ben otomobillerin altın çağının o yıllar olduğunu (1955-1960) düşünürüm.- İzleyin derim.

6 Beğeni

Zoolander 2001

Son zamanlarda sosyal medyada çok fazla memes ve reels karşıma çıkınca merak edip izlemek istedim. Absürd komedi tarzında bir film. Erkek mankenler üzerinden birçok konuya eleştiri yapmışlar. Bazı sahnelerde çok güldüm bazı sahnelerde aşırı sıkıldım. Ortalama bir film bence ama herkese hitap edeceğini düşünmüyorum. Ayrıca Trump, Natalie Portman, David Bowie gibi birçok ünlü isim de filmde yer alıyor.


8 Beğeni