Fırtınaışığı Arşivi

Zaman çarkı vb hikaye sevenler için en güzel seçenek tartışmasız Kozmer serileri. Bir önceki yorumda son çıkan kitabın ne kadar dolu olduğunu yazmıştımiü, takip ederken başım dönmüştü.
Epub olarak alıp istediğini yap bence, sadece başkalarına satma yeter.

1 Beğeni

Punto, kenar boşluğu, satırlar arası boşluk ayarları ve gereksiz yerlerin çıkarılması derken 700 sayfaya kadar düşürdüm. Sayfa başı 5 krş yapan yerler var, oraya bir soracağım, 40 lira civarı tutar bu hesapla, bastırmak sadece tabi.

İlk iki kitap bende eski büyük basımlar olduğu için yenilerin fiyatına bakmadım ama Oathbringer ın fiyatına bakıyorum arada, Amazon’da 38’e kadar düşüyor. Üstüne bir de kupon kullanırsan daha da ucuza getirirsin. Ucuza gelmesi için bastıracaksan uğraştığına değmeyebilir. Ama fontu büyüteceğim satır aralarını arttıracağım falan diyorsan orasını bilemem. Ben de Tr baskısı olmayan İngilizce bir kitap için basmıştım daha önce ama beyaz fotokopi kağıttan okumak pek keyifli gelmedi bana.

Yarım sayfada hikayeye yedirilebilecek büyüyle ilgili bir bilgiyi vermek için 30 sayfa yan görev yazılmış vs. Kitabı biraz Marvell süper kahraman filmlerine benzettim ben, hani thor ve iron Man kapışır ikisine de bişey olmayacağını ve dövüş sonunda kanka olacaklarını bilirsin ya onun gibi :slight_smile:

Aynı kitapları mı okuduk acaba diye düşündüm yorumunuzu okurken. :smiley: Dediklerinizin çoğunun tam tersini düşünüyorum ben ama katılabileceğim tek nokta aksiyon beklentisi ile okunduğu zaman hayal kırıklığına uğratacağı. Öte yandan Zaman Çarkı ile kıyaslandığı zaman ben uzunluk, detay, tarihçe gibi konularda serinin oldukça yerinde olduğunu düşünüyorum açıkçası. Hoş, ben kitabı aksiyon bekleyerek okumadım ve alabileceğim maksimum keyfi aldığımı düşünüyorum. Üstteki yorumunuzun da oldukça yanıltıcı olduğunu düşünüyorum. Sizde yarattığı izlenim öyledir ona bir şey diyemem tabii ki ama seri Young-Adult kategorisinde veya animelerdeki Shounen cinsine benzer yazılmış gibi bir izlenim uyandırabilir yorumu okuyanda. Eleştirinin bu noktasını ufaktan anlayabiliyorum, mainstream şeyler var evet ama dediğiniz şekilde de gerçekleşen şeylerin olduğunu söylemek biraz abartı geldi bana. Kaldı ki tek bir karaktere de odaklanmıyor seri dediğim gibi. Zaten sizin de belirttiğiniz gibi aksiyonun ön planda olduğu bir seri olmadığı için karakterlerin sürekli birileriyle kapışıp plot armor sayesinde hayatta kaldığı izlenimini uyandıracak pek bir şey yok benim fikrimce. Her şey olabilir hatta diye düşünüyorum. 3 ve 4. kitaplarda bunu net bir şekilde de hissedebilirsiniz. Çünkü o noktada kitabın odak noktası karakterlerden biraz uzaklaşıyor.

Seriye yapılan Marvel benzetmelerine de hiç katılmıyorum. Marvel’ın yaptığı filmlerin sinemadaki yeri ile bu serinin fantastik edebiyatta bulunduğu nokta çok farklı. Bulunduğu konum bir yana içerik olarak da aynısını düşünüyorum. 3. ve 4. kitaplarda demek istediğim bir nebze daha iyi anlaşılabilir diye düşünüyorum. Marvel benzetmesini de okuyunca herhalde Mistborn’dan bahsediyorsunuz sandım üstelik. :slight_smile: Brandon’ın bazı diğer serilerinde karakter ilişkilerine dair bu tarz şeyler var çünkü katılıyorum.

3 Beğeni

Fırtınaışığının karakterlerine sığ demek abartılı geldi. Hadi Kaladin’i sıradan bir aksiyon filmine ana karakter olarak koy ama Shallan’ı, Dalinar’ı ne yapacaksın?

Fantastik kurguyu diğer kurgu türlerden ayıran şey yaratılan evrenin, atmosferin, kişilerin fantastik olmasıdır. Buna ek olarak Fırtınaışığı arşivi High Fantasy türüne giriyor, yani yazar fantastik kısmını özellikle ön plana çıkartıyor.

Karakterleri öldürme konusuna gelince bu yazarın üslubuyla alakalı bir konu. Brandon Sanderson hikayeyi karakterlere bağlayıp ilerleten bir yazar olduğu için karakterlerini öldürmeyi tercih etmiyor. Öldürecekse de hikayenin sonunda öldürüyor.

5 Beğeni

Tamamen kişisel zevk açıkçası herkesin kitapla ilgili tecrübesi farklı olur, aynı kitapla ilgili farklı yorumlarımız olması gayet normal. Sizin keyif almanız güzel. Ben sizin kadar keyfi alamadım. Önceliğiniz dünya ve büyü sistemi ise seriyi kesinlikle tavsiye ederim. Gerçekleşen olay örgüsü ve karakterlerse tatmin etmeyebilir, hikaye baya yavaş ilerliyor. Aksiyonsa ilk iki kitap çok aksiyonlu değil ama duyduğuma göre sonrasında daha bol aksiyon oluyormuş. Yorumlarım ilk iki kitap itibari ile tabi serinin devamında durum değişirse güzel olur çünkü ben de iyi baskı ile çıktığında seriye devam edeceğim. R.R. Martin veya Abercrombie nin karakterleriyle kıyaslayınca bu serideki karakterler bana hiç gerçekçi gelmedi. Dünyayı bu kadar vahşi tanımlayıp sonra adını sanını umursamadığım yanın yanı bir karakter ölünce bir asker olan Kaladin’in paso depresyona girmesi falan bana çok garip geldi. Bazı şeyler çok tekrarlı. Kaladinin kaç tane köprü görevini okuduğumu sayamadım. Her birinin tek amacı dünya ya da büyü ile ilgili bir kaç cümlelik bir bilgiyi okuyucuya vermek… Adi suçlular olarak tanımlanan bir gurubun sonrasında onur timsali iyi kalpli insanlara dönüşmesi falan bana pek geçmedi o hikaye gelişimleri açıkçası… Shallana gelince yazar onun üstünden büyü sistemini, dünyayı, tarihçeyi anlatıyor sürekli karşısına bir öğretmen çıkarıp “shallana söylüyorum okurum sen anla” demiş. Onun dışında kaydadeğer bir karakter derinliği göremedim ben şimdilik tabi ilerleyen kitaplarda durum değişiyorsa bilemem. ( ana karakterlerden olduğu için Muhakkak bir yerde değişecektir tabi) Aksiyon kısmımda ise ikinci kitap sonu dışında pek bişey olmadı. Epik bir savaş ya da kapışmanın üstüne gerilim inşa edip sonunda iki taraftaki karakterlere de bişey olmadan sonuçlanıyorsa bu bende hayal kırıklığı yaratıyor. Düğümler çözülüp konu ilerleyip bir sonrakine geçmek yerine sonuçları öteleyip kolaya kaçmak gibi geldi bana, bilmiyorum anlatabildim mi :slight_smile: olumlu yanları çok anlatıldığı için ben bilgi almak isteyenlere biraz da negatif gördüğüm yanları söylemek istedim. Yoksa dediğim gibi seri bence de kötü değil. Yaratılan dünya, tarihçesi, büyü sistemi falan 10 üzerinden 11 veririm. Ben büyük beklentiyle başlamıştım belki o yüzden hayal kırıklığı oldu. Mistborn daha kompakt bir seri ve hem kitap hem seri sonunda hikaye beklenmedik şekilde ilerleyip tatmin edici aksiyonlar olduğu için olumsuzlukları telafi etti benim için. Bu seri hem gereğinden çok daha uzun olduğu (tamamen öznel fikrim) ve ilk iki kitapta henüz bunlar olmadığı ve beni şaşırtan bir olay da gerçekleşmediği için için olumsuz gördüklerim daha çok gözüme battı sanırım

4 Beğeni

Tabii, ben bunu fikir alışverişi olarak görüyorum. Nasıl böyle düşünürsün ya da derinliğini görememişsin sallıyorsun gibi anlaşılıyorsa tutumum affedin. Brandon’ın dili çok açık zaten. Söylediklerinize farklı açılardan bakınca sizin yorumladığınız gibi yorumlamak mümkün bazı fikirlerinizde. Brandon cümlelerini ve diyalogları hikayeye yedirememiş gibi hissediyorsunuz sanırım. Kullandığı dilden kaynaklı. Ben öyle hissetmiyorum ama bu açıyı da anlayabilirim.

Karakterlerin gerçekçiliğini nasıl yorumladığınızı anladım sanırım. Yaratılan evrene uyum gibi. Bazı yerlere yine katılmayacağım ama. Adi suçlular dediğiniz adamların neden ve nasıl oralara düşürüldükleri ufak diyaloglar içerisinde gizli aslında. Adi suçları örneğin bir Lighteye’a cevap vermiş olmak vs. genelde. Bir hiyerarşi söz konusu. Oralarda hep o ayrıntılar anlatılıyor. Parshendi, parshman karakterlerin de yine rolleri var. 3-4. Kitaplar çok şey anlatacak demek istediklerime dair. Irkçılık, cinsiyetçilik kavramları gerçek hayatla birebir örtüşen ve gezegenin kendine özgü fenomenleriyle anlatılan olgular örneğin ve bunları hiç klişe yöntemlerle yapmıyor benim görüşümce. Gerçeğe çok uygun. Karakter derinlikleri için de bahsettiğiniz durumlarda ilk iki kitap çok belirsiz açıkçası. 3. Kitap özellikle hem kelimesi kelimesine bu derinliği katarken hem de karakterlerin niye öyle olduğuyla alakalı loredan bize bir şeyler anlatıyor.

Karakterlerin idealleri, psikolojik durumları gerçek hayata çok uygun. Gerçek psikolojik rahatsızlıklardan esinlenmiş Brandon örneğin. Resmi olarak böyle mi bilemem ama kendi alanım olduğu için ben öyle yorumladım.

Bu noktada sizin gerçekçiliğe dair görüşünüz farklı açılara göre de yorumlanabilir sanırım. Hak verdiğim yanlar var ama ben yaratılan hikaye sebebiyle ve de genişliğiyle alakalı olarak da sizin bakış açınız kullanmamayı tercih ediyorum. Bildiğim kadarıyla da yazar aceleye getirmiyor aksine hikayesini senelerdir kurguluyordu zaten.

Neticede anlatmak istediğim şey belki ileride diğer kitapları okursanız fikriniz bir nebze değişebileceği. Okumanız için teşvik etmeye çalışıyorum ki söylemişsiniz zaten okuyacağınızı. Umarım düzgün baskıya kavuşuruz diyelim. :smiley:
Bir de çok ilginçtir, söylediklerinizin birçoğunu ben de Mistborn için söyleyebilirim. :smiley: Tabii benim de sadece ilk kitabını okuduğumu söylemem gerek.

5 Beğeni

Tabi ki bu sadece fikir alışverişi doğru ya da yanlış diye bir şey yok kitaptan alınan zevk tamamen öznel bişey. İnsanlar aynı şeye bakıp bambaşka görüşlere sahip olabilir bunda sorun yok. Farklı zevklere sahip kişiler bu yorumlardan kendilerine çıkarım yapar en güzeli de okuyarak kendi fikirlerini oluşturur.

Sizin yorumlarınızı da dikkate aldım tabi umarım 3 ve 4. kitaplar düzgün bir baskıyla çıkar ve hikayenin de söylediğiniz şekilde gelişmesiyle keyifle serinin kalanını okurum ben de. Size de iyi okumalar dilerim :slightly_smiling_face:

3 Beğeni

Sanderson’da sorun olarak gördüğüm tek şey karakterleri. Hepsini tek tek inceleyemem ama karakterlerin de neden olduğunu tam anlayamadığım bir soğukluk var. Fırtınaışığındakiler daha iyiydi ama Sissoylu bu konuda cidden yerin dibinde. Karakterler bana o kadar uzak, o kadar ruhsuz geliyordu ki…İlk önce yaşadıkları evrenin karanlığına sahip olduklarını belli etmek için yazarın bunu yaptığını düşündüm. Ama bu durum hiç değişmedi. ‘Umut’ olarak bulunan karakterlere insan ısınmak istiyor. Malesef olmadı benim için de. Bu kadar güzel kurgular yapan bir yazarın bu kadar ruhsuz karakterler yazması üzüyor beni.

Karakterler gelişimi konusunda okurların beklentisine bağlı bir yanlış anlama olduğuna inanıyorum yukarıdaki yorumlara bakarak. Sanırım son yılların fantastik edebiyatı grimdark ve low fantazinin acımasız entrika yüklü gri karakterleriyle biraz bulanıklaştı. Bazı okurlar her kitapta bir GRRM karakter istiyor galiba. Sanderson, bu tarz pek yazmaz, karakterleri de böyle değildir. Fırtına Işığı’nda bir kaç tane çıkıyor sonra ama daha çok ön planda değil.

Fırtına Işığı serisi, her kitabı bir baş karaktere adayıp onun geçmişini irdelemekle, karakter gelişimi konseptini başka bir yere taşıdı. Benim de gıcık olduğum karakterler var ama çok iyi yazıldığı ve kendi evreninde tutarlı olduğu için.

Bu arada karakterkerin önemli bir kısmının psikolojik sorunlarla boğuşmasının bile kozmer bağlamında bir sebebi var.

2 Beğeni

İyi, derinlikli, çok boyutlu karakterler yaratmak için gereken en önemli unsur zamandır. Brandon Sanderson, Stephen King, Dan Brown gibi her sene robot gibi yüzlerce sayfa yazan yazarların en büyük kusurları da karakterlerinde belirgin olur. Hikaye kurgusu, olay örgüsü ne kadar iyi olursa olsun bu tarz yazarlarda hep bir eksiklik duyumsanır işte o eksiklik, yaratımı zamana yayılmayan, olgunlaşmasına izin verilmeyen karakterlerinde, roman kahramanlarında gözlemlenir.

3 Beğeni

Bende artık biraz Brandon karakter yazamıyor işinin popüler yerme olayına döndüğünü düşünüyorum. Yafeshan çok haklı, karakter dediğimiz şey GRRM kitaplarında olduğu gibi gibi dostunu lak diye bıçaklayıp gerçekçilik bu abi demek değil. Brandan özellikle Stormlight’da bence karakter işini her kitapta daha iyi çözüyor. Özellikle Kaladin, Shallan ve Dalinar’da şov yapıyor. Depresyon, keder, kişilik bölünmesi vs. bir sürü yönden yaklaşıyor. Unutmamak gerekir ki her sene kitap yayınlıyor ama bu karakterler, evren 20 yıllık bir kafa yormanın ürünü. Youtube’da bulunan derslerinde kendi de belirtiyor, bir karakteri o an yazarken geliştirmiyor zaten.

3 Beğeni

Martin’in kitaplarında kimse dostunu lak diye bıçaklamıyor. Yazar altyapısını vermediği hiçbir şeyi yaptırmıyor karakterlerine. Bazı şeyleri anlayabilmek için gerçekten dikkatli okumak lazım. Birden fazla okumadan sonra ayrıntılar anlam kazanıyor diyebilirim.

3 Beğeni

Sanderson’un sadece Elantris kitabını okudum ve üzerinden maksimum 6 ay geçmiştir. Kitaptaki olayları az çok hatırlıyorum ama bir tane bile karakterin ismini hatırlamıyoum.

PS: Lütfen tetiklenmeyin, bir çıkarımda bulunmuyorum sadece durum tesbiti yapıyorum.

3 Beğeni

Grrm karakterleri farklı buradakiler farklı. Biri birinden üstün değil. Son yıllarda popüler olan o tarza yakın olmayan kitapların haksız yere kötülenmesini de kabul etmiyoruz. Belki biz de her sahnede kim kimi biçecek diye düşünmek istemiyoruzdur. Bunların hepsi kişisel zevk meselesi. Mutlak doğrular değil. Bana göre Sanderson kitaplarında ana karakterler çok iyi yazılmış, geçmişinde ne oldugu belli, geleceği önceden kurgusu yapılmış, psikolojik sorunlarının sebebi sonucu bir temele göre yazılmış, size göreyse değil. Olabilir normaldir.

Sanderson fanatiği ve kozmer konusunda yazar tarafından yazılmış söylenmiş herşeyi yakından takip eden biri olarak bu konuda hiç tarafsız değilim. Adamın tabiki zayıf tarafları var ama karakterler değil bana göre.

2 Beğeni

Fırtınaışığı ana karakterleri iyi yazılmasına, hikaye içinde oldukça tutarlı olmalarına rağmen bence Asoiaf karakterleri kadar “karakterize” olamıyorlar. Fırtınaışığı arşivini Asoiaf’tan çok daha fazla sevmeme rağmen, Asoiaf karakterleri bir roman karakteri olmalarının dışında duygularıyla düşünceleriyle, hırslarıyla, davranışlarıyla daha fazla "insan"larmış gibi hissettiriyor.

Bu konu hakkında temele indiğimde yazarların, hikayeyi hangi temel üstüne kurduğuna geliyorum. Gözlemlerim sonucu Sanderson’un hikayesini hayal ettiği evren üzerinden tasarladığını, Martin’in ise karakterler üzerinden tasarladığını düşünüyorum. Bu nedenden ötürü de Sanderson’u hikaye evrenine önem veren fantastik okurları çok severken, Martin’in eserlerini, tasarladığı karakterlerden ötürü herkes sevebiliyor.

8 Beğeni

Tam olarak bu bence de.

Çok haklı bir yorum diyebilirim. Ben şu yazar şundan daha üstün gibi bir şey demiyorum kesinlikle. İkisini de çok seviyorum. Ama benim için karakterler gerçekten önemli. Onlardan en az birini kendime yakın hissedebilmem lazım. Martin bunu çok iyi yapıyor. Ama Sanderson’da göremiyorum. Martin temele karakterleri oturttuğu için ondan daha fazla zevk alıyorum.

Merhabalar arkadaşlar. Serinin 4. kitabının Türkçe çevirisi konusunda bir bilgisi olan var mı? Bu kadar güzel bir seri neden güçlü bir yayınevinde değil?

Hoşgeldiniz foruma. Maalesef Brandon’ın eserleri Akılçelen ve Dex’in ellerinde mahvolup gidiyor. 4. Kitap ne zaman gelir bilmiyoruz. 3. Kitap orjinalinden 2 sene sonra basıldı.

3 Beğeni