Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Çok teşekkür ederim. Bana çok lazım olan bu bilgilere ulaştım ama Türkçe’ye nasıl çevireceğiz bilemedim.

Ben Google translate ile bakıyorum. En kolayı o sayfayı Chrome ile açarsanız tarayıcı adres satırının sonunda translate işaretine tıklayarak veya sayfada sag tıklayıp açılan sekmede “Türkçe diline çevir” diyerek okuyorum. Tam doğru çeviri olmuyor ama az çok Türkçe kitap isimlerini bildiğimiz için kolaylıkla yazılanlar anlaşılıyor.

1 Beğeni

Çok çok teşekkür ederim. Anlamaya çalışacağım.

1 Beğeni

Siz yazmadığınız için derginin sayfalarını paylaşmadım ama o site zor oluyorsa dilerseniz derginin ilgili sayfalarını burada paylaşayım.

Dostoyevski’nin Edebi Eserleri




1 Beğeni

Zahmet olur diye çekindim. Kaç zamandır aradığım bilgilerdi. Çok teşekkür ederim.

1 Beğeni

Ben Rus edebiyatına yeni yeni giriyorum. En çok merak ettiğim konu da Dostoyevski mi Tolstoy mu tartışması. Neden böyle bir ayrımdan bahsediliyor, dönemlerinde birbirleriyle takışmışlar mıydı acaba? Çünkü yazım dili olarak bana bambaşka geldiler.

Aynı döneme yaşamalarına rağmen birbirleriyle hiç görüşmemişler, birbirlerine hiç mektup yazmamışlar.

Dostoyevksi;
“Anna Karenina’nın yazarı gibi insanlar, toplumun öğretmenleridir; biz ise sadece onların öğrencileriyiz.”

Tolstoy ise Ölüler Evinden Anılar’ı okuyup çok etkilenmiş hatta Puşkin ile kıyaslamış ve onu geçeceğini belirtmiş.

Tolstoy, Dostoyevksi öldükten sonra Nikolay Strahov’a yazdığı bir mektupta şöyle demiş;

‘Onu bir kez olsun görmedim ve onunla hiç konuşmadım ama şimdi ölünce, birden anladım ki, Dostoyevski bana en yakın, en kıymetli, en gerekli insanmış…’

Bence insanı anlamak için Dostoyevski, toplumu anlamak için Tolstoy. Birbirleri ile kendileri bir münakaşa yaşamamışken bizim onları bu denli kıyaslamamız yanlış bence.

7 Beğeni

Lisede yatılı okulda arayış içindeyken daha çok Dostoyevski okuyordum. O zamanki psikolojim ona uygundu. Ama artık o okyanusa giremem.
Şimdi okuyacak olsam kesinlikle Tolstoy’u tercih ederim. O koca bir dağ gibi. Bir gün yarım bıraktığım Anna Karanina’yı bitireceğim.
Kıyas yapılabilecek yazarlar değiller bana göre.

2 Beğeni

Ben iki yazardan da pek fazla kitap okumadım henüz. Fakat Dostoyevski’nin karakter betimlemelerini uzun uzun okumak beni çok yoruyor.

Canı sıkkın olduğunda Garion, Pol teyze, ihtiyar Kurt, İpek, CeNedra…ile dolaşmayı seven birinin Dostoyevski okurken yorulması çok normal😊. Hatta Dostoyevski okuduğunuz için oralarda dolaşmak istiyor olabilirsiniz.
Dostoyevski insanı çok kolay kısa süreli bir bunalıma sokar.

1 Beğeni

Ayrıca Dostoyevski hakkında okuma yapmak isteyenler için şu kitaplar ve ben de olmayan Runik Kitap’ın bastığı Robert Bird’in Dostoyevski kitaplarının da okunması öneriliyor.

Hayatı ve eserlerinin birlikte ele alındığı bu kitaplar Dostoyevski ve eserleri hakkında iyi kaynaklar.

E.H. Carr’ın kitabını okudum, Dodtoyevski’nin her dönemini kitaplarının yayınlanma tarihleri ile başlıklandırarak anlatmış.

Bana en çok önerilen ise Henri Troyat’ın kitabı olmuştu. Henüz tamamını okumadım, bazı bölümlerini okudum ve özellikle bazı “dedikodu” tartışmalara da bir cevap veriyor. bu kitap. Turgenyev veya çevresi kaynaklı olduğuna inanılan “sapkınlık” gibi.

Joseph Frank’i okumadım ama başlıklara bakınca diğer ikisine göre yaşamı daha detaylandırılmış gibi.

8 Beğeni

Evet, okumak benim için çoğu zaman dünya ve insanlardan soyutlanmak için yaptığım bir şey. Haklısınız.

Andre Gide - Dostoyevski çevirisi basmış Dorlion ama yeni çeviri mi, eski çevirilerden birisi mi, kim çevirimiş belli değil.

Hakkında çok bilgim olmayan Bertan Onaran’ın baskısı olmayan çevirisi vardı, bekleyeyim yeni çeviri yapmasalar bile belki o çeviriyi kullanan bir yayınevi olur.

https://www.eganba.com/dostoyevski-kitabi-andre-gide-dorlion-yayinevi

8 Nisan
Değerli Varvara Alekseyevna;

Dün mutluydum; fazlasıyla, tarifsiz denecek kadar mutluydum! Demek ki bir kez olsun, sözümü dinlediniz benim inatçı kızım. Sanıyorum uyandığımda akşamın sekiziydi; (daireden her dönüşümde bir iki saat kestirmeyi sevdiğimi bilirsiniz anacığım). Mum aldım, kâğıt hazırladım ve kalemi yontarken birdenbire gözlerimi kaldırıverdim. Yemin ediyorum, o anda yüreğim küt küt atmaya başladı! Şu zavallı yüreğimin dileğini anladınız demek. Gördüm ki pencere perdesinin ucu, geçenlerde basitçe belirttiğim şekilde kıvrılmış ve kına çiçeğinin saksısına iliştirilmişti. Yüzünüzün pencereden gelip geçtiğini de görür gibi oldum. Siz de odanızdan bana bakarak beni düşünüyor muşsunuz gibi geldi. Sevimli yüzünüzü iyice seçemediğim için ne kadar çok üzüldüğümü bir bilseniz! Biz de çok iyi görüyorduk bir zamanlar, ihtiyarlık tam bir maskaralıktır yavrum! Gözlerim şimdi bile buğulanıyor. Geceleri azıcık fazla yazı yazsam sabahleyin gözlerim kızarıp sulanıyor ve çevremden âdeta utaniyorum.

Meleğim, hayalimde, birdenbire gülümseyişiniz parladı şu anda; içten ve iyiliklerle dolu gülümseyişiniz… Tıpkı sizi öptüğüm zaman ki gibi bir duygu uyandı içimde. Varenka, meleğim, sizi öpüşümü anımsar mısınız? Hatta bilmiyorum ama -belki de bana öyle geldi……

Vedat Gültek - Ötüken Neşriyat

2 Beğeni

Çeviri çok akıcı ve güzel geldi.

2 Beğeni

Bana da öyle geldi. Ötüken’in baskıları da çok güzel ama kişisel sebepler nedeniyle klasiklerini almaya yeltenemedim bir türlü.

1 Beğeni

Klasiklerde Ötüken’i pek tercih etmiyordum. Frankenstein çevirilerini birkaç yayınevinden karşılaştırdım ve Ötüken’de karar kıldım. İnanılmaz güzel bir çeviriydi. O sebeple zaman zaman göz atıyor ve alıyorum.

“Karamazov kardeşler” e başladıktan sonra aşağıdaki gibi bir yorum okudum.

Yorumda, yazarın romanlarının bir yapboz olduğu ve “Karamazov kardeşler” in bu yapbozun son parçası oldugu ilk parçasınında yazarın ilk kitabı olan “insancıklar” olduğu söyleniyor. Son olarak da “Karamazov kardeşler” i anlamak için de bu yapbozu sıra ile tamamlamak olduğu…

Kısaca yazarı kronolojik okumak gerektiği söyleniyor.

Sizce doğruluk payı nedir?