Gündem

Çok takip ettiğim - okuduğum bir konu değil ama denk geldikçe Kaan Arslanoğlu yazılarında uzun zamandır bu iddiayı savunduğunu görüyorum.

Ben galiba ilk şu yazısında okumuştum.

https://www.insanbu.com/kaan-arslanoglu-Haberleri/2828-latin-alfabesi-eski-bir-turk-alfabesidir-

İlk başlarını okudum, hepsini okuyabilecek bir vaktim şu anda yok ama arkadaşın iddiaları bence gülünç. Gün içinde zamanım olunca hepsini okurum.

Eygi’nin naaşı, dün Tel Aviv’den Bakü’ye, oradan da İstanbul’a ulaştırılmıştı. Naaş, İstanbul’daki törenin ardından İzmir’e gönderildi ve burada ikinci bir tören düzenlendi.

Daha sonra otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu’na teslim edilen Eygi’nin cenazesi, akşam saatlerinde Didim’e gönderildi. Didim Devlet Hastanesi’nde Eygi’nin naaşı askeri törenle karşılandı.

Öte yandan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Eygi’nin Didim’deki baba evine taziye ziyaretinde bulundu.

Ayşenur Ezgi Eygi, Didim merkez camisinde kılınacak cenaze namazının ardından Didim Asri Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

## Latin alfabesi eski bir Türk alfabesidir

Dilden önce yazının (simgeler) ortaya çıktığı yönünde görüşler var. Yani simgeleri dil değil, dili simgeler belirledi. Eski Türk runik alfabesinin Etrüskçe ve Latinceyle hayli benzeştiği gösterilmişti. Türkçenin en eski alfabelerle, örneğin Latinceyle en iyi uyum sağlayan dil olduğunu birçok kişi ifade ediyor. Yukarıdaki görüşleri doğrulayan başka bazı gerçeklerden de ben söz edeyim. Bazı temel kavramlar, örneğin ‘ince’, ‘sivri’, ‘yuvarlak’, ‘yumru’, ‘top’ vb. şekilleriyle bire bir uyumlu harflerle ifade ediliyor. Bu kavramları temsil eden sözcükler bu harfleri içeriyor. Birçok dilde aynı özelliği görmek mümkün. Ancak bu uyum Türkçede zirvesine ulaşıyor. ‘ I – i ’, ‘ o – u ’ harf şekilleriyle ve çıkarken ağzın aldığı biçimle anlamca uyumlu sözcükler oluşturuyorlar. Bu makalede konuyu örneklerle, tablolarla inceledim. Yukarıdaki görüşleri doğrulayan sonuçlar ortaya çıktı. Türkçenin Latin alfabesine tam uyumu rastlantı değildir. Latince Türkçe kökenlidir.

Okumak istemeyenler için Kaan’ın neden yanıldığının özetini geçiyorum:

  • Türk yurdu olan Orta Asya, Akdeniz havzasıyla coğrafi olarak alakasız.
  • Latince ilk örnekler MÖ 5. yy. Türk runik alfabesi ilk örnekler MS 8. yy. Arada 13 yüzyıl var.
  • Akdeniz havzası ticaret yapıyor. Yerleşik hayat var. Fenikelilerden ve Yunanlardan yazıyı almaları makul. Türkler göçebe, ticaret yapmıyor. Akdeniz havzasına gelmelerine daha çok var.
  • Dilden önce yazı vardı iddiası gülünç. Yazıya geçmemiş ama dili olan, sözlü geleneği olan bir ton kabile/topluluk var.
  • Türk Runik alfabesi Latin alfabesine benzediği kadar Nors runlarına, Kiril alfabesine de benziyor. Benzemek tek başına bir ölçüt değil.
  • Ağızdan çıkan bazı seslerin simgeleri ağzın haline benzeyebilir. Ancak birçoğu da benzemiyor. ı, i, u veya ü derken ağzımız çok şükür o şekilleri almıyor.

Şimdi müsadenizle Latin alfabesinin oluşumunun kabul görmüş hikâyesini kısaca anlatayım: Öncelikle Mısır medeniyeti yaklaşık MÖ 4000-3000 arasında hiyeroglifleri kullanmaya başladı. Ardından Bereketli Hilal bölgesindeki Fenikeliler ağızdan çıkan seslere resimler(simgeler) atamaya başladı (elbette Sümerlerden ve Babillerden de etkilenmiş olabilirler). Sonrasında Antik Yunan alfabesi ve nihayetinde Latin alfabesi oluştu.

Harflerin yüzyıllar içinde değişimini ve evrimini saptayabildiğimiz ve de tüm bu alfabeler Akdeniz havzası içinde yer aldığı için şu anda en akla yatkın alfabe evrimi/akrabalığı modeli bu. Kudüs’ten yola çıkan bir tüccar en fazla birkaç hafta içinde Atina’ya veya Roma’ya varabiliyordu. Ticaret yapıyorlardı. Kayıt tutuyorlardı. Birbirlerinden etkilenmeleri olağan ve makul. ANCAK antik dönemde Akdeniz havzasından kara yoluyla yaklaşık 5-6 bin kilometre uzaklıktaki bir bölgeden etkilenmeleri pek de akla yatkın değil. Çünkü Ortaçağ’da bile böylesi bir yolculuk yaklaşık iki yıl sürüyor. Yani coğrafi koşullar böylesi bir akrabalığın mümkün olmadığını söylüyor.

Bir diğer husus ise zaman. Eski Türk Runik alfabesinin bilinen ve günümüze kalmış en eski örneği Orhun Yazıtları. MS 8. yy diye hatırlıyorum ama yanlışsam düzeltebilirsiniz. Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden 4 yüzyıl sonra ilk yazılı örneğini veren bir alfabenin Latin alfabesinin atası/akrabası olduğunu savunabilecek kadar özel insanlar olmadığınızı umuyorum.

Akdeniz havzası deniz ticareti yapan, mal, kültür ve dil alışverişinde bulunan bir havza. Yerleşik şehir devletler yaşamak için ticarete mecbur. Ticaretin gelişmesi için yazı şart. İhtiyaç duydukları için yazıyı bulup kullanıyorlar. Antik dönemde Türkler göçebe bir millet. Tarım bile yapmıyorlar. Hayvancılık ve yağmayla geçiniyorlar. Ticaret yapmıyorlar. Yazıya ihtiyaç duymaları çok sonra.

Dilden önce yazı vardı iddiasına hakaret etmeden cevap vermem mümkün değil. O yüzden cevap vermiyorum.

Türk runik alfabesi benzetenin kabiliyetine göre Latin alfabesine de Fenike alfabesine de Nordik rünlere de Kiril alfabesine de benzetilebilir. Hayalgücünüzün bileceği iş:

İlgilenen olursa sesli harfler şöyle:
𐰀‎𐰁 𐰂 = A‎
𐰃‎𐰄 = I ve İ‎
𐰅 = E‎
𐰆 = O ve U‎
𐰇‎𐰈 = Ö ve Ü‎

O sesi ağızdan çıkarken Latin alfabesindeki O simgesine benziyor ama başka hangi simge ile ağız hali arasında bir benzerlik var?

İşte bu yüzden en başından Latince-Türkçe benzerliği iddialarına deli saçması dedim. Ve hâlâ da deli saçmalığı olduğunu düşünüyorum.

14 Beğeni

İlber hoca yeni alfabe konusunda yazmış.

“Türk dünyasının ortak alfabesi kabul edildi” haberleri çıktı. Harflerin sayısı 34’e çıkacakmış. Türk devletlerinin ortak projelerini bilimsel yapılar olarak görmek ve fonetik kayıtlara almak en doğrusudur. Ancak Türkçenin bu şekilde düzeltileceğini, düzgün telaffuz edileceğini sanmak, hele bunu bürokratik bir yapıyla gerçekleştirmeyi ummak gülünçtür. Bu çözümsüzlük ortamında, ne kadar işleyeceği belirsiz bir alfabe teklifinden önce, medyada konuşulan ve matbaa dili olarak kullanılan Türkçeyi güçlendirelim.

3 Beğeni

Şu açıklama çok güzel olmuş elinize sağlık.
Diğer taraftan harf devrimi ile bir günde cahil kaldık propagandası yapan siyasal islamcı iki yüzlü hükümetin ülkeye, dile pek faydalı bir iş yapabileceğini düşünmüyorum. Bu işi desteklerseler arkasında kesin saçma bir amaç vardır.

Konunun teknik tarafında pek fazla hakim olmamakla birlikte belirli konularda latin alfabesinde bir iki harf eksik geliyor gibi. Ama burada belirli olarak bahsettiğim kısım genelde Arapça’dan gelen gırtlaktan konuşulan harfler.

Türk dünyası ile yakın olmayı destekliyorum, Türk kültürünün desteklenmesine seviniyorum ama bu iki üç harf değiştirip, diğer taraftan temelde ülkeyi ılımlı islam cumhuriyetine çevirme çabaları devam ediyor.

Bizim tarafı konuştuk ama bence bu işte bizden çok diğer Türki devletlerin Latin alfabesini benimsemesi ve günün sonunda kendi dilleri olan Türkçeyi konuşmasıyla olur. Daha çoğu yerde Rus dilinden kurtulabilmiş değiller.

2 Beğeni

Emin değilim ama sanki bu alfabe çalışması çok yakın yıllarda veya hâlâ kiril alfabesi kullanan Türk cumhuriyetleri ile ilgili bir çalışma.

Türkiye ve Azerbaycanın alfabelerinde bir değişiklik olmayacağını vurgulayan Mert, “Bizim alfabemizde ve Azerbaycanın alfabesinde herhangi değişiklik söz konusu olmayacak. Fakat bizim kullandığımız 29 harf Türk cumhuriyetlerinin kullandığı alfabelerde yer alacak. Bizim herhangi bir vatandaşımız Türk cumhuriyetlerine gittiğinde tabelaları okuyabilecek, yazıları okuyabilecek.” dedi.

1 Beğeni

O girtlaktan gelen sesler Öztürkçede de var, Arapçaya özgü değil. Mesela “hatun” veya “xatun” sözcüğünün orijinali o girtlaktan gelen hı sesiyle. K ve h sesi arasında bir yerde olduğu için kadın kelimesi de hatundan türemiş. Sesler yumuşamış.

Kesinlikle.

3 Beğeni

Türkiye’nin tam üyelik başvurusunun ele alınacağı dönem başkanı Rusya’nın Kazan kentindeki zirveye dair konuşan Zaharova, geçen seneki genişleme kararının Batı için soğuk dış etkisi yarattığını, bu yıl ise küresel düzeyde sansasyon beklentisi olduğunu söyledi.

Ankara’nın üyeliğe kabul edilmesi halinde Türkiye, BRICS grubundaki ilk NATO ülkesi olacak.

Bunu nasıl başarabileceklerine dair bence en gerçekçi yorum Siyonistler Lübnan da belki başka yerlerde de bir şekilde uzun zaman önce tedarik agına girip bu cihazlara önceden bataryalarını wifi veya radyo sinyalleri ile istedikleri bir zamanda patlatacak bir düzenek yerleştirmiş olmaları.

Aslında gündeme yazmıyorum ama bu saldırının kusursuzluğu ve etkisi insanı hayrete düşürüyor.Hizbulllah ın anakaragahını bombalasalar böyle etki bırakamazlar.Tüm kademeden rakiplerini etkisiz hale getiriyorsun.Rakibini kitliyorsun şuan etkileri tartışılmıyor ama tartışılacaktır.Kusursuz bir saldırı …

Şunu eklemek istiyorum yazdığım durumun politik ve siyasi görüşlerimle alakası yoktur tamamen bu saldırı planı üzerinedir.

1 Beğeni

Dünkü saldırı sadece çağrı cihazları üzerinden olunca “mini bomba düzeneği” yorumları yapılmıştı. Ama bugün telsizler, ev eşyaları hatta bina girişlerindeki ziller falan da patlamış, çok tuhaf ve ürkütücü bir döneme şahitlik ediyorum. Öncesinde böyle bir saldırı var mıydı bilmiyorum, varsa bile bu denli büyük ve geniş ölçeklisini ilk kez görüyorum.

Herifler tek tuşla binlerce düşmanı bir saniye içinde silah tutamayacak ve göremeyecek hale getirdiler. Tarihe geçer…

1 Beğeni

10-15 yıl önce İran’ın elektrik altyapısına içeri sızarak bir saldırı yapmışlardı ama bu tarz ve bu ölçekte bir terör eylemi ilk galiba.

3 Beğeni

Detayları bilmiyorum ama bu şekilde gelişigüzel (indiscriminate) saldırıların “düşmana karşı” saldırılar olarak degerlendirilebilecegini düşünmüyorum. Böylesi bir saldırı gerçek anlamda bir terör saldırısıdır.

2 Beğeni

Hocam bir sorum var.
Şimdi biz Pkk nın belli bir komuta kademesinin elindeki cep telefonlarını eş zamanlı patlatırsak TC olarak PKK ya terör saldırısı mı yapmış olacağız?

Olayda TC ile İsrail
Hamas ile PKK yer değişince saldırı tipi mi değişecek.

Olaylara kim nerden bakarsa öyle isimlendiriyor.

Hatta daha az duygusalını sorayım

Ukrayna Rus Askeri yönetimine Moskovoda bire bir aynısını yapsa bu terör saldırısı mı olur?

1 Beğeni

Hayır. Ama Kuzey Irak’taki bütün "pager"ları, telsizleri, ev eşyalarının bir kısmını, hastane personellerinin çağrı cihazlarını, kapı zillerini eş zamanlı patlatırsak evet bu terör saldırısı olur.
Patlatılan bütün elektronik aletler sadece Hamas’ın veya Hizbullah’ın kullandığı aletler miydi, yoksa Lübnan’da bulunan ve oradaki bir frekansı kullanan bütün aletler mi patlatıldı? Bu frekansın sadece Hizbullah’a özel olduğundan emin miyiz? Precision strike’lar (nokta atışı) terör saldırısı olarak nitelenemez, indiscriminate (gelişigüzel, ayırt etmeyen) saldırılar terör saldırıları olarak nitelenir.

12 Beğeni

İnanılmaz bir ülkede yaşıyoruz gerçekten.

7 Beğeni

:sunglasses:

13 Beğeni