Lübnan’da yeni bir dönem başlayacak gibi gözüküyor. Merak eden olursa diye öncesi için kısa bir özet yapayım.
Lübnan iki yıldır cumhurbaşkanını seçemedi. Normalde Lübnan da cumhurbaşkanı hiristiyanlardan, başbakan Sunnilerden, meclis başkanıda şiilerden oluyordu.
Suudlar ve ABD, Joseph Avn’ı destekliyorlar, Suudların, Avn seçilirse yeniden inşa için büyük para destek sözleri var. Aşağıdaki haberden de anlaşılacağı üzere Hizbullah ve Emel Hareketi özellikle Hizbullah sadece askeri olarak değil ülke içinde siyasi olarak da çok gerilemiş.
Ben artık, Suriye’de iktidarın değişmesi, İran’ın operasyonel gücünün geriletilmesi, Filistin direniş hareketleri ve Hizbullah’ın askeri olarak büyük darbeler almasıyla, bugün gelinen yer itibariyle, ABD- İsrail - Britanya’nın başını çektiği batı bloguna karşı bölgede direnişin öncüsünün artık Yemen olduğunu düşünüyorum.
Fransa ile gerilen, Çin’le yakınlaşan Çad’da Başkanlık Sarayı’na saldırı
Çıkan çatışmada 18 saldırgan ile bir hükümet görevlisinin öldüğü açıklandı. Fransa’yla askeri anlaşmalarını sonlandıran Çad’ı dün Çin Dışişleri Bakanı ziyaret etmişti
Bazı kaynaklar saldırıyı cihatçı Boko Haram örgütünün gerçekleştirmiş olabileceğini öne sürerken, yetkililer bu iddialara ilişkin net değerlendirme yapmadı.
Bu arada şunu da ben ekleyeyim:
Boko Haram Afrika’nın El Kaide - İŞİD’i… Hatta dönem dönem El Kaide ve İŞİD’e biat ve bağlılık açıklamaları yaptı.
Nagel raporundan sonra “Türkiye” toplantısı
İsrail’de Türkiye’nin Orta Doğu’da artan etkisiyle ilgili “güvenlik toplantısı” düzenlendi
Toplantıda “İsrail’e yönelik tehdit seviyesinde bir değişiklik” olup olmadığı ele alındı
Nagel Komitesi’nin raporunda Türkiye ile “olası bir savaşa” hazırlıklı olması gerektiği belirtilmişti.
Erken seçim kampanyasının başlangıcı gibi duruyor ama hiçbir etkisi olmayacak bir başlangıç.
Yerel seçimlerden sonra bu talebi yükseltip, toplumun tüm kesimlerine yaymalıydı. CHP’nin erken seçim için hiç bir hazırlığı yok hatta bence şu yaptıklarıyla hiç istediği de yok gibi.
Alper Abi, Yemen diğerleri kadar etkili olabilir mi ki? Sonuçta kara sınırı yok ve tek yapabildiği Kızıldeniz ticaretini kesmek. Bir de arada bir hipersonik füze sallıyor. İsrail Hss’leri de bu nadiren gelen füzeleri çok rahat avlıyor.
Diğer cepheler düştüğü ya da zayıflayıp geri çekildiği için direniş cephesi için Yemen’in öne çıkacağını düşünüyorum.
Yemen zaten iç savaştan güçlenerek çıkmıştı, kendi coığrafyasında Esat Suriyesine,İran ve Hizbullah 'ın kendi coğrafyalarında olan duruma göre siyasi olarak halkı üzerinde daha güçlü bir etkisi var. Bu nedenle bana direnişini daha uzun süre sürdürecek gibi geliyor.
Deniz Baykal’ın Rte’nin başbakan olmasını sağlamasıyla başlayan süreç, anketlerde Rte’ye karşı kazanamayan tek kişi aday yapılarak devam etti, geçen süreçte muhalefet sayısız can suyu verdi.
Buna rağmen Chp’nin ciddiyetten uzak komik hamlesi yine yüzeysel ve gerçeği anlatmayı değil gizlemeyi sağlayan “beceriksizlik” olarak tanımlamalarla devam edilecek.
Bugün İzmir Belediyesinin hesaplarına el konulduğu için personel maaşları ödenemiyor, Türkiye’nin en büyük ilçesine kayyum atanıyor. Chp’nin tüm parti teşkilatını örgütleyip Rte’nin sarayının önünde kalıcı bir gösteri, eylem, protesto yapması için daha ne olması gerekiyor acaba?
Kitap okuma oranlarımızın çok düşük olduğu inancı yaygın bir kanıdır ve bu değiştirilmesi mümkün olamayan bir şehir efsanesi olarak varlığını sürdürüyor.** Öte yandan her yıl açıklanan rakamlar bu kanının yanlış olduğunu, ülkemizde hem çok kitap yazıldığını, hem de çok kitap okunduğunu gösteriyor. **Kitap okunmuyor diye yakınmak yerine aslında sormamız gereken sorular da “Neden bu kadar çok kitap yazıyoruz? Neden bu kadar çok kitap okuyoruz?” olmalı .
TÜİK’in yıl ortası nüfus verilerine göre nüfusumuz 85 milyon 372 bin 377. Kişi başına 7 kitap düşüyor. Yayıncılık sektörümüzün tüm olumsuz gelişmelere ve yüksek enflasyona rağmen büyümeye devam ettiği ve Covid salgını öncesi rakamlara ulaşıldığını söyleyebiliriz.
Edebiyatta en çok üretim roman türünde yapılıyor. 8641 çeşit yeni roman, 3622 yeni şiir kitabı, 2524 yeni öykü kitabı yayınlanmış. Roman ezici üstünlüğünü sürdürüyor. 2024’de üretilen 56.099.507 adet edebiyat eserinin 43 milyon 20 bin 56 adedi roman türünde. 4 milyon 873 bin 643 adeti öykü kitabı ve 2 milyon 971 bin 71 adet şiir kitabı üretilmiş.
En çok kitap okuyan yaş grubu 7-14, yani çocuklardır. Yaygın kanının aksine çocuklar çok okuyor. Hatta yetişkinlerden daha çok okuyor. 2024’de 60 milyon 92 bin 851 adet çocuk kitabı üretilmiş ve bu rakam geçen yıla göre 10 milyon adet daha fazla. Çocuk kitapları üretimi düzenli olarak artıyor.
2024’ün çok satanlarına gelirsek bu yıl biraz farklı tablo ile karşılaşıyoruz. Her yıl çok satan listelerini dolduran klasikler yine listelerde ama onlarla birlikte çoğunluğu dünya edebiyatından olmak üzere yeni kitapları da listelerde görüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda listelerde yeni kitaplara pek rastlanmadığını anımsarsak bu olumlu bir gelişme.
Sally Rooney’in yeni romanı “İntermezzo” (Can yay.) tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de büyük ilgi ile karşılandı. Hwang Bo-Reum’un “Hyunam-Dong Kitabevi” (Athica yay.), Baek Sehee’nin “Ölmek İstiyorum Ama Tteokbokki de Yemek İstiyorum” u (Nova Yay), Michiko Aoyama’nın “Aradığın Şey Kütüphanede Saklı” (Domingo yay.), Matt Haig’in Hayat İmkânsız’ı, (Domingo yay.), Daniel Keyes’in “Algernon’a Çiçekler” (Koridor yay.), Elif Şafak’ın “Kayıp Ağaçlar Adası” (Doğan Kitap) ve bu yılın Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Han Kang’ın “Vejeteryan”ı (April yay.) listelerde gördüğümüz Dünya edebiyatından eserlerdi. Dizisi çekilen Gabriel Garcia Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık’ı da (Can yay.) çok satanlar listelerine girdi. Can Yayınları bu vesile ile ciltli bir özel baskı yaptı.
Türk edebiyatında ise aynı manzarayı göremedik. Amazon’un ilk onunda yer alan tek telif eser Ahmet Ümit’in “Yırtıcı Kuşlar Zamanı” (Yapı Kredi yay.) oldu. Türk yazarlarından “4 Gün 3 Gece” Ayşe Kulin (Everest yay), “Salkım Sokak No:3” İclal Aydın (Artemis yay.) de çok satalar listelerinde yer aldılar.
Metin Celâl, “Bu sene 10 milyon kitap satıldıysa 10 milyon kişi almıştır” gibi oldukça hatalı bir gözlem yapıyor. Kendisini bu forumun “Satın aldığınız kitaplar” ve “Kitaplara yıllık ne kadar harcıyorsunuz?” konularını okumaya davet ediyorum
Öte yandan yayınevlerinin son dönemde iyice kabak tadı veren “önden iyice bir ağlayalım ki saman kağıda kadar düşüp, çevirisinden kapak tasarımına kadar yapay zekaya yaptırdığımız kitaplara her birkaç ayda bir zam yaptığımızda tepki çekmeyelim” temelli satış stratejisinin tamamen duygu sömürüsüne yönelik olduğunun veriler ile de desteklenmesi güzel olmuş.
Bu arada bir başka önemli gösterge gözden kaçırılır oldu. Madde ağırlıkları…
TÜİK, madde fiyatlarından sonra madde ağırlıklarını da gizlemeye başladı.
Madde ağırlıkları yerine yalnızca beşli kod ağırlıkları açıklanır oldu. Madde ağırlıkları en az madde fiyatları kadar önemli, hatta belki daha da önemli.
İşte en tipik örnek köprü ve otoyol hizmetinin ağırlığı ve yapılan zammın ocak enflasyonuna neredeyse hiç etki etmeyecek etki edecek olması.
Madde fiyatları isterse hiç eksiksiz ve gerçek alınsın, eğer bir maddenin ağırlığı olması gerekenin altındaysa enflasyon oranıyla yine gayet rahat oynanır. Vatandaşın en çok tükettiği bir ürünün, örneğin peynirin gerçek ağırlığı yüzde 5 ise ama bu ağırlık yüzde 0,5 alınırsa peynire ne kadar zam gelirse gelsin bu zam enflasyona gerektiği gibi yansımaz.
Kırmızı kart diye CDN’e kırmızı bir jpg yüklemişler, link paylaşmışlar. Çarşıda, pazarda telefondan linki açıp iktidara kırmızı kart gösterin diyorlar.
Abi bu ne kadar aptalca bir şey. Çarşıya çıktım diyelim kime göstereceğim bu kırmızı ekranı? İktidar çarşıda tam olarak nerede ve bunu gösterince tam olarak ne olacak?
Şikayetçi olduğunuz, karşı çıktığınız adam her hafta mecliste konuşma yapıyor, yaşadığı yer de belli, bir eylem yapacaksanız kendiniz yapsanıza. İnsanları bu kadar aptal yerine koymayın…
Kırmızı kart ile erken seçim örgütlenemez, bireysel eylem ile olacak en büyük etki o eylemi yaoacak insanların tutuklanması olur.
Kırmızı kartlar ile toplumsal muhalefeti hareket ettireceğini düşünüyorsa CHP, İktidar bir sabah gelir kendi belediyelerinde, kamuda iş yaptığı şirketleri de bahane ederek belediyeni de alır elinden, tüm gündemini, örgütlerini, enerjini orada harcatır.
Toplumun tüm kesimleriyle özellikle emek örgütleriyle birlikte hatta grevi örgütleme öncülüğünü de emek örgütlerine bırakarak genel grevi örgütleyip, erken seçime götürmeli ülkeyi CHP.