Üç bölüm izledim ben de, devam edeceğim kesinlikle. Atmosferi, dönemi yansıtması çok başarılı. Oyunculuklar şu ana kadar şahaneydi. Dram türünün iyi örneklerinden biri olacak gibi duruyor. Kaynak eseri okumadım fakat görsel olarak sunulan hikaye beni çok etkiledi, çoğu gerilim dizilerinden daha iyi bir gerilimi var diyebilirim. Herkese tavsiye ederim ben de.
Elena Ferrante’nin Napoli Romanları dörtlemesinden uyarlanmış. Romanlar zaten çok iyiydi, Knausgaard’ın Kavgam serisiyle birlikte günümüzdeki en etkileyici roman serisi diyebilirim. Kitapları okuyunca dizinin ne kadar kaliteli olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
Gerilim konusunda ise o kadar haklısınız ki mesela 2. sezon 1. bölümdeki bazı sahneler aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor. İzlerken sinirden stresten ekrana bakamıyorum bazen kafamı çeviriyorum. İçi boş Netflix yapımlarındaki feminist zırvalarından sonra gerçek feminist bakışın nasıl olması gerektiğini gösteren ders niteliğinde bir eser.
Son olarak dizinin müziklerini çağımızın en başarılı bestecilerinden biri olan Max Richter’in yaptığını belirteyim.
Rome’un ilk sezonunu bitirdim. Roma Cumhuriyeti’nin imparatorluğa dönüşünü işleyen muazzam bir tarihi dizi. Döneme sadık olmaları açısından başarılı. İlk sezonda Ceaser’ın yükselişini, Pompey ile savaşlarını ve son olarak suikastını gördük. Octavian, Brutus, Cicero, Marcus Antonius, Cleopatra gibi önemli tarihi figürleri görüyoruz. İkinci sezonda muhtemelen Octavian’ın yükselişi ve imparator oluşu üzerinde duracaklar. Biraz karakter olarak ilk sezonda çocuksu geldi. Umarım 2. sezonda toplamışlardır.
Bu arada oyuncu kadrosunun bir kısmı size Game of Thrones’dan tanıdık gelecek.
Extra English.
İngilizce alıştırması için birebir bir dizi.Zaten BBC biraz eğitim amaçlı yapmış.
Filmini izlemiş ve sevmiştim. Uzun zamandır dizi seyretmiyordum. Stargate ile tekrar dizi serüvenine başladım diyebilirim. Uzun soluklu bir macera beni bekliyor. İlk 5 bölümü çok güzeldi. Doctor Who tarzında her bölümde mükemmel olaylar var.
Şu sıralar Birleşik Krallık’ta geçen Outlander dizisini izliyorum. Aslen İrlandalı olan Caitriona Balfe dizinin başrolü ve İngiliz bir hemşireyi canlandırıyor. İskoçya’da geçen dizi Claire’in (Balfe) gizemli bir şekilde 20. yüzyıldan 18. yüzyıla zaman yolculuğu yapmasıyla başlıyor ve daha ilk andan başına talihsiz olaylar geliyor. Tabii başına gelen bu talihsiz olaylar, onun kendi zamanından 200 yıl önceki hayatında önemli yer edinecek olaylar silsilesinin ilk adımı.
Dizi konusu itibariyle oldukça ilgi çekici. Bilim kurgu ögesi olan zaman yolculuğu temasını 18. yüzyıl klasikliği bağlamında izlemek de yine farklı ve oldukça keyif verici. Zaten izlerken İskoç’ların aksanına, kendi dillerine, kıyafet kültürüne ve ülkenin doğasına hayran kalıyorsunuz.
Tarihi kurgu olan bu dizi harika oyunculuk, yönetmenlik ve sinematografi açısından bana kalırsa keşfedilmemiş bir hazine. Kurgu ve karakterleriyle bağ kurabilmeniz de cabası.
Tüm avantajlarının yanı sıra bazı izleyiciler için handikap olabilecek bir unsur ise dizinin biraz ağır olması. İngiliz’lerin İskoç topraklarını işgal ettiği zamanlarda geçen dizide o zamanki “kırmızı ceketli” İngiliz askerlerinin yerli halka nasıl davrandığı tüm çıplaklığıyla seyircinin gözleri önüne seriliyor, dolayısıyla izleyici zaman zaman çok rahatsız olabilir.
Puanım: 9/10
Ben de Anne with an E izliyorum. Sarılmak istediğim dizilerden biri oldu. Öyle güzel, yormadan akıyor ki ayrılmak zor olacak…
Bitince insan kendini boşlukta hissediyor. Yavaş yavaş izlemenizi tavsiye ederim, ne kadar mümkün olursa artık
@patriotic @ozgurs59 Bu kadar az bölümle bu kadar çok konuya değinen gördüğüm nadir dizilerden: Cinsiyetçilikten ırkçılığa, Kızılderililerin asimile edilmesinden lgbt haklarına, sansür uygulmasından cinsel ve psikolojik tacize kadar her konuya değindiler, hem de ince bir anlatımla. Hiçbirini de gözümüze sokarak yapmadılar inanılmaz. Son bölümü bir çırpıda bitirmişler gibi hissettim izlerken ve sanki olaylar yeni başlıyormuş gibiydi. Umarım Lucifer’a olduğu gibi diziye birileri sahip çıkar.
Netflix platformunda en sevdiğiniz diziler hangileri? Kendim de arayışlardayım, fikir olsun diye soruyorum. Benim sıralamasız listem:
Anne with an E
Dark
How to Sell Drugs Online (Fast)
The End of the Fucking World
Mindhunter (şu an izlemekteyim, muazzam gidiyor)
The Haunting of Hill House’u izledim 1 sezon 10 bölüm. Korku dizisi; bir aile ve doğaüstü olayların gerçekleştiği bir ev. Klişe gelebilir ama çok akıcıydı, film gibiydi. 2 günde bitirdim. 2. sezonu da yakında gelecek. Öneririm.
Onu izledim ama herkes kadar etkilenmemiştim ama güzeldi, ikinci sezonu da izlerim.
Hadi ya. Gerçekten izleyenler etkilenmişti ben dahil.
Etkilendim gene tabii de favorilerime alamadım.
Böyle bir dizi olduğunu bilmiyordum. Bakayım hemen.
Ekleme: Şimdi açtım ve izliyorum. Böyle bir evde her şey olur. Ev adeta ‘’ Dikkat: Hayalet Çıkabilir ‘’ diyor.
Stranger Things bitti. Oysa ki devam etmeyecektim.
Ev halkı: E çok iyi taşınalım o zaman. İyi izlemeler. Üzülmeye de hazır ol. :((
Teşekkürler 2. bölümü yeni bitirdim ve evet biraz üzdü. Şimdi 3. bölümü izleyeceğim.
Bu arada ev halkı da çok normal değil. Hayaletlerden ziyade kardeşler beni tedirgin ediyor.
Ahahah beni de. Bir de büyük halleri bile - bazılarının- çekilmiyor bayağı sinir bozucu. Büyük ihtimal senin de öyle olur evet kitap yazan…
Mindhunter’ın ilk sezonun bitirdim şimdi. Hannibal izlediğimden beri o seviyeye yakın birşeyler arıyordum, sonunda buldum. Baştan sona hayranlık duydum. Holden Ford karakterine de en az Will Graham kadar hayranlık duydum. Katillerin psikolojilerini irdeliyorsunuz, onları anlamaya çalışıyorsunuz ama o yansımaları Holden gibi Will gibi karakterlerin psikolojilerini nasıl etkilediğini de gözlemliyorsunuz ki benim asıl ilgimi çeken her iki dizide de bu oldu. Karakterlerin özel yaşantılarından kişiliklerine kadar şahaneydi ve daha fazlasını da izlemek istiyorum…