Üçüncü başlama girişimimde ancak devam edebildim. Bu kadar ilerlemişken bitsin diye gönülsüzce izlemeye devam ediyorum. Kıyas götürür yanı yok The Expanse gibi bir seriyle
Mehmet Ali Alabora’nın yer aldığı Galler dizisi "Fflam"ı (Flame) izlemeye başladım, zaten henüz ilk bölüm yayınlanmış. Kendisini izlemeyeli yıllar olmuş.
Dizide Noni ve Deniz (MAA) Galler’de yaşayan bir çift. Noni’nin eski sevgilisi bir yangında kayıp mı oluyor, ölüyor mu tam anlamadım ve bu onda travma yaratıyor, dizi ismi de bir nevi buradan geliyormuş (flame=alev). Sonra Üç yıl sonra Noni bir adamı sokakta görüyor ve o kişiyi ölen adama benzetiyor, ona takmasıyla bölüm sona eriyor. Diğer bölümleri de takip edeceğim, nereye varacak bakalım.
Merak edenler şurada ilk bölümü mevcut, izleyebilirsiniz: Clic
Türkçe altyazı yok, İngilizce var.
Türk işi mockumentary. İzlerken oldukça güldüğüm bir dizi. Oyunculuklar çok hoşuma gidiyor. Şenol abi ve Baki karakteri favorilerim.
Kahvaltı yaparken izliyorum. Güzel hissettiren bir iş.
İlk iki bölüm dikkatimi çekti sonrası hüsran…
Sessiz karakter klişesi korkun😭
Son dönemde Türk dizileri adına yapısı itibariyle en şahsına münhasır işi. Feyyaz Yiğit’in tarzını beğenenler için oldukça keyif vericidir.
Gereksiz ses efektleri dışında çerezlik, eğlenmelik bir dizi. Nurgül Yeşilçay’ı komedi dizisinde izlemekte ayrıca hoşuma gitti.
WandaVision güzel ilerliyor. MCU’dan bir şeyler görmek sevindirici.
Anime izlemeyen biri olarak Can Sungur`un videolarından duyup Neon Genesis Evangelion izlemeye başladım. Daha sonra nasıl oldu bilmiyorum ama Attack on Titan’a bulaştım. O kadar sürüklendim ki dizinin yarısını üç günde izledim. Şimdilik kendime sınır koydum, yavaş yavaş izliyorum. İngilizce dublaj olmadığında izlemekte zorlanan biriyimdir ama dublaj fazla sırıttığı için Japoncasına alışmak daha iyi oldu. Armin, Jean ve Christa’yı hiç sevemedim. Eren, Mikasa, Levi ve Erwin fazlasıyla sevdiğim karakterler oldu.
Dizilerin isimleri ne? İlk görselin ve Feyyaz’ın olduğu?
İlk görsel Aile şirketi dizisi ikinci olan Gibi dizisi.
The Exorcist.2.sezon olan Exorcist filminin dizi uyarlarması.Korku yönü ağır ve hikaye zaten iyi oyuncularda iyi ve bu üç etmen de izlenilir güzel bir yapım önümüze koyuyor.
Bir ara ben de izliyordum fakat dizi yayınlandığı ülkede yasaklandı diye yeni bölümleri çıkmıyordu. Var mıydı böyle bir şey acaba? Bilginiz var mı bu konuda?
Yok maalesef bilgim bende bugün gördüm diziyi Youtube’de takip ettiğim bir abiden ama izlediğim videoda 3 sezon gelmiyecek diyordu.
En sevdiğim dizilerden biridir. Bütün sezonlarını on gün gibi bir sürede izlemiştim. Başrol ise bir efsane.
Adını çokça duyduğum ama hiç izlemediğim bir diziydi Leyla İle Mecnun.
Farklı dizi arayışlarında başlamış bulundum. Dört beş bölüm izledim gayet güzel gidiyor şimdilik.
Çok keyifli be. Cidden bakın. Bunu izleyip coşmayacak bir insan yoktur dünyada. Çok akıcı.
Kanal gezerken durup merakımdan “Biraz izleyeyim bari.” dememle başlayıverdim. Karakterler, atmosfer, entrikalar… Her şey çok oturmuş. Güncel bölümlere kadar gelince dönüp Diriliş Ertuğrul’a başlamaya yeltendim ama orada bariz bir acemilik var. 150 küsür bölümde kendilerine çok şey katmışlar anlaşılan.
Dizi tarihe kısmen sadık ve bolca kurgu karakter var. Karakterler içinde Bamsi Beyrek, Selcan Hatun, Bala Hatun ve de çakallar tarafından yetiştirilen moğol askeri Cerkutay favorilerim arasında.
Hiç tahmin ettiğim gibi kötü değildi. Şimdi osmanlı tarihine yönelik bir ilgi merak geliştirdim. Son günlerde Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Kul Himmet gibi kişileri ararştırarak vakit geçiriyorum. İzlediğime pişman değilim. Çok keyifliydi.
Not: Pek çok kez yaşayıp farketmiştim ama kendime karşı da dile getirmek istiyorum. Önyargıyla uzak durduğum çoğu şeyden çok keyif aldım. Bu durum beni biraz da korkutuyor olmasına rağmen daha çok yaşanması için dua ediyorum. Kim bilir neler kaçırıyorum ?
@SJack evet evet gerçekten herkes sürekli pusuya düşüyor. Zaten kaleler ve obalar arası 1 Km gibi. Herkes ışınlanıyor. Ama olsun akıcı oluyor böylece.
Annem sürekli izler; Diriliş, Kuruluş ve Büyük Selçuklu. Hepsi de birbirinin kopyası bana göre. Sadece karakterler değişik. O onu pusuya düşürür, bu bunu pusuya düşürür. Çok çok az diyebileceğimiz kadar da savaş sahneleri var. Bir de dizilerde hiçbir bilgi gizli kalmıyor. Elbet birinin planını diğeri duyuyor.
2-3 aydır ne dizi ne film izlemiyorum. Neden bilmiyorum
TRT dizilerine bakıyor musunuz? Yaklaşık iki yıldır farkettim ki genellikle TRT 1 dizilerine takılıp kalıyorum. Son dönemde Türkiye’de en kaliteli işlerin bu kanaldan çıktığını da iddia edebilirim. Tabii her şey tozpembe değil. Aşağıda bazı diziler hakkında görüşlerimi paylaştım.
Tutunamayanlar
TRT maceram bu güzel diziyle başladı. Edebiyata olan tutkusu ve mizacını sevdiğim oyuncularıyla beni bir süre hayata bağlamıştı fakat pandemi sürecinin gazabına uğradı. Bir süre oyuncuları tek mekanda toplamadan çekim yapmak gibi şeyler denediler ama olmadı anlaşılan. Dizi sessizliğe büründü. Oyuncuların bir dahaki işlerini görmeyi bekliyorum.
Masumlar Apartmanı
Eminim duymuşsunuzdur. Psikiyatri Uzmanı Gülseren Buğdaycıoğlu’nun kitaplarından uyarlanmış. Aslında bu konuda küçük tartışmalar var hastalarının özel hayatlarını kitaba yansıtmasının etikliği üzerine, ama konumuz bu değil. Dizi güzel. Artık arka planda kimler çalışıyorsa ellerine, emeklerine sağlık. İşlediği konular, karakterlerin ruh halinin seyirciye yansıtılışı, kurgunun sürükleyiciliği.
Muazzam dizi ya, kesin izleyin. Kaçırmayın yani. Ayrıca Gülben karakterini de çok seviyorum. Dizinin neşesi
Gönül Dağı
Diziye başlama sebebim İç Anadolulu olmam. Diziyi sevme sebebimse dizinin hakikaten keyifli olması. Birkaç güzel yanı var. Anlatıyorum, dinleyin bakalım.
Birincisi dizide çok karakter var. Fakat kimse yan karakter sayılmaz çünkü dizi her bölüm bir karaktere yoğunlaşıyor. Kimsenin arkaplanı boş değil.
İkincisi, yapımcılar izleyicisinin kim olduğunun farkında. İzleyici toplumu tanıyorlar, onların iyi yanlarını da kötü yanlarını da biliyorlar. Bu yüzden dizide aslında izleyiciye öğüt vermek isteyen bir yapı da var. Örneğin dizide bir karakter var. “Eşim evinden çıkmasın. Otursun evinde çalışmasın.” diyen bir tip. Dizi bu karakterin rahatsız ediciliğini vurgulayarak izleyiciye güzel bir mesaj veriyor. İhtiyaç duyulan mesajlar bunlar. Daha çok izlensin ki bu mesaj da daha çok yayılsın. Genç kızlar da bu tip erkeklerden uzak dursun işte. Erkekler de kendilerini düzeltsin. Anadolu da düzelmesi gereken şeyler.
Üçüncüsü sürekli bozlak çalması
Dizi hakkında yapabileceğim tek kötü yorum mucit kardeşlerin mucitliğinin biraz fantezi olması. Sözde bu gençler uçak yapıyolar ama yani görseniz gülersiniz. Keza sınırsız yenilenebilir enerji üretiyorlar ve tüm kasabaya ücretsiz elektrik dağıtıyorlar. Gerçek hayatta olsa devlet bir güzel onun da vergisini alırdı. Son bölümlerde de araba yaptılar. Bir keresinde bu ülkede araba üretilmeye çalışıldı. Hatırlarsanız hiç de hoş bir hikaye değildir. Özetle bu fantastik kısma rağmen bu güzel sıcak dizi benim içimi ısıtıyor. Favori karakterim Ağıtçı Hüseyin.
Uyanış: Büyük Selçuklu
Açıp şu dizinin giriş sahnesine bakabilir misiniz? Bunu bizimkiler mi çekmiş dersiniz. Dizide savaş ve dövüş sahneleri çok iyi ve gerçekçi. Öyle benzeri diğer dizilerdeki gibi hikayesini izlediğimiz tarafın askerleri muharebeden hiç kayıp almadan hatta burunları kanamadan çıkmıyor. Koreografiler de hoş.
Ne yazık ki dizinin asıl hikaye kısmından o kadar keyif almadım. Yönetmen sahneleri yavaş yavaş çekmeyi tercih etmiş. Belli ki ortada iyi bir hikaye var ama sınav dönemindeydim ve vaktim yoktu. Devam edemedim. Hiç Nuri Bilge Ceylan filmi de izleyemedim ki ben. Neyse işte, Melikşah’ın ve oğlunun hikayesini izlemek istiyorum. Tarihi dizileri seviyorum.
Teşkilat
Bu diziden ümitliydim de, yok. Aradığımı bulamadım. Bir Kurtlar Vadisi bekledim ama olmadı.
İzlerken de farkediyosunuz. Hikaye derin ve yüzeysel olmak üzere ikiye ayrılıyor. Derin kısım güzel, milli savunma projesinin çalınması ve mühendislerin öldürülmesiyle başlıyor. Buna ana hikaye de diyebiliriz. Ama yüzeysel kısım güzel yazılmamış. Yani ana hikayeyi anlatmak için konu üzerine atılmış makyaj olaylar; romantizm, dram, karakterler arası diyaloglar. Bunlar çok yavan ve hakikaten kalitesiz geldi bana.
Neyse birkaç bölüm daha izleyeceğim. Umarım toparlar ama şu an çok da ümitli değilim.
Güncelleme: Dizi çok kötü. Leş.
Bir Zamanlar Kıbrıs
Gelelim asıl konuya. Bu dizinin fragmanlarını gördünüz mü? Açıkçası ben çok heyecanlandım. Oyuncular da iyi. ( Ya buna değinmek lazım aslında. Bu TRT dizilerinde hep “Bu oyuncular yan yana ne alaka?” dediğim durumlar oluyor. Çok garip kadrolar kuruyorlar. )
Görmediyseniz diye aşağıya iki fragman atacağım. Okuduğunuz için teşekkürler.
Not: Son dönemde yabancı dizilerden filmlerden çok uzaklaştım. Özellikle yeni dizilerde her yer SJW doldu. Zaten gereksiz cinsellik falan da çok oluyor yerli yersiz. Atmosfere balta vuran hareketler. Böyle kafa açan etkileyici şeyler de görmedim uzun zamandır. Budur işte, artık daha çok Türk çalışmalarına bakıyorum. Güzel şeyler keşfettim. Beş Kardeş dizisi var mesela o da çok güzeldi. Öneririm. Exxen’deki Gibi’yi de.
Güncelleme: Bugün ilk bölümü izledik. Kusurları olsa da çok güzel bir birinci bölümdü. Özellikle işgal sahnesi ve ajanımıza görevinin verildiği sahne çok keyifliydi. Kurtlar Vadisi’nde de buram buram gelen “Vatanın Bekâsı” kavramını hissettirdi. Bu kavramın çok değerli olduğunu düşünüyorum. Düşünce, din, ırk farkı olmadan aynı çatı altında olduğumuz vatanın geleceği için yaşamak amacı. Keşke zamanında vurgulanan bir düşünce olsaydı. Din veya ırk çatısı altında toplanmak sağlıklı gelmiyor. Şahsi fikrim ve biraz konudan alakasız o yüzden diziye geri dönüyorum.
Ailemle oturup izledim. İzlerken aynı anda onların hatrında kalan anıları dinledim. Dr. İlhan ve ailesinin katledilişini, “Ayşe tatile çıksın.” olaylarını, işte ne hatırlıyorlarsa. Bir ara 32. Gün arşivinde kıbrıs harekatı belgeseli izlemiştim. Bu tüm yan etmenlerle diziyi izlemek beni etkiledi.
Ajan sahneleri çok sağlam geldi. Baya beğendim karakteri. Ayrıca Denktaş’ın sahneleri de çok etkileyiciydi. Gelecek bölümleri merakla bekliyorum.
Netflix’te Godless’a başladım. Western dizisi.
Phoebe Waller - Bridge’e hayranlık duyarak bitirdiğim ikinci dizisi. Altı bölümü tek oturuşta, kahkahalarla izledim. Eğlenceli, kafa yormayan, şahane bir kaçamak. Mutlaka göz atın.

Ya… Birde hafif ziyasi pohpohlama işi gibi geliyor bu işler bana. Özellikle Ertuğrul. Ben de böyle geleceğimde iki - üç tarihi iş yapmak istiyorum ama bakalım ne gösterir gelecek. Çünkü şu an cepte sadece 25 liram var.
Aydınoğulları Beyliği döneminde geçen daha yayınlanmamış vampir hikayemin roman hali ve 3x10 bölüm dizi, Çakabey döneminde geçen doğumundan ölümüne sekiz bölümlük bir dizi, bir de Genç Osman öldürülmeseydi ne olurdu diye bir roman… Of. Ne para var, ne de okumuş olduğum okul izin vermiyor üzerlerinde çalışmaya. Bilim kurgu ve fantastik üzerine de aklımda çok çok şeyler var.
Neyse ağlayarak duvar detayı çizmeye gidiyorum ben.