Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)


Bitti. Mükemmeldi. Kitapta tarih sayfaları arasında muhteşem bir gezintiye çıkıyorsunuz. Uzunca yazardım ama spoiler olur o yüzden size şiddetle en kısa zamanda okumanızı öneriyorum. Ardından Schubert’in Serenad’ını dinlemenizi öneriyorum.
Puanım : 10/10

5 Beğeni

İthaki Bilim Kurgu Klasikleri serisinden 49. kitap olan Leibowitz İçin Bir İlahi kitabını okudum.

Kitabın yazarını ilk defa duydum. Bu kitabın, yazarın hayatta iken yayınlanan tek kitabı olduğunu öğrendim. Bunları öğrenince bir merak içinde başlayıp aynı merak içerisinde 3 günde bitirdim. Kitabın kapağını çok beğendim. Eski basımında bazı kişilerin şikayet ettiği çeviri ve editörlüğü ben çok iyi buldum bu basımda. Sadece 2 tane yazım yanlış vardı.

Kitabın detaylı konusuna gelecek olursam; kitap 3 bölümden oluşuyor ve bu bölümler arası 600 yıl gibi bir süre var. Bölümlerdeki karakterler ile finale kadar gidemiyoruz, aynı bölüm içinde sonuca bağlanıyor kendi yaşadıkları. Kitap kendi içinde bir çok sorgulama yaptırıyor. Tanrı ile insan arasındaki durumları, cahilliği ve bilimi reddetmeyi, hayvan haklarını konu alıyor. Biraz sabır gerektiren ama alışınca bir çırpıda okuyacağınız bir eser. Puanım 10/10.

Not: Goodreads’e göre bir devam kitabı görünüyor. Bu baskının satışları iyi olursa belki ilerleyen zamanlarda onu da görebiliriz umarım.

16 Beğeni

Durmadan, hız kaybetmeden bir PKD serüvenine başladım ki sormayın. “Uzay Piyangosu”, arka kapak yazısında belirttiği üzere yazarın ilk kitabı ama arkadaş o nasıl bir evren kurmadır, o nasıl bir anlatıştır. Tabi Philip K. Dick’in şu ana kadar okuduğum her kitabında var olan, bölümün içinde bir anda başka bir şeyden bahsetme geleneği bu kitapta da var. Kendini kaptırıp okuyorsun sonra hooppp öyküde var olan başka karakterden bahsediyor. Fakat asla sıkılmıyorsunuz. Her okuduğum kitabında farklı, orijinal bir fikirle beni karşılayan Philip K. Dick, kendisini merakla okutabilen bir yazar. Konusundan bahsetmek istemiyorum çünkü benim gibi bilimkurgu seven herkesin okuması gereken bir kitap.

Gelelim ikinci kitaba. Öncelikle bu kitaba daha önce başladım fakat kitap kendini maalesef okutamadığı için araya "Uzay Piyangosu"nu sıkıştırmak zorunda kaldım. İthaki’nin bilimkurgu serisinde şu ana kadar okuduğum en zayıf kitap bu olabilir. ilginç bir konusu olmasına rağmen yazar Roger Zelazny, beni yakalayamadı. Neden böyle olduğunu ya da sadece ben mi anlayamadım acaba diye araştırdığımda bölümler arasında farklı bir okuma sırası tavsiyelerine rastladım fakat ben bunu öğrendiğimde kitabın ortasını çoktan geçmiştim. Belki sıraya uygun olarak tekrar şans versem severim fakat şimdilik tekrar okumayı düşünmüyorum.

14 Beğeni

Dün itibariyle Ursula K. Le Guin‘in Karanlığın Sol Eli kitabını bitirdim. Kitabın ortalarına doğru zor ilerlediğimi söyleyebilirim. Kitaptaki gezegende kullanılan dile özgü sözcükler kafa karıştırıcı olabiliyor ve dönüp bu neydi diye bakmaya zorluyor. Ama alıştıktan sonra kitap su gibi ilerledi.

Sıradaki kitabım Halikarnas Balıkçısı’ndan Anadolu Efsaneleri

8 Beğeni

kesinlikle katılıyorum, vakti zamanında aşağıdaki yorumu yapmıştım

3 Beğeni

Geber Aşkım - Ariana Harwicz

2018 Man Booker finalistleri arasında okuduğum ikinci kitap. İlki, tıpkı bu kitabınki kadar harika, bir başka çevirmene ait olan Su Kürü idi. Onu da burada yorumlamıştım. Unutmadan, Su Kürü Man Booker finalistiyken bu kitap aynı yıl Uluslararası Man Booker’ın finalistileri arasında yer alıyordu :slight_smile:

Seda Ersavcı ne çevirse gözüm kapalı okuyorum. O nedenle çeviri ve editörlük bakımından bu kitapta da sorun yaşamadım.

Geber Aşkım, arka kapakta vadettiğini okura sunan bir kitap. Yani anneliğin kutsallığını, ailenin dokunulmazlığını ve eşlerin sorumluluklarını alt üst eden, tüm bunlara küfür eden bir yapısı var. Bunu da yeni doğum yapmış annenin buhranlarında görüyoruz.

Eserde konuşmalar için tırnak işaretleri yok, tireler yok. Her şey aynı paragraf içinde oluyor ve bitiyor. Takip etmesi zor. Ancak kendinizi akıntıya bırakırsanız delirmenin eşiğinde bir okuma sağlıyor.

Kitapta çoğunlukla başkarakter olan annenin tek derdinin yeni annelik ya da eşiyle değişen dinamiklerinin olmaması kitabın en büyük artılarından biri. Çünkü bir de annenin aslında eşiyle aynı ülkeden olmaması, konuştuğu dilin ana dili olmamasının da yarattığı sıkıntıları görüyoruz. Kültür çatışması epey önemli bir yer kaplıyor bu kitapta. Şehirli ile taşralının çatışmasını toplumun en küçük temel taşı ailede görüyoruz.

Annenin cinneti ve o anlarda yaptığı korkunç-yaratıcı şeyler insanı huzursuz ediyor. Ama büyülüyor da.

Kitabı bir iç sıkıntısı ve aynı oranda büyük bir merakla okuyorum. Bitirmeme az kaldı. Neden Man Booker finalisti olduğunu anlayabiliyor ve bir okur olarak ben de zamanında finalistler arasında yer almasından mutluluk duyuyorum.

Birbirlerinden nefret ettikleri halde hiç düşünmeden sürekli “aşkım” sözcüğünü kullanan çiftler vardır ya hani, onlardan biriyiz işte biz de; seni bir daha asla görmek istemiyorum aşkım.

10 Beğeni

Kitabın ismi yüzünden ciddiyetle okuyamam heralde. O kadar güzel güzel anlatmışsın da ben kitapta “Aşkım gebermedin mi hala .s” diye bi cümle bekleyerek okurum.

2 Beğeni

Yaaaa aklıma sokma şimdi bunları :expressionless:

Özet

Kocişimle gebermeler kasdljfşdsf

2 Beğeni

Hem karışık, hem anlaşılır, hem akıcı, hem sıkıcı garip bi’ kitaptı. Bazı kısımlarda anlamadığım bilimsel terimlerden ötürü kopukluk yaşattı ve uzun sürdüğü zamanlarda baya sıkıcı oldu kitap. Ama onun dışında akıcı ve güzeldi de. İsimlerde afallattı biraz ama kitabın yarısına doğru alışabildim. -zaten küçücük kitap :slightly_frowning_face: - Okuduklarımi tam anlayamamdan ötürü de maalesef pek beğenemedim kitabı ama tekrar okumayı düşünüyorum. İkinci yarıda kaçırdığım çok yer oldu gibi çünkü. Kapak tasarımı ve ismi de yerinde ve güzel olmuş beğendim. Onun dışında 2 kere türkçe sözler geçti ama bunlar anlayabilmemiz için yorumlama mı yoksa orjinali mi anlayamadım. “Sarı çizmeli Mehmet ağa” gibi.

Tekrar okumayı düşündüğüm için şimdilik; 6/10

5 Beğeni

Jerry Toner’in Antik Dünya kitabını okuyorum. 136 sayfalık kısa ve küçük bir kitap. Belki boş bir gününüzde bile bitebilir. Farklı bakış açısı sayesinde çok severek okuduğum bir kitap oldu.

Antik Dünya’yı konu alıp, o dönemi okurun gözünde canladırmaya çalışan bu tür Popüler Tarih kitapları genellikle hep duruma ve olaylara üstten bakarlar. Görkemli saraylardan, entrikalardan, kolezyum eğlencelerinden, forum tartışmalarından, büyük tiyatro gösterilerinden, büyük savaşlardan, imparatorların cinsel hayatlarından vs. bahesederek okuyucunun ilgisini çekecek şeyleri yazarlar. Zaten bu yüzden Popüler Tarih kitabı olarak nitelendiriler fakat bu kitap çok daha farklı :slight_smile:

Bu kitap Antik Dünya’da yaşamış sıradan insanları analtıyor. Gerçekçi bir şekilde şu an sizi zaman makinesına koyup Antik Romaya götürseler hiçbir zaman Agustus’un yatak odasını, Sezar’ın seferdeki ordusunu veya Neron’un hanlarını hamamlarını göremezsiniz. Göreceğiniz kölelik, sefalet içindeki halk, olmayan yaşam standartları, pis şehir kokuları, savaşın etkileri vb. gibi şeyler olacaktır. Bu kitapta bunları okuyoruz. Kısacası filler tepişirken, çimenlerin durumunu öğreniyoruz.

16 Beğeni

İşte İnsan


Sineklerin Tanrısı’nı bitirmemle hemen bu kitaba başladım. Neredeyse yarısına geldim. Bilimkurgu öğeleri sadece ilk iki sayfadaki zaman makinesinden ibaret sanırsam :smiley: Bilimkurgu’dan çok Tarihi Kurgu demek daha doğru olurmuş sanki :smiley: Şimdilik iyi ilerliyor, merak uyandırıcı.

15 Beğeni

Bu arada alfa kitap gelecek baskılarda söylediklerimi dikkate alacağını belirtip teşekkür etti :slight_smile: ithakiden sonra insanın böyle firmalarla muhatap olması şok etkisi yaratıyor :smile:

3 Beğeni

O zaman kapakların artık değiştirilmemesini ve bir bütünlük sağlamasını ayrıca düzelti işine daha çok özen göstermelerini söylersen sevinirim. :slight_smile: Bir de fuarda yüzde 45 indirin yapsınlar. İsteklerim bu kadar. :buyucu:

6 Beğeni

Dikkate alıyorlarsa ne güzel. Yoksa ithaki de ilgileneceğiz diyip geçiyordu. O serinin çevirisi taa kabalcıdan kalma. Bi elsen geçirselerdi keşke. Otostopçuda bu kadar hata yok, holistik dedektif ajansını okuyalı yıllar oldu hatırlamıyorum bile şuan :sweat_smile: Bu arada netflix dizisi var, kitapla alakası yok denecek kadar az ama ilk sezonu 10/10. Net tavsiye ederim.

1 Beğeni

Doktor Moreau’nun Adası

Bu bilim kurgu klasiklerinin giriş yazısı direkt spoiler ya da kitabın içini açığa çıkarmıyor mu hep ya? Ne olduğunu hatırlamıyorum ama fahrenheit ve cesur yeni dünyada yaşamıştım. Tam bunu okurken de yaşıyordum mit bey başlangıcına not koyduğu için kaçabildim. :roll_eyes: Bundan sonra kitap bittikten sonra okuyacağım bu seride.

Şimdi kitaba gelirsek; baya akıcı ve güzel bir kitaptı ve başından sonuna kadar aldı başını gitti. Bölüm sonlarında direkt diğer bölüme geçme isteği veriyor ve okumayı bırakamıyorsun. Dili de sade ve anlaşılır. İçinde ki olaylar o kadar güzel ve yerinde işlenmiş ki korku gerilim psikoloji gibi şeylerde bilim kurgu ile iç içe sıkıntısız ilerlemiş. Ki sonunda ki açıklamada zaten kitabın bilim kurgu olduğu kadar korku klasiklerinde de görüldüğü söylenmiş.

Okurken bazı kısımlarda Stephen King kitaplarında yaşamadığım gerilimi yaşadığım doğrudur. KESİNLİKLE SPOİLER; Mesela leopar adamın sahilde kovaladığı yerde resmen o canavarımsı garip görüntüsünü, yaklaşma şeklini ve kaçma durumunu hayal ederken ensemde yaklaştığını hissettim kalp atışlarım hızlandı. İlk kez böyle bi’ gerilim yaşadım diyebilirim kitap okurken. -Hoşuma gitmedi de değil.

:relieved:

Ana karakterin süreç içerisinde ki psikolojik ilerlemesi, düşünceleri, değişim süreci ve sonucu ise aşırı güzeldi.

Herkese tavsiye ederim mükemmeldi gerçekten. 9/10

14 Beğeni

John Steinbeck’in "İnci"sini dün bitirmiştim, işler güçler nedeniyle şimdi yazabildim. "Fareler ve İnsanlar"ın ardından okuduğum ikinci Steinbeck kitabı oldu. Kısa bir kitap olsa da yazarın anlatımıyla bu kısa hikaye, okurken zihninizde adeta canlanıyor. Kino, juana ve coyotito’nun hikayesine dahil oluyor, bir incinin hayatlarına girişiyle değişen yaşamlarını görüyorsunuz. Steinbeck o kadar güzel anlatmış ki kahramanlarımızla beraber yaşıyor, olaylara tepkiyi aynı kahramanımız gibi veriyor, yerli halkın durumunu haklarında hiç bilgi sahibi olmasanız bile anlayabiliyorsunuz. Sonuç olarak bir oturuşta bitirilen, kendini okutabilen, harika bir eser.

7 Beğeni

Not düşmek istedim. Mümkünse Sel’den kitap almayın. Basımlarda bandrolleri farklı gösteriyor, dolandırıcılık yapıyorlar. Hileyle çevirmenlerin maaşlarını yarısı kadar veriyorlar.

2 Beğeni

Zaten Steinbeck’in kitaplarını artık basamayacaklar. Varisleri yayın hakkını iptal etti. Bakalım acaba hangi yayinevinden Steinbeck’i okumayı sürdüreceğiz?

3 Beğeni

Yeni bir gelişme mi bu? Eylül 2019’da tekrar baskılar yapmışlar. Bahsettiğiniz olay tatsız olsa da genel olarak beğendiğim bir yayıneviydi Sel. Steinbeck romanlarını da severek okuyordum.

1 Beğeni

Konu Sel* olunca insan ister istemez düşünüyor; acaba telifleri var mıydı yoksa olmadan mı bastılar ya da acaba başka kitap gösterip Steinbeck mi bastılar? İnsanın bir kez güveni sarsılmasın işte. Daha önce de böyle şeyler yaşanmadı diyemeyiz sonuçta…

1 Beğeni