Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Evet Canterbury Hikayelerinden beş hikaye okuyup hiç bir sekilde tat almadıktan sonra bu kitabı da yarım bıraktım veeee nihayet Ben, Kirke’ye başladım şimdilik isimlerle baş etmeye çalışıyorum bakalım okuyunca sevecek miyim?

3 Beğeni

image
Ahmet Haşim’le deneme türüne giriş yaptım.

Okuduğum baskı sadeleştirilmemiş metin olduğu için çokça bilmediğim kelimeler vardı. Kelimelerin açıklamaları sayfanın altında yazmak yerine bu açıklamaları kitabın sonuna koymuşlar. Sürekli kitabın arkasına git gel zor olduğu için bir yerden sonra çok merak etmediğim sürece kelimelerin anlamlarına bakmadan cümlenin gidişatına göre çıkarımlarda bulundum. Çıkarımlarımın hepsi doğru olmasa da yazarın ne anlattığını genel olarak anladım.

Bu arada kitap iki kısımdan oluşuyor “Bize Göre” kısmında yazarın denemeleri yer alıyorken diğer kısım olan "Bir Seyahatin Notları"nda ise adından da anlaşılabileceği gibi yazarın bir seyahatte başından geçenler anlatılıyor. Bize Göre’deki tüm denemelere iyi diyemesem de bana deneme türünü sevdirecek kadar iyilerdi. Bir Seyahatin Notları ise hem bu kısım daha duru bir Türkçeyle yazıldığı için hem de anlatılanlar bana daha ilginç geldiği için bu kısmı daha çok sevdim.

Haşim’i orjinalinden okuyunca anlatım tarzının ne kadar güzel olduğunu fark ettim. Bu zamana kadar bu yazarı okumamak büyük bir hataymış.

6 Beğeni

Seveceğinize inanıyorum :slight_smile:

İsimlerle baş etme konusunda ufak bir yardım: En arka sayfada insanlar, titanlar ve tanrılar için ayrı ayrı belirtilmiş bir sözlük bulunmakta.

2 Beğeni

Evet bunu duymuştum, teşekkürler :blush: başladığım gibi hemen arkasını okudum ama daha çok gözüm korktu. Bir de sorun sadece karıştırmak değil nasıl telaffuz edildiklerini de kafama takıyorum biraz. Ama sevmeye başladım kitabı dili akıcı konusu da dikkat çekici.

1 Beğeni

Yazıldıkları gibi okuyun :slight_smile: Azra Erhat’ın Mitoloji Sözlüğü baz alındığı için, mesela Kirke’nin orijinal yazımı Circe iken okunuşu Kirke olduğu için doğrudan kitapta da bu şekilde geçiyor.

2 Beğeni

Yahuda İskariot - Leonid Andreyev

Tarihe damgasını vurmuş kötülüklerde, hikayeyi olaya adını kapkara harflerle yazdıranların ağzından dinlemeyi seviyorum. Yahuda da, Kabil’den sonra, bence tarihin ilk büyük kötülerinden biri. Peki motivasyonu neydi?

Kitapta bir şey vardı ki hiç beklediğim gibi çıkmadı: Quasimodo tarzı bir Yahuda beklemiyordum. Oysaki resmedilişi bu denli çarpık ve çirkin değildi. Ancak buna alıştıktan sonra yalancı, ikiyüzlü, iftiracı Yahuda’nın belki de İsa’nın en sadık havarisi olduğunu düşünmeye başladım.

Kim seviyordu gerçekte İsa’yı? Öğretmenleri öldüğünde gerçekte yanında kim yer alacaktı? Yahuda’nın İsa’yı çarmıha götüren ihanetinin arkasındaki sınav bence okunmaya değer. İnsanı düşüncelere sürüklüyor. Üstelik onca parlayan havarinin arasında Yahuda gerçekten de kirli bir karaktere sahip. Ama İsa’ya duyduğu aşka varan sevgi ne olacak?

Dil (dolayısıyla çeviri ve editörlük) çok güzel. Edebi yanı insanı alıp götürüyor. Kısa yapısıyla da bunu destekliyor. Ancak Yahuda’nın sonlara doğru iyice kontrolden çıkan sayıklamaları bazen anlamamı güçleştirdi.

Aradığımı (Yahuda’nın görünüşü dışında) bulduğum bir kitaptı. Andreyev’den okuduğum ilk kitaptı. Kendisinden başka kitaplar da okumak istiyorum artık.

13 Beğeni

Çevirmeni ve editörü unutmayan yorumlara kalp. :slight_smile:
Ben de okudum daha yenilerde, aslında bildiğimiz bir hikâyeyi öyle farklı anlatmış ki sürükledi beni gerçekten. Çok keyif almıştım. Daha sonra Perutz’un “Leonardo’nun Yahuda’sı” kitabını okumak da çok enteresan bir deneyim olabilir. Yeniden okuyacağım ben de.

4 Beğeni

Ben de bu okumayı Yahuda’ya Göre İncil ile taçlandırmayı düşünüyorum. Goodreads’te Amerikalı okurlardan birinin yorumunda denk gelince bir aydınlanma yaşadım. Senin belirttiğin kitap da şimdi ayrıca aklıma düştü iyi mi :slight_smile:

3 Beğeni

Ben de onu merak ettim şu anda. Mahir Ünsal Eriş çevirmiş hem de Türkçeye. Listemde dursun. :slight_smile:

3 Beğeni

Kitabı ben de 3-4 ay önce okudum, kurgu üzerinden konuşuyorum Yahuda’nın kötülüğünün kurgu boyunca artması İsa’nın olana kayıtsız kalınmasını istemesi gibi gelmişti bana.
2-3 gün önce Loki’nin müjdesini okudum, Yahuda’nın Müjdesini ben de okuyacağım listeye ekleyeyim.

Bu arada aklıma geldi, bir dinin mitolojik hikayeye dönüşmeye başlaması 2000 yıl sürüyor gibi.

4 Beğeni

Benzer bir şeyi ben de düşündüm. Yalnız değilsiniz :slight_smile: Ama en çok şurada etkilendim.

Özet

Hem ölümünü hazırlayıp hem de son ana kadar kitap boyunca kötülediği tüm insanlıktan medet umması çok güzeldi. Artık birinin fark edeceği ve İsa’yı çarmıhtan indireceğini bile düşündü. Bir şekilde insanlığa inancını hiç kaybetmedi.

Asıl insanlığa inanlar havariler gibi görünüyordu (bkz. Yargılanma ve adalete güven) ancak hiçbiri Yahuda’nın kendisi kadar somut şekilde yapmadı bunu.

5 Beğeni

Edgar Allan Poe’nun Kuyu ve Sarkaç’ı bitti.

Gotik edebiyatın sanrıları arasında kaybolduğum, çokça etkilendiğim öykülerin arasında mekik dokuduğum, değişik psikolojiye sahip kahramanları anlamaya çalışarak zaman harcadığım bir kitap oldu.
Ben bayıldım kısacası. :upside_down_face:
‘‘Akıcı bulduğunuz tüm o kitapların arasında en hızlısı hangisiydi?’’ diye soracak olsanız; kesinlikle Kuyu ve Sarkaç’ı işaret ederdim.
Betimlemelerinin sahiciliğine bir kez daha hayranlık duyduğum, deliliğe övgüyü nesneleştiren E.Allan Poe’nun diğer kitaplarını da en kısa zamanda okumayı düşünüyorum. Şiddetle tavsiye ederim.

14 Beğeni

Sarı Duvar Kağıdı gece okunacak bir kitap değil. Yani seveni gece okusun da ben sanırım sabah devam edeceğim.

Ekleme: Son bir sabırla bitirdim. Kitap dört kısa korku hikayesinden oluşuyor. Özellikle son hikayeyi çok beğendim. Belki de okuya okuya kirpiklerime kadar korkuyla dolduğum için daha iyi hissedebilmişimdir. İlk hikayenin önsözde anlatılan süprizkaçıranlarla dolu hoş bir arkaplanı var bu nedenle önsözü ilk hikayenin ardından okuyun. Ayrıca başta söylediğim şeyi geri alıyorum. Sabah okusam kitaptan şimdiki gibi etkilenmezdim. Hakkını vermek için gece okuyun. Okuması kolaydı. Tazeleyici bir kitap.

12 Beğeni

The Heroes (The First Law / Kadim Kanunlar #5)

Hikaye üçlemeden 8 yıl sonra geçiyor ve Kuzey’de yapılan üç günlük bir savaşı anlatıyor. Savaşı her türden insanın gözünden görüyoruz ve savaşla ilgili aklınıza gelebilecek her şeyi de görüyoruz. Felakete götüren zincirleme küçük hatalar, deneysel silahlar, içindeki kahramanı öldürmeye çalışanlar, kahraman gibi görünen korkaklar, gereğinden fazla dürüst olanlar, gururlular, inatçılar, fırsatçılar, rüşvetçiler, yaralılar, esirler ve dost ateşine kurban gidenler…

Her zaman olduğu gibi en başarılı yönü karakterleri. Kapakta “three man” yazdığına bakmayın Finree, Beck, Craw, Calder, Bremer dan Gorst, Whirrun ve Tunny başta olmak üzere birçok karakterle tanışıyoruz. Onlara ek olarak önceki kitaplardaki bazı karakterler de burada yan karakter olarak tekrar karşımıza çıkıyor. Best Served Cold’un aksine bu kitabı okumak için kesinlikle önceki kitapları da okumanız lazım.

JA her zaman yaptığı gibi yine zekasını konuşturuyor. Bazen karakterler başlangıçtaki hayallerini gerçekleştiriyor ama beklenmedik bir şekilde ve beklenmedik sonuçlarla. Bazen de gülüp geçtiğiniz bir diyalog sonradan farklı bir şekilde karşınıza çıkıyor ve her paranın iki yüzü olduğunu hatırlıyorsunuz.

Hele bir savaş bölümü vardı ki… Hiç tanımadığımız birinin gözünden başladı ve sonra onu öldürene geçti, sonra da onu öldüreni öldürene ve onu öldüreni öldüreni öldürene… En son ana karakterlerimizden birine atladığında nefesimi tuttum, acaba o da ölecek mi diye. Kısacası JA sadece bir bölümdeki hikaye yapısıyla bile beni endişelendirmeyi başardı.

Şöyle bir sıralayayım dersem:

Üçleme(bütün olarak) > The Heroes> Last Argument of Kings > Before They Are Hanged = Best Served Cold > The Blade Itself

Serinin sevenleri mutlaka okumalı, tek başına okunmasını tavsiye etmem.

14 Beğeni

Bir Mars Destanı

Karakterleri, ırkları, bulunduğu yerleri -gezegenleri- mantık hataları olmasına rağmen muhteşem bi’ akıcılık ile yazmayı başarmış. Tek bölümde bile sıkmayan fevkalade bir kitaptı kesinlikle. Aynı karakterlerin başlarından geçen farklı farklı olaylar ve tanıdık şeyler görmekte çok güzeldi.

Ön sözünde bahsettiği üzere yazarı bu kitabı çıkarttıktan bir buçuk sene sonra kaybetmişiz maalesef. O yüzden içim çok buruk kaldı ve doyamadım. Karakterleri ve dünyaları o kadar güzeldi ki, özellikle Dick karakterinin bin hikayesi olsa hepsini okurdum. Güldürdü, hayret ettirdi, üzdü, heyecanlandırdı. Kitapta karakterler ne duygu yaşadıysa hepsini bana aktardı kısacası. Keşke nice eserlerin çıksaydı da okuyabilseydim.

->10/10 :krs:

22 Beğeni

Candide

Başına ne gelirse gelsin iyimser olup işine bakan bir abimizin etrafında geçiyor konu. Sanırım okuduğum ilk klasik eserdi bu ve şansıma anlaşılabilir ve güzel olan birine denk gelmiş oldum ve mutluyum. Kitap genel olarak yarısının sözlük olması dışında akıcıydı ve takılmadan gitti. Karakterimizin başına gelenlerin gelme şekli ise açıkçası güldürdü. Bir insan sürekli mi eşine dostuna denk gelir ya? :smiley: Hele ölme olayları ayrı bir şey. Dc’ye kafa tutar ölenlerin geri gelmesi olayı. Gerçek olayları ve kişileri ise farklı bir bakış açısından okumak enterasan ve kafa kurcalayan bir deneyim idi. Tarih bilgim zayıf olduğu için, daha doğrusu tarihte adi geçen kişilerin kişilikleri hakkında ki bilgilerim zayıf olduğu için geçen ortamlar ve kişiler ne kadar gerçek, ne kadar yorumdu anlayamadım. Ama kafamda kalan soru işaretleri güzeldi. Araştırma isteği getiriyor yani insana.

Bunlar dışında özellikle vermek istediği bir mesaj var mıydı pek anlayamadım ama Voltaire yıllardır okumak istediğim yazarlardan birisi idi ve diğer eserlerini de ilk fırsatta okumayı düşünüyorum.

->7/10

8 Beğeni

select
Kitap daha bugün elime geçti. Nasılmış diye bakayım derken yarısına kadar okumuşum. Hikaye çok güzel, kitap boyutu küçük gibi gelmişti ama inanılmaz portatif :sweat_smile: İlk 3 kitabı almıştım, hepsini birkaç güne okurum böyle giderse.

9 Beğeni

Başladıysanız bırakmayın, okuyuverin bütün seriyi
bir anda :smile:

1 Beğeni

Ya çok beğenince, sonra da okuyup bitirince boşluğa düşüyorum. Sonra bir süre başka kitaplardan tat alamıyorum. Öğlen çok güzel bir yemek yemişsin de, akşamına makarna gelmiş gibi hissediyorum :joy: İlk kitap bitti sayılır 40 sayfa falan var. Ben araya bir tane başka kitap koyarak ilerlerim kesin. Çok güzel gidiyor. Üstte de yazdım ama kitabın boyutu da aşırı güzel ya. Tek elle yatarak okuyorum. Özlemişim bu duyguyu :love_you_gesture:

3 Beğeni

Beğenmenize sevindim :slight_smile:

2 Beğeni