Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

:slight_smile: atlamadan okumak lazım

2 Beğeni

9,90 indirimine girince artık. Bu konuya dikkat ediyorum. İthaki’nin seri dışı her kitabı bir kaç aya 9,90’lara düşüyor. Çataldili kitabını da bu yüzden bekletiyorum :slight_smile:

Kitap gömülecek bir kitap değil, okuyunca neden ödüllü bir kitap ve seri olduğu anlaşılıyor.

Orhan abi hikayenin içine dahil olamamış, Arka kapakta yazan sorunun o cevabı kitapta var. Öyle bariz imla dizgi hatası çok olan bir kitap da değil. Ben okudum kitabı ve kitapla ilgili düşüncemi kitap başlığına yazdım.

3 Beğeni

Okudum yorumunu, @Agape’yle aram bozuk indirime giresiye kadar kurbağa olmazsam alırım, listeme ekledim :slight_smile:

1 Beğeni

Sırf youtube’da gördüğüm ve tüyapta imza alma imkanım olduğu için Emrah Safa Gürkan’dan Sultanın Casuslarına başladım… 70. sayfa civarındayım ve genel olarak tarih dersinden nefret eden bana bile kendini okutuyor. Bunda muhtemelen dersler gibi geniş bir döneme geçiştirmeci değil de, daha dar(ve entrikalı) bir döneme daha geniş bir anlatımla yaklaşması etkili olabilir… Sıklıkla bilimkurgu ve fantastik şeyler okuyan bünyeye iyi geliyor :smile:

3 Beğeni

Çocukluğun Sonu

Okuduğum en mükemmel kitaplardan birisi idi. Bilim kurgu klasikleri zaten genel olarak beni aldı götürdü. Henüz düşük rakamlılardayım ve hepsi mükemmeldi. Sıralama ilerledikçe kalite düşmez umarım. :roll_eyes:

Kitabın ikinci kısmının ilk bir kaç bölümü hariç hiç sıkmayan, dili sade, anlaşılır ve akıcı bir kitaptı. Kitapta geçen olaylara göre insan ırkının; toplumsal, kültürel, bilimsel,sanatsal, ekonomik vb. şeylerde ne tür değişimler yaşayacağını çok güzel ele alıp anlatmış ve bunu bazı noktalarda ufak ufak din ile de karıştırarak çok güzel oturtmuş. Olayların açılımı ve çözülme şekli o kadar muhteşem ve mantıklıydı ki, hem kafada hiç bir soru işareti bırakmıyor. Hemde bu soru işaretlerini giderirken mantıksız şeyleri kullanmıyor ve inandırıyor, yediriyor size. Zaman atlamaları da çok güzel bağlanmıştı ve duyguları, düşünceleri bize yaşattı. Hele o son neydi… Gerçekten okuduğum en harika kitaplardan birisi idi. Sıkıldıkça tekrar okurum gibime geliyor.

BURASI KESİNLİKLE SPOİLER!!!

Dinlerin ön gördüğü kıyamet teması ve şeytan tasviri çok çok güzel işlenmişti, tek kelimeyle aşık oldum. Hepsinden öte o son kısımda ki her anı canlı canlı aktarması ve gözümde canlanması. Resmen dünya gözümün önünde yok oldu ve hissettim. Kelimeler yetersiz diyorum gerçekten…

Okuyun okutturun efendim.
->10/10

21 Beğeni

Benim için net yazılmış en iyi bilimkurgu eseri. Üç bölümlük bir dizisi de var, izlemenizi öneririm.

1 Beğeni

Kitabın yanında dizi biraz sönük kalmıştı sanki. Ama kitabı okuyan herkesin izlemesini öneririm.

1 Beğeni

Devamı var mı bu kitabın yoksa tek kitap mı?

@abkaen tek kitap
@hunter Önce kitabı okuduğunda dizi sönük kalıyor gerçekten. Clarke’ın anlatımı o kadar iyi ki dizi kafamda canlandırdığım epikliğin kıyısından geçememişti. Yine de hoş bir bilimkurgu dizisi, izlenir.

4 Beğeni

Roverandom

Roverandom isimli köpeğimizin basından geçenleri 3. kişi ağzından neredeyse sürekli betimleme olarak masalsı bir şekilde okuyoruz. Eğlenceli komik ve ilgi çekici minik bir kitap ama biraz sıkıyor da. 70 küsür sayfa değil 120 filan olsa belki okuyamazdım ama yine de güzeldi. Mitolojik ve efsanevilerde geçen karakterlerin mistik ve masalsı şekillerde karşımıza çıkması ise çok hoş idi. :relieved: Okuyacak bir şeyiniz yoksa okuyabilirsiniz.

->8/10

8 Beğeni

Kitap: Bozkırın Yitik Çocukları Juan-Juan’lar
Yazar: Kürşat Yıldırım
Yayın: Yeditepe Yayınevi
Baskı: 2015 Nisan, 1. basım
Sayfa: 128

Dr. Kürşat Yıldırım’dan Orta Asya’da Hunlar ile Göktürkler arasındaki dönemde yaşamış Juan-Juanlar üzerine bir inceleme…

Kürşat Yıldırım yapıtında Juan-Juanlar üzerine ayrıntılı bilgiler veriyor. Yazarın akademik kariyerine büyük saygı duymakla birlikte, kitapta öne sürmüş olduğu Juan-Juanlar’ın Türk kökenli olduğu görüşüne katılmıyorum.

Juan-Juanlar -kökenleri konusunda görüş birliğine varılamasa da- karışık bir halktı. Evet, içlerinde Türk soylu olanlar da var ama bu onları Türk saymaya yetmez. Aslında Juan-Juanlar Moğol, Tunguz, Türk, Çinli, hatta Tibetli gibi Orta Asya ve çevresinde yaşayan halkların içinden çeşitli nedenlerle kovulmuş yasa dışı insanların bir araya gelmesiyle oluşmuş kozmopolit bir topluluk.

Evet, kullandıkları sanlar Türkçe, hatta kimi iddialara göre resmî dilleri de Türkçe olabilir (ama şimdilik sadece “olabilir”). Ancak bu onların devletini, Türk devleti saymayı gerektirmez. Kullandıkları sanların Türkçe olmasının nedeni Büyük Hun Kaganlığı’nın kalıntıları üzerinde kurulmasıdır.

Kitabı, Eski Türk ve Orta Asya tarihine ilgi duyanlar keyifle okuyacaklardır…

8 Beğeni

Dune bitti. Yıllar önce okuduğumdan aklımda hemen hiç birşey kalmadığı için kendi kendime spoiler yedirmeden okumayı tamamladım :slight_smile:

Cidden bilimkurgu klasiği sıfatını hak eden bir eserdi. Hacimli bir kitap olmasına karşın okuyucuyu kendine resmen tutsak ediyor. Frank Herbert özellikle inanç sistemi temelindeki insan psikolojisi çok iyi yorumlamış.

Yanlız bazı kilit noktalar çok üstünkörü ve çabucak geçilmiş. Bana “Bu olay bu şekilde birkaç cümlede bitmemeliydi” dedirttiği yerler oldu. Ben ilk kitabın sahip olduğu hikaye, asalında seriye yayılacak sanıyordum ama aklımdaki senaryo ilk kitapta bitti :slight_smile: Çok rahatlıkla 200 300 sayfa daha uzun olabilirmiş.

Sırada yine zamanında hakkını vererel okuyamadığım Carl Sagan - Cosmos var.

Not : Muad’Dib’in askerleriyiz :laughing:

14 Beğeni

Vizelerden anca buldum yorumlarımı ekleyecek zaman.

Kumsalda - Nevil Shute

Bu kitap bana distopya ve kıyamet sonrası romanları neden sevdiğimi bir kez daha hatırlattı: Tüm olasılıkları ortaya döküp gerçekleri yüzümüze vurdukları için. Gerçekleşebilmesi bu kadar mümkün ve yakın olan bir kitap okumak etkileyiciydi. Hükümetlerin çıkarları için kendileri dahil tüm insanlığı ve diğer tüm canlıları yok etmelerini okumak kızdırdı ve üzdü. Konu muazzam ancak sürekli geçen içki ve gezme muhabbetleri ara ara baydı. Ciddi anlamda yavaş ilerlese de okumaktan vazgeçmediğime sevindiğim bir kitap oldu. Son 30 sayfası bugünlerde okuduğum en çarpıcı kitap sonlarından biri.

Bir diğer nokta ise kitabı okurken Dünya haritasını sık sık açtım ve söylenilen boğazları, kanalları, köprüleri ve eyaletleri takip ederek su altımızın yol haritasını zihnimde çizerek okudum. Çok daha kalıcı oldu.

“Kırk yedi pound, on peni.” dedi Peter. “Çekle ödeyebilir miyim?”
“İsterseniz portakal kabuğuyla ödeyin. Bu gece dükkanı kapatıyoruz.”

8/10

Cehalete Hayır

Kısa olmasına rağmen bilgilendirici bir kitaptı. Denis Diderot’u tanımama vesile oldu. Kısaca, insanların bilgiye ulaşabilmesi adına neler yaşadığını ve bu sürece nasıl başladığını anlatıyor.
8/10

Düzenleme: Birkaç yorum eklemesi.

14 Beğeni

Nevermoor - Jessica Townsend

resim

Kitap yaşadığı toplum tarafından lanetli, uğursuz, her kötü olayın sebebi olarak görülen kahramanımız Miss Crow’un maceralarını konu alıyor. Bu dünyada belirli günde doğan çocuklar 11. doğum gününde gece yarısı ölmektedir. Morrigan (Miss Crow) her lanetli çocuk gibi vakti geldiğinde ölümü beklerken olaylar gelişiyor ve farklı bir evrene merhaba diyoruz. Daha fazla konudan bahsetmek istemiyorum, kitabın arka kapağına da hikayede belirli bir yere geldikten sonra bakmanızı tavsiye ederim. Konusu itibariyle küçük yaştakilere hitap etse de yetişkinler tarafından da keyif alarak okunabilir.

Kitap Harry Potter serisi ile benzerlikler taşıyor ama bunlar ufak tefek kısımlar, açıkçası ben okurken benzerliği çok bulmadım ve rahatsız olmadım. Nevermoor Yazar’ın ilk kitabı, seriyi üçleme olarak düşünmüş ve son kitabı henüz piyasaya çıkmamış. 2. kitabın türkçeye kazandırılması da en son sayfada yazdığından anladığım kadarıyla 2020 içinde gerçekleşecek.

Tek rahatsız olduğum konu aile bireyleri ile olan ilişkiler biraz daha nedenleriyle işlenebilirdi. Aile kısımlarında aklımda hep soru işaretleri kaldı ‘‘neden’’ dedim. Belki Yazar bu kısma devam kitaplarında değinecektir, bilemiyorum. Bunun dışında okunması çok kolay akıcı bir kitap, bunaldığınız bir dönemde keyif alarak okuyabilirsiniz. Mükemmel bir deneyim diyemem ama hoş vakit geçirebileceğiniz farklı bir içerik sizi bekliyor diyebilirim.

@Agape

11 Beğeni

Teşekkür ederim. Peki anlatım hangi bakış açısıyla yazılmıştı?

1 Beğeni

Üçüncü tekil, yazarın ağzından -di’li geçmiş zaman kipi kullanılarak yazılmış.

1 Beğeni

Kaybolan O Günler - Timothe Le Boucher

Baobab Yayınları bu eserleri nasıl seçiyor, aklım almıyor. Bir şekilde her eserde okurun içinde ve zihninde bir yeri işgal ediyor. Sonrasında bu işgalci oraya ya suskun kalmış ya da tadılmamış bir duygu ve düşünceyi bırakıp gidiyor.

Kaybolan O Günler, bu kategoride tadılmamış bir duygunun izinde bir eserdi.

Genç akrobat Lubin’in bir gün bir gösteri sırasında düşüp kafasını vurması ve hiçbir şey olmamış gibi, ufak bir darbeymiş gibi hayatına devam ederken ikinci bir benliğinin ortaya çıkışını anlatıyor. Kaybolan O Günler, Lubin’in kendini uzun zamandır bildiği Lubin olarak kalma çabası ve her uyuduğunda bambaşka bir güne uyanmasını konu alıyor.

Elbette kişilik bölünmeleri kafa travmalarıyla oluşmaz. Peki gerçek ne?

Eserde arkadaşlık da, aşk da sımsıcak. Her ikisi de bir yandan muzip, bir yandan da insanın ömrü boyunca yanında tutmak isteyeceği duygular ve insanlarla bezeli. Özellikle tanıdıkları Lubin her geri döndüğünde yaptıkları beni çok kıskandırdı. Oysa hikayenin kendisinde buruk bir tat var. Lubin’in hayata tutunma çabası ve bu sırada diğer benliğinin giderek artan baskınlığı okuru da ikilemde bırakıyor.

Gerçek Lubin hangisi? Belki de asıl sorulması gereken kimin gerçek olduğu değil, kimin yaşamaya değer olduğu.

26 Beğeni

9789758733170

David Edgins’le yıldızım bu kitapla barışmış oldu. Yaklaşık üç-dört yıl önce Belgariad serisine başlamış fakat yetmiş sayfadan öteye geçememiştim. Yazarın dili birazcık basit gelmiş, betimleme yerine haddinden fazla diyalogla dolu dilini sevememiştim. Kısacası aradığım epikliği bulamamış ve daha çok çocuklar-genç yetişkinler için yazılmış basit bir seri gibi gözükmüştü gözüme Belgariad.

Gelelim Althalus’un Dönüşümü’ne. Bu eserde de yoğunlukla diyaloglar şeklinde ilerliyor macera. Fakat eseri, başkarakteri Althalus’un iyi deneyemeyecek özelliklere sahip -hırsız ve katil- biri olması, yazarın esprili dili, hikaye ilerledikçe artan epiklik dolayısıyla dört gün gibi kısa bir sürede bitirdim. Şimdi düşünüyorum da bu özellikler Belgariad’da da vardı. Onu niye sevmedim de bunu sevdim? Belki de onu yanlış bir zamanda okumuşum. Bir ihtimal beş kitaplık Belgariad’dan beklentim yüksekken bu kitaba beklentisiz oturduğum için bunu çok beğendim. Velhasılıkelam ileride Belgariad’a bir şans daha vereceğim sanırım.

Althalus’un Dönüşümü’ne gelirsem, yer yer anlatımın sarktığı yerler olmasına karşın genel olarak oldukça sürükleyici, orijinal ve zaman zaman kahkaha attıran türden tek kitaplık -880 sayfa- bir maceraydı. Kitapta savaş sahneleri bolca mevcut. Yalnız betimleme vs. çok çok az. Fantastik öğeler olarak iyi ve kötü tanrılar, zaman ve mekânda gezinmeye yarayan sonsuz sayıda kapının olduğu olağanüstü bir ev ve daha birçok şey mevcut kitapta. Hikayenin sonu biraz sönük kalsa da okuyucuyu tatminsiz bırakmıyor.

Sonuç olarak, fantastik bir macera okumak isteyen ancak uzun bir seriye girişmeye vakti ve enerjisi olmayanlara gönül rahatlığıyla önerebilirim.

13 Beğeni

Merak ettiğim bir kitaptı. İnceleme için teşekkürler. Umarım bir gün peşine düşecek enerjiyi bulurum kendimde.

1 Beğeni