Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Ben bu kitabı 10-12 sene önce okudum diye hatırlıyorum. Epey de beğendiğim aklımda kalmış. :frowning: Eğer birkaç sene önce sarardı diye ayıkladığım kitaplar arasında değilse bulup tekrar okuyayım. Allah allah…

3 Beğeni

Goodreads’te 3.78 puanı var ve 231.263 kişi oylamış. Bu rakamlar sizi destekliyor. :slight_smile: Ben bir şans vereceğim.

2 Beğeni

Hocam belgariad serisi ile yazar büyüyor ve gelişiyor. Belgariad serisi ve devamı malloryon ile yazarın gelişimini de görüyoruz. Ben de ilk başta sizin gibi düşünmüştüm ama zamanla yazar geliştiriyor kendini.

1 Beğeni

Ben de kitabı ilk çıktığı zamanlar okumuştum 2004 ya da 2005’ti. Ben de beğenmiştim. Hatta hatırlıyorum sonlara doğru bir kısmında baya heyecanlanmıştım, dayımın ofisinde okuyordum ve cereyan yapan kapı çarpmıştı fırlamıştım havaya :smile: Şimdi okusam basit mi kalır diye aklıma şüphe tohumları ektiniz.

3 Beğeni

Tarihçi konusu açıldı, hafızam canlandı :sweat_smile:

Tarihçi yayınlandığı dönem, sanırım yönetmen Alex Proyas’tı, uyarlama haberleriyle gündemdeydi. O münasebetle romana ve genel olarak bestseller kitaplar üzerinde duran bir yazı okumuştum.

Yazıda aklımda kalan, yazarın potansiyeli olduğu, ancak bazı noktalar sebebiyle her tarihi gizemle dolu serüvende Dan Brown hüneri beklememek gerektiği yorumuydu. Eh, o sıralar Brown, kitaplarıyla getirdiği tüm tartışmalarla gündemi meşgul ediyordu. Eh, bestseller camiasının Brown’la ısındığı zamanlarda, Tarihçi gibi bir romanın da Brown’la karşılaştırılması kaçınılmazdı :man_shrugging:

1 Beğeni

Bu aralar oyun okumaya sardım nedense. 3 tane peş peşe okudum.
image
II. Richard’ı okudum. Bu kitap Goodreads’te, Shakespeare’in Gül Savaşları Serisi’nin ilk kitabı olarak gözüküyor, bunu da kitabı bitirdikten sonra öğrendim.

Oyun, tarihi oyun klasmanında olduğu için sıkıcı olacağını düşünüyordum meğerse çok iyi bir oyunmuş. Aslında sıkıcı olabilecek bir olay örgüsünden yazar, karakterlerine muhteşem replikler yazarak bir şaheser üretmiş. Bütün bunlara rağmen kitabın sevmediğim yönü var o da şu, II. Richard’ın zalimliklerine oyunda yer verilmemiş ve neredeyse masum bir karakter gibi gösterilmiş.

image
Resos’u okudum. Oyunda, Troya Savaşı sırasında Troya’nın yanında savaşa girmek için gelen Trakyalı Kralı Resos’un trajik ölümü anlatılıyor.

Oyun güzel yazılmış ama ilgi çekici konusuna rağmen bir olmamışlık havası hakimdi kitapta. Ayrıca Hector’dan da sürekli olarak kral diye bahsedilmiş ama gerçekte Hector prensti.

image
Trakhisli Kadınlar’ı okudum. Bununla birlikte Sophokles’in günümüze ulaşan 7 kitabından 6’sını okumuş oldum. Oyunun ilk kısımları biraz sıkıcıydı, ne anlatıyor bu oyun dedim; ama oyunun yarısından sonra işin içine Herakles’in girmesiyle oyunun geri kalanını severek okudum. Yazarın Philoctetes oyunu Herakles’in ölümünü konu alıyormuş bilseydim ikisini peş peşe okurdum.

12 Beğeni

Geçen hafta D&R mağazalarında Alfa Yayınlarının seçili kitapları indirimdeydi. Tanesi 9.90’dan ne bulduysam aldım. Böylece “kara cuma, şahane cuma…” adı her ne zıkkımsa, indirim günlerine beş parasız girip piyasayı yutkunarak izlememe sebep olan kitaplardan Jules Verne Okuru’nu okudum.

Kitap, iç savaştan sonra İspanya’da Nino adındaki bir çocuğun başından geçen dramatik olayları anlatıyor. Adından da anlaşılacağı gibi Nino Jules Verne okurudur ancak kitabın Jules Verne ile ilgisi bununla sınırlı ve oldukça zayıf; okumayı düşünenlerin bu durumu göz önünde bulundurmalarını öneririm. Bunun dışında İspanyol kültürü ve yakın tarihi hakkında izlenim edinmek isteyenler için güzel bir kitap.

9 Beğeni

Hayaletin Hatası - Wardstone #5

Seride geri kaldım :slight_smile: Ama hemen bitmesin diye ağır kitapların arasına bir tane Wardstone koyarak gidiyorum.

Bu defa kitabın merkezinde “su” var. Suyun cadıları, yaratıkları, bataklıklar, çamurlu patikalar, nemli duvarlar… Hem kitabın geçtiği mevsimde hava soğuk, hem de her yer öyle ıslak ki okurken sık sık ısınma ihtiyacı duyuyorum. Rahatsızım :slight_smile: Sanki bir yerim ıslakmış da cereyanda kalmışım ve üstüme soğuk vuruyor gibi oluyorum.

Wardstone, yine yapacağını yaptın işte.

Hayalet’in eski çırağı Arkwright ile tanışmak, Karanlık’ın yepyeni cadıları ve yaratıklarıyla karşılaşmak, Alice ile ilgili kafalarda oluşan soru işareti derken… Şeytan vardı bir de, değil mi?

Kitap yine akıyor, akıyor efendim. Su gibi akıyor diyeceğim, ama söyleyince üşüyorum :slight_smile:

19 Beğeni

images

Ay Işığında-Dean Koontz

Dean Koontz’un yeri bende çok ayrıdır. Yazarı ilk gençlik cagımdan beri okuyorum. Sık sık Stephen King ile yan yana anılan bu yazarın King’le benzer yanları olduğu kadar ayrışan yönleri de var. Hatta ayrışan yönlerinden özellikle bazıları Koontz’un King’in ayarında bir yazar olmamasına sebep oluyor. Nedir bunlar? Öncelikle hikâyelerinde ki mutlu son takıntısı. Adam ne yazarsa yazsın mutlaka baş karakterler kurtuluyor. Bunun dışında bazı klişeleri çok fazla kullanması, korku gerilim eserlerinde görülecek şiddet ve karanlık temalara yeterince yer vermemesini söyleyebilirim. Bu tabiki yazarın tercihidir ama bazı kitapları hariç çoğu kitabının klişe yığınından öte olmamasının sebebi de bunlar. Okuduklarım içinde Nöbet gibi, Gecenin Tam Yarısı gibi çok güzel kitapları olmasına rağmen maalesef bu güzel kitaplarinda bile klişelerden kurtulamamıştır. Yukarıda da yazdığım gibi bu yazarı niçin hâlâ okumaya devam ediyor ve seviyorum peki? Çünkü Koontz’un bazı kitaplarının konusu King’den daha yaratıcı, daha orijinal ve ilginç. Orijinal konular bulmakta bir usta Koontz. Ayrıca konusunu işlerken insana gerilimi sonuna kadar hissettirmekte de usta. Gelgelelim yazarın klişele aşırı bağlı kalmasından dolayı çoğu kitabı srandart Hollywood senaryosu gibi bir tat bırakıyor okuyanda. Ayrıca King’den daha çok yazan bir yazar olarak iyi kitaplarının yanında vasat kitapları da oldukça fazla. Yine de Koontz iyi romanlarında insana verdiği gerilim, heyecan ve merak duygusunun yanında orijinal konularıyla da okunmayı hak ediyor.

Bu kitaba gelecek olursam konusu ve işlenişi itibariyle yine klişe bir Koontz romanı. Ama Koontz’un kötülerinden değil. Vasat üstü diyebilirim kitap için. Yer yer beni meraktan çatlatmayı başardı.

images%20(2)
Borges’in Dediği Gibi-Gokhan Yavuz Demir

Kitaplar ve yazarlar hakkında kitaplar okumayı seviyorum. Bu kitapta öyle ilgimi çekti. BKM Kitap’ta 5 TL olması lazım, uyguna aldım. Yazar sevdiği yazarlar ve eserleri hakkında on on beşer sayfalık yazılar yazmış, daha önce çeşitli mecralarda yayınla
mış. Bu kitap o yazıların toplamından oluşuyor. Hangi yazarı anlatmışsa Gökhan Yavuz Demir içinden kalbinden anlattığı belli. Hatta anlattığı yazarlara bir sevgi mektubu şeklinde de adlandırabiliriz yazılarını. Yeri geldiğinde bazı yazarları eleştirmekten de geri durmamış. Kitaplar ve yazarlar hakkında okumayı sevenler için okunabilecek çok güzel bir kitap. Tavsiye ederim. Tükenmeden alın.

~~Kitap yazarımızın Kurtuluş Savaşı’nın hemen öncesi ve özellikle Kurtuluş Savaşı anılarından oluşuyor. O dönem yaşanan acıları, sefaleti, mücadeleyi yer yer sinirden köpürerek yer yer gözlerim yaşararak okudum. Yazarın dili olayları aktarmakta oldukça başarılı. Lakin Halide Edip sonradan Kurtuluş Savaşı’nda yer aldıysa dahi iok başlarda Amerikan mandasını savunanlardan birisi. Dolayısıyla bu kitapta bile İngilizlere yer yer hayranlığı, hatta safdilce İngilizlerden Türkler lehine iyi kararlar beklemesi beni ilk şaşırtsa da o dönem yabancı kolej mezunu ve yabancı kolej hocası biri için o kültüre hayranlığının neticesi olarak bunlar belki de olağandır. Neticede Sultanahmet mitingi ve Kurtuluş Savaşı’ndaki hizmetleriyle yazara saygım büyük. Yazarın kızdığım yanlarından biri de şu oldu. Yunanlar memleketin ırzına geçmiş özellikle Ege taraflarında bazı beldelerde bir tane yanmadik ev bırakmamış, tecavüz, cinayet gırla gitmiş, yazar tutmuş Yunanlıların bu zalimliğine birinci elden tanık olduğu halde hala İngilizler kışkırttı Yunanlıları, yoksa kahrolsun savaş falan filan diyor. Tabiki kahrolsun savaş ve tabiki İngilizler kışkırttı Yunanlıları. Ama ortada bir gerçek var, o gerçeği o katliamları yapanlar da Yunanlılar. Kısacası kitap tarafsız olacağım diye bazı acı gerçekleri hakkınca teslim edememiş bence.


Gambara-Honore De Balzac

Bu kitabın konusu arka kapaginda yazıyor zaten ve kısacık bir kitap. Benim kitapla ilgili yorumum şu olacak:Ey Dedalus 80 sayfalık bir kitaba imkansız sayıda yazım yanlışını nasıl sığdırdın. Dedalus’tan Lukundoo’yu okumuştum bundan önce ve o kitapta bir iki yazım yanlışı dışında pek bir hata hatırlamıyorum. Bu yayınevinin ilk kitaplarından diyip mazur göreceğim fakat o kadar çok hata var ki Altı Kırk Beş ayarında olduğu için mazur da göremiyorum. Bu sene keşke okumasaydım dediğim birkaç kitaptan biri.

11 Beğeni


Alemdağ’da Var Bir Yılan’ı okudum. Bu kitap yazardan okuduğum 2. kitap olmasına rağmen yazarın tarzına hala alışamadım. Bu alışamamaktan dolayı kitaptaki öykülerin çoğu bana anlamsız geldi. Yine de beğenmediğim hikayeler de yok değil: “İki Kişiye Bir Hikaye”, “Çarşıya İnemem”, "Hişt, Hişt!.. ve “Bir Hastalık” hikayelerini çok beğendim.

7 Beğeni

Sait Faik’in hep Semaver veya Alemdağ öyküleri en iyileri olarak gösterilir ama bana göre Sarnıç Abasıyanık’a başlamak için en yerinde tercih. Nispeten anlaşılır ve kaliteliler.

1 Beğeni

Sarnıç kitabını okudum. O kitaptaki öyküler bu kitaptan çok daha iyiydi.

2 Beğeni

Yanlış hatırlamıyorsam Sait Faik’in son kitabı. Her zamanki yazım tarzından uzaklaşarak sürrealizme kaydığı bir eser. Bu tarzdaki tek eseri. Örneğin, okuduğum diğer iki öykü kitabı Lüzumsuz Adam ve Havada Bulut böyle değiller. Muhtemelen diğerleri de böyle değildir, okumadığım için bilemiyorum.

Yine de ilginç bir tadı var Alemdağ’ın.

3 Beğeni

Galyalı Asteriks

Her zamanki gibi tam bir kahkaha tufanı :slight_smile:

Asteriks’in yayın tarihindeki ilk macerası. Çizimler ilk sayfalarda tam oturmamış. Hem Asteriks hem de Hopdediks daha insansı gözüküyor. Ama sayfalar ilerledikçe bildiğimiz koca burunlu, yuvarlak hatlı hallerini kazanıyorlar. Bu değişimi gözlemlemek, macerayı okumak kadar keyifliydi.

Yalnız saç-sakal esprisini dilimize çok çok güzel çevirmişler. Şapka çıkardım :slight_smile:

10 Beğeni

RED COUNTRY (THE FIRST LAW / KADİM KANUNLAR #6)

Belki de western temalı olduğu içindir, ilk 100 sayfası hariç heyecan doluydu. Dünyanın bir başka köşesini gördük. Üstüne üstlük üçlemeden kalan çok önemli iki mesele sonuçlandı.

Tüm bunlara rağmen, ana karakteri ve en son sayfası yüzünden, gözümde diğer iki tekil kitaptan bir tık geride kaldı.

11 Beğeni

65F57704-7C33-452C-88B0-043ED46F9243

Gombrich - Sanatın Öyküsü’nü okuyorum.

“Sanatçı” sıfatının yerle yekzan edildiği günümüzde, her insanın (özellikle gençlerin) okuması gereken kitaplar diye bir liste yapılsa başı çekecek kitaplardan biri.

Sanat Tarihi hakkında hazırlanmış kaliteli ve okunması, anlaması en kolay olan kitap sanırım budur. Sanatın, taş devrinde yapılan mağara resimlerinden günümüze olan yolculuğu anlatılıyor ve bundan ziyade okuyucuya Sanat eserlerine ve Sanatçılarına nasıl bakılması gerektiğini öğretiyor. Kuşe kağıda renkli görseller kullanılarak hazırlanmış, hayli büyük ve ağır bir kitap. Aynı kitabın daha küçük, taşımaya uygun cep boy baskısı da var fakat iki kitabında fiyatı aşırı pahalanmış. Küçük olanın fiyatı çok değil geçen sene kadar 50 TL iken 90 TL olmuş. 90’a bulunan büyük baskı 160 TL’leri görmüş ki sahaf fiyatları değil normal internet satış fiyatları :rage:

6 Beğeni

Cehennemlik Yürek- Clive Barker

Bir korku hikayesi düşünün ki, ana karakterlerinden üçü, Yaprak Dökümü Sedef, Yaprak Dökümü Şevket ve Yaprak Dökümü Ferhunde olsun.

Öncelikle okumak isteyenlere önerim, en yüksek keyfi almak için imkanları el veriyorsa kitabı gece ve tek oturuşta okumaları. Okuması kolay ve sıkmayan bir kitap olduğu için en fazla 3 saatlik bir zaman dilimi yeterli olacaktır.

Oldukça akıcı, yer yer gerilimli, bazen tiksindirici ama genele baktığımda çok keyifli bir kitaptı. Olabildiğince özgün ve az karakter olduğu halde okuyucuya karakterlerle empati yapma imkanı veriyor.

Bu tarz hikayeler seven ve okumamış olan herkese öneririm. Beklentinizi düşük tutup bir kaç saat keyifli vakit geçirmek için okursanız daha da beğeneceğinizi tahmin ediyorum. Bu tarz hikayeleri sevmeyip merak edenler için ise, en nihayetinde bir korku hikayesi olduğu için okuyucuya verebileceğinden daha fazlasını beklememelerini öneririm. Dediğim gibi, bir kaç saat keyifli vakit geçirirsiniz en fazla.

16 Beğeni

İthaki’nin bastığı Fahrenheit 451 Türkçe mi? Okuduğum cümlelerden hiçbir şey anlamıyorum. Her cümleyi 2-3 kez okuyorum. Umarım Türkçeyi unutmamışımdır.

11 Beğeni

Ben çevirmen değilim, bu işlerden anlamam. Öyle ahım şahım bir İngilizce’m de yoktur. Kitaptaki bu durum yazarın kendisinden mi kaynaklı yoksa başka bir sıkıntı mı var, anlayamadım.

Bilgili biri aydınlatırsa çok memnun olurum.

4 Beğeni

Zerrin Kayalıoğlu ve Korkut Kayalıoğlu’nun çevirdiği Fahrenheit 451’i epub olarak indirdim. Anlam veremediğim yerlerde epub versiyonunu açıp karşılaştırıyorum. Dost Körpe cümleleri anlaşılmasın diye kurmuş resmen. Amacı eseri orijinal dilde okutmak sanırım :smiley:

4 Beğeni