Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Ben uzun zamandır aramız bozuk olduğu için utanıyorum şu anda :smiley:

@Abyss Ben de o kısmı baya beğendim :rofl:

1 Beğeni

Espri anlamında söylediğinizi kabul ediyorum ama durum şu ki: Kitap okumaya “mücevher bulmaya dayalı zamana bağlı bir yarış” diye bakmamak lazım. Misal, şahsen şu sıralar manga okumaya sarmış bulunmaktayım ama severek harcanan vakit boşa geçmiş değildir. Bir gün hoşunuza Rus edebiyatı gider, bir diğer gün İngiliz edebiyatı. Bambaşka bir gün bir Türk edebiyatı klasiği okurken bulabilir insan kendini. Bir süre önce “Vaktim kısıtlı, amanın ne okusam!” telaşı içerisindeydim, bu telaş okuyucu kimliğini sadece strese sokuyor, bunu fark ettim. Kişisel çıkarımım tabii ki, başka fikirlere saygı duyarım.

Konuyla alakalı olmadı ama bu içten fikrimi beyan etmek istedim :sweat_smile:. Size de iyi okumalar dilerim.

2 Beğeni

Ben de sizle aynı düşünüyorum. Beğeniler, zevkler ya da okumayı isteyeceğiniz türler zamanla farklılaşabiliyor. Ben gerçekten de “Rus edebiyatı çok sıkıcı”, “Onun yerine şunu okuyayım daha iyi” fikrindeydim kısa süre önceye kadar. Tabi böyle olmasının sebebini küçük yaşta, aslında hiçte mental olarak hazır olmadığım zamanlar da önüme rus klasiklerinin konulup “haydi bunları oku ve anla” diye dayatılması olarak görüyorum şu anda. Eskiden okuduğum klasikleri şimdi tekrar okuyorum ve çok şeyler kaybettiğimin farkına yeni yeni varıyorum :smile: :smile:

1 Beğeni

Jean Baudrillard - Simülakrlar ve Simülasyon bitti.

  • Sonu gelen her kültür ve uygarlık gibi modern uygarlık da evrenselleşerek ortadan kaybolmak durumundadır.

  • Gizlemek, sahip olunan şeye sahip değilmiş gibi yapmak; simüle etmek ise sahip olunmayan şeye sahipmiş gibi yapmak.’’

  • Görüldüğü gibi her yerde tuhaf denebilecek bir şekilde orijinaline benzeyen bir evrende yaşıyoruz.

  • Güç ilişkilerinin özünde yatan şey, güç ilişkilerine benzememeye çalışarak gücünün tamamını bu gizlilikten almaktır.

  • Sorulması gereken soruyu belki de yalnızca bir ayna sorabilir; yani gerçek mi görüntünün yoksa görüntü mü gerçeğin bir yansımasıdır?

Gerçek öldü yaşasın hipergerçek! :smiley:

9 Beğeni

klasik-bilimkurgu-oykuleri-620x350

Asimov, PKD, Bradbury ve Arthur C. Clarke gibi usta bilimkurgu yazarlarının olmadığı bir derlemeden ne çıkabilir ki? Demeyin sakın.

Çınar Yayınlarının Geceyi Yaşa sloganı ile başladığı Kara Çınar dizisinde kendine yer bulan Klasik Bilimkurgu Öyküleri dolu dolu bir içeriğe sahip.
Kapak görseli harika, ufak birkaç hata dışında başka bir sorun yok. Öykülerin hepsi birbirinden güzel. Kısacası her bilimkurgu severin okuması gereken bir derleme olmuş.

21 Beğeni

Kapaktan okuyabildiğim kadarıyla bu yazarlar 1800’lerin yazarları. Tam anlamıyla klasik yani.

2 Beğeni

Evet dediğiniz gibi. Kitap ne vadediyorsa veriyor açıkçası.

Artemis - Andy Weir

Hikâye “Marslı” kadar heyecan verici olmasa da keyifle okuyorum.

Lakin çeviri ile ilgili sıkıntılarım var. Emre Aygün "Marslı"daki gibi genel olarak iyi bir çeviri ortaya koysa da yerlileştirme işinde biraz aşırıya kaçtığını düşünüyorum. "Marslı"da zevkle okumuştum o yerlileştirmeleri.

Teşbihte hata olmasın ben Emre Aygün’ü Deadpool’u seslendiren Harun Can’a benzetiyorum. Harun Can ilk filmde hoş bir tat bırakarak seslendirmişti Deadpool’u. İkinci filmde ise tadını kaçırmıştı.

11 Beğeni

images (1)

Thomas Bernhard’ın otobiyografik beşlemesinin son kitabı. Bernhard okumaya biyografisi ile başladım ve herkese tavsiye ederim. Ilk defa bir yazar için bunu yaptım ve O’nu çok sevdim. Acısıyla üzüldüm sevinci ile güldüm. Uzun zamandan sonra da ilk defa bir kitapta gözlerim doldu. Tabi nefes kitabında bu kitabında daha ısınma turundayız🥰

8 Beğeni

images

Gorki’den Klim Samgin’in Yaşamı adlı eseri okuyorum. 4 ciltlik bir eser. Ben daha 2. ciltteyim. Hep ertelemiştim. Kısa geçeyim: Okuyun, okutturun! Daha iki buçuk cilt okuyabilecek olmak süper bir şey.

8 Beğeni

image
Evlenme-Kumarbazlar’ı okudum. Kitap biri uzun diğeri kısa iki oyundan oluşuyor. Uzun olan oyunun adı Evlenme iken kısa olan oyunun adı ise Kumarbazlar. İki oyunu da beğenmeme rağmen Kumarbazlar daha çok hoşuma gitti.

Yazarın en büyük eseri olan Ölü Canlar’ı daha okumadan yazar favori yazarlarım arasına girdi.


Boris Godunov’u okudum. Daha önce Puşkin okumamıştım, bu yüzden yazara hangi kitabıyla başlasam kararsızlığı içindeydim. Bu kitabın oyun olduğunu öğrenince yazara bu kitapla başlamaya karar verdim.

Boris Godunov’un tarihi bir oyun olduğunu bilmiyordum. Kitaba başladıktan sonra ara verip araştırma yapınca kitaba adını veren bu karakterin gerçekte yaşamış bir Rus Çarı olduğunu öğrendim. Biraz araştırma yaptıktan sonra kitaba dönüp kitabı bir solukta okudum.

Kitapta Shakespeare’den esinlenmeler fark etsemde kitabı yine de sevdim. Puşkin’in diğer kitaplarını da eyakında okumayı planlıyorum.

7 Beğeni

İthaki’nin basmış olduğu Unutulmuş Fantastik Klasikler serisinden “Dünyanın Ötesindeki Orman” kitabını bitirdim. Tolkien’nin etkilendiği yazarlar arasında bulunan William Morris’e dair okuduğum ilk kitap oldu. Çok güzel bir hikaye anlatıcısı ve Tolkien’nin neden etkilendiğini anlamış bulundum. Öyle akıcı bir anlatımı var ki baş karakterimiz Walter’la beraber bende dünyanın ötesindeki “O” ormandaymışım gibi hissettim. Ayrıca var olan evren o kadar güzel tarif edilmiş ki, daha sonra yaratılan her fantastik evrenin ilk kaynağı gibi görünüyor size. Sanki tüm fantastik dünyanın kaynağı bu kitapmış gibi hissettim. Neyse sonuç olarak güzel bir kitap ve okuyabilme imkanını sağladığı ve unutulmuş olan fantastik evrenleri bizlere tanıttığı için ithaki’ye de teşekkür ederim :grimacing:

17 Beğeni

İlk Hasan Ali Toptaş kitabımdı kendileri. Öncelikle dili kullanımı çok güzel, kullandığı dil benim gibi sıradan bir okuyucuyu zorlamayan bir dildi bu ise insanın okuma zevkini artırıyor gerçekten. Kitap bildiğiniz akıyor, ve bence bunu diline ve sadeliğine borçlu. Evet, kitap akıyor ama öyle bir canınızı sıkıyor ki… Kitaba ara verdiğimde yorulduğum için, anlamakta zorlandığım için ara vermedim. Öyle oturdu ki yazarın anlattıkları içime devam edecek gücü bulamadım. Nasıl bir ruh haliyle okunmalı bu kitap bilmiyorum, ama bitirdikten sonra can sıkıcı bir ruh hali egemen oluyor insana.

10 Beğeni

Ardından yazarın başyapıtı Heba’yı okumanızı önereyim.

Eğer bu kadar karamsar ise bir müddet sonra okumayı tercih ederim. Cesaret edemiyorum tekrar böye bir acıyla yüzleşmeye.

Ne zaman aldığımı bile hatırlamıyorum. Kitaplığımdan çektim, okudum bugün. Çok güzel şeyler kattı bana bu kitap. İlk bölüm Frankl’ın Nazi toplama kampında yaşadığı süreci ele alıyor. İkinci bölüm de Logoterapi üzerine. Aslında benim de kitaptakine benzer düşüncelerim (tabii ki bayağı dağınık şekilde) vardı hayatla ilgili ve bunları derli toplu, yazılı olarak görmek çok şaşırttı. Daha genç bir insanken insanın anlam arayışını, şeyleri anlamlandırma çabasını hor görürdüm. Şimdi kendi adıma yanıldığımı anlıyorum.

Bu hayatta beni devamlı ezen bir soru vardı: Kaçınılmaz olan acıya karşı nasıl bir tavır sergileyeceğiz? Buna nasıl bakmak lazım? Ben bunu kendi kendime az buçuk çözmüştüm zaten ama bu kitaptan da müthiş fikirler edindim bu konuda. Bir şans verin derim.

9 Beğeni

Üff konusu vs baya ilgimi çekti mutlaka okuyacağım…

1 Beğeni

41tY5nsNLNL.SX295_BO1,204,203,200
Alfa yayınlarından Felsefenin Kısa Tarihi’ni okuyorum. Kitabın üçte birlik kısmındayım ve çok beğenerek okuduğum bir kitap olduğunu söyleyebilirim.

5 Beğeni

Elf Diyarı Kralı’nın Kızı

Kitap tamamen betimlemeden oluşuyordu -ama tamamen betimlemeden bakın.- O yüzden baydığı noktalar oldu açıkçası. Lakin bölümlerin kısa kısa olması o noktada yardımınıza koşuyor, sıkılınca kocaman bölümün bitmesini beklemiyorsunuz -en azından ben bölüm bitmeden sayfa ya da bölüm ortasında okumayı bırakamıyorum.- Ki, bazen bölüm bitene kadar o sıkıntı geçebiliyor ve diğer bölüme başlamak gözünüzü korkutmuyor “aman sıkarsa bölüm bitince bırakırım” diyorsunuz.

Anlatımı masalsı ve dili lirik okuması hoş bir kitap lakin masalsı olduğu için hem mantıksal atlamalar çok fazla, hem de açıkçası benim arada garipsediğim bir anlatım şekli idi. Yani hem karmaşık ve ağır, hem çocuk kitabı gibi geldiği noktalar oluyor. Mantıksal atlamaya ve aşırı betimlemeye örnek verecek olur isem; yazar diyor ki “şu şu olur ama ben bunu size açıklayamam çünkü kelimeler yetmez tarif etmeye” resmen açıklamıyor yani. Ama masalsı olduğu için yadırgamıyorsunuz işte. Betimleme olarak ise “koşuyordu, rüzgardan hızlı, akan suyun topraga vuruşlarından keskin, gençliğinin zirvesinde ve diri şekilde koşuyordu” gibi. Yere ekmek düşse nasıl düştüğünü 5 satırda anlatıyor adam yani.

Ve bu seriden okuduğum 3 kitaptan anladığım kadarı ile; -fantastes, dünyanın ötesinde ki orman ve bu kitap- o zamanlar yazılan kitaplar hep lirik bir dil ile “aşkı peşinde koşan abiler” temasında. :thinking: O zamanlardan bu zamanlara yazımda ki değişimleri görmek açısından çok hoş oluyor bu durum açıkçası. Bu seriden en azından bir kitap bile olsa alıp okumanızı öneririm o yüzden.

Baskı olarakta kitabın ilk yarısında 6-7c kere sayfaların yarısı silikti ve 1 kere harfler üst üste gelmişti. Kitabi ilk baskı olanların da öyle miydi acaba?

Bitirmem gerekir ise; alınıp okunabilir kesinlikle ama uzuuun uzuuun betimleme sevmiyorsanız buluşmak istemezsiniz belki. Ben çok uzuuuun uzuuuun betimlemeleri çok sevmedigim halde hoşuma gitti ama onu belirteyim. Aynı seriden fantastes kitabından daha akıcı idi en azından. -Onun bölümleri uzun olduğu için baydığı noktada kaçamıyordum diye sanırım-

8.5/10

17 Beğeni

Bu seriyi düşünüyordum, açıkçası bu eleştiriden sonra okur muyum bilmiyorum. Peki diğer kitaplarda böyle masalsı mı? Beren ile Luthien’i sırf bu yüzden iteleye ıkına bitirdim.